RİYAD’A İKİNCİ GEZİ: OBAMA’YI RAHATSIZ EDEN SORUNLAR

upa-admin 02 Nisan 2014 2.201 Okunma 0
RİYAD’A İKİNCİ GEZİ: OBAMA’YI RAHATSIZ EDEN SORUNLAR

Medya ABD Başkanı’nın Mart sonlarında Suudi Arabistan’a gezi yapacağı hakkında haberler yayıyor. Bunun, tam olarak  B. Obama`nın Avrupa turnesi çerçevesinde gerçekleşmesi gerekiyor. Uzmanlar Amerika Devlet Başkanı`nın Riyad’a gitmesinin hangi zaruretlerden oluşması ile ilgili fikirler ileri sürüyorlar. Bu bağlamda bir takım tezler söyleniyor. Bir mesele açıktır ki, söz konusu ciddi jeopolitik etkenlerdir. Washington değişen jeopolitik duruma uygun olarak, dış politikasına bazı düzeltmeler yapmaya mecburdur. Bu düzlemde ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin içeriği ve sınırları üzerinde düşünmeye değer.

İki Müttefik: İlişkiler Isınıyor mu?

ABD Başkanı Barack Obama’nın Suudi Arabistan’a önümüzdeki gezisi dünya medyasında geniş yorumlanmaktadır. Uzmanları esas olarak Amerika’nın Devlet Başkanı`nın hangi amaçları gözettiği ilgilendiriyor. Burada düşündürücü nokta Washington’la Riyad’ın stratejik ortaklığı hangi yönlerde geliştirebilecekleridir. Çünkü onlar arasında son zamanlarda ilişkilerde soğukluk hissediliyordu. Buna rağmen, Beyaz Saray’ın sözcüsü dedi ki, “Suudi Arabistan ABD’nin çok yakın ortağıdır… Bizim hangi fikir ayrılığımız olsa da, onlar ortaklığımızın niteliğini değiştirmez” (Bkz.: Jay Solomon. Obama to Visit Saudi Arabia in March / “The Wall Street Journal”, 31 Ocak 2014).

Washington’un bu tutumu rastgele değildir. Ortadoğu’da son yıllarda küresel jeosiyaset için ciddi önemi olan süreçler yaşanıyor. “Arap Baharı” olarak adlandırılan olay, aslında, karmaşık içeriğe sahiptir. Dünyanın ünlü analistleri bu hususu defalarca vurguladılar. Gerçekten de, bu bölgede jeopolitik açıdan çok karmaşık durum ortaya çıktı.

Şu anda hatta Arap devletleri arasında çelişkiler ve fikir ayrılıkları güçlenmektedir. Ayrıca, İsrail, İran, Rusya gibi faktörler etkisini göstermektedir. Daha ilginci ise büyük jeopolitik güçler arasında Ortadoğu uğruna mücadelenin yeni aşamaya geçmesidir. B. Obama`nın Suudi Arabistan’a beklenen gezisine de bu bağlamda bakmak gerekiyor. Somut ifade edersek, Amerika Suudi Arabistan’ı kaybetmek istemiyor.

Ancak böyle bir tehlike ortaya çıktı. Washington’un İran, Suriye ve Mısır konularında tutumu Riyad’ı o kadar da memnun etmiyor. Özellikle, Suriye’de Amerika’nın kararlılıkla hareket etmemesi Suudileri hayal kırıklığına uğratmış. Prens Turki el-Faysal ABD’deki konuşmalarının birinde açık dedi ki, “Esad’ın kimyasal silahları üzerinde kontrol satkınlığı belirten uluslararası mezhekedir” (Bkz.: Александр Терентьев-мл.Потеряет ли Обама Саудовскую Аравию? / “Однако”, 30 Ekim 2013).

Şimdi Suriye’de aslında iç savaş yaşanıyor. Orada savaşan gruplar arasında Riyad’a düşman olanlar da vardır. Dolayısıyla, Suudiler terörden korkuyorlar. Daha çok ise İran’a sadık olan gruplaşmaların antisünni ruh hali altında Suudi Arabistan’da karışıklık yaratması ihtimali büyüktür. Hatta bazı medya kuruluşlarında Suudilerin iç çekişmelere duçar olması için senaryoların hazırlandığı hakkında yazılar yayınlandı.

Riyad tüm bunların Amerika’nın bölge politikasının kusurlarından kaynaklandığını aktardı. Son dönemlerde Suudi Arabistan ABD’den bağımsız politika yürütmeye çalışıyor. Örneğin, Suudiler Fransa ile 3 milyar dolarlık askeri anlaşma imzaladı. Alınan silahları onlar Lübnan hükümetine verdi. Bunu Lübnan`ın “Hizbullah”a karşı mücadeleyi güçlendirmesi için yaptılar. Ayrıca, Suudi Arabistan Pakistan’dan Suriye muhalefeti için silah alınmasıyla ilgili görüşmeler yaptı (Bkz.: Алексей Хлебников. Что стоит за предстоящим визитом Обамы в Эр-Рияд? / “İslam.ru”, 6 Mart 2014).

Stratejik Ortaklığın Yeni Şartları

Amerika’yı Suudilerin bu adımları memnun etmiyor. Özellikle, Ukrayna olayları Washington’u dikkatli olmaya zorluyor. Birincisi, Ortadoğu’da Amerika’nın kontrolü dışında olan silah hacminin çoğalması İsrail’e ciddi tehlikedir. İkincisi, bu bölgede yeni ihtilaflara götürebilecek senaryoların meydana çıkması doğrudan Batı’nın çıkarlarına tehdittir. Önemlisi ise enerji konusunda belirsizlikler oluşabilir.

Meselenin bu tarafının güncelliği Rusya’ya karşı yaptırımların uygulanması sonucunda ortaya çıkabilecek durumla ilgilidir. Çünkü Moskova cevap önlemleri ile Batı`yı tehdit ediyor. Bunun fonunda Avrupa Rusya’nın enerji kaynaklarını almaktan vazgeçebilir. Öte yandan, petrolün fiyatını yükseltmek yönünde Kremlin`in belli planları mevcuttur. Sır değil ki, 2009 yılında OPEC böyle bir adım atmıştı. O zaman Obama Suudi Arabistan’ı ziyaret etmeli oldu. O zaman işte petrolün fiyatının yükseltilmemesi temel tartışma konusu olmuştu. Bu kez durum biraz farklıdır.

Amerika’da zengin gaz kaynakları bulunmaktadır. Bunları kullanmak Washington’u gaz üretiminde dünyada birinci yere yükseltti. Buna rağmen, ABD için Ortadoğu’nun petrol zengini ülkeleri ile işbirliği oldukça önemlidir. Uzmanlar düşünüyorlar ki, B. Obama`nın karşıdaki gezisinde yeniden petrol ve gaz konularında güncel olacak.

Uzmanlar bu gezide ele alınabilecek başka bir mesele gibi bazı ülkelerde bu yıl beklenen seçimleri gösteriyorlar. Bu, Irak’ta, Hindistan’da, Lübnan’da, Türkiye’de olmalıdır. Eğer bu ülkelerde Amerika karşıtı yönümlü partiler iktidara gelse, bütün Batı için sorunlar oluşabilir. Obama Avrupa’da ve Suudi Arabistan’da bu konuyu da tartışmak istiyor.

Washington için önem taşıyan başka bir mesele İslam dünyasında ABD’nin nüfuzunun düşüşünü önlemektir. Bununla ilgili Amerikan Başkanı’nın Müslümanlara yönelik konuşma yapması bekleniyor (Bkz.: Владимир Одинцов. Зачем Обама летит в Саудовскую Аравию / “Новое Восточное Обозрение”, 13 Mart 2014).

Konuşmada ABD’nin Müslümanların dostu olduğuna vurgu yapılmalıdır. Böylece Amerika İslam devletlerinin Rusya ve Çin’le değil, ABD’yle jeopolitik müttefik olmalarına çalışacak.

Tüm bunların yanı sıra, Washington’u rahatsız eden başka bir sorun da mevcuttur. Bu, Ukrayna etrafında oluşmuş durumla ilgilidir. Obama sıradaki Avrupa turnesinde tüm Batı`yı Rusya’ya karşı birleştirmeye çalışacak. Fakat bu, yeterli değildir. Moskova alternatif işbirliği modelleri arayabileceğini artık beyan etti. Bu bağlamda Kremlin Çin ve Hindistan’ın adını birinci çekiyor. Şüphesiz, Rusya’nın öngördüğü ülkelerin listesi daha geniştir. Burada petrol zengini ülkeler de vardır. Ortadoğu’da ise Suriye ve İran Moskova için ayrıca önem arz ediyor.

Suudi Arabistan Ortadoğu’da nüfuzu olan devlettir. Onunla stratejik işbirliğinin zarar görmesi Washington’un işine gelmiyor. İran meselesi biraz sonra daha da güncel olacağından, Riyad’ın konumu önemlidir. Obama Suudilerin birkaç konuda nabzını tutuyor.

Öyle görünüyor ki, Amerika Başkanı’nın Avrupa turnesine Suudi Arabistan’ı da dahil etmesi ciddi jeopolitik etkenlerle ilişkilidir. Washington dünyada durumun daha da karmaşık hale geldiğinin farkındadır. Rusya’nın Kırım’ı istila etmesi çok hassas faktörleri meydana çıkardı. Aynı şekilde, Ortadoğu yeni açı altında aciliyet arz etmektedir. Amerika böyle bir durumda müttefiklerini kaybetmek istemez.

Obama Riyad’da başarılı görüşmeler yapabilir mi? Çok büyük olasılıkla, o, boş dönmeyecek. Çünkü Suudi Arabistan’ın kendisine Amerika çok gerekiyor. O, bölgede kendisine karşı oluşmakta olan tehlikeyi iyi hissediyor. Tesadüfi değil ki, son zamanlarda Riyad’ın iktidarda bazı değişiklikler yapması daha çok Washington’un çıkarlarına uygundur. Demek, Suudi Arabistan ABD’den vazgeçmek niyetinde değildir.

Fakat her iki ülke anlıyor ki, işbirliği önceki bağlamda kalmayacak. Taraflar herhangi yeni noktaları dikkate almalıdırlar. Amerika Suudilere çeşitli konularda vaatlerde bulunmalıdır. Riyad da üzerine yeni yükümlülükler almalıdır. Ancak bu karşılıklı yükümlülükler nelerden ibaret olacak? Bunu zaman gösterecek.

Kaynak: Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.