GAZETECİ-YAZAR DR. CEMİL ERTEM’LE MÜLAKAT

upa-admin 06 Eylül 2013 3.676 Okunma 0
GAZETECİ-YAZAR DR. CEMİL ERTEM’LE MÜLAKAT

Cemil Ertem (Ekonomist doktor, gazeteci, yazar), günlük gelişme ve haberlerden yola çıkarak, iktisat teorisini politikayla birleştirerek ekonomi yazıları yazan yeni nesil ekonomi yazarlarındandır. Üniversite eğitimini Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını ise finans ve iktisat alanlarında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yapmıştır. İktisat ve siyaset konusunda uzun yıllardır çeşitli dergi ve gazetelerde yazan Ertem, Nokta ve Forbes dergilerinde köşe yazarlığından sonra Taraf gazetesinde, kuruluşundan yakın zamana kadar ekonomi-politik yazıları yazmıştır. Aynı dönemde ATV Ana Haber’de ekonomi ve siyaset editörlüğü görevini de yürütmüştür. İstanbul Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Ertem, Finans ve İşletme dersleri vermekte ve Star gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. Bilgi ekonomisi, ekonomi-politik, alternatif büyüme ve para teorileri alanında çalışan Ertem, 2011 yılı MÜSİAD en iyi ekonomi yazarı ödülünü almıştır. Etkileşim Yayınları’ndan “Bitişler ve Başlangıçlar” ve “Yeni Dünya Düzeni-Wikileaks” (Özgür Uçkan’la birlikte) olmak üzere 2 kitabı bulunmaktadır. Kişisel web sitesini http://cemilertem.com/ adresinden ziyaret edebilirsiniz.

Şahin Keskin: Sayın Ertem, Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinde gelecekle ilgili öngörüleriniz neler? Son zamanlarda dikkatinize çeken önemli bir gelişme var mı?

Cemil Ertem: AB-Türkiye ilişkileri; en sorunlu sayılabilecek dönemlerinden birini yaşıyor. Yalnız burada bu sefer bu sorunun kaynağı tamamıyla AB. Çünkü AB tam anlamıyla bir yol ayrımında, AB bu haliyle yola devam edemez. AB genişleme yoluna devam edecek mi? AB’nin, Sarkozy gibi III. Napolyon karikatürlerini hızla tasfiye etmeye başladığını biliyoruz. Ancak Merkel hala geleneksel Alman sermayesinin bir ürünü olarak iş başında. Bu ay büyük ihtimalle yeniden seçilecek ancak eskisi gibi güçlü olmayacak. Önümüzdeki günlerde AB’nin yeni bir toparlanma ve genişleme dalgası ortaya çıkaracağını düşüyorum. Bunun da, çok önemli işaretleri var. Mesela bir müddet önce AB, 2020 yılına kadar hem Lizbon Stratejisi’nin gerçekleşmesi için hem de ortak bir AB bütçesi geliştirmek doğrultusunda üç temel öncelik belirledi. Bunlar; istihdamı öne çıkartacak politikaların hayata geçmesi, verimliliğin arttırılması-homojenleştirilmesi ve Tek Pazar’ın derinleştirilmesi.

AB’nin bütün bu radikal bütünleşme çerçevesine geçebilmesi için, Türkiye’nin üyelik sürecini hızlandırması ve pazar bütünleşmesi konusunda inandırıcı adımlar atması gerekiyor. İşte AB’nin bütün bu adımlarının ve bunlar sonucunda varılmak istenen Lizbon Stratejisi, ortak bütçe ve AB Anayasası hedeflerinin, yeni ve büyük bir genişleme dalgası olmadan gerçekleşmesi imkânsız. Bu genişleme dalgası da Türkiye’den başlıyor. Bunun için önümüzdeki günlerde yine çok önemli gelişmelere tanık olacağız. Türkiye, sanayiden medyaya ve devletin tüm kurumlarına kadar büyük bir kapışmaya hazır olsun… AB’nin krizden çıkışı Türkiye üzerinden olacak. Bunu ABD ve İngiltere de iyi biliyor. Bu, aynı zamanda yeni bir Anglosakson-Kara Avrupa’sı dengesi demek. Ama bu denge bu sefer Ortadoğu’dan başlamak üzere Asya’ya doğru genişleyecek. AB’nin burayı yakalaması ve kendisini kurtarmasının yolu içine Türkiye’yi alan bir bütünleşmeden geçer.

Şahin Keskin: Türkiye’nin son Mısır olaylarında göstermiş olduğu duruşun getirisi ve götürüsü Türk Dış Politikası açısından neler olabilir? Dikkatimi çeken en önemli husus, Suudi Arabistan’ın desteklediği bir darbe hükümeti var. Bu durum Türk-Suudi ilişkilerini ne derece etkiler?

Cemil Ertem: Bence Türkiye çok doğru yapıyor, tutarlı bir dış politika izliyor. Ancak bu dış politika, aynı zamanda Türkiye’nin geleneksel dış politikasının tam tersi. Bunun için ana akım medya tarafından da sıklıkla eleştiriliyor. Mısır’da darbeciler kalıcı olmayacaktır. İhvan yasaklansa bile daha güçlü olarak geri dönecektir. Bu açıdan Türkiye’nin  haklılığı da zamanla ortaya çıkacaktır. Suudi Arabistan bence artık önemli bir oyuncu değil; aslında bir ülke de değil. ABD’den ayrı adım atamaz. İsrail gibi… Bunun için Türkiye ile ilişkilerini ABD-Türkiye ilişkileri kapsamında değerlendirmek gerek.

Şahin Keskin: Gezi Parkı olayları ve Brezilya’da yaşanan olaylara yönelik ortak bir argüman olarak ne sunabilirsiniz? Bu ülkelerde yeni ve sivil bir direniş mi uyanıyor? Ya da birileri bu ülkelere “balans ayarı” mı yapmak istiyor?

Cemil Ertem: Ortak argüman; ABD’nin krizi gelişmiş ülkelerin üzerinden alıp, gelişmekte olan ülkelerin üzerine yıkmak istemesi ve bunun için siyasi istikrarsızlığa başvurmasıdır. Sivil direniş yanı da vardır ama bu talidir. Temel olan budur.

Şahin Keskin: Son olarak Türkiye’nin Ortadoğu’da yerini nasıl görüyorsunuz? İran’da başa Hasan Ruhani’nin gelmesi, Suriye’de rejimin içsavaşa rağmen hala ayakta kalmaya devam etmesi, Mısır’daki bilinmezlik…

Cemil Ertem: Türkiye’nin Ortadoğu’daki rolü orta ve uzun vadede güçlenecek. Türkiye merkezli olarak Ortadoğu’nun sınırlarının yeniden çizileceğini düşüyorum. Kuzey Irak’tan başlayıp Suriye’ye uzanan yeni bir birlik; ilk önce ekonomik, sonra da siyasi olarak doğacak. Federatif devletler dönemi geliyor. Türkiye de bu dönemde eksen ve merkez devlet olacak. İran’da Ruhani’nin gelmesi önemlidir. İran kapalı konumunu önümüzdeki günlerde tedrici olarak açmaya çalışacak.

 

Röportaj: Şahin KESKİN

Tarih: 06.09.2013

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.