BATININ RUSYA İLE UKRAYNA SATRANCI

upa-admin 23 Aralık 2013 3.711 Okunma 0
BATININ RUSYA İLE UKRAYNA SATRANCI

Eski bir Sovyetler Sosyalist Cumhuriyetler Birliği üyesi olan Ukrayna’nın başkenti olan Kiev şehrine Rusya’nın ilgisi yüzyıllar öncesine dayanıyor. Tarihte ilk Rus etkisi M.S. 800’lü yıllarda “Kievan Rus” devleti ile Kiev bölgesinde görülmüş ve bu devlet bilim adamlarınca bugünün “modern” Rusya’sına karşılık olarak “arkaik” yani klasik dönem öncesi Rusya olarak tanımlanmaktadır. Anlaşıldığı üzere Rusya’nın çok uzun zaman önce beri kültürel ve varoluşsal olarak kendine ait olarak değerlendirdiği Kiev, Sovyetler Birliği’nin yıkılması sonrası bağımsızlığını kazanan Ukrayna’nın başkenti olmasına rağmen, halen Rusya’nın üzerinde söz hakkı olduğunu düşündüğü bir merkezdir.

Rusya için Ukrayna’nın önemi bölge menfaatleri doğrultusundadır

Ukrayna demografik olarak Avrupa kıtasında stratejik anlamda önemli pozisyona sahip olmasının yanı sıra, Batı ile Rusya mücadelesinin ağırlık merkezlerinden biri olma özelliğini taşıyor. Ülkenin 45 milyonluk nüfusunun yüzde 75’ini Ukrayna vatandaşları oluştururken yüzde 18’ini Ruslar temsil etmektedir. Ayrıca Ukrayna’nın yüksek endüstriyel kapasitesi ve tarım potansiyeli ile Rusya’nın bölge çıkarlarıyla paralel bir önem arz ettiği görülüyor. Bilindiği gibi Ukrayna’daki “Turuncu Devrim” sonrasında Rusya’nın süreci kendi istediği şekilde yönlendirmesi büyük tartışmalara neden olmuştu. Ayrıca iki ülke ilişkilerini etkileyen etkenlerin başında Rus doğalgazının Ukrayna üzerinden geçen hat ile Avrupa pazarına taşınması ve bu konuda dönem dönem yaşanılan siyasi krizler gelmektedir. Rusya’nın eski toprakları olarak gördüğü Ukrayna’nın kendi çizgisi dışında politika yürütmesi halinde kullanacağı en büyük kozların başında enerji kartı gelmektedir. Bu elbette Avrupa için de, doğal bir enerji nakil istasyonu olan Ukrayna’nın cezalandırılmasından çok kendisinin enerjiden mahrum bırakılması anlamına geliyor.

Ülke içerisinde Rusya yanlıları ve karşıtları oranları birbirine yakın oluğu görülüyor

Son olarak Ukrayna ile Rusya arasında doğalgazın indirimli olarak temin edilmesi ve 15 milyar dolarlık kredi konusunda anlaşma sağlandı. Elbette bu akıllara Ukrayna’nın Avrupa Birliği Ortaklık Anlaşması’nın akıbetinin ne olacağı sorusunu akıllara getiriyor. Yapılan kamuoyu araştırmalarına göre Ukrayna halkının yüzde 46’sı AB ile anlaşmanın olumlu olacağını düşünürken, yüzde 36’sı bu ortaklığa karşı çıkmaktadır. Dolayısıyla ülkede AB ve Rusya taraftarları arasında keskin fikir ayrılıklarının mevcut olduğu görülmektedir. Rusya’nın mevcut konjonktür dahilinde takip edeceği en somut politikalardan biri, “Avrasya Birliği Projesi”nin en kısa sürede vücut bulmasını sağlamak olacaktır. Çünkü Avrupa’nın zayıflayan ekonomisi ve istikrarsız siyasi yapısı, Rusya’ya bu krizden en kârlı ülke olarak çıkma şansını ancak kendi liderliği etrafında şekillenecek yeni bir oluşum sayesinde verecektir. Bu durum, bazıları için ütopik senaryo gibi gelebilir fakat enerjinin uzun vadede uluslararası ilişkilere olan etkisini düşünecek olursak bunun ne kadar gerçekçi olabileceğini idrak edebiliriz.

Ukrayna Batı ile Rusya arasında denge politikası izlemek isteyecektir

Son derece açık olarak görülüyor ki Ukrayna, Batı ile Rusya’nın ideolojik mücadele sahası haline dönüşmüş vaziyettedir. Bir tarafta Batı’nın temsil ettiği demokrasi ile açık pazar ekonomisi, diğer tarafta Rusya’nın geleneksel “Çar” dönemi politikasını yansıtan otokrasi modeli… Dolayısıyla Kiev yönetimi en rasyonel şekilde iki kamp arasında “denge politikası” yürütmek isteyecektir. Fakat bunu pratiğe dökmek son derece zordur. Rusya’nın en önemli bölge stratejilerinden biri, Avrupa’ya enerji tedarikinde tekel pozisyonunu kaybetmemek adına kendi eliyle alternatif güzergâhlar tesis etmektir. Moskova yönetimi bunun için Rus gazını Karadeniz üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan Güney Akım Projesi’ni hayata geçirmek istiyor. Çünkü bu sayede Rusya’nın Avrupa’ya gaz tedarikinde Ukrayna’ya olan bağımlılığı büyük oranda azalırken, Rusya’ya karşı planlanan alternatif boru hattı projelerinin de etki alanını daraltmış olacaktır.

Rakip enerji hattı projeleri Rusya’nın en büyük sorunu

Bu projelerin başında Hazar havzası ve Azeri enerjisini Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan TAP ve TANAP gelmektedir. Dolayısıyla Rusya, Ukrayna ve AB arasındaki çekişme enerji hatları alanında şekillenirken, Türkiye gibi önemli bir bölgesel aktörün de bu konuda strateji üretmesi gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Uluslararası ilişkiler uzmanı bir meslektaşımın ifade etmiş olduğu gibi, “Rusya’ya rağmen” olmayan fakat bölgesel aktörleri içine alacak bütünleştirici projelerin hayata geçmesi bu anlamda çok büyük önem teşkil ediyor. Çünkü Rusya, Ukrayna üzerinden bölge ülkelerine gayet ciddi bir tonda Avrasya Birliği projesinden söz ediyorsa, burada bölge ülkelerinin oyun dışında kalmak gibi bir seçeneği olmayacaktır.

Haftanın Sözü: “Gözlerin alışkanlığıyla kafalar da her şeye alışır: her an görmekte olduğumuz şeylere şaşmayız, nedenlerini aramayız onların.” – Cicero

 

Furkan KAYA

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.