TÜRKİYE PEDAL ÇEVİRİYOR

upa-admin 13 Haziran 2012 2.287 Okunma 0
TÜRKİYE PEDAL ÇEVİRİYOR

Türkiye’nin yeni dış politika vizyonuna şekil veren “komşularla sıfır sorun politikası”, Arap uyanışı fitilinin ateşlenmesiyle şimdilik işlevini yitirmiş görünüyor. Artık komşularla sorunların çözümü hatta problemlerin daha da büyümemesi adına yeni stratejilere ihtiyaç olduğu fark edilmektedir.

Suriye’de Esad güçleri ile muhalifler arasında uzlaşma, barışı tesis etme adına bir arpa boyu kadar bile ilerleme sağlanamadı. Aksine bölgeden her gün yeni toplu ölüm haberleri gelmeye devam etmektedir. Suriye meselesi artık Esad’la muhalifleri arasındaki hesaplaşmadan çok, “Rusya-Çin” ile ABD’nin başı çektiği “Batı” kampları arasında bir mücadeleye dönüştü. Diğer taraftan Türkiye-İran ilişkileri gerginliğini korumaya devam etmektedir. Son olarak Kürecik’e yerleştirilen NATO’nun füze kalkanı radar sistemi; NATO tarafından her ne kadar İran’a karşı alınan direk bir önlem olarak gösterilmese de, esasında İsrail’i İran’ın olası bir nükleer saldırısına karşı korumak amacıyla Türkiye’de konuşlandırılan bir savunma sistemi olarak değerlendirilmektedir. Aynı zamanda Esad’ın gitmemesi için elinden geleni yapacağını söyleyen Tahran yönetimi, bölgedeki güvensizliğin ülkesinin ulusal güvenliğini tehdit etmesine karşın, uranyum zenginleştirme faaliyetlerine hız vermektedir. Doğal olarak da böylesine istikrarsız bir konjonktürde Türkiye-İran ilişkileri arzu edilen yakınlıktan uzak kalmaktadır. Irak Başbakanı’na suikasttan hakkında tutuklama kararı çıkarılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi’ye Ankara’nın vermiş olduğu destek nedeniyle Bağdat yönetimi ile de ilişkiler son derece soğuk seyrediyor. Mezhep geriliminin sürdüğü ülkede güvenlik ve ulusal bütünlüğü sağlamak oldukta zor.

Hal böyle iken Başbakan Erdoğan geçtiğimiz haftada Pakistan ve Kazakistan’a resmi ziyaret düzenledi. Türkiye ile iki ülke arasında önemli ticaret anlaşmalarına imza atılırken, Türkiye’nin “makyajlanan” yeni Avrasya politikası gün yüzüne çıkmaya başladı. Avrupa ekonomisinin krizi henüz atlatamaması ve Arap Baharı’nın sonucunda Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki birçok ülkenin ne zaman gerçek demokrasi ile yönetilmeye başlanacağının tam olarak bilenememesi, Türkiye’nin yüzünü Asya’ya doğru yöneltmesine zemin hazırlamıştır. Geçtiğimiz Mart ayında Moskova’nın ev sahipliğinde bir araya gelen Avrasya ülkeleri 2015 kadar Asya Birliği’nin kurulması konusunda görüş birliğine varmışlardı. Birliğin işleyiş mekanizması içinde olan mal, para, ve işgücünün serbest dolaşımı sayesinde üye ülkeler hızla kalkınma hızını yükseltecektir. İş hacmi açısında Asya Birliği’nin Avrupa Birliği’nin yerini alacak bir oluşum olacağı yorumları da kamuoyunda yer almaktadır. Kuşkusuz Türkiye Asya Birliği’ne dahil olması durumunda ciddi oranda menfaat sağlaycaktır. Uzun vadede görülecektir ki, Türkiye’nin Asya politikasını geliştirmesi, Kafkasya bölgesi içinde yeni stratejiler için ortam hazırlayacaktır. Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan arasındaki diyalogsuzluk tüm barış çabalarına büyük zarar vermektedir.

6-7 Haziran tarihlerinde yapılacak Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesinde Türkiye’nin “diyalog ortağı” sıfatıyla alt kademeden de olsa örgüte adımını atacak. Rusya Devlet Başkanı Putin de Türkiye’nin üyeliğine oldukça sıcak bakıyor. Türkiye’nin ŞİÖ’ne üye olması ülkenin Asya politikasının gelişimi ve istikrarı için oldukça faydalı olacaktır. Örneğin, Türkiye, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile daha yakın temas kurabilecek, işbirliği olanağını geliştirme fırsatı yakalayacaktır. Buna ilave olarak söylenebilir ki, Türkiye için bu tip bölgesel ittifak örgütün içinde yer alması ülkenin Asya’da oluşacak yeni güvenlik konsepti ve stratejilerinde söz sahibi olma imkanı sağlayacaktır.

Artık Avrupa ekonomisi durma noktasına geldi. Avrupa Birliği kendi yaralarını sarma ile uğraşırken, aşırı sağ ve sol partilerinin güçlenmesi Batı Avrupa için siyasi ve ekonomik istikrar için en büyük engeli teşkil ediyor. Dolaysıyla Türkiye, Asya politikasına önem vererek, ŞİÖ gibi bölgesel oluşumlar içinde söz sahibi olmalıdır. Bu sayede hem yeni pazarlara sahip olacak, hem de bu sayede Türk Cumhuriyetleri ile yakın temas kurabilme imkanını yakalayacaktır. İstikrar için ilerleme gerekmektedir. Bu demek oluyor ki Türkiye düşmemek için pedalı çevirmeye devam etmelidir.

Haftanın Sözü: “Bir devletin politikası coğrafyasında saklıdır.” – Napolyon Bonapart

Furkan KAYA

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.