LATİN AMERİKA’DA DİLLERİN YASAL DURUMLARI

upa-admin 18 Nisan 2013 21.121 Okunma 0
LATİN AMERİKA’DA DİLLERİN YASAL DURUMLARI

Demokrasi ve insan hakları kurallarının rejim, ideoloji ve coğrafya tanımadığı bir çağda yaşıyoruz. Bu olgunun etkisiyle ülkeler hem yasalarını hem de toplumsal bakış açılarını dünyayla uyumlu hale getirme yoluna gitmektedirler. Bu husustaki başlıklardan birisi de dil.

Dil ve etnik köken bakımından oldukça geniş bir çeşitliliğe sahip olan Latin Amerika coğrafyasının özelliklerini bu yazımızda ele aldık. Aşağıda Meksika, Arjantin, Bolivya, Ekvador, Kolombiya, Paraguay, Peru ve Şili ülkelerinin etnik ve dilsel karakterlerini genel hatlarıyla inceleyecek ve diller konusunda yaşanan gelişmeleri devletlerin yasal politikalarıyla beraber ifade etmeye çalışacağız.

Latin Amerika’da en yaygın yerel diller

Meksika

Meksika federal bir ülkedir.

Ülkenin nüfusu yaklaşık 115 milyondur. Meksika bu nüfusuyla dünyanın en çok İspanyolca konuşan nüfusa sahip ülkesidir. Burası aynı zamanda Amerika kıtasının en fazla yerli dili konuşan nüfusa da sahip ülkesidir.

Meksika’da 110 farklı etnik grup yer almaktadır ve dünyada en fazla etnik çeşitliliğe sahip üçüncü ülkedir. Ülkenin % 15 civarı yerli halktan oluşur. Etnik grupları sayacak olursak en başta Nahualar (2,7 milyon), Mayalar, (1,5 milyon) ve Zapotekler (700 bin) yer alır.

Nahualar, Nahua dilini konuşan Azteklerin torunlarıdır. Azteklerin bir diğer adı Mexicalar idi, bu yüzden şu anda Nahuaların, yani Azteklerin, yani Mexicaların yaşadığı ülkenin adı Mexico’dur.

Bugünkü Meksika anayasasına göre Meksika ulusu tektir ve bütündür, ancak farklı etnik yerli gruplara gönderme yapılarak ulusun çok kültürlü özelliği tanınır.

Meksika’nın resmi dili yoktur. İspanyolca ve 67 yerel dil ülkenin ulusal dilleri olarak kabul edilir. 2003 yılında çıkartılan “Yerli Halkların Dil Hakları Kanunu” ile yerli vatandaşların çift dilli ve çok kültürlü olarak zorunlu eğitime ulaşacağı belirtilmiştir. Yine aynı kanunda kamu alanlarında İspanyolca’yla birlikte bu 67 dilin tamamının geçerli olacağı ifade edilmiştir. Bu demek oluyor ki herhangi bir etnik gruptan birisi devlet yetkilileriyle iletişimi kendi dillerinde kurabilecek ve resmi bir dokümanı kendi dillerinde isteyebileceklerdir. (http://www.diputados.gob.mx/LeyesBiblio/pdf/257.pdf)

Meksika nüfusunun % 97’si İspanyolcayı ana dil veya ikinci dil olarak kullanır. Bu büyük oranda 19 ve 20. yüzyıllardaki “İspanyolcalaştırma” politikalarından kaynaklanır. Meksika’da yerli (indigena) tanımı için kıstas, dil olmuştur. Yerlileri ulusla “eşitlik” temelinde bütünleştirmek için etnik farklılıkların, yani farklı dillerin ortadan kaldırılması gerekiyordu. Bu yüzden özellikle eğitimde bu dillerin kullanımı ortadan kaldırılıyordu. Hatta bir yerli öğretmen olduğunda, devlet onu kendi ana dilini kimsenin bilmediği bölgelere tayin ediyordu.

Meksika’da çok sayıda dilin yok edildiği bir gerçek. Fakat bugün bu politikadan önemli oranda vazgeçildiği ve demokratik haklara geçmişe kıyasla daha fazla yer verildiği görülmektedir. İspanyolcalaştırmanın farklı etnik grupların yaşam koşullarını iyileştirmede etki yaratmadığı fark edilince 1970’lerde bazı yerel dillerde eğitim verilmeye başlandı. Zaman içerisinde her bir farklı dilde olmasa da en geniş konuşana sahip olanlarda eğitim verilmesinin önü açılmıştır. Bunun bir neticesi olarak da, yukarıda bahsettiğimiz 2003 tarihli kanun çıkartılmıştır.

Ancak Meksika’da bugün yerlilerin tamamının kendi dillerinde eğitim istediklerini de söyleyemeyiz. Hatta bu öneriyi reddeden gruplar dahi mevcut. Özellikle kendi dillerinde metinler bulma sıkıntısı yaşadıklarından toplumla bütünleşmek için sadece İspanyolca eğitim isteyenler var. Bunların bir örneği, 650 bin nüfusa sahip Otomi topluluğu. Kendi etnik bölgelerindeki kentleşmeden ve geçmişte karşılaştıkları İspanyolcalaştırma politikasından dolayı Otomiler arasında kendi dilini konuşabilenlerin sayısı azalmaktadır.

Otomilerin yaşadığı Ixmiquilpan şehrinin girişinde İspanyolca ve Otomi dilinde “Ixmiuilpan’a Hoşgeldiniz” yazıları.

Arjantin

Arjantin Cumhuriyeti federal bir ülkedir.

Ülkenin nüfusu yaklaşık 40 milyondur. Bir göçmen ülkesi olan Arjantin,  çoğunluğu İspanyol ve İtalyan olmak üzere % 85 ila 95 oranında Avrupalı nüfusa sahiptir. Nüfusun % 2 ila 8’i Amerikan yerlilerinden ve melezlerden, geri kalanıysa diğer kökenlerden oluşur.

Arjantin’de Guaraniler, Mapucheler, Quechualar, Tobalar gibi 35 farklı etnik gruptan meydana gelen yerli halk vardır. Ülkede çok sayıda da Alman, Arap, Yahudi, Ermeni, Britanyalı, Çinli vs göçmen de yer alır.

Arjantin’de en çok konuşulan dil İspanyolca’dır. Ancak ülkede toplam 40’a yakın dil konuşulmaktadır. Bunlardan Guarani dili, Mapudungun (Mapuche dili), ve Quechua en popüler olanlarıdır.

Arjantin’in resmi dili İspanyolca’dır. Ancak 2004 yılında Guaranilerin sayıca fazla olduğu Corrientes vilayetinde Guarani dili İspanyolca’yla beraber ikinci resmi dil ilan edilmiş, ayrıca eğitimin her seviyesinde ve devlet işlerinde Guarani dilinin kullanılmasına karar verilmiştir (http://www.romanistik.uni-mainz.de/guarani/texte/Ley5598.pdf). Benzer şekilde 2010 yılında Chaco vilayetinde Qom (Toba), Moqoit ve Wichi dilleri İspanyolca’yla beraber resmi dil ilan edilmiştir. Oldukça milliyetçi olmalarıyla tanınan Arjantin’in aldığı bu kararlar dikkat çekicidir.

Arjantin’de Bariloche (şehir), Aconcagua (dağ), Neuquen (nehir) gibi resmi dilin dışındaki dillerden gelen yer isimleri mevcuttur.

 

Bolivya

Bolivya Çokuluslu Devleti üniter bir devlettir.

Bolivya’nın nüfusu yaklaşık 10,5 milyondur.  Bolivya oldukça fazla sayıda etnik kökenli vatandaşa sahip bir ülke. Halkın % 30’unu Quechualar, % 25’ini Aymaralar, % 15’ini beyazlar, % 30’unu ise yerlilerle beyazların melezi olan mestizolar oluşturmakta. Ülkede beyaz nüfusun çoğunluğu İspanyol ve Arap’tır.

Kendisi de bir Aymara yerlisi olan Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales ülkesinin çok kültürlü yapısına istinaden, “Bolivya Cumhuriyeti” olan ismini 2009 yılında “Çokuluslu Bolivya Devleti” olarak değiştirmiştir.

Bolivya’da en fazla konuşulan diller 90 ile İspanyolca (birinci veya ikinci dil olarak), % 28 ile Quechua ve % 18 ile Aymara’dır.

Bolivya sınırları dahilinde konuşulan toplam 37 dilin tamamı 2000 ve 2012 yıllarında devletin resmi dilleri olarak kabul edilmiştir (http://goo.gl/mTV2k  madde 1 ve http://goo.gl/Lrk2Z madde  8). Bu dillerden nesli tükenmek üzere olanları da, kanundaki “öncelikli ilgi verilir” (atencion prioritaria) ifadesiyle koruma altına alınmıştır. Ülkede kanunen herkes kendi dilinde eğitim görme hakkına sahiptir.

2009’da kabul edilen Bolivya Anayasası’nın 5. maddesine göre hükümet ve yerel yönetimler en az iki resmi dili kullanmalıdırlar. Bunlardan bir tanesi İspanyolca, diğeriyse koşullara göre belirlenecek olan bir dil olmalıdır. Yine aynı anayasanın 120. maddesine göre yargılama esnasında herkes savunmasını kendi dilinde yapabilecek, gerekirse mahkeme tarafından çevirmen kullanılacaktır. Ayrıca 234. maddeye göre devlet memuru olmak isteyen birisi, ülkedeki resmi dillerden en az iki tanesini bilmek zorundadır. (http://pdba.georgetown.edu/Constitutions/Bolivia/constitucion2009.pdf)

Ülkenin hemen her yerindeki tabelalarda İspanyolca’nın yanında yerel dillerin de kullanıldığına şahit olursunuz. Benzer şekilde Google Bolivya (www.google.com.bo) adresine girdiğinizde arama seçeneklerinin İspanyolca ve Quechua olduğunu görebilirsiniz.

Ancak yukarıda da ifade edildiği üzere ülke halkının çoğunluğu İspanyolca konuşabildiğinden bu ülkeye gittiğinizde İspanyolca biliyorsanız vatandaşlarla sıkıntı yaşamadan anlaşabilirsiniz.

Bolivya’dan bizimle ilgili ilginç bir ayrıntıyı da paylaşalım: Bu yılki Nevruz günü Bolivyalılar, Evo Morales’in siyasi hareketini kurduğu El Alto şehrinde Nevruz ateşi yakmış ve İspanyolca, Aymaraca ve Kürtçe dillerinde “Yaşasın Nevruz” pankartları asmışlardır (http://youtu.be/pYAfKtbWn58). Fakat belki daha da ilgi çekici olanı, Bolivya Senatosu üyeleri Mary Medina Zabaleta ve Sonia Guardia Diyarbakır’a gelerek Nevruz kutlamalarında kürsüde destek konuşma yapmışlardır (http://youtu.be/xQBlXtRBEGs?t=4m). Bu gelişmeleri bizlerin de takip etmemiz gerekmektedir.

Bolivya Amazonlarında bir Tacana yerlisi olan arkadaşım Amilkar, Tacana dilini konuşurken (05.01’den itibaren).

Ekvador

Ekvador Cumhuriyeti üniter bir devlettir.

Ekvador’un nüfusu yaklaşık 15 milyondur. Ülkenin % 72’si mestizo, % 7’si Montubio, % 7’si Afrika kökenli, % 7’si yerli ve % 6’sı beyazdır. Ülkedeki etnik gruplar Ekvador devleti tarafından resmen tanınmıştır. Bunlardan sayıca en fazla olanı Quechualardır.

Ekvador’da nüfusun 95’i İspanyolca konuşmaktadır. Geri kalan kısmıysa en çok Quechua ve Shuar dilleri olmak üzere diğer yerel dilleri konuşmaktadır. İstanbul’da İstiklal Caddesi veya İzmir’de Karşıyaka vapur iskelesi önünde kızılderili müziği yapan gruplar işte bu Quechua dilini konuşan Ekvadorlulardır.

Anayasaya göre Ekvador’un resmi dili İspanyolca olmakla birlikte Quechua ve Shuar dilleri “kültürlerarası ilişki resmi dili” (idiomas oficiales de relacion intercultural) olarak sayılır. Geri kalan dillerse her etnik grubun yaşadığı bölgede resmi dil olarak sayılır. Bu dillerin sayısı 13’tür.  Yine anayasanın 83. maddesinde her Ekvador vatandaşının etnik farklılıkları tanıması ve saygı göstermesi gerektiği yazılıdır. 29, 45 ve 347. maddelerde çift dilde (ana dili ve İspanyolca) eğitim hakkı ifade edilir. 76 ve 77. maddelerde ise mahkeme karşısında herkesin kendi dilini kullanmaya hakkı olduğu belirtilir. (http://www.asambleanacional.gov.ec/documentos/constitucion_de_bolsillo.pdf) Bu hakların ne derecede uygulanabildiği tartışmalı olsa da bunların anayasada belirtilmesi ülkedeki toplumsal kültür hakkında bizlere bilgi vermektedir.

 

Ekvador Devlet Başkanı Rafael Correa seçim kampanyası için hazırladığı videoda köylülerle Quechua dilinde konuşuyor (02.42’den itibaren).

Kolombiya

Kolombiya Cumhuriyeti üniter bir devlettir.

Kolombiya yaklaşık 40 milyonluk nüfusa sahiptir. Bu nüfusun % 50’si mestizo, % 37’si beyaz, % 10’u Afrika kökenli, % 4’ü ise yerlidir. Ülkede 700 bin civarında da Arap diasporası yaşamaktadır. Yine bir Arap kökenli olan Shakira hepimizin tanıdığı bir ünlüdür.

Kolombiya’da 100’e yakın yerli etnik grup vardır. Bunlardan 87 tanesi devlet tarafından tanınmaktadır.

Ülkenin tamamına yakını İspanyolca konuşmaktadır. Anayasaya göre ülkenin resmi dili İspanyolcadır. Ülkedeki etnik grupların dil ve lehçelerinin de (68 adet) kendi bölgelerinde resmi dil olduğu anayasada ifade edilmiştir. Yine aynı 10. maddede eğitimin çift dilli olacağı belirtilmiştir (http://www.banrep.gov.co/regimen/resoluciones/cp91.pdf).

Kolombiya’da yerliler nüfusun geri kalanıyla ekonomik durum ve sosyal haklar bakımından eşit konumda olmadıkları için mücadele etmektedirler. Ülkedeki yerli hareketlenmelerinin en temel sebepleri temsil edilememe, katılımcı olamama ve diğer sosyal gruplar karşısında meşru sayılamama olarak gösterilmekte. Ülkedeki yerli halk, silahlı ve yasal mücadelelerin bir arada sürdürüldüğü bir süreç sonrası 1991 anayasasında demokratik haklar elde etmişler. Anayasa Mahkemesi’nin meseleyle ilgili verdiği olumlu yöndeki kararlarsa, yerlilerin hak arayışı içindeyken silahsız, yasal yollara başvurarak hareket etmeyi düşünmelerini sağlamıştır. Ancak bu halklarla devlet arasındaki sorunlar bugün tamamıyla aşılmış değildir.

Paraguay

Paraguay Cumhuriyeti üniter bir devlettir.

Paraguay yaklaşık 6, 5 milyon nüfusa sahip bir ülkedir. Paraguay’ın etnik dağılımına dair kesin bir veri yoktur. Ancak ülkenin çok büyük bir çoğunluğu mestizo, yani yerli ve Avrupalı melezidir. Paraguay’ın yerlileri Guaranilerdir. Bunun yanında beyazların oranı da gelen göçmenlerle birlikte artmakta. Nüfusun küçük bir bölümüyse kabile yerlilerinden oluşuyor. Ülkede ayrıca 400 bin Brezilyalının yaşadığı tahmin ediliyor.

Ülkede Guarani dilinin kullanımı oldukça yaygın. Halkın 90’ı Guarani dilini biliyor. Paraguay’a gittiğinizde halkın kendi arasında çoğunlukla Guarani dilinde anlaştığını duyarsınız. Bu arada ülkenin para birimi de Guarani. Paraguaylıların büyük bir çoğunluğu İspanyolcayı da bilmektedir. Dolayısıyla ülkenin resmi dilleri İspanyolca ve Guaranice’dir. Ülkede konuşulan diğer diller ise anayasada “ulusun kültür mirası” olarak geçer.

Paraguay ziyaretim esnasında öğrendiğime göre şehir okullarında eğitim dili daha çok İspanyolca iken kırsal kesimlerde Guarani dili kullanılmakta. Zaten eğitimde her iki dilin kullanılabileceği anayasada belirtilmekte. Anayasanın “Anadilde Eğitim” başlıklı 77. maddesinde “okula başlangıç evresinde eğitim, öğrencinin resmi ana dilinde gerçekleştirilir” diye yazar. Ana dili ülkenin iki resmi dilinden farklı olan etnik gruplar ise eğitim dili olarak İspanyolca veya Guaranice dillerinden birisini seçebileceklerdir. (http://www.constitution.org/cons/paraguay.htm) Paraguay’da okuma yazma oranı UNESCO verilerine göre 94’tür.

Guaranice, konuşanları arasında yerli olmayanların yüksek oranda bulunduğu tek yerli dilidir Amerika kıtasında. Paraguay’da diğer Amerika ülkelerinden farklı olarak halk arasında bir yerli dilinden Avrupa diline değil bunun tersi yönünde bir kayma yaşanmıştır. Yani burada yerli halkın dili İspanyolcanın üstüne çıkmıştır diyebiliriz. Fakat öte yandan Paraguay’daki en yaygın ilk 11 soyadın 8’i, İspanyolcada “oğlu” anlamına gelen “-ez” ekiyle bitmektedir (Gonzalez gibi); bu da İspanyolca’nın Paraguay toplumunun şekillenmesindeki yerini göstermektedir.

Paraguay ve Uruguay ülke adları ile jaguar, pirana, tapir gibi hayvan adları Guaranice’den gelir.

Guaranice, MERCOSUR örgütünün de İspanyolca ve Portekizce ile birlikte üçüncü resmi dilidir. Guaranicenin ayrıca Arjantin’in kuzeyindeki Corrientes vilayetinde de resmi dil ilan edildiğini yukarıda belirtmiştik.

Peru

Peru Cumhuriyeti üniter bir devlettir.

Peru Cumhuriyeti’nin nüfusu yaklaşık 30 milyondur. Peru da etnik çeşitliliğin fazla olduğu bir ülkedir. İnka İmparatorluğu’nun beşiği olan Peru ülkesinin yerlileri binlerce yıldır bu topraklarda yaşamaktadır. Ülkenin etnik dağılımına dair net bilgiye ulaşamıyoruz. Bazı kaynaklara göre yerlilerin, diğerlerine göreyse mestizoların nüfusu çoğunluktadır.  Ülkedeki yerlilerin büyük kısmını İnkaların torunları olan Quechualar ve Aymaralar oluşturmaktadır.

İspanyol koloni döneminde Peru’ya büyük sayılarda İspanyol ve Afrikalı gelmiş ve yerel halkla karışarak mestizo nüfusunu oluşturmuştur. Bağımsızlıktan sonra da Avrupa ve Asya’dan çok sayıda göçmen gelmiştir. Ülkeye gelen Çinli ve Japonlar Peru toplumuna önemli etkide bulunmuştur. Hatta Japon asıllı Alberto Fujimori 1990-2000 yılları arasında devlet başkanlığı yapmıştır.

Peru’da en çok konuşulan dil İspanyolcadır. Halkın yaklaşık % 85’i İspanyolcayı birinci dil olarak konuşmakta. Ülkede İspanyolca diğer çok çeşitli dillerle beraber iç içe yaşamaktadır.  Halkın % 13’ü geçmişte İnka İmparatorluğu’nun resmi dili olan Quechua’yı konuşmaktadır.

Peru’da İspanyolca bütün ülke sınırları dahilinde resmi dildir. Bununla beraber Quechua, Aymara ve diğer diller konuşuldukları bölgelerde resmi dil kabul edilmiştir. Anayasanın 2. maddesinde herkesin otoriteler önünde ana dilini kullanabileceği ifade edilir. (http://www.congreso.gob.pe/ntley/Imagenes/Constitu/Cons1993.pdf)

Ancak özellikle Quechualar yerel diller üzerindeki devlet kısıtlamalarına karşı mücadele vermektedir. Örneğin anayasaya göre Quechua dili bütün okullarda eğitim dili olarak kullanılabilmelidir. Fakat anlatılanlara göre geçmişte çocuklar okul içerisinde ana dilleri olan Quechua’yı konuştuklarında kendilerine halkı yıkıma uğrattıkları söyleniyor ve hakaretlere maruz kalıyorlarmış. Ayrıca halk devletin yerel birimlerinde Quechua kullanılıyorken merkezde bunun mümkün olmamasından da şikayetçi. (http://youtu.be/iV4Iz1wt1Jo)

Ancak son yıllarda ülkede tek dil baskısı yavaşça zayıflamaktadır. Örneğin Parlamento’da Quechua dilinde konuşanlara karşı olan olumsuz yargılar artık eskisi kadar yoğun değildir. Okullarda da Quechua’nın kullanımı artmakta. Hatta bazı yerel yönetimler kendi bölgelerinde sadece bu dilde eğitim yapılması yönünde kararlar almakta.

Ülkede cep telefonu operatörlerinin çağrı merkezleri artık Quechua dilinde de hizmet vermektedir. Benzer şekilde, bankalara veya bazı sağlık merkezlerine gidildiğinde de Quechua diliyle anlaşılabilmektedir. Henüz Quechua dilinde TV kanalları olmasa da bu dilde yayın yapan radyo ve dergilerin sayısı artmakta. Yurtdışındaki bazı kuruluşlarda da Latin Amerika’ya gelmek isteyenler için Quechua öğretilmektedir. (http://youtu.be/iV4Iz1wt1Jo)

Google Peru (www.google.com.pe) adresine girdiğinizde arama seçeneklerinin İspanyolca ve Quechua olduğunu görebilirsiniz. Ayrıca Parlamento gibi devlet kurumlarının internet sayfalarında da Quechua dil seçeneği mevcuttur. (http://www.congreso.gob.pe/_quechua/index.htm)

Amazon bölgesi milletvekili Eduardo Nayap Parlamento’da konuşma yaparken.

Quechua dilinde olan El Condor Pasa şarkısının ezgisi tüm dünyada meşhurdur.

 

Şili

Şili Cumhuriyeti üniter bir devlettir.

Latin Amerika’nın en gelişmiş ülkelerinden birisi olarak kabul edilen Şili’nin nüfusu yaklaşık 17 milyondur. Araştırmalara göre ülkenin % 95’ini beyazlar ve mestizolar, % 5’ini ise yerliler oluşturuyor. Ülkedeki yerlilerin büyük bir çoğunluğu Mapuche etnik kökenine ait.

Bugün Şili’de Avrupa’nın hemen hemen her ülkesinden göçmen mevcut. Bu da ülkenin kültürel, ekonomik ve siyasi yapısını önemli ölçüde etkilemiş durumda. Bir araştırmaya göre Şili halkının % 52’si kültür olarak Avrupalı. Halkın % 60’ı da kendini beyaz olarak görüyor.

Şili’de kullanılan toplam 10’a yakın dil mevcuttur. Ülke vatandaşlarının çok büyük bir çoğunluğu İspanyolcayı anadili olarak konuşmakta. Nüfusu 700 bin olan Mapuchelerden bugün sadece 200 bini ana dilleri olan Mapudungun’u konuşuyor.

Şili’nin anayasada belirtilmiş resmi dili yoktur. Ancak devlet kurumları İspanyolcayı kullanmaktadır.

Ülkede diktatörlük rejiminin yıkılmasının ardından yeniden ortaya çıkan sol havayla beraber 1993 yılında “Yerliler Kanunu” olarak bilinen kanun çıkartılmıştır. Bu kanunla, ülkenin etnik grupları ve onların dilleri isimleri belirtilerek tanınmıştır. Devletin bu etnik unsurların varlığına Şili ulusu ırklarının temel parçası olarak değer verdiği belirtilmiştir. Öyle ki,herkesin nüfus kaydını kendi dilindeki isim ve soyismiyle yaptırabilmesi zorunlu hale getirilmiştir.

Aynı kanunla, yerli nüfusun yoğunlukta olduğu bölgelerde bu dillerin kullanımı teşvik edilmiş, etnik grupların dilleri ve tarihlerine dair yükseköğretim seviyesinde çalışmalar yapılması belirlenmiştir. Ülke genelindeki okullarda yerel dillerin tanıtılmasını ve farklı etnik gruplara pozitif değerle bakılmasını amaçlayan derslerin eğitim sistemine yerleştirilmesinin de önü açılmıştır.

Yasanın devamında çift dilde eğitim için çalışmalar yapılacağı ifade edilmiştir. Ayrıca yerel dillerde radyo ve televizyon programlarının yapılması öngörülmüştür. Latin Amerika’da yerli grupların siyasi önderlerine “Cacique” denilmektedir. Bu kanunla Caciqueler de tanınmıştır. (http://www.leychile.cl/Navegar?idNorma=30620&idVersion=1993-10-05)

Bu ilkelerin uygulamada ne kadar gerçekleştirilebildiği tartışmalı olsa da bunların ideal olarak belirlenmiş olması dikkat çekici gelişmelerdir.

Yakın tarihe bakacak olursak, 2012’de devlet ülkedeki dillerin yeniden canlandırılması için bu alana 900 bin ABD doları ayırmışken bu sene bu rakam 1,3 milyon dolara çıkartılmıştır. Sosyal Kalkınma Bakanlığı (CONADI), Mapuchelere kendi dillerini öğretmek için yaklaşık 350 bin dolar harcayacağını da geçtiğimiz hafta içerisinde açıklamıştır (http://goo.gl/R7z6y).

Mapucheler ve bir devlet görevlisi

Mapuchelerle ilgili önemli bir parantez açalım. Mapucheler eskiden Şili’nin büyük bölümünü ve Arjantin’i kapsayan topraklara sahiplermiş. Ancak bugün bunların % 95’ini kaybetmiş durumdalar.  Salvador Allende döneminde bu toprakların kendilerine iade edilmesi yönünde adımlar atılmak istenmişse de daha sonra Pinochet’nin diktatörlüğe gelmesi buna izin vermemiş. Özerklik ve topluluk hakları gibi meselelerde devletle çatışmaya giren ve şiddete başvuran Mapuchelere karşı General Pinochet’in diktatörlük döneminde anti-terörist kanunu çıkartılmış. Bu kanunun halen yürürlükte olması ülkede şiddetli protesto gösterilerine yol açıyor. Uluslararası kamuoyu ve insan hakları komiteleri Şili’ye insan hakları konusunda baskılar yapmakta. Ancak Mapuchelerin önemli bir kısmı haklarını kullanabilmeleri için tek yolun İspanyolların kurduğu devletten siyasi anlamda tam özerklik elde etmek olduğuna inanıyor. Dolayısıyla diyalog çağrıları Şili’de önemli bir gündem oluşturuyor.

Bir sonraki yazımızda İspanya’yı ele alacağız.

Kıvanç SAĞIR

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.