ERMENİSTAN’IN JEOPOLİTİK ZORLUKLARI: GERÇEKLİKTEN UZAK KONUM

upa-admin 08 Mayıs 2014 2.080 Okunma 0
ERMENİSTAN’IN JEOPOLİTİK ZORLUKLARI: GERÇEKLİKTEN UZAK KONUM

Son zamanlarda Ermenistan’ın iç siyasi sahnesinde gerginlik daha da arttı. Bunun bir tarafı ülkede sosyo-politik ve ekonomik durumun ağırlaşması ile ilgiliyse, diğer yönü de dış politikadaki aksiliklere bağlıdır. Şu anda Ermeni siyasetçiler birbirleriyle acımasız şekilde mücadele ediyorlar. “Karalama” yöntemi daha çok kullanılıyor. Karşılıklı suçlamalar güçleniyor. İlginçtir ki, şu sıralarda bölge mensubiyetini de siyasi argüman olarak kullanıyorlar. Jeopolitik alanda Erivan’ın yüz yüze geldiği bir takım olgular, bu gidişata ek gerginlik katıyor.

“İki Karabağlı”nın Savaşı: Belden Aşağı Darbeler

Ermenistan bir kez daha iç ve dış politikanın çelişkileri içerinde çırpınıyor. Kelimenin gerçek anlamında sorunlar o kadar arttı ki, ondan çıkış yollarının bulunması zor gözüküyor. Şu anda ülkede politikacılar arasında iktidar mücadelesi yeni bir safhaya adım atıyor. Burada rakiplerin birbirine karşı yasadışı yöntemler kullanarak adımlar attığı görülmektedir. Bu sırada R. Koçaryan-S. Sarkisyan çatışmasının daha keskin düzeye geçtiğini söylemek mümkündür.

Ermenistan’ın eski Cumhurbaşkanı R. Koçaryan gazetecilere verdiği son röportajların birinde S. Sarkisyan`ı keskin bir dille eleştirdi. Onun taraftarları ise açıkça S. Sarkisyan`ın görevden gitmesini talep ediyorlar. R. Koçaryan hükümetin önerdiği anayasa reformlarını temelsiz buluyor. Onun bu davranışı aslında Ermenistan’da siyasi duruma gerginlik ve belli anlaşmazlık kattı.

Mesele şu ki, uzmanlar 2007 yılında “iki Karabağlı” – R. Koçaryan ve S. Sarkisyan`ın kendi aralarında anlaşmaya vardıklarını söylüyorlardı (bk. Наира Айрумян. “Два карабахца” и деградация “политики” / Lragir.am, 23 Nisan 2014).

Bu anlaşmanın somut neden ibaret olduğu bilinmese de, şimdi onların birbirine düşman kesilmesi, herhangi birinin düzgün davranmadığını gösteriyor. R. Koçaryan`ın esas derdi yeniden Başkan olmaktır. S. Sarkisyan ise görevinden sadece vazgeçmemekle yetinmiyor, kendi hemşerisinin kadrolarını da tasfiye ediyor. Sorunun özü bundan ibarettir.

Zira, birkaç ay önce Ermenistan Devlet Başkanı hükümeti değiştirdi. Başbakanlık görevine L. Ter-Petrosyan ve R. Koçaryan döneminde yüksek görevler tutmuş Ovik Abramyan`ı atadı. Bu, “ilginç” bir kadrodur. Onun eski şefi R. Koçaryan dedi ki, O. Abramyan iyi bir Başbakan Yardımcısı idi, ama hükümeti yönetmek için seviyesi yetmiyor (bk. Акоп Бадалян. Два “отречения” Овика Абрамяна на пути к президентству / Lragir.am, 23 Nisan 2014). Bu fikir O. Abramyan`ı küstürdü ve o, eski Cumhurbaşkanlarının her ikisini de eleştirdi. Başbakan’ın bu davranışını uzmanlar “can kurtarmak”, “kendi geçmiş destekçilerinden vazgeçmek” şeklinde değerlendirdiler.

Ancak meselenin kökü bunda değil. O. Abramyan sadece, kendini temize çıkarmak ve hakaret edilmiş onurunu korumak istedi. Bu meselede onun ne derecede başarılı olduğu başka konudur. Gerçek şu ki, o, “iki Karabağlı”nın iktidar davasının kıskacında kalmış. Üstelik, hemşeriler arasındaki ilişkilerin gerginleşmesinde Suriyeli Ter-Petrosyan önemli bir rol oynar.

Ermenistan’ın birinci Cumhurbaşkanı şu anda R. Koçaryan`ı destekliyor ki, S. Sarkisyan`ı görevden düşürme şansı oluşsun. Dolayısıyla rastgele değil ki, şimdi medyada esas olarak “iki Karabağlı”nın çatışmasından daha çok bahsediliyor.

Bunlarla birlikte, uzmanlar ilginç bir düşünceyi meydana atıyorlar. Onlar O. Abramyan`ın kendisinin Cumhurbaşkanı olma iddiasından konuşuyorlar. Bu o demektir ki, Başbakan her üç destekçisini de kandırabilir. Bu versiyonun ne kadar esaslı olduğunu söylemek zordur. Fakat oluşan durum, Ermenistan’ın iç siyasi ortamının son derece çelişkili ve gergin olduğunu doğruluyor.

“Kafkasya-Avrasya Vassal Ülkesi”nin Jeopolitik “Argümanları”

Bu açıdan ülkenin dış politikasında mevcut olan bir takım belirsizlikleri de unutmamak gerekir. Ermenistan uzmanları artık kendi devletleri hakkında alay ederek konuşuyorlar. Onlar “oyuncak ülke”, “ön karakol”, “büyük ağırlık”, “Kafkas-Avrasya’nın vassal ülkesi” vb. gibi ifadeleri Ermenistan’a ithaf ediyorlar (bk. örn., Игорь Мурадян. Американский посол: обратная связь / Lragir.am, 21 Nisan 2014).

Ermeniler jeopolitik düzlemde ülkenin karmaşık duruma düşmesini iki açıdan değerlendiriyorlar. Öncelikle, Rusya her zaman Ermeni yöneticileri yanına çağırıp dayak yediriyor. Şimdi bunun açık onayı Dışişleri Bakanı S. Lavrov`un E. Nalbandyan`ı aniden Kremlin’e davet etmesindedir.

Uzmanlar Moskova’nın Kazakistan ve Beyaz Rusya`yla ilgili son dönemlerde oluşan bazı sorunların çözümünde Erivan`ı kullanma niyetinde olduğunu yazıyorlar. Ancak burada söz konusu Ermeni diplomasisinin barışçıl gücünden yararlanmak değil, Ermenistan’ı körükörüne Gümrük Birliği ve Avrasya Ekonomik Birliği’ne alarak, diğerlerine oyuncak gibi örnek göstermektir (bk. Наира Айрумян. Зачем Лавров позвал Налбандяна в Москву / Lragir.am, 21 Nisan 2014).

Diğer mesele gibi, resmi Erivan’ın Dağlık Karabağ ile ilgili Moskova’nın her şartına uymasını gösteriyorlar. Son olarak, V. Putin`e “Artsak”ı Erivan’ın “hediye etmek” fikrinde olduğunu vurguluyorlar (bk. Акоп Бадалян. Почему Путину предложили Арцах / Lragir.am, 22 Nisan 2014). Gariptir ki, tüm bu süreçleri Azerbaycan’ın etkilediğini kaydediyorlar.

Bu düzlemde Ermenilerin “argümanları” Güney Kafkasya’da Türkiye ve Azerbaycan’ın nüfuzunun artması ile ilişkili görünüyor. Bu yüzden ilk önce, Batı`yı bölgede hangi devletlere öncelik verme konusunda doğru adım atmamakta itham ediyorlar (bakınız: Игорь Мурадян. Gösterilen makalesi). Güya Amerika başta olmak üzere Avrupa ülkeleri esas dikkati Ermenistan ve Gürcistan’a yöneltmek yerine, Türkiye ve Azerbaycan’a öncelik veriyorlar.

Aynı şekilde, Mayıs ve Haziran aylarında İran konusunda ciddi anlaşmaların olabileceğini dikkate alarak, hesap ediyorlar ki, bölgeden Batı’ya nakledilecek enerji kaynaklarının rotası Ermenistan’dan geçmeyecek. Mecazi ifadeyle, Ermenistan “petrol borusu için büyük trafiğe” dönüşebilir (bk. Наира Айрумян. Армения – большая пробка в нефтяной трубе / Lragir.am, 21 Nisan 2014).

Böyle anlaşılıyor ki, Azerbaycan’ın dış politikada elde ettiği başarılar Erivan`ı hayli rahatsız etmiş. O, gerçek bir şekilde belirsiz duruma düştü. Ermeni siyasetçiler bir şeyi itiraf etmek konusunda yetkin değildirler ki, her devletin saygınlığı kendisinin yürüttüğü politika sonucunda oluşuyor.

Başkasına sürekli bağımlı durumda olmak ve birilerinden yardımlar dilemek, destekçi aramakla bağımsız devlet kurmak mümkün değildir. Aynı şekilde, modern karmaşık dünyada bu yöntemle jeopolitik nüfuz kazanmak imkansızdır. Ermenistan, Azerbaycan ve Türkiye’ye karşı önyargılı tavır sergileyerek bir daha kanıtlıyor ki, dış politikası günümüz ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Somut olarak, bu devlet işbirliğine, bölgesel entegrasyona can atmıyor. Onun amacı komşu ülkelerin topraklarına tecavüz etmekle bölgede gergin durum yaratmaktır. Bu tür hal Erivan’ın agresif dış politikasına “hümanistlik” görünüm vermeye hizmet ediyor. Ancak bu maskenin altında kötü niyetlilik, kıskançlık ve yıkıcılık gizleniyor.

İgor Muradyan yazıyor ki, Batı Ermenistan’ın eline oynamalıydı, ancak küresel çapta yaşanan jeopolitik olaylar Azerbaycan’a daha çok itibar edilmesine neden oldu. Şu anda Gürcistan`la beraber Bakü ve Ankara bölgenin siyasi nabzını karar tutuyor (bk. Игорь Мурадян. Gösterilen makalesi).

Bu görüşleri ifade eden Ermeni uzman hemen vurguluyor ki, eğer Ermenistan-Gürcistan ikiliği öne çıksaydı, Bakü ile Ankara dışarıda kalacaktı. Bu da, güya medeni dünyanın işine uygun olacaktı. Görüldüğü gibi, Ermeni siyasi bilincinde barış, bir arada gelişme kavramı yok derecesindedir. Onlar hala kendilerini başkalarından üstün görür, bu esasta da saldırgan planlarını unutmuyorlar. Ancak gerçekte tamamen farklı süreçler yaşanıyor. O başka bir konudur ki, Erivan onları göremez.

Kaynak: Newtimes.az

 

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.