ORTADOĞU: YENİ NÜKLEER TEHLİKE Mİ DOĞUYOR?

upa-admin 04 Aralık 2013 1.841 Okunma 0
ORTADOĞU: YENİ NÜKLEER TEHLİKE Mİ DOĞUYOR?

İran meselesi ile ilgili umut verici haberlerin yayılması dünya kamuoyunu belli derecede sakinleştirmişti. Fakat şimdi de Suudi Arabistan’ın nükleer silah elde edebilmesi hakkında haberler yayılmaya başladı. Bunu uzmanlar tehlikeli husus olarak kabul ediyor. Meselenin kökünde birçok jeopolitik faktör dayandığından bu sürecin küresel ölçekte yeni jeopolitik sorunlar meydana getirebileceğinden endişe ediliyor. Dünyayı yeni kriz mi bekliyor?

Riyad: Kapris Mi Düşünülmüş Jeosiyaset Mi?

Küresel jeosiyasette ciddi değişikliklerin gittiğini artık çoğu analistler itiraf ediyorlar. Somut olaylar da bunu teyit ediyor. Onun kanıtlarından biri ABD’nin Orta Doğu politikasında bazı yeni hususların kendini göstermesidir. Öncelikle, Washington’la Riyad arasındaki stratejik ortaklıkta bazı serinleşme kendini göstermektedir. İkincisi, ABD Başkanı Barack Obama İran’la gerçek yaklaşmaya neden olabilecek adımlar atıyor. Son olarak o Kongre’yi Tahran’a karşı yeni yaptırımlar uygulamamaya çağırdı (Bkz.: Госдеп США считает возможным смягчить санкции в отношении Ирана / “Baltinfo”, 14 Kasım 2013). Doğrudur, Kongre yaptırımların süresini bir yıl uzattı. Fakat başkent Washington İran’la uygun anlaşmanın imzalanması halinde onların yumuşaltılabileceğini belirtiyor. Üçüncüsü, ABD son zamanlarda Uzak Doğu’ya daha fazla odaklanıyor.

İngiltere’nin Arap dünyasını ve İslam’ı araştıran Enstitüsü profesörü Tim Niblock diyor: “…Bence, ABD’nin çıkarları artık burada değil (Orta Doğu öngörülüyor – Newtimes.az), dünyanın başka bölgelerindedir” (Bkz.: “Интересы США сейчас уже не сконцентрированы на Ближнем Востоке!” / “Terra America”, 11 Kasım 2013).

Bu savı geçen yılın sonlarında Milli Güvenlik Komitesi’nin raporunda ifade edilen bir fikir de teyit ediyor. Orada bildiriliyor ki, yakın 20 yılda çok şey değişecek. ABD’nin etkisi azalacak, Hindistan ve Çin’in nüfuzu ise artacak. Bunun sonucunda ABD klasik anlamda dünya süper gücü olamayacak. Tabii ki, bu eğilim Amerika’nın dış politikasına ciddi etki göstermelidir. Artık şöyle görünüyor ki, Washington dikkatini somut bölgelerde çekti. Önceleri ise tüm dünyayı kontrol etmeye çalışıyordu (Bkz. önceki kaynak).

Orta Doğu’da meydana gelen ve doğrudan İran’la ilgili olan süreçler düzleminde yukarıda vurgulanan jeopolitik değişikliklerin ilginç ve düşündürücü özellikleri kendini göstermektedir. Örneğin, gittikçe daha açık görünüyor ki, Suudi Arabistan Washington’a inanmıyor. Amerika ise söz vermişti ki, bu ülkeye hep destek verecek. ABD’nin çıkarları Pasifik havzasında yoğunlaştıkça, onu Çin rahatsız ettikçe, bir anlamda Riyad unutuluyor. Suudi Arabistan endişe ediyor ki, ABD savunma politikasını değişebilir ve askeri yapısının önemli bir bölümünü Orta Doğu’dan çıkarır.

Tüm bunlar uzmanlarda şöyle kanı doğuruyor ki, Riyad kendi gücüyle nükleer silahı üretebilir! Başka seçenekte o, dışarıdan gereken teknolojiyi alır. Örneğin, İslamabat’ın buna hazır olduğu hakkında haberler yayıldı. Kitle iletişim araçları hatta resmi dairelere istinaden belirttiler ki, bu süreç artık başlamıştır. “BBC” 6 Kasım’da Pakistan Hükümetindeki kaynağa dayanarak bu konuda haber yaydı. Orada vurgulanıyor ki, resmi kişi “Ya sizler ne biliyordunuz? Suudiler bize neden bu kadar para veriyorlar?”, – sorusunu sormuş (Bkz.: önceki kaynak).

Bundan bir süre önce ise Kral Abdullah Obama’nın resmi temsilcisi Denis Ross’a bildirmiş ki, eğer “İran haddini aşarsa”, Suudi Arabistan’ın kendi nükleer silahı olacak. İsrail istihbaratının eski şefi Amos Yadlin ise daha somut fikir belirtti. O demiş ki, “Suudiler artık bombanın parasını ödemişler” (Bkz.: önceki kaynak).

Nükleer Silahın Yeni İddiacıları: Arkadan Saldırı

Jeopolitik bağlamda buradan iki sonuç çıkarmak mümkündür. Birincisi, yazılanlar doğruysa, Orta Doğu’da daha bir ülke ile ilgili nükleer kriz meydana gelebilir. İkincisi, bazı çevreler İran’a nükleer meselesini çabuk çözme işaretini veriyorlar. Tahran’a anlatıyorlar ki, aksi takdirde Riyad’ın kendi nükleer silahı olacak ki, bu da bölgede durumu daha da karmaşık hale getirecek. Çünkü o halde İran’ın rakibi sadece İsrail olmayacak – Suudi Arabistan da mezhep farkına göre Tahran’a düşman olabilir. Süreçlerin bu yönde gelişmesinin hangi ülkelerin çıkarlarına cevap verdiğini anlamak zor değildir.

Her durumda, artık Suudi Arabistan’ın bölgede kendisine yeni müttefikler aradığından konuşuluyor. Amerikan sosyolog Jack Goldstone ise düşünüyor ki, Riyad henüz bir süre daha Washington’a şantaj yapacaktır. Olayların bu yönde gelişmemesi ve krizin derinleşmemesi için büyük devletler dış politikalarında esaslı değişiklikler etmelidirler. Aynı şekilde Rusya ve ABD’nin jeopolitik gerçekleri doğru değerlendirmeleri gerekiyor.

Amerikalı siyaset bilimci Thomas Graham işte bu görüştedir. O düşünüyor ki, Moskova ve Washington gerçekleri dikkate alarak dünyanın jeopolitik gündemini belirlemelidirler (Bkz.: США и России пора посмотреть в лицо реальности / “Известия” gazetesi, 8 Ekim 2013). Bu bağlamda bölgesel güçlerin çıkarları büyük ölçüde dikkate alınmalıdır. Böyle anlaşılıyor ki, bugünün jeopolitik gerçekler Suudi Arabistan’ın nükleer silah elde etmemesi için gereken adımların atılmasını gerektiriyor. Sorunun kökü bundan ibarettir. Fakat işte bu yönde Washington ve Moskova’nın somut konumları müşahede edilmemektedir. T. Graham’in vurguladığı “usta ve disiplinli dış politikanın” belirtileri kendini göstermiyor.

Dolayısıyla Orta Doğu’nun yeni bir belirsizlik aşamasına girdiği izlenimi doğuyor. Bunun ışığında İran’ın nükleer programı ile ilgili oluşan zorlukların tam ortadan kaldırma şansının az olduğu kanaati oluşuyor. T. Niblock burada temel etken olarak “Suudi Arabistan’ın İran’a nefretinin çok olması”nı alıyor (Bkz.: “Интересы США сейчас уже не сконцентрированы на Ближнем Востоке!” / “Terra America”, 11 Kasım 2013). Suriye meselesinde bu kendini daha aydın şekilde göstermektedir. Bu nedenle büyük devletlerin İran’la herhangi anlaşmaya geldiği halde bile Orta Doğu’da yeni jeopolitik çelişkiler meydana çıkabilir.

Tüm bunlar Orta Doğu’da düşündürücü jeopolitik manzaranın oluşmakta olduğunu teyit ediyor. Bölgede İran ve İsrail’le birlikte, Suudi Arabistan da nükleer programına sahip olabilir. Dünya kamuoyunun tüm nükleer silahlarını sınırlandırmaya çalıştığı bir aşamada bu, tabii ki, arzu edilen bir durum değildir. Peki neden? Şöyle görünüyor ki, büyük devletler halen çifte standartlardan vaz geçmemişler. Bunun sonucudur ki, bir gerilim ocağını “söndürmeden” diğeri meydana çıkıyor. Eğer İslamabat Riyad’a nükleer silah elde etmekte yardımcı olsa, Orta Doğu’yla birlikte Orta Asya ve ona yakın bölgelerde de yeni jeopolitik çelişkiler demeti oluşacak.

Meselenin bu tarafı stratejik açıdan daha düşündürücüdür. Çünkü küresel jeosiyasetin ağırlık merkezi Uzak Doğu olacaksa, Pakistan’ın nükleer silah kavgasına katılması bazı çevrelerin eline ek bahane verebilir. Sanki böylece dünyanın jeopolitik açıdan en dinamik bölgesine dönüşmekte olan Pasifik havzasının altına bomba konuyor. Belirli süreden sonra büyük devletlerin jeopolitik mücadelesinde aynı etken ciddi rol oynayabilir. Aynen, aynı bölgede de nükleer sorun güncellenir. Tabii ki, burada Hindistan, Çin ve Kore’nin de nükleer silaha sahip olmasını unutmamak gerekir.

Anlaşılan, Orta Doğu’da jeopolitik istikrara ulaşmak için çok çalışmak gerekecek. Aynı zamanda, bölgede jeopolitik durumun sadece ABD ve Rusya’nın faaliyetine bağlı olmadığı anlaşılmaktadır. Bölgesel ölçekte söz sahibi olan devletlerin çıkarlarının sağlanması arka plana atılamaz. Burada ise çeşitli ülkelerin yollarının kesiştiği görülüyor. Böyle bir karmaşık durumda adil siyaset çıkış yolu olabilir. Suudi Arabistan ile birlikte, bölgenin diğer güçlü devletleri de nükleer silah elde etme arzularını dile getirebilirler. İran’ın kendisi de nükleer programından tam vazgeçmek niyetinde olmadığını beyan ediyor. Böylece, gerçekte Orta Doğu’da bu meselenin çözüm bulamamasının yanı sıra, hatta bazı açılardan yeni gerilim tonları beliriyor. Bunlar çok tehlikeli eğilimlerin oluşmakta olduğunu göstermektedir.

Kaynak: Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.