TÜRK DIŞ POLİTİKASI YENİ İPEK YOLU’NA GÖRE ŞEKİLLENİYOR

upa-admin 30 Nisan 2013 2.920 Okunma 0
TÜRK DIŞ POLİTİKASI YENİ İPEK YOLU’NA GÖRE ŞEKİLLENİYOR

Son dönem Türk dış politikası enerji temelinde şekillenmeye devam ediyor. Özellikle Nabucco ve TANAP gibi önemli boru hatlarının bir an önce faaliyete geçmesi, Avrupa’nın enerji güvenliğinin sağlanabilmesi ve bu sayede Rusya’nın enerji tedarikindeki tekelci rolüne son verilmesi için son derece önemli. Elbette bunu sağlarken enerji güzergahlarını çeşitlendirmek büyük önem arz ediyor.

Verimli Hazar enerji kaynaklarının Batı pazarına taşınmasında Türkiye’nin doğu ile batı pazarları arasında köprü vazifesi gördüğü gerçeği yadsınamaz. Bu önemli rolünün yanı sıra Türkiye Asya ile Avrupa kıtaları arasındaki ticari bağlantının önemli hareket noktasını teşkil ediyor. Tüm bu temel argümanlar Türkiye’nin jeopolitik öneminin Batı ülkelerinin dış politika perspektifinde kritik bir noktaya oturtuyor. Son dönem kamuoyunu uzun süre daha meşgul edecek olan İsrail’in Türkiye’den “özür” dilemesi ile Türkiye iç dinamiklerinin ulusal barışın sağlanacağı zemin üzerinde yeniden yapılandırma çalışmaları, büyük resme bakıldığında başta ABD olmak üzere Batı’nın bölge üzerinde yeni hesapların yapılmakta olduğu görüşünün hakim olmasına neden oluyor.

Türk-Kürt-Sünni Formülü Dikkat Çekiyor.

Bölgesel gelişmelere kısaca göz atıldığında, Tahran-Bağdat-Hizbullah üçgeninde Suriye üzerine bir ittifak geliştiği görülüyor. Özellikle Bağdat yönetimi, Türkiye’nin Kuzey Irak yönetimi ile ilişkilerinden dolayı Ankara ile ters düşmesi ve ABD’nin desteğini bu yönde göstermesi, merkezi Irak yönetiminin İran’a yakınlaşmasına imkan sağladı. Diğer taraftan Washington yönetimi, Esad rejiminin Irak merkezi yönetimiyle birleşerek Tahran yönetimi ile yeni bir “Şii yapılanmasına” karşılık “Türk-Kürt-Sünni” formülü uygulamaya çalışması dikkat çekiyor.

Kuşkusuz yeni Orta Doğu düzeninde büyük hacimli devletler yerine kolay yönlendirilebilecek küçük, etnik ve mezhepsel temele dayalı nispeten daha küçük yapılı yönetimlerin oluşmasına çaba gösterilecek. Peki, bu çabanın arkasında yatan en büyük sebep İsrail’in ulusal güvenliği olabilir mi? Ya da enerji azı güvenliğinin silah yoluyla değil, ünlü siyaset bilimci Joseph Nye’in kuramı olan “yumuşak güç” ile sağlanabilmesi mi?

ABD Kendi Barışını Tesis Etmek İçin Geliyor.

İki sebebin birbiriyle olan ilişkisi tartışılabilir ama mali krizin belini büktüğü ABD ile krizin kronik bir hal aldığı Avrupa ülkelerinin işgal yoluyla kazançlarının, yumuşak müdahale ile gerçekleşecek olanından daha düşük olacağının farkındalar. Dolayısıyla ABD, silahla ve kanla girdiği bölgeye bu defa kendi barışını tesis edebilmek için gelmek istiyor.

Washington için barışı sağlamanın önemli koşullarından biri Kürtlerin Orta Doğu’da siyasi güç haline getirilebilmesi gibi görünüyor. Bu bağlamda Kuzey Irak bölgesinin kalkınması ve yapılandırılması için Türkiye’ye sorumluluk yükleyen Batılı ülkeler, ekonomik ve siyasi istikrar gelişim sürecinde bölge Kürtlerinin de inisiyatif almasını istiyor.

Uluslararası Enerji Ajansı baş ekonomisti Fatih Birol’a göre, Türkiye önemli bir geçiş ülkesi iken uzun vadede enerji transitinde liderlik rolü için Kuzey Irak ve İsrail’e dikkat edilmeli. Fakat Türkiye’nin Kuzey Irak ve İsrail ile çözüme kavuşmamış sorunlar halen masada yer alıyor. Uzlaşının azami ölçüde sağlanabilmesi durumunda Türkiye enerji geçiş ülkesi olarak büyük prestij kazanma potansiyeline sahip.

Büyük Asya Projesinden Yeni İpek Yolu’na.

Diğer taraftan Rusya, Kuzey Irak enerji kaynaklarında pay sahibi olabilmek için geçtiğimiz yaz ayında yeni bir anlaşmaya imza atmıştı. Bunu da Bağdat yönetiminin onayı olmaksızın gerçekleştirmişti. Bilindiği üzere ABD, Rusya’nın özellikle Hazar enerji kaynakları üzerindeki tekeline son vermek için Türkiye üzerinden geçecek boru hatlarına önem veriyor. Bu doğrultuda geliştirilen enerji hatlarıyla Orta Asya enerji kaynakları AB ülkelerinin Rusya’ya olan bağımlılığın azaltılması doğrultusunda Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasını öngörülmüştü.

Bu bağlamda uzun süreçte amaç, “Büyük Asya Projesi” adı altında alt yapısı yeniden tesis edilecek olan yeni İpek Yolu ile Avrupa’ya boru hatlarının yanı sıra, yollar köprüler, deniz ulaşımı ve telekomünikasyon ile organik bir bağ oluşturulacaktır. Ayrıca Asya jeopolitiği kapsamında planlanan yeni boru hatları projeleri ile ABD bölgede Çin etkisine karşı denge oluşturma peşinde. Bu demek oluyor ki, yeni İpek Yolu projesi kapsamında Orta Doğu’da gelişen yeni yapılanmada Türkiye’nin İsrail ile işbirliği ve katılımcı Kürt popülasyonu önemli enstrümanlar olacak.

Haftanın Sözü: “Üzülme! Ayağına batan dikenler aradığın gülün habercisidir.” – Mevlana

Furkan KAYA

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.