FUKUYAMA’NIN “STATE BUILDING” TEZİ VE KOSOVA EULEX SKANDALI İLE ORTAYA ÇIKAN YOLSUZLUKLAR İLE ULUSLARARASI ÖRGÜTLERE OLAN GÜVENSİZLİK

upa-admin 02 Kasım 2014 2.391 Okunma 0
FUKUYAMA’NIN “STATE BUILDING” TEZİ VE KOSOVA EULEX SKANDALI İLE ORTAYA ÇIKAN YOLSUZLUKLAR İLE ULUSLARARASI ÖRGÜTLERE OLAN GÜVENSİZLİK

Japon asıllı Amerikalı ünlü düşünür Francis Fukuyama, savaş sonrası toplumların yeniden yapılandırılmasında ve terör üreten merkezlerin ortadan kaldırılmasında “devlet inşası”nı kaçınılmaz olarak görüp, bu yapılandırmanın  ilk aşamasını “çatışma sonrası yeniden yapılandırma” olarak adlandırıyor  ve buna örnek olarak Kosova, Afganistan ve Somali’yi  göstererek,  “buralarda devlet tamamen çöktüğü için temelden başlayarak yeniden inşa edilmesi gerekir” diyor. Fakat bu, oldukça sıkıntılı, henüz tam anlamıyla başarısı kanıtlanmamış ve uygulamada kolay olmayan bir süreç. Fukuyama’nın bu tezinde yer alan “Uluslararası kuruluşlar, gidilen ülkedeki kapasiteleri büyük oranda devre dışı bırakıyor” sözlerinin oldukça çelişkili  bir duruma dikkat çektiğini düşünerek, “Gelinen noktada Kosova EULEX misyonu içindeki skandallar bu çerçevede değerlendirilebilir mi?” sorusuna yanıt arayalım.

Fukuyama’ya göre; yeni devletlerin yapılanlanmalarına destek olmak amacı ile o ülkelere uluslararası örgütler ve misyonlar yerleştiriliyor ve  süreç işlemeye başlıyor. Fakat bu yapılanma için çeşitli örgütler ve misyonlar vasıtası ile verilen desteğin ne kadar sağlıklı işlediği, zaman içinde ve ara ara ortaya çıkan güven sarsıcı olaylar ile tartışılır hale geliyor. Gelişmelere daha geniş bir çerçeveden bakınca, direkt olmayan fakat dolaylı olarak Fukuyama’nın bu sözleri ile bir örtüşmenin söz konusu olduğu görülüyor  ve bu durum, gelişen olaylarla  ilgili daha derinden düşünen tüm insanları ister istemez endişelendiriyor.[1]

Hukukun üstünlüğü misyonu ile, 2008’in Şubat ayında yeni bağımsız olan Kosova’ya yerleşen EULEX’in son günlerde Kosova’da patlak veren yolsuzluk skandalı, ciddi beklentileri olan insanlar üzerinde üzüntü ve hayalkırıklığı yaratmıştır. Hukukun üstünlüğünü, yani yasaların tüm suç işleyenlere karşı (en üst yöneticiler dahil) eşit biçimde uygulanacağını ve kuvvetler ayrılığı olarak bildiğimiz, devletin 3 temel organından biri olan yargı sistemini sağlam bir zemine oturtacağı beklenen EULEX hakkında  ortaya çıkan yolsuzluk dosyaları, bu misyona karşı olan güveni ciddi anlamda zedelemiştir.[2]

Araştırmacı gazeteciler, ilk geldiği yıldan itibaren EULEX ve iktidar çevrelerinin ilişkilerini yakın takibe alarak, yaptıkları çalışmalarla bu ilişkilerin sağlam bir Kosova devletinin inşasına ne kadar katkı sağladığı noktasında pek de iç açıcı olmayan raporları bir kaç kez kamuoyu ile paylaştılar. Son olarak geçtiğimiz hafta, uzun araştırmaları sonucunda Koha Ditore gazetesi yazarı Vehbi Kajtazi, EULEX içindeki çok ciddi yolsuzluk ve rüşvet olaylarını kanıtlayan belgeleri kamuoyu ile paylaştı.

Bu dosyaların meydana çıkması ile, yolsuzlukla suçlanan resmi üst düzey yetkililerinde rahatsızlıklar görülmeye başlandı ve gazeteci Kajtazi’nin basına yaptığı açıklamalara göre, kendisi geri çekilmemesi halinde ölümle tehdit edilmiştir.[3] Gazeteci yaptığı açıklamalarda kesinlikle tüm EULEX’i suçlamak istemediğini belirtmiş, fakat EULEX Savcılar Başkanı Franciesco Flori başta olmak üzere, üst düzey  2 personelin daha ciddi rüşvet karşılığı cezai kovuşturmalardan çekilmesi, olayın ne kadar vahimleştiğini göstermiştir. Öte yandan, yeni devletteki yolsuzluk ve rüşveti önleyip, hukukun üstünlüğünü yerleştirmek için Kosova’da bulunan EULEX’e baktığımızda, geldiği tarihten bu yana yolsuzluklarda kayda değer hiç bir gerileme görülmemiştir. Diğer bir araştırmacı gazeteci olan Shpend Kursani ise, EULEX savcılarının rüşvet karşılığı büyük öneme sahip davaları kovuşturmaktan kaçındıklarını ve bu şekilde yerli savcılardan pek bir farkları kalmadığını öne sürerek, aslında en büyük  rüşvetin bu suçlara göz yummak olduğunu ifade etmiştir.

Bu gelişmelerle ilgili olarak gazetecilerin yanında en cesur adımı, yaptığı açıklamalarla basın karşısına çıkıp bu dosyalara destek veren ve bu yüzden  açığa alınan İngiliz savcı bayan Maria Bamieh attı. Bayan Bamieh yaptığı basın açıklamasında, şimdi meydana çıkan suçlamaları aslında 2012 senesinde üst yetkililere delilleri ile birlikte sunup, “Ciddi büyüklükteki bu olayların üzerine gidilmesini tavsiye etmiştim” dedi.[4]

Öte yandan AB’nin merkezi Brüksel’de, EULEX Kosova’daki tüm bu gelişmelerin umutsuz bir hava yarattığı ve yabancı basından büyük bir ilgi ile izlendiği söyleniyor. Fakat suçlamalar kişilere yönelik olup, tümden EULEX’i karalamamak gerektiğini de ekliyorlar. Brüksel’de en büyük rahatsızlığı veren ve kabul edilmeyen durum olarak, gazetecilere yapılan baskı olduğu söylenip, konu ile ilgili üzüntüler dile getirildi.[5]

Toparlayacak olursak; AB’nin en büyük ve en pahalı misyonu hakkındaki iddialar, EULEX’in Kosova’da hukuku destekleme çabalarına gölge düşürdü. Yıllık 111 milyon euro bütçesi bulunan ve yaklaşık 2.000 çalışanı olan EULEX’in çalışanlarının çoğu yabancılardan oluşuyor. Oysa amaca uygun davranılacaksa, tam tersi olmalı. Bu da şu manaya geliyor; eğer amaç Kosova devlet yapılanmasına ve yargı sistemine destek verip, bunu  sağlam temellere oturtmak idi ise, bunu sağlamanın yolu da çeşitli kademelere çoğunlukla Kosova halkını yerleştirmek olmalı. Çünkü EULEX’in belli bir görev süresi var ve bu şekilde asıl amaca uygun hizmet etmedikleri ortaya çıkmış oluyor. İşte bu noktada, tekrar başa dönüp ve Fukuyama’nın söylediklerine atıfta bulunarak, uluslararası örgüt ve misyonların gittikleri ülkelerde, genel olarak yerli kapasiteleri devre dışı bırakması, devlet inşası projesine gerçek anlamda destek vermekten ve samimiyetten uzak görünüyor. Umuyoruz bu durum, devlet olma yolundaki Kosova’da ciddi bir hayalkırıklığı yaşanmasına sebebiyet vermez.

 

Esma BUNJAKU

DİPNOTLAR

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.