KKTC ANAYASA REFERANDUMU VE “YETMEZ AMA EVET” KÜLTÜRÜ

upa-admin 31 Ağustos 2014 3.200 Okunma 0
KKTC ANAYASA REFERANDUMU VE “YETMEZ AMA EVET” KÜLTÜRÜ

KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde Hukuk, Siyasi İşler ve Dış İlişkiler Komitesi tarafından meclise sunulan, 4’ü yeni eklenen ve 19’u mevcut maddelerde değişiklik öngören “anayasa değişikliği tasarısı”, KKTC Cumhuriyet Meclisi tarafından kabul görmüş ve Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu tarafından referanduma sunulmuştur. Anayasa değişikliğini öngören tasarı, KKTC Cumhuriyet Meclisi içinde sandalyesi bulunan tüm siyasi partiler tarafından kabul edilmiştir. 2013 KKTC genel seçim sonuçları incelendiğinde, oy kullanan seçmenin iradesinin % 96,58 oranında mecliste temsil edildiği görülmektedir. Bu örneği vermemin sebebi, yerel seçimlerle birlikte geçtiğimiz haftalarda yapılan anayasa değişikliğine halkın % 62’sinin hayır oyu kullanmasıdır. Bundan yola çıkarak; son genel seçimin üstünden bir yıl bile geçmeden halkın iradesinin % 96,58 ‘ini temsil eden Cumhuriyet Meclisi’nden ortak kararla kabul edilen tasarıya, halkın bu denli yüksek yüzdeyle hayır demesi sonrasında meclisteki partilerin halkı ne ölçüde temsil ettiği sorularını sorabiliriz.

Kıbrıslı Türkler, 1960 anayasasından bu yana demokratikleşme ve eşit yurttaşlık ilkesi gibi önemli kavramlar üzerine uzun yıllardan bu yana ciddi mücadeleler vermiştir. 1960 anayasası Kıbrıs’ta çoğunlukta bulunan Kıbrıslı Rum ve Türk toplumlarının haklarını koruyan ve güvence altına alan toplumsal bir sözleşmedir. Örnek olarak, anayasanın birinci maddesini verebiliriz; özet olarak madde Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın Kıbrıs ‘Elen cemaati’ tarafından seçilebileceğini belirtirken, Cumhurbaşkanı muavininin Kıbrıs ‘Türk Cemaati’ tarafından seçilmesi anayasa tarafından güvence altına alınmış ve anayasa çift taraflı toplumda dengeyi sağlayıcı maddelerle güçlendirilmiştir. 30 Kasım 1963 yılında Kıbrıs Cumhur Başkanı Makarios, anayasada mevcut 13 madde ile ilgili değişikliğe gitmek istemiş fakat Dr. Fazıl Küçük liderliğindeki Kıbrıs Türk toplumu bu değişikliği haklarının kısıtlandığı gerekçesiyle kesin olarak reddetmiştir. Türk toplumunun bu tutumu karşısında, Cumhurbaşkanı Makarios’un bu anayasa ile daha fazla ileri gidilemeyeceği yönündeki söylemleri üzerine Kıbrıs Türk toplumuna uygulanan baskı ve sindirme politikaları sonrasında Kıbrıs Türk toplumu ada içerisindeki tüm siyasi ve idari haklarından vazgeçmiştir. 28 Aralık 1967 yılında otonom Kıbrıs Türk Yönetimi kurulmuştur ve 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na kadar çalışmalarını yürütmüştür. 1974 yılında Kıbrıs adasının garantör devletlerinden birisi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin adaya gerçekleştirdiği barış harekâtından sonra, 1976 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu ve 1976 yılında anayasal bir kurum olarak tarih sahnesinde yer aldı. Aynı yıl kabul gören anayasa, Kıbrıslı Türklerin ilk bağımsız devleti olan KKTC anayasasının da temelini oluşturmaktadır.

15 Kasım 1983 tarihinde self determinasyon hakkını kullanan Kıbrıs Türk toplumu, KKTC’yi ilan ederek dünyaya duyurmuştur. 5 Mayıs 1985 yılında ise halen günümüzde geçerli olan anayasa kabul edilmiştir. KKTC anayasası 1985 yılından günümüze hiç revize edilmemiş ve üzerinde hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Referandum ise, işte bu anayasaya eklenecek toplamda 4’ü yeni ve 19’u mevcut maddelerin değişikliğini kapsamaktaydı. Maddeler genellikle kişi temel hak ve özgürlüklerini temel almaktaydı. Referandumdaki başlıca önemli maddeler şunlardı;

– 15. maddede yapılan değişiklik ile ölüm (idam) cezası anayasadan çıkarılmıştır.

– 35.a maddesi ile çocuk hakları ilk defa anayasada yer almış, çocuk mahkemeleri ve rehabilitasyon amaçlı çocuk infaz kurumlarının kurulması öngörülmüştür.

– 40. maddede yapılan değişiklik ile çevre hakları genişletilmiş ve tüm yurttaşlara çevre konusunda dava açabilme hakkı tanınmıştır.

– 70. madde kamu personelinin siyaset yapmasına imkân tanımaktadır.

– 81. madde milletvekillerinin kendileri dışında eşleri ve çocuklarının da mal beyanında bulunması gerekliliğini ve bu beyan gerçekleşmeden göreve başlamalarına izin verilmemesini öngörmektedir.

– 84. maddede yapılan değişiklikle milletvekiliyken veya milletvekilliği öncesi işlenen suçlara yargı yolunun açık olması ve dava açılabilmesi hakkı tanınmıştır. (Dokunulmazlık kaldırılıyor)

-131.a’ya eklenen madde ile YÖDAK anayasal bir hal almış ve üniversitelerin özerkliği anayasal güvence altına alınmıştır.

– 151. maddede yapılan değişiklik ile KKTC vatandaşlarına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru hakkı verilmiştir.

Anayasada yapılan değişiklikler ve eklemeler bu şekildedir. Anayasa değişikliklerinde temel alınan kavram genel olarak kişi hak ve hürriyeti olmuştur. Çocuk hakları ve rehabilitasyon amaçlı infaz kurumları ile ilgili 35.a maddesinde yapılan eklemeler çocuk hakları için önemli çalışmalardandır. 70. madde ile kamu personellerinin siyaset hayatına koyulan engeller kaldırılmış ve özgürlük alanları genişletilmiştir. 81. maddede yapılan değişiklik ile temiz siyaset algısı yaratılmak istenilmiştir. 151. madde ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru hakkı tanınmış ve demokratikleşme yolunda önemli bir adım atılmıştır.

Anayasada değişiklik öngören tasarı, halk oylamasında % 62 oranında “hayır” denilerek kabul edilmemiştir. Bunun en önemli sebepleri; tasarı hakkında vatandaşlara yeterli bilgilendirmenin yapılmaması ve tüm partilerin ortak kararı ile sunulan tasarının partiler tarafından seçmene anlatılmamasıdır. “Evet” oyu kullanan seçmen ile yaptığımız görüşmelerde, seçmenin tasarı için adeta “yetmez ama evet” diyerek 1985 yılından bu yana hiçbir değişime gidilmemiş ve günümüz şartlarında yeterli görülmeyen anayasanın çağa uygun bir hal alması için yeşil ışık yaktığı görülmektedir. “Yetmez ama evet” söylemi bizlere 2010 yılında Türkiye’de bir takım maddelerin değişikliğini öngören anayasa referandumunu hatırlatmaktadır.

Anayasa referandumu sonrasında KKTC halkı çok önemli bir fırsatı geri tepmiştir. Fakat bundan daha önemli bir kazanç da elde edilmiştir; o da seçmenin kendisini temsil eden partilerin kendilerine açıklama bile yapmadan “oldu-bitti” şeklinde önlerine getirdikleri değişiklikleri kendilerine anlatmayan partilerine “dur” diyerek onurlu bir duruş sergilemeleridir. Bundan sonraki süreçte vekiller, kaldıkları yerden toplumun her katmanının fikirlerini alarak ve bu değişikliklerin gerekliliğini halkın her kesimine anlatarak demokratikleşme yolunda hız kaybetmeden çalışmalarına devam etmelidir. KKTC halkı bu değişime uygun siyasi ve ahlaki altyapıya sahiptir. Gelecek günler bizlere KKTC anayasasının halkın istek ve arzularına hitap edecek şekilde bir değişime gideceğini gösterecektir.

 

 

Mehmet GÜLDAL

GAÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümü

GAÜSBUİK Başkanı

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.