ERMENİSTAN’A YARDIMLAR: JEOSİYASET VE ADALET ARASINDA

upa-admin 27 Kasım 2014 2.498 Okunma 0
ERMENİSTAN’A YARDIMLAR: JEOSİYASET VE ADALET ARASINDA

Medyada Batı’nın Erivan’a mali yardımlar yaptığı hakkında haberler yayılıyor. Bu adımı kanıtlamak için, çeşitli sebepler gösteriliyor; insan sağlığından tutun, demokratik reformlara kadar geniş yelpazeli faktörler listeleniyor. Fakat meseleye Güney Kafkasya’daki durum bağlamında yaklaşıldığında, çelişkili bir tablo oluşuyor. Burada bir dizi faktörün siyasi durumu etkilediği gözleniyor. Süreçler bu yönde gelişirse, bu bölgede jeopolitik gerginliği gidermek çok daha zor olacaktır. Bu durum, Batı’yı ciddi anlamda düşündürmelidir.

Destek Geleneği: Adaletsizlik ve Uydurulmuş Nedenler

Avrupa Birliği’nin Ermenistan’daki temsilcilisi Traian Hristea beyan etti ki, örgüt bu ülkedeki reformlara destek vermek konusunda taahhüt almış. Onun sözlerine göre, AB için önemli olan “Ermenistan’ın hangi yönde ilerlediği ve hangi reformları hayata geçirdiğidir” (bkz: Для чего ЕС призывает Армению скорее вступить в ЕАЭС? Заявление посла Траяна Христеа / Panorama.am, 11 Kasım 2014).

ABD’nin Ermenistan’daki Büyükelçisi John Heffern “NATO günleri” adlı etkinlikte Ermeni öğrencilerle görüşmede söyledi ki, bu ülke hem Avrasya Ekonomik Birliği’ne üye olabilir, hem de Batı ile iyi ilişkiler kurabilir (bkz: Посол: Армения может быть участницей ЕАЭС и хорошим партнером ЕС и США / News.am, 12 Kasım 2014).

Ermenistan Ekonomi Bakanı Karen Çşmarityan biraz da ileri giderek, Avrupa Birliği ile yeni ekonomik anlaşma imzalayacaklarını beyan etti. O, birkaç gün önce Brüksel’de AB’nin genişleme ve komşuluk politikası Komiseri Johannes Han’la kurumun 2014-2017 yılları arasında Ermenistan’a 140-170 milyon Euro değerinde yardım edeceği hakkında belge imzaladı (bkz: Министр: Армения надеется на подписание нового экономического договора с ЕС / Azatutyun.am, 11 Kasım 2014). Yayılan habere göre, taraflar ekonomik işbirliği formatını belirlemek için müzakerelere başlamak niyetindeler.

Görüldüğü gibi, Batı, Ermenistan’ın Avrasya Ekonomik Birliği’ne girmesini onunla işbirliği için ciddi bir engel olarak kabul etmiyor, bu ülkede süreçlerin gelişimini izliyor ve imkanı çerçevesinde yardım ediyor. İlginçtir ki, taraflar ilişkileri zayıflatmak istemedikleri gibi, onu daha da geliştirmek ve sistemli hale sokmak arzusundadırlar. Batı Ermenistan’ın AEB kapsamındaki faaliyetini de dikkatten kaçırmayacak ve mümkündür ki, Erivan’ın jeopolitik konumunu dikkatte tutmaya çalışacaktır. Burada onu tamamen Moskova’nın emrine vermek istemiyorlar.

Aslında Batı, Ermenilere karşı hep sıcak hisler beslemiş, hatta onun saldırganlığına bile göz yummuştur. Söylenenleri Batı’nın geçen yüzyılın 90’lı yıllarından bu yana Erivan’a gösterdiği her türlü destek kanıtlıyor. Hesaplamalara göre, 1992 yılından şimdiye kadar ABD Ermenistan’a 2 milyar dolardan fazla mali yardımda bulundu. Dağlık Karabağ’daki bölücülere ise 1998 yılından günümüze kadar 83 milyon dolarlık maddi yardım yaptı (bkz: Azərbaycan yalnız bərabərhüquqlu və qarşılıqlı hörmətə əsaslanan dialoq aparmaq əzmindədir və buna hazırdır, dövlətlərarası münasibətlərin başqa formaları onun üçün qəbuledilməzdir / “Azərbaycan” gazetesi, 27 Mayıs 2014).

Öyle anlaşılıyor ki, Batı, Ermenistan’ın seçtiği jeopolitik yönden bağımsız olarak, ona destek vermek yolunu seçti. Tecrübe gösteriyor ki, bu, bölgede belirli sorunlar yaratır. Uzmanlar meselenin bu boyutunu kastederek, Batı’nın Güney Kafkasya’da yol verdiği hataları inceliyorlar.

Bellidir ki, Batı’nın Ermenilere özel olarak sıcak ilişkisinde lobi faktörü de ciddi rol oynuyor. Obama konuşmalarının birinde bu gerçeği itiraf etti. O, Ermenilerin Amerika’ya verdikleri faydanın bedelini ödeme vaktinin geldiğin söyledi. Ancak meseleye küresel ölçekte yaklaşıldığında, böyle bir ilişkinin verimli, objektif ve adil olmadığına dair kesin bir fikir oluşuyor.

Çifte Standartlar ve Dini Taassup: Gerçeğin Saptırılması

Batı’nın Güney Kafkasya’da dengeli jeopolitik konum gösterebilmemesini belirleyen birkaç faktör var. Burada, her şeyden önce, çifte standart politikasını vurgulamak gerekir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı bununla ilgili defalarca net fikrini söyledi. Gerçekte Bakü, Batı ile hep yapıcı, objektif, samimi ve adil ilişkiler kurdu. Bunu bir çok siyasetçi ve uzmanlar da itiraf ettiler. Azerbaycan’ın Batı’nın enerji güvenliğinin temini konusunda oynadığı rol da yüksek profilli olarak değerlendiriliyor.

Bunların fonunda, Batı’nın medyada Ermenistan’ın saldırganlığını yansıtan uzman görüşleri de sıkça yer alır (bkz: örn., Denis Jaffe.Armenia has always been the aggressor / “The Hill”, 11 Eylül 2014). Uluslararası kuruluşların kabul ettikleri belgelerde de Ermenilerin Azerbaycan topraklarını işgal ettikleri net olarak yazılmıştır. Tüm bunlara rağmen, Batı’nın Ermenistan’a çeşitli yardımlarını sürdürmesini ilk olarak çifte standart politikası ile izah etmek mümkündür.

Öte yandan, burada Hıristiyan dayanışmasının da yer aldığını üzülerek vurgulamak gerekiyor. Modern dünya için belaya dönüşmüş dini radikalizmin genişlemesi fonunda bu, son derece rahatsız edici bir faktör izlenimi veriyor. Sır değil ki, Batı’da İslamofobi gittikçe güçleniyor. Bu konuda uzmanlar ve politikacılar açıkça konuşuyorlar. Eğer devlet düzeyinde de dini faktöre göre farklılıklar ortaya koyulursa, o zaman dünya için ciddi tehditlerin oluştuğunu itiraf etmeliyiz.

Birkaç örnek bu tezi kanıtlıyor. Zira Müslüman ülkeler ile ilgili uluslararası kuruluşlar karar çıkardığında, hemen uygulanıyor. Libya, Irak, Afganistan ve başka ülkelere karşı BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararlar hızlı gerçekleştirildi. Fakat Ermenistan’a karşı uzun yıllardır somut bir adım atılmıyor. Aksine, ona çeşitli şekillerde yardımlar yapılıyor.

Farz edelim ki, Ermeni işgalci birlikleri Azerbaycan’ın işgal edilmiş topraklarında kalmaya, Batı ise Ermenistan’a destek vermeye devam ediyor. Bu hangi siyasetle izah edilebilir? Bir yandan, güya AGİT Minsk Grubu çatışmanın çözümüyle meşguldür, diğer yandan ise burada suçluya yardım ediliyor. Mantık net değildir.

Batı’nın bu tür hareketlerini post-Sovyet coğrafyası ülkelerine eşit kalıpta yaklaşımı ile de izah etmek mümkündür. Onlar her bir devletin somut gerçekleştirdiği politikasını nedense esas almıyorlar. Bu durumda haksızla haklı, terazinin aynı gözünde olur ve “adalet” ilkesini izlemek imkansız hale gelir. Ermenistan’a yüz milyonlarca yardım edilmesi çeşitli nedenlerle izah edilir. Güya bu adımlar bu ülkede iş dünyasının, demokrasinin, insan sağlığının geliştirilmesine yardım adına atılıyor. Fakat bir Müslüman devlet için bunlar yapılmıyor, üstelik, onun karşısına yapay şartlar konuluyor.

Nihayet, Batı’nın Ermenistan politikasını mevcut jeopolitik manzaranın etkilediğini kabul etmek gerekir. Batı’nın kendi konumunu güçlendirmek adına attığı adımlar, gerçek duruma uymuyor. Bununla bir başarı elde edebileceklerini düşünüyorlar. Bu alanda da tecrübe tamamen başka gerçekleri ortaya çıkarıyor. Çünkü bölgesel meselelerde jeopolitik nüfuzu yüksek olan ülke ile hesaplaşmamanın sonu iyi olmuyor. Güney Kafkasya’da Azerbaycan’ın lider devlet olduğunu Batı da açıkça itiraf ediyor. Örneğin, ABD Dışişleri Avrupa ve Avrasya konularında yardımcısının yardımcısı Erik Rubin şöyle bir fikir söyledi: “Azerbaycan’ın önemi, onun ölçülerinden kat kat fazladır”.

Bu durumda neden Azerbaycan’ın topraklarının bir bölümünü işgal etmiş ülkeye bu yardımlar neden yapılıyor? Bizce, bu sorunun üzerinde düşünülürse, iyi olur. Aksi takdirde, Azerbaycan, Batı yandaşlarının samimiyetinden şüphe edebilir. Açıktır ki, bunun kimseye yararı yoktur. Teröre karşı mücadelede daima uluslararası topluluğun yanında olan Bakü’nün, buna ek olarak küresel enerji güvenliğinin teminindeki rolü de yadsınamaz. Demokratik gelişme yolu seçmiş bir ülke, başkalarından da adil tutum beklemekte tam olarak haklıdır. Ermenistan’a gelince, bu devlet dışarıdan ne kadar yardım alsa da, attığı adımlara göre cevap alacak. Sadece zamana ihtiyaç var…

Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.