SİYASİ, EKONOMİK VE EĞİTİM AÇISINDAN AZERBAYCAN

upa-admin 27 Mart 2012 3.866 Okunma 0
SİYASİ, EKONOMİK VE EĞİTİM AÇISINDAN AZERBAYCAN

1991 yılında SSCB’nin çökmesiyle birlikte 15 yeni devlet ortaya çıkmıştır. Bunlardan birisi de Azerbaycan’dır. Türklerin bugünkü Azerbaycan topraklarını yurt edinmeleri, M.Ö. 3. yüzyılda Saka Türkleri ile 5 ve 6. yüzyıllarda Oğuzların bölgeye kitlesel göçleriyle gerçekleşmiştir. Arapların 7. yüzyıl ortalarında bu bölgede hakimiyet kurması ile Türkler İslam dinini kabul etmiş ve kitleler halinde Müslüman olmuşlardır. Daha sonraki yıllarda bölgede Selçuklu, Atabey, İlhanlı, Akkoyunlu, Karakoyunlu, Safevi, Afşar ve Kaçar hakimiyeti yaşanmıştır. Kaçarlarla birlikte Azerbaycan tarihinde önemli bir yer tutan hanlıklar devri başlamıştır. Bu hanlıklar uzun yıllar Ruslara karşı birlikte hareket ederek bağımsızlıklarını korumuşlardır.

Rusya ve İran arasında yapılan 1812 Gürcistan ve 1828 Türkmençay Antlaşmaları ile Azerbaycan toprakları günümüzde de geçerli olduğu şekliyle Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrıldı. Tüm toprakların üçte ikisini teşkil eden güney kısım İran egemenliğine bırakıldı, diğer kısım da Ruslara tarafından işgal edildi. Osmanlı Devleti zayıfladıkça bölgedeki Rus nüfuzu da artıyordu. Osmanlı Mora ve Batı sorunlarıyla uğraşırken, Azerbaycan ile milli, manevi bağları zayıflıyordu. Yine de Azerbaycan Şeyh Şamil gibi kahramanlar önderliğinde Ruslara karşı direndi. 19. yüzyıl sonlarında Azerbaycan’da petrol bulununca bölgenin önemi giderek arttı. 1917 Bolşevik İhtilali Azerbaycan’a bağımsızlık ümidi verdi. Nitekim Nesip Bey Usupbeyli ve Mehmet Emin Resulzade önderliğinde başkenti Gence olan Azerbaycan Cumhuriyeti 28 Mayıs 1918’de kuruldu. Ardından Bolşeviklerin denetimindeki Bakü Osmanlı ordusunun yardımıyla kurtarıldı ve başkent yapıldı. Bu devleti İran, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya ve Almanya resmen tanıdı. Ancak Rus ordusu (Kızıl Ordu) 1920’de Azerbaycan’a girdi ve bir daha çıkmadı. Azerbaycan, 1922’de Kafkasya Ötesi Sosyalist Federal Sovyet Cumhuriyeti’ne iştirak etmiş, 1936’da Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adını almıştır. Ancak Azerbaycan bu dönemde sürekli toprak kaybetmiş ve küçülmüştür. Ermenistan sınırları ise düzenli olarak genişlemiştir.

1980 yıllardan itibaren Karabağ meselesi Azerbaycan açısından önemli olmuştur. Dağlık Karabağ 4392 km²’lik dağ ve ovalardan oluşan Ermenistan ve İran sınırındaki bir bölgedir. Geçmişten günümüze hep Türk yurdudur. Ancak yoğun olmamakla birlikte bölgede Ermeni nüfus da var olagelmiştir. Ruslar Türk nüfusunu azaltmak için 1820’lerden itibaren çeşitli politikalar izlemişlerdir. Bu bölgede ilk çatışma 1905’te olmuş, Ermeniler Türklere saldırmışlardır. Türk ordusunun bölgeye yönelmesi olası bir katliamı önlemiştir. Mondros Mütarekesi sonrası bölgeye gelen İngilizler 1920’de Karabağ’ın Azerbaycan’a bağlı olduğunu kabul ve ilan etmişlerdir. Daha sonrasında ise Karabağ Ruslar tarafından Sovyetleştirilmiştir. S.S.C.B döneminde de Karabağ Azerbaycan toprağı sayılmıştır. Sovyetler Azerbaycan-Ermenistan çatışmasını güçlendirerek bölgeye hükmetmeye çalışmıştır. Ermeniler ise 1987’de Karabağ’ın kendi topraklarına katılmasını resmen Moskova’dan istemişler ve nüfus çoğunluğunun kendilerinde olduğunu iddia etmişlerdir. 1988’de Karabağ Ermenileri Ermenistan’a bağlanma kararı almışlar ve arkasından bölgedeki Azerbaycan Türklerine saldırmışlardır. Aynı yıl Ermeniler Karabağ’ı özerk bölge ilan edip Ermenistan’a bağlandıklarını ilan etmişlerdir.

1991’de Azerbaycan tam bağımsızlığını ilan etti. Bunun üzerine Ermeniler Karabağ’da katliama başladılar. Rus ordusu Ermenilere destek verdi. 1992’de toplanan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu yineledi. 7 Haziran 1992’de Azerbaycan’da referandum sonucunda Ebulfez Elçibey Cumhurbaşkanı oldu. Toprak durumunda ve milli kimliğin güçlenmesinde Azerbaycan adına iyi gelişmeler yaşandı. 1993’te Rus destekli Ermeniler hem tüm Karabağ’ı, hem de Azerbaycan topraklarının bir bölümünü ele geçirdiler. Azerbaycan’da Rusların kışkırttığı Elçibey karşıtı bir isyan başladı. Elçibey Bakü’den ayrılıp Nahçıvan’a gitti. 3 Ekim 1993 yılında yapılan seçimlerde Haydar Aliyev 5 yıllığına Cumhurbaşkanı seçildi. Aliyev başkan seçildikten sonra ülke dahilindeki karışıklıkları düzletme yoluna gitti. Bu amaçla, Aliyev’in Azerbaycan’a yaptığı en büyük hizmet, bu kritik dönemde iç istikrarın sağlanması ve devlet otoritesinin hakim kılınması oldu. Aliyev döneminin ikinci başarısı Rusya Federasyonu, Türkiye ve İran’la birlikte Batı çıkarlarının kesiştiği bir coğrafyada denge siyasetini yürütebilmesi olmuştur. Azerbaycan gibi stratejik enerji kaynaklarının mevcut olduğu bir coğrafyada Sovyetler sonrası karmaşık dönemde hakimiyet sağlayıp bölgesel anlamda istikrara katkıda bulunmak, yani “güvenlik üreten” bir ülke konumuna gelmek büyük oranda Aliyev iktidarının gerçekleştirdiği bir başarı olmuştur. Ülkede iç istikrarı sağlayan Azerbaycan dış politikasına yön verip tutarlı bir politika izleyen Aliyev, 11 Ekim 1998 tarihinde ikinci kez Cumhurbaşkanlığına seçildi. 12 Aralık 2003 tarihinde görevinin başındayken vefat etmiştir. Vefatının ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı’na oğlu İlham Aliyev seçilmiştir.

Azerbaycan tarih boyunca İpek Yolu, Anadolu ve Asya’yı birbirine bağlayan çok önemli bir ticaret güzergâhı olmuştur. Önümüzdeki yıllarda da yer altı kaynakları nedeniyle Avrasya yeniden önem kazanacaktır. Türkiye üzerinden Asya’nın doğalgaz ve petrolü Avrupa’ya aktarılabilirse Türkiye ve Azerbaycan’ın stratejik önemi daha da artacaktır. 1992 yılında kurulan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı bu açıdan önemlidir. Türkiye Azerbaycan petrolünü dünya piyasalarına ulaştırmanın en uygun yolu olarak Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattını görmektedir. Ancak üstünlüğünü kaybetmekten korkan Ruslar da bu projeye karşı çıkarak Mavi Akım Projesi’ni gündeme getirmektedirler.

Azerbaycan’ın zengin petrol ve doğalgaz rezervleri dışında kurşun, çinko, bakır, demir, barit, kobalt, alünit, arsenik, mermer gibi önemli kaynakları vardır. Elverişli iklim koşulları nedeniyle tarım açısından da bereketli topraklara sahiptir. Rus havyarı olarak bilinen siyah havyar bu ülkede önemli bir gelir kaynağıdır. Dünyadaki toplam üretimin %80’i Azerbaycan’da yapılmaktadır. Tarım alanında pamuktan pirince kadar bir çok tarım ürünü yetişmektedir. Askeri alanda dost ve kardeş ülkeyle olan güçlü bir işbirliğimiz söz konusudur. ASELSAN Azerbaycan ordusu için yeni bir radyo haberleşme sistemi kurmuştur. Öte yandan Azeri-Türk Bankası adlı ortak bir bankamız vardır. Ayrıca Azerbaycan’da beş Türk Bankası faaliyettedir. Türkiye %15 ile Azerbaycan’a en çok yatırım yapan ülkeler arasındadır.

Azerbaycan Türkleri diğer Türklere kıyasla daha yüksek bir eğitim seviyesine sahiptir. 19. yüzyılın son çeyreğinde İsmail Gaspıralı Bey’in başlattığı “Usul-i Cedid” yöntemiyle Azerbaycan eğitim sistemi gelişmiştir. Önceden Arap alfabesi kullanan Azerbaycan, 1922-1924 döneminde Latin alfabesine geçmiştir. Ruslar 1940’tan itibaren Azerbaycan’ı Kiril alfabesi kullanmaya zorlamıştır. Böylelikle Türkiye ile kültürel bağların zayıflaması ve koparılması umulmuştur. Ayrıca ülkemizde eğitim ve öğretim gören 26.000 yabancı öğrencinin 3540’ı Azerbaycan’dan gelmektedir. Tabi ki bu tercihte dil faktörü en önemli unsurdur.

Sonuç olarak 1922’den günümüze kadar Türkiye ile Azerbaycan arasında siyasi, ekonomik, kültürel ve eğitim alanında çeşitli programlar uygulanmış ve anlaşmalar imzalanmıştır. Türkiye Azerbaycan ilişkileri günden güne gelişmektedir. Azerbaycan, Türkiye’nin Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine açılan kapısı durumundadır. Ayrıca Azerbaycan Türkleri konuştukları dilleri yaşattıkları adet gelenek ve görenekleri ve bulundukları coğrafya itibari ile Türk Toplulukları içerisinde Türkiye’ye en yakın topluluktur.

Temennimiz Azerbaycan ile Türkiye ilişkilerinin her alanda daha da gelişip güçlenmesidir.

NOT: Dr. Meşküre Yılmaz’ın “Türklerin Tarihi” adlı kitabı ve Dr. Ozan Örmeci’nin “Türkiye ve Türk Dünyası İlişkileri” ders notlarından derlenmiştir.

 İsa USLU

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.