İSRAİL-TÜRKİYE: WASHINGTON’UN MESAJI

upa-admin 01 Nisan 2014 2.267 Okunma 0
İSRAİL-TÜRKİYE: WASHINGTON’UN MESAJI

Ortadoğu’da gergin jeopolitik durumun devam etmesi küresel politikaya etkisini göstermektedir. Büyük devletler birbiri ardına yeni adımlar atıyorlar. Washington yönetimi de İsrail’le Türkiye’nin işbirliğini devam ettirmesi gerektiğini söyledi. Uzmanlar bunun arkasında ciddi jeopolitik faktörlerin durduğunu iddia ediyorlar. Çeşitli açıklamalar mevcuttur. Onları birleştiren temel nokta şu ki, Ankara ve Tel Aviv bölgenin temel oyuncuları gibi jeopolitik denge yaratmalıdırlar. Fakat bunun mekanizması henüz tam olarak net değildir. Ortada birçok çelişkiler vardır.

Jeosiyasette Uzlaşma Anı: ABD Müttefiklerini Barıştırıyor

Barack Obama Ankara ve Tel Aviv’e mesaj gönderdi. Washington iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesini istediğini söyledi. Uzmanlar Beyaz Saray’ın bu talebinin ciddi jeopolitik nedenlerinin olduğunu düşünüyorlar. Burada Ortadoğu bölgesinde genel durumun değişmesi ile birlikte, Batı’nın küresel çıkarlarının başlıca rol oynadığını söylüyorlar. İsrail – Türkiye ilişkileri gerçekten de kötüleşmiş. Herkes “Mavi Marmara” olayını hatırlıyor. O zamandan bu yana Amerika’nın bölgedeki iki yakın müttefiki birbirini itham etmekten kaçınırlar.

Ankara bu olayda katledilen 9 Türkiye vatandaşına göre Tel Aviv’den tazminat talep ediyor. Ayrıca, İsrail’in özür dilemesi ve Gazze’nin ablukasına son verilmesini gerektirmektedir. İşte ABD Başkanı B. Obama’nın isteği üzerine İsrail Başbakanı B. Netanyahu Ankara’dan özür dilemişti. Medya tarafların tazminat konusunda da anlaşmaya gelmekte olduğunu bildirmişti. Fakat Dışişleri Bakanı A. Lieberman’ın yeniden göreve gelişi çok şeyleri değişti.

A. Lieberman aslında Türkiye ile dostluğa ihtiyaç kalmadığını belirten fikirler söyledi. O dedi ki, İsrail’in Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve diğer Müslüman devletleri ile iyi ilişkileri var (bkz.: Пётр Люкимсон. Израиль-Турция: США решили вмешаться / “Вестник Кавказа”, 21 fevral 2014).

Uzmanlar, İsrail Dışişleri Bakanı’nın bu sırada Türkiye’nin adını söylememesini genellikle Tel Aviv’in Ankara ile yoğun işbirliğinde çıkarı olmadığının göstergesi olarak yorumluyorlar. Bununla yüzleşmek zordur. Çünkü A. Lieberman’ın saydığı devletler sırasında Türkiye ile çok yakın ilişkileri olanlar az değildir. Onların tamamen Tel Aviv senaryosu üzere hareket edeceğini beklemek saflıktır. Aynı zamanda, gerçeklik de İsrail – Türkiye ilişkilerinin bir çok faktöre bağlı olduğunu gösteriyor.

Bu bağlamda, öncelikle, Ortadoğu’da yaşanan olaylarla küresel jeosiyasette yaşanan son değişiklikleri karşılaştırmak ilginç olurdu. Bu bağlılıkta da B. Obama’nın bu yılın Şubat ayında İsrail’le Türkiye’ye “barış” mesajını göndermesi sebepsiz görünmüyor. Her şeyden önce, uzmanlar Amerika’nın bu konuya dikkati artırmasında Suriye olaylarının büyük rol oynadığını vurguluyorlar.

Zira şu anda bu ülkeden bölgeye terör ihracının artması tehlikesi ortaya çıktı. ABD bundan rahatsız (bkz.: önceki kaynağa). Çünkü analistlerin kanısına göre, bu dalga ilk olarak Amerika’nın bölgedeki müttefiklerini vurabilir. Bu eğilim Washington’un çıkarları düzleminde çok riske eşlik ediyor. Diyelim ki, hatta Suudi Arabistan artık terörle mücadele yönünde adımlara başladı. Riyad Suriye’de savaşa gidenlere karşı sert önlemler alacağını söyledi. Onlar tutuklana ve yüklü miktarda para cezasına çarptırılabilir (bkz.: Виктор Михин. Саудовская Аравия: изменение внешней политики? / “Новое Восточное Обозрение”, 28 fevral 2014).

Suriye’nin “El Vatan” gazetesinin yazdığına göre, Riyad’a yakın diplomatik çevreler Suudi Arabistan’ın kendi vatandaşları arasında ekstremizmin yayılmasından korkarak, Suriye politikasını değiştirmeye başladığını söylüyorlar (bkz.: Асгар Юсефи. Саудовская Аравия: смена стратегии или кадровая перестановка? / “İnosmi.ru”, 28 fevral 2014).

Londra’da yayınlanan “El-Kudüs El-Arabi” yayını de 6 Şubat tarihli sayısında vurguladı: “… Katar, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın kendi geçmiş bakışlarını (Suriye ile ilgili – Newtimes.az) değişmesi… onların terörist gruplara yatırım yapmadıklarını gösteriyor” (bkz.: önceki kaynağa).

“Arap Baharı”nın Terör “Rüzgarları”: “Arka Bahçe”deki Heyecan

Bunların arka planda Arap medyası Suriye’de savaşanların kendi vatanlarına dönmeye başladığı hakkında bilgiler yayıyorlar. Bu nedenle Ortadoğu’da terör dalgasının geniş alanı kapsayabileceği hakkında fikir oluşmuş. Washington’un endişesi bu bağlılıkta boşuna değildir.

Fakat mevcut gerçeklik bunlarla sınırlı değildir. Başka üç önemli faktör var ki, ABD’yi İsrail – Türkiye işbirliğinin yeniden kurulmasına zorlar. Bunlardan birincisi, Körfez Arap Devletleri İşbirliği Konseyi’nde çelişkilerin keskinleşmesidir. İkincisi, Ukrayna etrafında jeopolitik durumun gerginleşmesidir. Üçüncüsü, Avrupa Birliği’nin geleceği hakkında kötümser tahminlerin çoğalmasıdır. Aynı şekilde, George Soros’un söyledikleri Brüksel ve Washington’u rahatsız etmiştir.

Fars Körfezi’nde bulunan Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi’nin son oturumunda üyeler arasında ciddi görüş ayrılıkları kendini gösterdi. Suudi Arabistan bu örgütü ittifaka dönüştürmek arzusundadır. Buna karşı Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Kuveyt konuşma yaptılar. Onlar Riyad’ın tek lider olmak iddiasını kabul etmiyorlar. Arap devletlerinin ittifakını yaratmakta Suudi Arabistan esas olarak jeopolitik amaç hedefliyor. Buna Suriye, Irak ve Mısır’da yaşananlar ivme verdi. Şüphesiz, bu husus ABD ve İsrail’i tatmin etmiyor. Çünkü o halde Araplar tek cepheden çıkış yapacaklar.

Arap Devletleri Teşkilatı’nda diğer çelişkili nokta Umman ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin İran’la işbirliğine can atması ile ilişkilidir. İran’ın nükleer programı alanında ABD, Avrupa, Rusya ve Çin’in ortak kanaatlere gelmesi yanında bu, Riyad’ı korkutuyor. Çünkü İran’ın bölgede nüfuzu artıyor. Suudileri rahatsız eden daha çok Amerika’nın Tahran’la yaklaşmasıdır. Şimdi bu mesele sakinleşmiş, çünkü odak Ukrayna’ya yöneliktir. Biraz sonra ise Orta Doğu’yu titretecek süreçler başlayabilir.

Görünen o ki, Washington “Arap Baharı”nın mümkün sonuçlarından çekiniyor. O, İsrail – Türkiye birliğini Suudi Arabistan, Mısır, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin liderlik iddiasında karşı koyabilir. Somut olarak, bölgede jeopolitik denge yaratabilir.

Ukrayna doğrultusunda jeopolitik durumun gerginleşmesi Ortadoğu’yu, mecazi ifadeyle, “arka bahçeye” dönüştürmüş. Şimdi Batı ve Rusya için bu bölgedeki süreçleri azami “yavaşlatmak”, “geciktirmek” önem taşıyor. Buna paralel olarak, orada müttefiklerinin konumlarını güçlendirmek gelecek mücadelede gerekli olurdu. Bu nedenle İsrail – Türkiye işbirliğini kurtarmak B. Obama’ya gerekir.

Bütün bunların arka fonunda George Soros’un “Avrupa Birliği yavaş-yavaş yıkıma doğru gidiyor” savı Batı’yı rahatsız ediyor (bkz.: George Soros. It is time to stand up for the European Union / “Financial Times”, 13 mart 2014). Birkaç yönde jeopolitik mücadele için müttefikler güçlü olmalıdır. Ukrayna meselesi bu bağlamda Avrupa Birliği’ndeki ihtilafları gölgeye atıyor.

Şu anda örgütün tüm gücü sınırı yakınlarında meydana çıkan bu sorunu çözmeye yöneliktir. Fakat AB’nin kaderi hem belirsizdir, hem de gelişen ülkelerin Rusya ile işbirliği Batı için ciddi olumsuz sonuçlar verebilir. Aynı şekilde, İsrail ve Türkiye’nin Moskova’ya yaklaşması büyük sorunlar yaratırdı. Bu iki devleti tek jeopolitik çizgiye “bağlamak” bu açıdan birçok zorlukları baştan önlemek anlamına geliyor.

Yukarıdaki analiz gösteriyor ki, B. Obama’nın Ankara ile Tel Aviv başvurusunun tam esası vardır. Aynı zamanda, itiraf edilmelidir ki, bölgede ve ona yakın bölgelerde jeopolitik dinamik hızla değişiyor. Bu şartlar altında İsrail veya Türkiye’nin hangi karar kabul edeceğini önceden söylemek zordur. Uzmanlar böyle bir kanaate varıyorlar ki, Türkiye’deki seçimlerin sonuçlarını beklemek gerekir. Ancak bu konuda karanlık noktalar henüz fazladır. Türkiye’de seçime hazırlık çelişkili ve gergin hususlara eşlik ediyor. Sürprizler olabilir.

Kaynak: Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.