İSRAİL’İN KÜRT POLİTİKASI

upa-admin 05 Haziran 2014 3.950 Okunma 0
İSRAİL’İN KÜRT POLİTİKASI

Uzun süredir varolan ve özellikle son 10 senedir etkisini arttıran ilişkilerden birisi İsrail-Kürt ilişkileridir. Bunun olması birçok açıdan kaçınılmazdır ve bu ilişkinin altında yatan mantıklı nedenler vardır. İsrail’in jeopolitik özellikleri, bölgedeki çıkarları direkt olarak İsrail’i Kürtlerle iyi ilişkiler kurmaya itmektedir. Aynı şekilde Kürtlerin de ellerini güçlendirmesi için İsrail biçilmiş kaftandır. Bu ilişkilerin doğasını anlayabilmek için İsrail’in ilk olarak jeopolitiğini incelemek gerekir.

israelmap

http://www.nationsonline.org/maps/israel_map.jpg

Haritada bulunan beyaz bölge İsrail’in sahip olduğu bölgedir. İlk bakışta göze çarpan durum ise, İsrail’in Arap ülkeleri ile çevrili olduğudur. Bu durum İsrail’in düşmanlar tarafından çevrelenmiş olduğu algısına kapılmasına yol açmaktadır (siege mentality). Bu konuda İsrail’in haklı sebepleri vardır. Günümüzde İsrail’i daha çok Filistin’le ve genel olarak Araplarla yaşadıkları sorunlarla biliyoruz. İsrail’in etrafında Arap ülkelerinin bulunması doğal olarak kendilerini rahat hissetmemelerini sağlamaktadır. 1948’de İsrail devleti kurulduğundan beri bunun örneklerini görmekteyiz. Bu tarihten itibaren İsrail birçok defa Arap ülkeleriyle direkt olarak sıcak savaş halinde bulunmuştur.

Bu nedenle bölgede varolmak isteyen İsrail’in yapması gereken bazı temel şeyler vardır. Öncelikli olarak İsrail, Arapların bir bütün olarak kalmasını istemez. Bu yüzdendir ki, özellikle Baasçılığı yani Arap milliyetçiliğini ideoloji edinen ülkeler, İsrail’in hedef olarak alacağı ülkeler arasına girer. Yapacakları ikinci stratejisi ise, düşman olarak gördüğü ülkeleri çevrelemek olur. Bu ülkelerin komşularıyla kuracakları iyi ilişkiler ve hatta ittifaklar, İsrail’in vazgeçemeyeceği jeopolitik dayatmalardan biridir. Günümüze değin İsrail Türkiye gibi Arap olmayan unsurların oluşturduğu bazı ülkelerle iyi ilişkiler kurup, bu aleyhine olan durumu dengelemiştir.

Fakat son 10 yıl içerisinde bu yaklaşım dramatik bir şekilde değişmektedir. Bunun en büyük etkeni ise Kürt toplumunun elinde tuttuğu doğal kaynaklar yani petrol rezervleridir. Özellikle Irak’ta, Musul, Kerkük ve Erbil’i kontrol eden Kürtler bölgede özerklik kazanmış ve önemli bir özne haline gelmiştir. Bu durum İsrail için inanılmaz bir fırsat doğurmaktadır. Kürt bölgesinin tarihi; Sykes-Picot anlaşmasında çizilen sınırları, İsrail’in düşman olarak gördüğü devletleri kapsamaktadır. Yani bu gizli anlaşmanın olur ya bir gün gerçeğe dönüşmesi, İsrail’in bir taşla birçok ülkeyi hedef alabilmesine yol açar. Bunun için de İsrail’in yapabileceği en mantıklı hareket Kürtleri desteklemektir. Bu doğrultuda İsrail istihbarat ve askeri operatörleri, yıllardır Kürt bölgelerindeki faaliyetlerini devam ettirmektedirler. Bu faaliyetler; Kürt birliklerinin eğitilmesi ve İran ile Suriye’nin Kürt bölgelerinde yaptıkları gizli operasyonları kapsamaktadır.[1] Bu gerçeklerden yola çıkarak, İsrail’in aslında bu şansı en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştığı görülmektedir. Aynı şekilde İsrail, bulunduğu coğrafi bölgede Kürt bölgesi dışındaki yerleri hasım olarak görmekte olup, özellikle İran’ı tehdit olarak algılamaktadır.[2] İsrail’in Kürtlere olan yaklaşımı ise yeni bir olay değildir. 1960 ve 1970’ler boyunca İsrail aktif bir şekilde Irak’a karşı Kürt ayaklanmalarını desteklemiştir. Bu, İsrail’in izlediği stratejik politikanın doğal bir sonucudur ve Arap olmayan unsurlarla Orta Doğu’da dostluklar kurmayı hedefler.[3]

İsrail’in eski Ortadoğu politikasına baktığımızda ise, İsrailli stratejist Oded Yinon’un belirlemiş olduğu amaçların günümüze kadar geldiği görülmektedir. Bu doğrultuda Yinon, 1980’lerde “İsrail için Strateji” başlıklı raporunu Siyonizm’in önde gelen yayın organlarından Kivunim (Yönler) Dergisi’nde yayınlanmıştır. Oded Yinon’a göre, İsrail’in Ortadoğu’da giderek -emperyalist güç- olmasının yolu, ancak çevresindeki Arap Müslüman devletlerin bölünmesiyle gerçekleşecektir. Yinon’a göre Irak bir numaralı tehdittir ve mutlaka Kürtler, Sünniler ve Şiiler arasında bölünmelidir. Nitekim 2003 yılındaki Amerikan-İngiliz ortak işgali, Kürtlere özerklik vererek bu sonuca büyük ölçüde ulaşılmasına yol açmıştır.[4]

Özetlemek gerekirse; İsrail kendini çevrelenmiş hisseden bir ülkedir. Jeopolitik olarak bu durumu gidermenin en mümkün yolu seni çevreleyenleri çevrelemektir. Bu yüzden Kürt bölgesi İsrail için biçilmiş kaftandır. Bu doğrultuda bu yakınlaşmayı mümkün kılacak her türlü ortamda hazırdır. Kürt topluluğuna sahip olan ülkelerin arası birbirleriyle çok iyi değildir ve bu durum ülkelerin bir araya gelip direnmesine engel olmaktadır. Gelecekte bu durumdan Arap dünyası zarar görmek istemiyorsa, bir an önce bu durumu iyice tahlil edip ortak bir şekilde harekete geçmelidir.

 

Sarp YAKUT

 

KAYNAKÇA

– Hasan Mesut Önder, “Ortadoğu’da Jeopolitik Denge ve İsrail”, 04/06/2014 tarihinde http://www.academia.edu/3634234/ORTADOGUDA_JEOPOLITIK_DENGE_VE_ISRAIL adresinden erişim sağlandı.

– Seymour M. Hersh, “Plan BAs June 30th approaches, Israel looks to the Kurds”, 06/28/204, The New Yorker. 04/06/2014 tarihinde http://www.newyorker.com/archive/2004/06/28/040628fa_fact?currentPage=all adresinden erişim sağlandı.

 

 

 

 

[1] Seymour M. Hersh, “Plan B”, 28/06/2014, The New Yorker.

[2] Ibid.

[3] Ibid.

[4] Hasan Mesut Önder, “Ortadoğu’da Jeopolitik Denge ve İsrail”, s. 7.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.