SAN MARTİN VE GÜNEY AMERİKA’NIN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ – 3

upa-admin 01 Mart 2013 5.164 Okunma 0
SAN MARTİN VE GÜNEY AMERİKA’NIN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ – 3

Birinci bölümü: http://politikaakademisi.org/?p=3985

İkinci bölümü: http://politikaakademisi.org/?p=4041

Peru seferi

Arjantin ve Şili’nin bağımsızlıklarına kavuşmasından sonra geriye tek bir hedef kalmıştır: Amerika’daki İspanyol hükümdarlığının kalbi olan Peru’yu kurtarmak. Fakat 1819 Haziran ayında Buenos Aires’te bir hükümet değişikliği yaşanır. San Martin’in destekçisi olan Birleşik Eyaletler Yüksek Yöneticisi (Başkanı) Juan Martin de Pueyrredon istifa etmiştir. Bu değişiklikle de merkez hükümet ve eyaletler arasında anlaşmazlık başlamıştır. Yeni gelen hükümet San Martin’in savaş planına devam etmesi yerine ordusuyla Buenos Aires’e gelerek iç meselelere müdahale etmesini ister. Buenos Aires’in çağrısını yerine getirmek istemeyen San Martin, ordusundaki subayların da hedefe henüz ulaşılmadığını belirterek karşı çıkmasıyla, emre uymayarak Santiago’da kalır. Artık Buenos Aires’in ekonomik ve siyasi desteği yoktur. Şili’nin başkomutanı olarak yoluna devam edecektir. San Martin’in kuvvetlerinin adı da artık And Ordusu değil, Özgürlük Ordusu’ydu (Ejercito Libertador). Bu ordunun bayrağı da Şili bayrağının renklerini taşıyacaktır. Yalnız tek bir farkla: bayrağın üzerindeki tek yıldız yerine Arjantin, Şili ve Peru’yu temsil eden 3 yıldız bulunacaktır. Bir başka deyişle, önce Arjantin ordusuyla Şili kurtarılmış, şimdi de Şili ordusuyla Peru kurtarılacaktır.

Okyanus üzerinden Peru Genel Valiliği’nin merkezi Lima’ya gerçekleştirilecek sefer için yapılan donanma hazırlıkları 1820 yılında tamamlanır. Elinde daha önce hiçbir gemisi bulunmayan O’Higgins hükümeti 1818 yılında Londra’da aldığı krediler sayesinde donanma filosunun kurulmasını sağlamıştır. Bu, ayrıca Şili’nin tarihindeki ilk donanma olacaktır. Donanmanın komutası önce 28 yaşındaki Şilili General Manuel Blanco Encalada’ya verilir. Fakat kendisi başarılı bir komutan olmasına rağmen Peru Seferi için gerekli tecrübesi olmadığı düşünülür. Bunun üzerine, bir İngiliz subayı olan, dönemin oldukça prestijli amirallerinden Lord Thomas Cochrane ile anlaşılır. Cochrane önce Şili’nin güneyindeki Valdivia şehrini İspanyollardan ele geçirerek Şili’deki kraliyet varlığının son ama önemli kalıntılarından birini de ortadan kaldırmış ve San Martin’in Peru Seferi’ni gerçekleştirebilmesi için işini kolaylaştırmıştır.

Valparaiso Limanı

Peru’ya yapılacak olan sefer zorlu bir seferdi. Bütün savaş donanımının yanında 600 subay, 4.000 asker ve 800’den fazla atın Santiago yakınlarındaki Valparaiso şehrinden Lima’ya taşınması gerekiyordu. Vatanseverlerin filosunda 17 taşıma gemisi, 9 savaş gemisi ve 12 küçük savaş gemisi (gambot) yer almaktaydı. Jose de San Martin’in Başkomutan, Gregorio Las Heras’ın ise Genelkurmay Başkanlığını yaptığı Özgürlük Ordusu donanması, 20 Ağustos 1820 günü Valparaiso’dan yola çıkar. San Martin direk Lima’ya varmayı tercih etmez çünkü kendisinin 4600 askerine karşılık kraliyet ordusunun toplamda 23.000 askeri vardır. Bunlardan 6.500 tanesi Lima merkezinde bulunmaktadır. Dolayısıyla San Martin birliklerini Lima etrafındaki bölgeye dağıtarak kraliyet ordusunun dikkatinin dağılmasını amaçlar. Bunun için askerlerini Peru sahillerindeki birkaç farklı yerden karaya çıkartır.

7 Eylül’de Lima’nın güneyindeki Paracas’a varmışlardır. Burada Juan Antonio Alvarez de Arenales’in komutasındaki bir birliği karaya çıkartıp orada yaşayan Peru halkına ‘özgürlük planı’nı açıkladıktan sonra biraz daha kuzeydeki Pisco şehrine bu sefer daha büyük miktarda askerini bırakır. Bundan kısa bir süre sonra San Martin tekrar yola çıkarak Lima’nın kuzey yakınlarındaki Ancon limanına ulaşır ve komutasındaki askerlerin tamamıyla birlikte gemiden inerek karaya yerleşir. Bu arada Peru Genel Valisi Joaquin de la Pezuela’dan anlaşma talebi gelir. İki tarafın temsilcileri Lima’da bir araya gelir. Genel Vali, İspanya’daki yeni anayasayla gerekli reformların gerçekleştiğini ve San Martin’in bu anayasayı tanıyarak çekilmesini söyler. Zira o yılın mart ayında İspanya kralı, dönemin en özgürlükçü anayasalarından olan ve kralın yetkilerini kısıtlayan 1812 Anayasası için yemin etmiştir. Fakat San Martin’e göre daha radikal bir değişimin yapılması gereklidir. San Martin’in emri üzerine 4 Ekim’de Alvarez de Arenales’in hareketiyle başlayan seferlerle Peru’da kraliyete yönetimindeki şehirler birer birer vatanseverlerin eline geçmeye ve bazı İspanyol orduları vatanseverlerin tarafına geçmeye başlar. Bu esnada bir İspanyol komutanı, Jose de la Serna, vatanseverleri bozguna uğratacak bir savaş planını Genel Vali Pezeula’ya sunar, fakat Genel Vali bu planı kabul etmez. Bunun üzerine, San Martin’i yenebileceklerini düşünen kraliyet ordusu mensupları 29 Ocak 1821 günü Pezuela’ya darbe gerçekleştirerek Genel Vali görevden uzaklaştırır. Jose de la Serna, yeni genel vali olmuştur. De la Serna San Martin’e müzakere etmeyi teklif eder. 2 Haziran’da iki komutan bu sefer yüz yüze bir araya gelirler. Bu görüşme sadece ikisi arasında gerçekleştiği ve herhangi bir yazılı anlaşma dokümanı olmadığı için anlatılanlardan bilindiği kadarıyla San Martin, De la Serna’ya Peru’nun bağımsızlığa kavuşması şartıyla anayasal bir monarşinin kurulabilmesinden bahseder. Ancak De la Serna bağımsızlık fikrine kesinlikle yanaşmaz. Bunun yerine daha önce Pezuela’nın da yaptığı gibi 1812 Anayasası’nı kabul etmesini önerir. Bunun üzerine San Martin bir yandan askeri seferlerine devam eder, bir yandan da başkent Lima yakınlarındaki Haura şehrinde bağımsızlık fikrini halka açıklar ve Peru’nun kuzeyindeki herkes onun bu fikrinin peşinden gider. Mağlubiyetin yakın olduğunu anlayan Genel Vali de la Serna 6 Temmuz 1821 günü Lima’yı terk eder. Böylece San Martin için Lima’ya girişin yolu açılmış olur. San Martin bir gece gizlice Lima’ya girer ve şehre göz atar. 28 Temmuz 1821 günü şehre bu sefer halkın büyük bir coşkusuyla girerek Peru’nun bağımsızlığını ilan eder. Halkın San Martin’e olan desteği gerçekten çok büyüktür. Lima’daki herkes bağımsızlığın ilan edildiği meydanda toplanmıştır. Bağımsızlık bildirisine yüzlerce kişi imza atar.

Peru’da bağımsızlık ilanı

Fakat ortada önemli bir soru vardır: Bağımsızlığın sürdürülebilirliği acaba ne kadar mümkündür? Ülkede aralarında çok büyük mesafeler olan farklı sınıflar mevcuttur. Siyahiler, yerliler, köleler vs. Bu farklı sınıflar İspanyol hakimiyeti boyunca büyük bir sosyal travmaya uğramışlardı. Ancak bu farklı sınıflar ne ortak bir dil konuşuyor ne de ortak bir kültürü paylaşıyorlardı. Bu kadar çeşitli bir toplumu bağımsızlık çatısı altında toplayarak idare etmek sadece San Martin için değil yeryüzündeki herhangi bir yönetici için oldukça zor bir görevdi.

Bağımsızlık ilan edilince, San Martin “Peru’nun Koruyucusu” unvanını almıştı. San Martin’in kendisinin bir diktatör olarak anılmasını istemiyordu. San Martin’in yöneticiliği süresince yaptığı birtakım siyasal reformlar, ülkede yeni bir kimlik oluşturulmasını amaçlıyordu. Böylece örneğin ‘indios’ olarak anılan yerlilere artık böyle sıfat yerine ‘Peru vatandaşı’ sıfatı veriliyordu. Ayrıca “28 Temmuz 1821 itibariyle Peru’da hiç kimse köle olarak doğmaz” deniliyordu. San Martin’in bugünkü Peru bayrağının yaratıcısı olmasının yanı sıra, Peru milli marşı da onun döneminde yazılmıştır. “Eğitim olmadan halkların özgürlüğü mümkün değildir”  diyen San Martin, ülkedeki ilk normal okulu açmış, lise eğitimini zorunlu hale getirmiş ve bir milli kütüphane oluşturmuştur.

Ancak yönetim şekli hala kesinlik kazanmamıştır. San Martin’in düşüncesinde bir anayasal monarşi vardı. Avrupalı bir hükümdarı kral olarak getirmek istiyordu. Kral sembolik bir göreve sahipken halkın temsilcilerinden oluşan bir kamara, yönetimi ele alacaktı. Rio de la Plata Birleşik Eyaletleri için de benzer bir yönetim şekli önermişti. Zira dönemde henüz cumhuriyetçi yönetimlerin sayısı çok azdı. Ancak San Martin bu önerisini zorla kabul ettirmek yerine ortak bir görüşe önem veriyordu.

Bu tartışmaların sürdüğü bir dönemde kıtanın kuzeyinde de Simon Bolivar ve Antonio Jose de Sucre birlikte özgürlük mücadelesini sürdürüyorlardı. Simon Bolivar Kolombiya ve Venezuela’yı kraliyetçilerden kurtarmışken onun Sucre komutasındaki diğer ordusu da Ekvador’u İspanyol işgalinden kurtarmaya çalışıyordu. Sucre bu noktada San Martin’den destek talebinde bulunur. Bunun üzerinde San Martin Sucre’nin yardımına 1500 kişilik bir ordu gönderir. Bu giden orduda Özel Atlı Birlikleri’nden de bir grup asker mevcuttur. Sucre’nin San Martin’inkilerle birleşen birlikleri Riobamba ve Pichincha’da zafer kazanarak Ekvador’daki kraliyet direnişini sona erdirirler. Böylece Quito bölgesi Simon Bolivar’ın kurduğu Kolombiya devletinin sınırları içerisine girer. 1822 yılının haziran ayında Simon Bolivar Ekvador’daki Guayaquil şehrine girerek Jose de Sucre’yi buranın valiliğine getirir.

Ancak bu esnada San Martin Lima’da siyasal anlamda ciddi bir krizle karşı karşıyadır. İspanyolların kıtadaki son kalıntıları olan Genel Vali De la Serna yönetimindeki 15,000 kişilik bir kraliyet ordusu Peru’nun iç bölgelerinden saldırıya hazırlanıyordu. San Martin’in bu kadar büyük bir orduya direnebilecek askeri gücü yoktu. Ayrıca ne Buenos Aires’ten ne de Şili’den destek alabiliyordu. Bunun üzerine San Martin Simon Bolivar’dan destek ister. Neticede daha önce San Martin de Bolivar’ın Ekvador’daki ordularına yardım göndermiştir. Bolivar’la meseleyi görüşmek için temmuz ayında Lima’dan ayrılarak deniz yoluyla Ekvador’daki Guayaquil şehrine gider. Burada gerçekleşen, kuzeyin kurtarıcısıyla güneyin kurtarıcısı iki büyük kumandanın bir araya geldiği çok özel bir görüşmedir. San Martin ve Simon Bolivar Guayaquil’de kıtanın geleceğine dair düşüncelerini ortaya koyarlar. San Martin Bolivar’a onun ikinci adamı olmayı önerir. İşte bu noktada, bu kez iki liderin birbirine zıt kişilikleri kıtanın kaderini belirleyecektir. San Martin başından beri Peru özgürlüğe kavuşunca kendi misyonunun da sona ereceğini söylüyordu. Bu yüzden onun için önemli olan hükümdar olmaktan önce Güney Amerika’ya özgürlüğü getirmekti ve bunun için her şeyi feda etmişti. San Martin, Simon Bolivar’ın daha kuvvetli bir pozisyonda ve karakterde olduğunun farkındaydı. Kendisi karşısında alçakgönüllü bir şahsiyet olan San Martin’in teklifini Simon Bolivar kabul etmez. Bu San Martin için derin bir darbe olur. Birlikte hareket edemeyeceklerini, bir başka deyişle Amerika’da ikisine birden yer olmadığını anlamıştı.

 

Simon Bolivar ve San Martin’in Guayaquil’deki karşılaşması

Lima’ya döndüğünde San Martin’in son gerçekleştirdiği icraatlardan birisi, 20 Eylül 1822 tarihinde Peru Birinci Kurucu Kongresi’ni toplamak olmuştur. Burada kendisine verilen ‘Koruyucu’ unvanını teslim ederek bir veda konuşması yapar. Kongre ise kendisine ‘Peru’nun Özgürlüğünün Kurucusu’ unvanını verir. Aynı gece Lima’dan bindiği gemiyle Valparaiso’ya hareket eden San Martin böylece kariyerini sona erdirir ve ülkesi Arjantin’e geri döner.

Amerika’daki İspanyol varlığının tamamen sona ermesi 1824 yılının sonlarını bulur. O yılın aralık ayında Güney Amerika’nın bütün uluslarının yer aldığı ordular Jose de Sucre komutasında Ayacucho Muharebesi’ni kazanarak Peru’daki İspanyol direnişini ve böylece de bağımsızlık savaşını sona erdirmiş olurlar.

ANAHTAR SÖZCÜKLER

Peru Genel Valiliği (Virreinato del Peru):

1542-1824 yılları arasında Güney Amerika’da hüküm sürmüş, İspanyol İmparatorluğu’na bağlı genel valiliğin adı. Başkenti Lima şehridir. Büyük ölçüde eski İnka İmparatorluğu’nun topraklarında kurulmuştur. İspanyolların Amerika’daki en büyük kolonisidir. Buradaki madencilik faaliyetleri Kraliyet İspanyası için önemli bir refah kaynağı olmuştur. San Martin ve ordularının bağımsızlık mücadelesi sonucu yıkılmıştır.

 

1812 İspanyol Anayasası:

La Pepa olarak da bilinen 1812 Anayasası, İspanya’nın ilk anayasasıdır. 19 Mart 1812 tarihinde İspanya’nın yasama organı Cortes tarafından Cadiz şehrinde hazırlanmıştır. Döneminin en özgürlükçü anayasalarından birisidir. Anayasayla beraber anayasal monarşi kuruluyor, böylece millet hakimiyeti ve güçler ayrılığı getiriliyordu. Anayasanın hazırlanmasında yer alanlar arasında Amerika’dan gelen temsilciler de vardı. Özellikle bunların talebi üzerine anayasayla beraber Amerika’nın yerlilerine İspanyol vatandaşlığı hakkı verildi. Daha önce Amerika’dan direk kraliyet hazinesine giden vergiler de şimdi devletin idari organları tarafından alınacaktı. Ayrıca Meksikalı Miguel Ramos Arizpe’nin önerisi üzerine bir nevi seçimle gelen belediye tarzında yerel yönetimler hükmü eklenerek bazı konularda merkez hükümetten bağımsız hareket edebilmeleri sağlandı. 1812 anayasası, oluşturulmasından sonra önce sadece 2 yıl, yani 1814 yılında Kral Ferdinand İspanya’ya dönene kadar yürürlükte kalmış, daha sonra 1820-1823 yılları arasında tekrar uygulanmıştır.

 

Indio:

Indio veya Amerindio, Amerika’nın yerlilerini tanımlamak için kullanılan ifadedir. Kristof Kolomb’un Amerika’ya vardığında burayı Hindistan sandığı için buranın yerli halkına da indio denildiği öne sürülür. Türkçe’de kızılderililer olarak anılmaktadır. En bilinen kanıya göre Amerika’nın yerlileri buraya Sibirya’dan Bering Boğazı üzerinden gelmişlerdir. Buradaki en eski medeniyetin M.Ö. 3000’li yıllarda Peru’da kurulduğu bilinmektedir. Toplam nüfusu 50 milyonu bulan yerliler arasında Güney Amerika’da sayıca en fazla olanı Quechualar, Aymaralar, Mapucheler ve Guaranilerdir.

 

ÖNEMLİ KİŞİLER

Juan Martin de Pueyrredon (1777 – 1850):

Arjantinli asker ve siyasetçi. 1816-1819 yılları arasında Rio de la Plata Birleşik Eyaletleri yüksek yöneticiliği (devlet başkanlığı) yapmıştır. Bu görevi süresince San Martin’e gerçekleştirdiği seferlerde destek vermiştir.

 

Thomas Cochrane (1775 – 1860):

İskoç deniz subayı ve siyaset adamı. Napolyon savaşlarındaki başarısıyla ünlü prestijli bir kaptandır. Ancak 1814 yılında İngiliz kraliyet ordusundaki görevinden alındıktan sonra Şili ve Brezilya’nın bağımsızlık savaşlarında donanmalarına yardımda bulunmuştur. 1827-1828 yıllarında Yunanlıların Osmanlı’ya karşı olan mücadelelerinde de yer almıştır.

 

Simon Bolivar (1783 – 1830):

Venezuelalı asker ve siyasetçi. Büyük Kolombiya ülkesinin kurucusu, Bolivya’nın ilk devlet başkanıdır. Kolombiya, Venezuela, Ekvador, Panama, Peru ve Bolivya’nın İspanyollardan bağımsızlığa kavuşmasında belirleyici rol oynayan Simon Bolivar, Amerikan halklarının birleşmesi düşüncesinin savunucusudur. Bugünkü Bolivya ve Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti ülkelerinin ve meşhur Simon Bolivar Orkestrası’nın ismi kendisinden gelir.

Simon Bolivar’ın gerçekleştirdiği bağımsızlık mücadelesi için bkz.: http://www.historystudies.net/Makaleler/582580588_21-Ay%C5%9Fe%20Yarar..pdf

 

Antonio Jose de Sucre (1795 – 1830):

Venezuelalı siyasetçi, devlet adamı, asker. Amerikan bağımsızlık mücadelesinin en önde gelen isimlerindendir. Bolivya’nın Simon Bolivar’dan sonra ikinci devlet başkanıdır. Bu ülkenin anayasal başkenti olan Sucre’nin ismi kendisinden gelir.

 

ÖZET

Jose de San Martin 1778 yılında Arjantin’de doğar. Babasının İspanyol ordusunda görevi sebebiyle İspanya’ya giden San Martin’in kendisi de burada genç yaşta aynı orduya katılır. İspanya’da özellikle Napolyon’a karşı gerçekleştirilen özgürlük savaşında büyük tecrübeler kazanır. Fransız ulusçuluk akımının hakim olduğu bir dönemde Avrupa’da yer alan San Martin, İspanya’nın Fransızlar karşısındaki zor durumunu da fırsat bilerek doğduğu Güney Amerika topraklarına dönüp burada bağımsızlık mücadelesi başlatmaya karar verir. İspanya’da kendisiyle beraber Francisco de Miranda, Simon Bolivar gibi Amerikalı başka bağımsızlık düşünürleri de vardır. Bu uğurda yola çıkan San Martin 1812 yılında Buenos Aires’e varır. O tarihte burada Rio de la Plata Birleşik Eyaletleri adıyla bir yandan bağımsızlık savaşları yapan fakat bir yandan da İspanyol kralına sadakatini sürdüren bir devlet vardır. San Martin Birleşik Eyaletler hükümetinin verdiği yetkiyle Fransız Napolyon’un Büyük Ordusu benzeri Özel Süvari Birliği’ni oluşturur. İlk görevi, 1813 yılında Buenos Aires’in kuzeyine giderek orada İspanyollara karşı asayişi sağlamaktır. San Lorenzo şehrine ulaştığında yerel halkı yağmalamak için gelen İspanyolları bozguna uğratır. Bu zaferle hem halkın hem de hükümetin güvenini kazanan San Martin kuzey ordularının başına getirilir.

San Martin’in amacı Güney Amerika’daki İspanyol hakimiyetinin kalbi olan Lima şehrine varmaktır. Ancak kuzeyden kara yoluyla bunu gerçekleştiremeyeceğini anlayan San Martin önce Şili’ye giderek bu ülkeyle anlaşmayı ve daha sonra da buradan deniz yoluyla Lima’ya saldırmayı planlar. Bunun üzerine ülkenin batısında Mendoza valiliğine getirilir. Bu görevi esnasında Tucuman şehrinde anayasa kongresi yapılmaktadır. San Martin kendi vilayetinden gönderdiği vekillere bağımsızlık ilanı için talimat verir ve 9 Temmuz 1816’da Kongre, Birleşik Eyaletler’in yani bugünkü Arjantin’in bağımsızlığını ilan eder.

Bu sırada İspanyollar Şili’yi de işgal etmiş ve oradan kaçan hükümet görevlileri Mendoza’ya kaçmıştır. San Martin bu gelenlerin arasında yer alan Bernardo O’Higgins ile And Dağları Ordusu’nu kurarak çetin koşullara sahip bu dağları geçmeyi başarır. 1817 yılında Şili’ye geçtiğinde önce Chacabuco Muharebesi’ni kazanarak daha sonra da başkent Santiago’ya girerler. Burada kurulan hükümetin başına Bernardo O’Higgins getirilir. O’Higgins 12 Şubat 1818 tarihinde Santiago’nun güneyindeki Talca şehrinde Şili’nin bağımsızlığını ilan eder.

Bağımsızlığın ilanından iki hafta sonra İspanyollar güneyden Santiago’ya doğru ilerleyerek kasabaları yeniden işgal etmeye başlar. İspanyol ordusuna karşı sefer hazırlıkları yapan San Martin’in orduları Talca yakınlarındaki Cancha Rayada bölgesinde kamp yaptığı esnada kraliyetçilerin baskınına uğrayarak askerlerinin önemli bir kısmını, elindeki ağır silahlarınsa tamamını kaybeder.

Jose de San Martin ve İspanyol orduları 5 Nisan 1818’de Santiago yakınlarındaki Maipu Nehri’nin çevresinde bir kez daha karşı karşıya gelecektir. Arjantinli generalin çarpışmadan önce söylediği gibi, “bütün Amerika’nın kaderini belirleyecek olanMaipu Muharebesi kazanılarak büyük İspanyol ordusu tamamen yok edilmiştir. Savaşın ardından O’Higgins’in San Martin’e şu sözü söylediği sahne meşhurdur: “Gloria al salvador de Chile!” (Yaşasın Şili’nin kurtarıcısı!). Maipu zaferiyle Şili’nin bağımsızlığı sağlamlaştırılmıştır.

Arjantin ve Şili’nin bağımsızlıklarına kavuşmasından sonra geriye tek bir hedef kalmıştır: Peru’yu kurtarmak. Bu esnada Buenos Aires’te bir hükümet değişikliği yaşanmış ve San Martin’e geri dönerek iç işleriyle ilgilenmesi emredilmiştir. San Martin bu emre uymayarak bir Şili ordusu kurar. Okyanus üzerinden Peru Genel Valiliği’nin merkezi Lima’ya gerçekleştirilecek sefer için yapılan donanma hazırlıkları 1820 yılında tamamlanır. İngiltere’den kredi alınarak bir donanma kurulmuştur. Bu, Şili’nin tarihindeki ilk donanmasıdır. Donanmanın başına bir İngiliz subayı olan, dönemin prestijli amirallerinden Lord Thomas Cochrane getirilir. Bütün savaş donanımının yanında 600 subay, 4.000 asker ve 800’den fazla atın Santiago yakınlarındaki Valparaiso şehrinden Lima’ya taşınması gerekecektir.

San Martin’in Özgürlük Ordusu, donanmayla beraber 20 Ağustos 1820 günü Valparaiso’dan yola çıkar. İspanyol ordusunun sayıca üstünlüğünden dolayı askerlerini Peru sahillerinin farklı noktalarına bırakır. Kendisi ise Lima’nın kuzey yakınlarındaki Ancon limanına ulaşır. Sonrasında Peru Genel Valisi Joaquin de la Pezuela’dan gelen ve İspanya’da yürürlüğe giren reformcu 1812 Cadiz Anayasası’nı tanıyarak çekilmesini isteyen öneriyi reddeder. Bunun üzerine San Martin’i yenebileceklerini düşünen ordu mensupları Genel Vali Joaquin de la Pezuela’ya darbe yaparak yönetimi ele alırlar. Yeni Genel Vali Jose de la Serna da San Martin’e aynı teklifte bulunur. Fakat daha sonra halkın da desteğini almaya başlayan San Martin karşısında mağlup olacağını anlayan De la Serna Lima’yı terk ederek San Martin’in şehre girebilmesini sağlar. Halkın büyük coşkusuyla karşılanan San Martin 28 Temmuz 1821 tarihinde Peru’nun bağımsızlığını ilan eder. Farklı sınıflardan oluşan Peru halkına Peru vatandaşlığı kavramını getirir.

San Martin, 1822 yılının temmuz ayında Ekvador’un Guayaquil şehrinde, kıtanın kuzeyini bağımsızlığa kavuşturan Simon Bolivar’la bir araya gelir. Bu görüşmede San Martin birlikte hareket etme isteğine karşılık sonuç alamaz ve bundan sonra Güney Amerika’nın geleceğini tayin etme görevini Simon Bolivar’a bırakarak tarih sahnesinden ayrılır.

San Martin çok sayıda savaş yapmamıştır. Ancak şunu belirtmek gerekir ki, yaptığı savaşlar Güney Amerika’nın bağımsızlığı için belirleyici olmuştur.

 

Simon Bolivar (yeşil) ve San Martin’in (mavi) gerçekleştirdiği seferler

 

Guayaquil’de Simon Bolivar ve San Martin’in bir araya gelişini tasvir eden ünlü heykel

Lima fotoğrafları için tıklayınız: http://www.flickr.com/photos/93310629@N08/sets/72157632889184438/

 Kıvanç SAĞIR

KAYNAKÇA

– Las Batallas de San Martin. Clarin. 2007. http://youtu.be/FoSYaJfpeTY

– Fernandez, Armando. Batallas Argentinas. Buenos Aires: Deux, 2008.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.