“ÇİN BİLGELİĞİ” VE “AMERİKAN YUMUŞAK GÜCÜ”: KÜRESEL ÖLÇEKTE YENİ ÇATIŞMAYA DOĞRU

upa-admin 03 Nisan 2014 2.247 Okunma 0
“ÇİN BİLGELİĞİ” VE “AMERİKAN YUMUŞAK GÜCÜ”: KÜRESEL ÖLÇEKTE YENİ ÇATIŞMAYA DOĞRU

Ukrayna olayları fonunda Pekin’in dış politikası uzmanları ilgilendiriyor. Çin şu anda ABD ile rekabet edebilecek devlet olarak kabul ediliyor. Bu iki büyük gücün politikaları arasındaki fark nedir? Pekin’in dünyanın farklı bölgelerinde gerçekleştirdiği projelerin içeriği bu soruya cevap vermeye temel oluşturuyor. Aynı düzlemde şimdi güncel olan bir takım jeopolitik hususlara bakarak, genelleştirici sonuçlar çıkarmak mümkündür. Dünya jeopolitik açıdan ilginç safhaya ayak basmaktadır.

Tonga ve Orta Asya: Çin Politikasının İki Hedefi

Çin sadece dikkatli davranmıyor. Onun politikasında “akıllı genişleme” öğesi giderek kendini daha fazla gösteriyor. Pekin tek taraflı siyaset yapmıyor. Rusya’yı kendisine stratejik ortak olarak kabul etse de, BM Güvenlik Konseyi’nde oylama sırasında Kırım konusunda çekimser kaldı. Ancak genel demeçlerle bu yarımadada referandum yapılmasına itiraz etmeyi doğru bulmadığını da bildiriyor (bkz.: Russia vetoes U.N. resolution against Crimea referendum / “Reuters”, 15 mart 2014).

Bunlar Çin’in dış politikasının “aysberginin” görünen taraflarından. Süreç geçen yüzyılın 90’lı yıllarından başlamış. Pekin Sovyetlerin çöküşünden sonra dünya liderliğine Doğu bilgeliği ile ulaşmak yönünde çalışıyor. Onun ihtiyatlılığı, “tarafsızlığı” ve “kültürel faktörlere” öncelik vermesi bu düzlemde içerik taşımaktadır. Çok küçük Tonga Krallığı yönünde yürüttüğü politikada bu husus kendini gösteriyor.

Tonga Güney Pasifik bölgesinde 170 küçük adadan oluşan ülkedir. Nüfusu yaklaşık 100 bin kişidir. GSMH’sı toplam 760 milyon ABD doları civarındadır. Tarihsel acıdan Avustralya ve Yeni Zelanda ile ilişkileri olmuştur. Şimdi ise Tonga’nın dünyada toplam bir ülkede – Çin’de Büyükelçiliği var! Pekin Yeni Zelanda’yı bu küçük ülkenin hava mekanından çıkararak, orada öncülük ediyor.

Çin Tonga’nın ekonomisinde egemenlik ediyor çünkü bu ülkenin ona büyük miktarda borcu oluşmuştur. Özel sektörün % 70’i Çinlilerin elindedir. Artık Nukualofa’nın (Tonga’nın başkenti) politikasını Pekin belirliyor. Nedeni ise şudur ki, Çin bu ada – devlette askeri üs yerleştirmeyi planlıyor! (bkz.: София Пале.Глобальная экспансия Китая: Королевство Тонга как экспериментальная площадка / “Новое Восточное Обозрение”, 14 mart 2014). Artı Çin’in askeri üssü Fransız (Yeni Kaledonya) ve Amerikan (Guam) askeri üslerine çok yakın yerde kurulmalıdır.

Dinamik bellidir: Pekin öncelikle yardım elini uzatır, sonra toplumda kendisine saygı kazanıyor, bir sonraki aşamada rakiplerinin etki alanını sınırlar, sadece bundan sonra asıl amacını – askeri varlığını sağlamaya çalışıyor. Bu strateji gerçekleşmeyebilir de. Çin buna kızmıyor, görünüşte geri çekilir ki ama imkan yaratıldığında sonraki hamleyi yapar.

Tonga’ya yönelik politikanın daha karmaşık biçimi Orta Asya bölgesinde gerçekleştirilmektedir. Uzmanlar son zamanlarda bu politikayı “Çin Orta Asya’yı gaz ablukasına alıyor” gibi değerlendiriyorlar (bkz.: Виктория Панфилова. Пекин взял Центральную Азию в газовое кольцо / “Независимая газета”, 14 mart 2014). Çünkü coğrafi olarak bu, böyledir. Bunun yanı sıra, jeopolitik etki mekanı olarak da Pekin’in Orta Asya bölgesini tam kapsamakta olduğunu söylemek gerekir.

Küresel İstila: Çin Modeli

Zira artık Türkmenistan, Tacikistan, Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan Çin’e yapılan enerji kaynaklarının ya transit ülkesi, ya da projede ortağıdır (bkz.: önceki kaynağa). Son olarak Duşanbe bu sürece katıldı. Çin Ulusal Petrol Şirketi (CNPC) ile “Taciktransgaz” ortak işletme yaratmışlardır. Bu, Çin’in yılda ek 25 milyar metreküp gaz almasına imkan sağlayacak. Şu anda Pekin gazı Türkmenistan – Özbekistan – Kazakistan – Çin güzergahı ile alıyor. Yeni boru hattının devredilmesi ile ikinci nakil hattı çalışmaya başlayacak. Onu demek gerekir ki, böyle projelerle Pekin daha geniş jeopolitik mekanda etkisini korumuş oluyor.

Bu bağlamda, öncelikle, İran’ın enerji kaynaklarını öngörmek gerekir. Çin’in Orta Asya’da ekonomik enerjik varlığında belirleyici rolü Tahran’la işbirliği oynuyor. Sır değil ki, İran dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip ülkelerinden biridir. Onun Çin’le işbirliğine çok meraklı olduğu bilinmektedir. Son yıllarda iki ülke arasında bu alanda ciddi projeler gerçekleştiriliyor. Şimdi Orta Asya’da Çin’in geniş taşıma altyapısı kurması ile bu yönde daha büyük adımlar atmaya şans doğar.

Bunun arka planda Çin’in ABD siyasetinde ilginç anlar kendini gösteriyor. Genel olarak iki ülke arasında ilişkiler genişliyor. Şu anda Amerika ile Çin arasında ticaret hacmi 520 milyar ABD doları oluşturmaktadır (bkz.: Владимир Скосырев. Китай укрепит сотрудничество с США / “Независимая газета”, 14 mart 2014). Çin’in Başbakanı Li Kegiang Pekin’in Washington politikasını “bilge adamlar genel çıkarlar bulmaya can atıyorlar” Çin atasözü ile özetledi (bkz.: önceki kaynağa). Buradan dikkat çeken bir sonuç çıkarmak mümkündür.

Aslında, Çin’in Tonga politikası ile Amerika politikaları arasında öyle bir fark yoktur. Sadece, hacim ve atılan adımların inceliği farklıdır. Pekin tüm yönlerde “bilge işbirliği” modelini tercih ediyor. Bunu gerçekleştirmek için ise acele etmeden, seri, sinirlilik göstermeden, fakat kararlılıkla ileri gidiyor. Çin Orta Asya’da enerji politikasını hayata geçirirken Amerika ile ilişkilerin gelecek içeriğine uygun projeler gerçekleştiriyor. Somut örnek gösterilebilir.

Pekin Orta Asya’da enerjinin üretimi ile nakli yollarının belirlenmesini uyarlar. Öyle ki, Çin bu bölgeye büyük miktarda yatırım yapıyor. Son verilere göre, bu rakam 50 milyar ABD doları teşkil etmelidir!

Paralel olarak, Çin bu bölgede dil ve kültürünü yayan projeler gerçekleştirmektedir. Son yıllarda bu eğilim pek güçlenmiştir. Orta Asya’da Konfüçyüs Enstitüsü faaliyet gösteriyor, insanlar Çin dilini özel düzenlenmiş kurslarda öğrenirler. Bununla da Pekin dış politikasında çok önemli bir hususa dikkat çeker. Söz konusu bu ülkenin Orta Asya’ya devlet ve kültür olarak nüfuz etmesidir. En önemlisi şudur ki, işte bu sürecin arka planında bölgenin enerji kaynakları Çin’e naklediliyor. Bu güzergah seçimi yerel toplumlarda hiçbir kışkırtma yaratmaz.

Fakat Çin’in izlediği politikanın içeriği bununla da bitmiyor. Bu süreçlerin arkasında Pekin bölgeyle askeri işbirliğini genişletiyor. Bu, kendisini Batı ve Rusya’nın askeri tekniğine olan bağımlılığı ortadan kaldırmakta gösteriyor. Çin alternatif askeri silahlar sunarak bölge devletlerine bağımsız hareket etme fırsatı verir. Bunun içindir ki, yakın vadede herhangi Orta Asya devletinde Çin askeri üssünün peyda olabileceğine bugün şaşırmamalıyız. Tonga olayında olduğu gibi.

Yukarıda belirtilenler bağlamında Kırım’da yaşanan süreçlere Pekin’in tutumu düşündürücü görünüyor. Biz, tesadüfen bu tahlile Ukrayna olayları ile başlamadık. Mesele şu ki, Çin Batı’nın stratejik amaçlarını iyi idrak eder. Esas hedef Çin’dir! Onun Orta Asya doğrultusunda gerçekleştirdiği projelere aktif direniş göstermeyin zamanı değil. Çin’in önünü Rusya yönünde kesmek mümkündür. Bunun için Ukrayna ve Rusya’nın kaosa düşürülmesi yeterlidir. Çünkü bu ülkelerde karışıklık olunca onların gelişimi duruyor. Moskova Pekin’in etkisi altına düşmeyecek kadar güçlüdür. Ancak onun başı Kırım’a karışınca yaptırımların etkisi ile kendisinin gelişme kursunu gerçekleştirmekte zorluk çekecek.

Böyle anlaşılıyor ki, Batı ne Ukrayna’yı kurtaracak, ne de Rusya’ya güçlü askeri darbe indirecek. Washington ve Brüksel için olayların devam etmesi daha caziptir. Belli bir süre sonra ise bu kaos Çin’e sirayet edebilir.

Pekin bunları anladığından ne Rusya’nın Kırım’daki çıkarlarına karşı çıkıyor, ne de Batı’ya aktif direniyor. O, Doğu bilgeliği ile iki güç arasında manevralar yapıyor. Fakat bunun da bir sonu vardır. Bu açıdan Pekin neyi düşünüyor?

Bu, stratejik önemi olan sorudur. Bizce, Çin süreçlerin önünü alabilmek gücünde değildir. O, Rusya’yı da kurtaramaz. Anlaşılan, büyük güçlerin jeopolitik mücadelesi daha gergin bir aşamanın eşiğindedir. Belli bir süre sonra ABD ile Çin doğrudan yüz yüze durabilirler. Tarihin bu sahnesi “bilgelikle” “yumuşak gücün” yarışı olacak. Kim kazanacak?

Kaynak: Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.