ABD SAVUNMA BAKANI HAGEL’IN TÜRKİYE ZİYARETİNİN SATIR ARALARI

upa-admin 09 Eylül 2014 2.006 Okunma 0
ABD SAVUNMA BAKANI HAGEL’IN TÜRKİYE ZİYARETİNİN SATIR ARALARI

Hatırlanacağı üzere, İkinci Dünya Savaşı sonrası başlayan Soğuk Savaş dönemi sürecinde Sovyetler Birliği tarafınca ihraç edilmeye çalışılan komünizm karşısında ABD’nin en önem verdiği ülkelerin başında gelen Türkiye’nin, Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile birlikte Batı nezdindeki öneminin eskisi kadar olmayacağı yorumları gelmeye başlamıştı. Ancak 11 Eylül saldırıları, 2001 Afganistan ve 2003 Irak Savaşları ile başlayan yeni Orta Doğu döneminde, Türkiye’nin içinde yer almadığı savaş ve barışın mümkün olamayacağı anlaşılmış oldu. Şimdi ise El-Kaide’den bile daha köklü ve tehlikeli olduğu yorumu ABD tarafından kabullenilen IŞİD terör örgütüne karşı, Washington yönetimi Türkiye ile birlikte hareket etmek istiyor.

Erdoğan-Obama görüşmesiyle diyalog süreci hızlandı.

Galler’de düzenlenen NATO zirvesinde bir araya gelen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama, kamuoyuna iki ülkenin stratejik ortak ve vizyona sahip olduklarını istihbarat paylaşımı konusunda hemfikir olduklarını göstererek teyit etmiş oldular. Sonrasında ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel’ın Çankaya Köşkü ziyareti, Amerika’nın harekât mekanizmasında Türkiye’nin yerinin önemini işaret eder nitelikteydi.

Türkiye Rusya’yı rahatsız edecek politikalara karşı çekinceli olacak.

Görüşmelerdeki diğer maddelerden biri NATO’nun Ukrayna’ya müdahale birliği gönderme planıydı. Bilindiği gibi NATO’nun kuruluş maddesi uyarınca ittifakın karar alabilmesi için bütün üye ülkelerin karar üzerinde mutabakata varması gerekiyor. Aksi takdirde bir ülkenin itiraz etmesi bile kararın reddine yetiyor. Dolayısıyla Rusya’ya karşı oluşturulacak birlikte için NATO’nun Türkiye’den ona alması şart. Fakat Türkiye, Rusya’yı rahatsız edecek ve tepkisini çekecek stratejiye karşı çekincesini koyacaktır.

Türkiye koalisyon güçleri içinde yer alacak mı?

Bir diğer önemli madde, belki de en önemlisi, IŞİD’i coğrafyadan temizlemeye yönelik oluşturulacak koalisyon gücü içerisinde Türkiye’nin yer alması için ikna çalışmaları yürütülmesidir. Şüphesiz ki Türkiye, sınır ötesinde ilerleyişini terör ile sürdüren IŞİD’in bertaraf edilmesini en çok isteyen ülkelerden birisidir. Örgütün Türkiye’yi tehdit eden tavırları ve halen elinde Konsolosluk çalışanlarını rehin tutması en azından halk nezdinde büyük gerilim oluşturuyor.

Türkiye koalisyon güçleri içerisinde yer alır veya almazsa ne olur?

Peki, Türkiye koalisyon güçleri içerisinde yer alırsa veya yer almazsa ne olur? Bu soruyu sorduğumuzda, hemen aklımıza 1 Mart tezkeresi geliyor. O dönemde de ABD, Irak’a müdahale etmek için Türk topraklarını ve üslerini kullanmak istemiş, fakat karar meclisten geçmemişti. O zamanda kimi yazarlara göre Türkiye koalisyon güçlerine izin vermeyerek Batı’nın tepkisini çekmiş ve baskı görmüş, kimileri içinse Orta Doğu bataklığına girmeyerek ulusal güvenliği adına en doğru kararı vermiştir.

Bölgeye aktarılan silahların akıbeti ne olacak?

Şimdi ise IŞİD’e karşı oluşturulacak koalisyon gücü içerisinde Türkiye’nin de olması düşünülüyor. Resmi kaynaklar katkının asker olarak değil, askeri üs ve lojistik destek şeklinde olacağını belirtiyor. Ayrıca Türkiye vasıtasıyla başta peşmergeler olmak üzere IŞİD’e karşı savaşacak aşiret grupları da silahlandırılacak. Almanya artık aleni olarak Kuzey Irak Kürt yönetimini silahlandırdığını açıklıyor. Peki ya IŞİD yok edildiğinde veya bir şekilde varlığını meşrulaştığında bu silahların ve paraların akıbeti ne olacak? 1991 Körfez Savaşı hafızalarda çok taze… O dönemde de Saddam yönetimine karşı silahlandırılan Kürt ve muhalif gruplar vardı. Savaşın bitişi ile birlikte bu silahlar Türkiye’ye karşı silahlı terör eylemlerinde kullanıldı.

Bush dönemi benzeri günlere dönmek çok uzak görünmüyor.

Dolayısıyla Türkiye IŞİD’e karşı başlatılacak harekâta karşı çok dikkatli davranmalı. Elbette kendi sınırları tehlike altındayken, Türkiye böyle bir koalisyonun dışında kalmayı tercih edemez. Fakat Türkiye, bölgeye gönderilecek silah ve yardımların kontrollü biçimde kendi topraklarından geçişini sağlamalıdır. Çünkü eğer gerçekleşirse, bu savaşı ABD’de Demokratlar başlatacak, Cumhuriyetçiler devam ettirecektir. Bu nedenle Bush dönemine benzer günlere dönmek çok da uzak görünmüyor.

Furkan KAYA

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.