HOLLANDA’NIN GÖÇMEN TOPLUMU: BİR BÜTÜN SAĞLAMAK

upa-admin 21 Mayıs 2012 4.079 Okunma 0
HOLLANDA’NIN GÖÇMEN TOPLUMU: BİR BÜTÜN SAĞLAMAK

Her ülke gibi, Hollanda’da da bir göçmen toplumu vardır. Diğer ülkelerle farkı ise bu göçmen toplumun çok geniş sayıda olmasıdır. Hollanda 1566 yılından sonra kendi bağımsızlığı için mücadele etmeye başlarken, kendi kimliğini Protestan Hıristiyanlıkla bağdaştırmıştır. Böylece etraftaki tüm ülkelerle bir fark ortaya koymuştur. Bilindiği gibi Fransa, Almanya gibi ülkeler o zaman bile Katolik Hıristiyandılar.

Şimdi Hollanda böyle bir uygulama getirince Katolikler tarafından ezilen Protestanların çoğu Hollanda’ya kaçtı. Fransa’da öldürülen Huguenotlar, Almanya’da ezilen Luteryenler ve Kalvinistler hepsi büyük sayılarda Hollanda’ya kaçmışlardır. Bu dönemlerde Hollanda hepsini kabul etmiştir, neden mi? Bağımsızlık mücadelelerine destek ve asker sayısı yaratabilmek için. Bu yıllardan sonra Hollanda 1648 yılında bağımsız bir devlet olur, büyük sayıda Yahudiler de Hollanda’ya göç etmeye başlar. Nedeni çok basittir. Hollanda bu yıllarda artık özgür ve mültecilere kucak açan bir ülke diye tanılmaya başlandı; ayrıca Yahudiler İspanya gibi ülkelerde etnik anlamda temizlenme tehditi altındaydı. Bu Yahudiler Hollanda’ya gelince, dil yeteneklerinden dolayı ticarete atılmaları uygun görüldü. Kısa sürede Hollanda 17. ve 18. yüzyılda dünyanın en zengin ticaret ülkelerinden biri oldu. Hollanda kendi tarih yazım biliminde bu asıra ‘Altın Yüzyıl’ diye hitap eder.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Hollanda tekrar zor durumda kalınca, bu sefer asker veya tüccar değil de işçi arayışına düşmüştür. Kısa sürede Yunanistan, İspanya, İtalya, Fas ve Türkiye gibi ülkelerden işçi istemiştir. Yine birçok göçmen gelip Hollanda’ya yerleşmiştir. Şimdi olaylara bu açıdan bakınca, Hollanda’daki yabancı düşmanlığının neden hep ekonomik kriz dönemlerinde yükseldiğini çok daha net bir şekilde görmekteyiz. Sonuçta Hollanda ekonomisini ticari anlamda Yahudiler, temel işçi anlamında Akdeniz göçmenleri tarafından toparlanmıştır. Ekonomi kötü gittiğinde ilk olarak o sınıflara bakılması da bir taraftan gayet doğal. Fakat Hollanda’nın en büyük siyasi liderlerden bir tanesinin dediği gibi; “Hollanda hiç bir zaman yabancılara kucak açmamıştır, sadece onları tolere etmiştir”. Bu aslında çok önemli bir konu, bunu söyleyen Aleksander Pechtold adlı siyasetçinin de tarihçi olması daha da önemli.[1]

Bu ‘yabancılar Hollanda için para kazandıkları müddetçe idare ederiz onları’ mantalitesi doğrudan Hollandalıların hiçbir zaman göçmen toplumunda bir bütün sağlamasına yol açmamıştır çünkü düşünce tarzına tersti. Sonuçta bir bütün oluşması önemli değildi, Hollanda bir ticaret ülkesi olarak barıştan yanaydı, sonuçta barış olmayınca ticaret de olamazdı. Para getiren yabancı iyiydi, fakat ekonomi kötü gittiği an ilk olarak da bu yabancılara bakılıyordu. Bu yüzden Hollanda’nın karışık göçmen toplumunda hiçbir zaman bütünlük sağlanmamıştır ve tam tersine ayrımcılık uygulanmıştır. Akademisyen Erol Manisalı’nın dediği gibi, Hollanda bu dünyaya sadece iki kelime kazandırmıştır; biri ‘apartheid’, diğeri de ‘allochtoon’. Her ikisi de insanlar, toplumlar ve gruplar arasında ayrım yapmak için üretilmiştir.

İşte Hollanda’nın zayıf noktası buradan bellidir, bu ‘allochtoon’ kelimesinin kalkması şu anda büyük bir tartışma olsa da Hollandalıların büyük çoğunluğu ve hatta devletin bu kelimeyi savunduğunu görmek bile bizleri şaşırtıyor. Sonuçta bu kelimenin iptalı Hollandalıların mentalitesini pat diye değiştiremez, her resmi belgede uyruğunun yazmasını değiştiremez. Ülkesine davet ettiği Arif Sağ’ı da artık son anda kabul etmeyen bir ülke şu anda gündemde ama İkinci Dünya Savaşı’nda oran olarak en çok Yahudinin Hollanda’da katledildiğini bilir miydiniz?[2] Almanlar Hollanda’ya gelince arşivlerde her vatandaşın etnik kökeni, uyruğu yazdığı için Almanya’daki gibi kimin Yahudi olduğunu araştırmak zorunda kalmamıştır. Herkesin ikametgahında etnik kökeni ve ev adresi yazmaktadır, git o evrakları al ve ondan sonra o adresleri dolaş. Almanlar da tam onu yaptı işte. Ne yazık ki Hollanda buradan ders çıkarmadı ve daha hala (bugüne kadar) ikametgahlara her vatandaşının etnik kökenini, uyruğunu ve ev adresini yazar. Artık Yahudi de kalmadığı için, bundan sonraki felakette kimin hedef olacağı aslında çok net ortadadır.

Armand SAĞ



[1] Aleksander Pechtold 5 Mayıs 2009 yılında Güney Hollanda’nın Vlissingen şehrinde Sint Jacobskerk Kilisesi’nde bir konuşma sırasında “Hollanda tolerant değildir, umursamazdır göçmenlere karşı, hatta intoleranttır” demiştir; bkz: http://www.pzc.nl/regio/zeeland/4919920/Pechtold-Nederland-is-niet-tolerant.ece

[2] Hollanda tüm Batı Avrupa’da oran olarak en çok yahudinin öldürüldü ülkedir, bkz ‘Acı Oranlar’ adlı belgesele: http://deoorlog.nps.nl/page/mappen/781342/Pijnlijke+percentages?afl=5&d=781338.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.