HİNDİSTAN İÇİN “JEOPOLİTİK LABİRENT”: MODİ’NİN KURTULUŞ MİSYONU

upa-admin 06 Kasım 2014 2.369 Okunma 0
HİNDİSTAN İÇİN “JEOPOLİTİK LABİRENT”: MODİ’NİN KURTULUŞ MİSYONU

Şu anda Asya-Pasifik havzasında çelişkili jeopolitik gelişmeler yaşanıyor. Bölgenin bazı ülkeleri, etki alanlarını ve nüfuzlarını artırmak için mücadele ediyorlar. Onlar, ideolojilerinde de belirli düzenlemeler yapıyorlar. Bu bağlamda Hindistan’ın yürüttüğü dış politika uzmanların dikkatini çekiyor. Şu anda Başbakan olan N. Modi’nin etkinliği dikkatle izleniyor. Onun Japonya, Çin ve ABD ile ilişkileri hangi düzlemde geliştireceği ilginç bir konudur. Önceleri bu politikacıyı aşırı milliyetçiliğin simgesi olarak kabul ediyorlardı. Ancak seçimleri kazandıktan sonra, ona yönelik tavır değişti. Bunun görünür nedeni Hindistan toplumunun Modi’ye itimat göstermesi oldu. Başbakan ülkeyi bölgenin liderine dönüştürmek iddiasında.

Yeni Strateji: Delhi`nin Büyük Hedefleri

Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin ülkenin dış politikasında ciddi değişiklikler yaptığını şimdiden herkes itiraf ediyor. Önceleri bu siyasetçinin etkinliğine ve hedeflerine yönelik bakış farklıydı. Henüz 2005 yılında ABD kendisine ülkeye girişi yasaklamıştı. Sebep ise Gucerat eyaletinde Müslümanları sıkıştırması ve onlara karşı yıkıcı hareketler yapması olarak gösteriliyordu. Şimdi durum tamamen değişti. N. Modi, Hindistan’ı dünyanın en gelişmiş devletleri arasına çıkarabilecek bir lider olarak kabul ediliyor.

İlginçtir ki, onun temel sloganı “milliyetçilik – bizim ilham kaynağımız, gelişim ve yönetim – temel amacımızdır” düşüncesinden ibarettir. Milliyetçilik, dünyada artık lider ideoloji olarak kabul edilmiyor. N. Modi ise onu olumlu anlamda kabul ettirebiliyor. Bunun sayesindedir ki, seçimdeki zaferinden sonra ABD, Çin, Japonya gibi ülkeler Delhi ile ilişkilerin geliştirilmesine özel önem göstermeye başladılar.

Şu anda Hindistan, Asya’nın umut verici ülkelerinden biri olarak kabul ediliyor. Gelişme temposuna göre o, Çin ile bile rekabet edebilir. Bilgisayar teknolojisinin belirli alanında dünya pazarında ABD’ye sorunlar yaratmaktadır (örneğin IP üretiminde). Daha önemlisi ise Delhi`nin yürüttüğü dış politikanın içeriğidir.

Modi, Çin ve Japonya ile ilişkilerini geliştiriyor. Ancak onlarla ilgili yürütülen siyaset farklıdır. O, Tokyo’ya gitti, ancak Çin’in Devlet Başkanı`nı Delhi’de karşıladı. Her ikisiyle de yararlı işbirliği kurabiliyor. Hindistan Başbakanı, Nisan sonlarında Japonya’yı ziyaret etti. İki ülke ilişkileri geliştirmekle, bölgede güvenlik konularında işbirliği yapmakla ilgili mutabakata vardı. Uzmanlar şunu belirtiyorlar ki; Delhi, Tokyo’ya ABD’nin müttefiki gibi davranıyor.

Fakat onunla yaklaşmada mesafeli duruyor ve etki altına girmek istemiyor. Buna rağmen, artık Asya’da ABD, Japonya, Çin ve Hindistan “dörtlüsü”nden bahsediliyor. Bunun içeriği henüz tam net olmasa da, yakın vadede küresel jeosiyasetin dinamiğini ciddi etkileyeceği tahmin ediliyor (bkz: Индия-США-Китай: партнеры поневоле?  / РСМД, 13 Ekim 2014).

Bu bağlamda, Hindistan-Çin ve Hindistan-ABD ilişkilerinin mahiyeti ayrıca ilgi çekmektedir. N. Modi, devlet başkanı Şi Cinping’i Eylül ortalarında Delhi’de karşıladı. İki ülke arasında ticaret hacmi 70 milyar Dolar civarındadır. 5 yıl içinde Pekin, komşu devletin ekonomisine 20 milyar Dolar yatırım koymalıdır. Onu hatırlatalım ki, öncelikle bu rakamın 100 milyar ABD Doları değerinde olacağı söyleniyordu. Fakat Cinping’in Hindistan seferinden sonra bu miktar az gösterildi. Buna rağmen, uzmanlar bunu yeterince yüksek bir rakam şeklinde değerlendiriyorlar (bkz: önceki kaynağa).

ABD-Çin-Hindistan Üçgeni: Çelişkiler ve Umutlar

Aynı zamanda, Hindistan’la Çin arasında belli toprak sorununun olduğunu vurgulamak gerekir. Şi Cinping’in Delhi’ye ziyareti sırasında, sınır güvenlik birimleri arasında çatışma dahi yaşanmıştı. Pekin Hindistan’ın Arunaçal-Pradeş eyaletine, Delhi ise Çin’in Aksayçin eyaletinde hak iddia etmektedir. Modi, sınır güvenlik birimleri arasındaki çatışma hakkında doğrudan Çin lideri ile konuştu (bkz: önceki kaynağa). Ancak mesele onlar arasında büyük bir hoşnutsuzluk yaratmadı. Çünkü onların hedefleri büyüktür ve her ikisinin güvenlikle ilgili belirli sorunları vardır.

İşte bu açıdan, uzmanlar Hindistan Başbakanı’nın ABD’ye yolculuğuna özel önem verirler. Onu 30 Eylül’de Washington’da çok sıcak karşıladılar. N. Modi`nin ziyareti arefesi Amerikan Adalet Merkezi (AJC), onunla ilgili mahkemeye şikayette bulunmuştu. Washington, hemen Hint tarafını sakinleştirerek, Modi`nin yargı takibine maruz kalmayacağını söyledi (bk Игорь Денисов. Индия хочет видеть в США партнера, а не арбитра и наставника / МГИМО Университет, 10 Ekim 2014).

Obama-Modi görüşmesinde esas olarak savunma konuları ele alındı. Taraflar bu alanda işbirliğini geliştirme ve genişletme konusunda mutabakata vardılar. Fakat nükleer enerji alanında ortak sonuca ulaşamamışlardır. Rusya, Amerika’dan daha ucuz seçenek teklif ettiğinden bu mesele şimdilik açıkta kalıyor.

Hindistan, ABD’nin çeşitli jeopolitik planlarına katılmaktan da imtina etti. Aynı şekilde, IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyonda yer almayacağını söyledi. Ukrayna ile ilgili Delhi, Washington’dan farklı bir tutum sergiliyor. Nihayet, Hindistan Amerika’nın Rusya’ya karşı herhangi bir eyleminde yer almayacak (bkz: önceki kaynağa).

Bunlar ABD’nin Asya-Pasifik havzasında yürüttüğü politika ve bu bağlamda Çin ile olan çelişkileri bağlamında çok ilginçtir. Bu alanda bazı sorunlar duruyor. Hatta Japonya, Çin, Hindistan ve ABD arasında ortak bir görüş yoktur. Uzmanlar düşünüyor ki; Amerika burada hem araya nifak sokuyor, hem de hakim rolünü oynamaya çalışıyor.

Zira Washington bir yandan Japonya, Kore, Vietnam, Tayland ve başka müttefiklerini silahlandırıyor, diğer yandan ise Çin’le ortak bir dil bulmaya çalışıyor. Öyle anlaşılıyor ki, ABD, bölgenin çeşitli devletlerini kullanarak Pekin’e kendi iradesini dikte ettirmeye çalışıyor. Bu, bütün bölgede gerginlik yaratmaya yönelik bir süreçtir. Delhi bunu anlıyor ve Amerika’ya ortak olmak istemiyor. Aynı zamanda, N. Modi iyi anlıyor ki, Washington’la ilişkileri zayıflatmak da olmaz.

Jeopolitik açıdan bunun Hindistan için çok büyük önem taşıyan bir olayla bir ilişkisi vardır. Söz konusu Çin ve Japonya ile bölgesel liderlik ve güvenlik sisteminin oluşturulmasıdır. Delhi, hem bu süreçlerin dışında kalmak istemiyor, hem de herhangi bir gücün etkisi altına düşmeyi kabul etmiyor. Bu nedenledir ki, son yıllarda Hindistan, Amerika ile askeri alanda işbirliğini derinleştiriyor. Rusya meselesinde de Hindistan çok dikkatli davranıyor.

Delhi için en güncel sorun Pakistan’la olan Keşmir meselesidir. Uzmanların görüşlerine göre; Hindistan’da Hindu milliyetçiliğini esas olarak geliştirilen politikalar bu faktörü körüklemiştir. İslamabad, komşu ülkeye hiçbir konuda taviz vermek istemiyor. Öte yandan, Washington iki devlet arasında ihtilaf yaratabilir. Çin’le ilgili olup bitenlerden Hindistan bir sonuç çıkarıyor. Hintli uzmanlar, N. Modi’yi tüm bu sorunları çözebilecek “ebedi politikacı” adlandırıyorlar (bkz: Chandrahas Choudhury. Narendra Modi, Perpetual Politician / Bloomberg View, 15 Ekim 2014).

Şimdilik Hindistan Başbakanı başarılı bir siyaset yürütüyor. Onun Japonya, Çin ve ABD ile ilişkileri geliştirme stratejisini toplum ve uzmanlar olumlu karşılıyorlar. Amerika da sırayla Hindistan’da Çin’e rakip yaratmak planlarını yavaş yavaş hayata geçiriyor. Şimdi bölgede durum bu iki meselenin oranına bağlıdır.

N.Modi, yeni kudretli ve büyük Hindistan’ı yaratabilir mi? Siyasetçileri de düşündüren bu soruya zaman yanıt verecek. Ancak şimdiden bellidir ki; Asya-Pasifik havzasında Japon ve Hindu milliyetçiliği artmaktadır. Çin ise hep kendi konumunu sert bir şekilde savunmuş ve bu anlamda ulusal çıkarlarını gözlemiştir. Bu üç devlet, bu temelde yakın gelecekte karşı karşıya gelebilir mi? Modi ve Abe milliyetçiliği arasında ne gibi farklar vardır? Bu gibi sorulara cevaplar şimdilik yoktur.

Ayrıca Modi’nin, Müslümanlara karşı öyle de sıcak olmayan yaklaşımı ülkenin istikrarını olumsuz etkileyebilir. Çin’de de böyle bir sorunun olduğunu düşünürsek (örneğin, Uygurlarla ilgili ciddi sorunlar vardır), bölgede dini-etnik temelli ihtilafların meydana gelebileceğini tahmin edebilirsiniz. Şunu da dikkate alalım ki; bölgede güçlü Müslüman devletleri bulunuyor. Hindistan, bu “jeopolitik labirent”ten nasıl çıkacak? Şimdilik bilinmiyor.

Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.