RUSYA’NIN S-300’LERİ İRAN’A GÖNDERME KARARI ORTADOĞU’DA NELERİ DEĞİŞTİREBİLİR?

upa-admin 28 Nisan 2015 2.119 Okunma 0
RUSYA’NIN S-300’LERİ İRAN’A GÖNDERME KARARI ORTADOĞU’DA NELERİ DEĞİŞTİREBİLİR?

İran’ın nükleer programı için ABD’yle yaptığı görüşmelerde olumlu gelişme olması gerekçesiyle, 13 Nisan’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu ülkeye yönelik “S-300” uçaksavar-füze sisteminin devir teslimine koyduğu yasağı kaldırdığını beyan etti.

Hatırlatalım ki, 800 milyon dolarlık beş adet “S-300” sisteminin alımıyla ilgili Rusya ile İran arasındaki anlaşma, 2007 yılında Tahran’da imzalanmıştı. Ancak İran’ın nükleer programının tartışmalı durumuyla ilgili olarak Rusya tarafı, anlaşmanın icrasını ertelemişti. 2009 yılında İran’ın, Batı kontrolünde az zenginleştirilmiş uranyumu, zenginleştirilmemiş nükleer yakıtla ikame etmekten kaçınması, İran’ı yeni yaptırımlarla yüz yüze bıraktı. BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a saldırı silahlarının verilmesini ve satışını yasaklayan kararın kabulü, buna yasal zemin yarattı. Rusya’nın o zamanki Devlet Başkanı Dimitri Medvedev de, İran’a karşı yaptırımların uygulanmasına taraftar idi ve 22 Eylül 2010’da “S-300” hava savunma sisteminin İran’a satışını yasakladı.

Son zamanlarda İran ile “altı ülke” arasında süregiden görüşmelerde gözlenen gelişmeler, 2 Nisan’da İran’ın nükleer programı çerçeve anlaşmasının sağlanması, Rusya’yı yaptırımların iptali yönünde adım atmaya sevk etti.

İsrail ve ABD’nin Tepkisi

Füze sistemlerinin İran’a teslim tarihi belli olmasa da, onların bu ülkeye verilmesine dair yasağın kaldırılma kararı, İsrail’de büyük endişeyle karşılandı. Rusya tarafı, söz konusu füze sisteminin savunma karakteri taşıdığını esas getirerek, bunun hiçbir devlete, İsrail de dâhil, tehlike yaratmayacağını beyan etti. Fakat İsrail yetkilileri, İran’ın silahlanmasının doğrudan kendi ülkeleri ve bölge için tehlikeli olduğunu bildiriyor.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de kararın endişe doğurduğunu belirtti. Fakat ABD Başkanı Barack Obama’nın karara yaklaşımı daha ilginç oldu. Obama, Rusya’nın adımını doğal karşıladığını, “S-300” sistemlerinin İran’a devredilmesinin şimdiye kadar uzatılmasının şaşırtıcı olduğunu söyledi. Zira yaptırımlar, savunma karakterli silahların satışını engellememektedir. Onun sözlerinden anlaşılıyor ki, Rusya’nın “S-300″lerin satışı ile ilgili 2010 yılında koyduğu yasak, ABD tarafının talebi ve isteği ile olmuştu (Bkz: Obama downplays Russia S-300 supply to Iran, ‘jaws drop’ in Israel / “Russia Today”, 18 Nisan 2015).

İlginçtir ki, Rusya’nın “S-300” uçaksavar-füze sistemini İran’a satma kararının nükleer görüşmelerine göstereceği etkiyle ilgili hem ABD, hem de Avrupa Birliği bir rahatsızlığının olmadığını beyan etti.

Bazı uzmanlar, Kremlin’in “S-300” sistemlerinin İran’a satışındaki yasağın kaldırılma kararını, Rusya’nın İran üzerinde siyasi, ekonomik etkisini artırma ve bu ülke ile askeri-ticari ilişkilerini kurtarma girişimi olarak değerlendiriyorlar. Bununla birlikte, bu adım Rusya-İsrail ilişkilerine de ciddi darbe vurabilir. 2014’te Rusya’nın İsrail’le ticaret hacmi, İran’la ticari hacminin iki katı -3,4 milyar dolar- idi. Başka bir ilginç nokta şudur ki, Ukrayna konusunda dengeli bir tutum sergileyen İsrail, Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmamıştı (Bkz: Чем обернется решение России поставлять Ирану С-300 / “Московский Центр Карнеги”, 15 Nisan 2015).

Beklenildiği gibi, Rusya’nın “S-300” ile ilgili kararının İsrail’le ilişkilere darbe vurduğunu demeye esas veren hususlar ortaya çıkıyor. Nitekim söz konusu karardan sonra, İsrail tarafı faşizmin yenilmesinin 70. yıldönümü dolayısıyla Rusya’da yapılacak törenlere yüksek rütbeli resmi temsilci göndermekten vazgeçti. İsrail adına etkinliklere katılması beklenenler arasında Devlet Başkanı Reuven Rivlin, Başbakan Benjamin Netanyahu ve bazı bakanların isimleri geçse de, sonunda İsrail’in Moskova’daki büyükelçisinin gönderilmesine karar verildi. İsrail tarafı bu adımın, Rusya’nın “S-300” kararı ile ilişkili olduğunu doğrudan itiraf etmese de, gerek Rusya, gerekse İsrail’de ve uluslararası kamuoyunda mesele bu şekilde karşılandı (Bkz: Fury in Russia as Israel declines to send high-level official to WWII commemoration / “Ynetnews”, 20 Nisan 2015).

“S-300” Sistemleri İran İçin Ne Derece Önemlidir?

Vaktiyle Sovyetler Birliği İran’ın esas askeri tedarikçisi rolündeydi. Fakat SSCB’nin dağılması ve uluslararası ilişkilerde güç dengesinin değişmesiyle İran, daha çok Batı ile ilişkilere ilgi gösterdi. Bununla birlikte, 2000’li yılların başlarında İran’ın nükleer programı ile ilgili oluşan anlaşmazlık, Tahran’ı yeniden Kremlin ile yakınlaşmaya itti. Nükleer meselesinin taraflar arasındaki askeri, ekonomik iş birliğine vurduğu zarara rağmen, İran tarafı ilişkilerin sürdürülmesinde çıkarlıdır.

Bazı görüşlere göre, son yıllarda Libya, Irak, Suriye ve Yemen gibi ülkeler güvenli hava savunma sistemlerine sahip olmadıkları için Batılı devletlerin havadan bombardımanına maruz kalmıştır. Hava savunma sistemi güçlü olan ülkelere karşı ise esasen, doğrudan hava saldırılarından çekinilir, bu ülkelere diplomatik baskı yapma, iç istikrarı bozma gibi yöntemlerle etki edilmeye çalışılır. Kabul edilir ki, şu anda yapılan nükleer görüşmeleri de İran’ın nükleer tesislerinin bombalanmasına giden yolda Batı için “barışçı” imaj yaratma amacı taşıyor. Bu nedenle İran’ın kendini ve nükleer tesislerini korumak için “savunma duvarı” yaratmasına yol verecek “S-300” füze sistemlerini almasının önündeki engelin ortadan kalkması, Batı’da kızgınlıkla karşılanıyor (Bkz: Russia s Missile Wall in Iran / “New Eastern Outlook”, 18 Nisan 2015) .

Sanki bu olasılıklara yanıt olarak, İsrail medyasında şöyle bir fikir yer alır ki; “S-300” sistemi, İran’ın nükleer tesislerini tecrübeli ve Sovyet askeri tekniğine vakıf olan İsrail Hava Kuvvetleri’nin darbelerinden koruyamaz (Bkz: S-300 will not prevent potential Israeli strike on Iran / “ynetnews”, 13 Nisan 2015).

Benzer mesajı Obama da röportajlarının birinde belirterek, Rusya’nın “S-300” hava savunma sistemi ne kadar iyi olsa da, gerektiğinde ABD kuvvetlerinin onun üstesinden gelebileceğini iddia etmiştir (Bkz: US can ‘penetrate’ S-300 air defenses in Iran if necessary – Obama / “Russia Today”, 22 Nisan 2015).

Öte yandan, uzmanlara göre; İran’ın askeri açıdan hazırlık seviyesi yer aldığı bölgesel standartlarla karşılaştırıldığında o kadar da yüksek düzeyde değildir ve esasen savunma niteliği taşır. Üstelik, ülkenin eski teknolojik donanımlı ordusunun yeniden modern silah ve cephaneyle donanımına ihtiyaç var. Genel olarak, İran ordusunun modernleştirilmesine 40 milyar dolar kaynak gerekir (Bkz: Why Russia Ended its Ban on Selling Advanced Air Defense Systems to Iran / “The Moscow Times”, 14 Nisan 2015). O sebeple, “S-300” füze sisteminin alınması, İran hava savunma sisteminin geliştirilmesinde önemli ilerleme olabilir.

Öte yandan, İran’ın güvenlik kaygılarını artıran önemli noktalardan biri bölgedeki rakiplerinin askeri gelişme düzeyidir. İsrail’le birlikte, Suudi Arabistan ve diğer bazı Arap devletleri de İran’la bölgesel nüfuz mücadelesindedir. Üstelik, bu ülkeler İran karşısında gözle görülür askeri avantaja sahiptir. Öyle ki, Suudi Arabistan 2014 yılında askeri teçhizat, silah-mühimmat ithalinde Hindistan’ı da geçerek 6,4 milyar dolar maliyetle ilk sıraya yükselmiştir. İran’ın diğer bir rakibi olan Birleşik Arap Emirliği ise 2,2 milyar dolar harcamayla dördüncü sıradadır (Bkz: Why Russia Ended its Ban on Selling Advanced Air Defense Systems to Iran / “The Moscow Times”, 14 Nisan 2015). Geçen yıl Suudi Arabistan 1,5 milyar dolar, BAE ise 105 milyon dolar değerinde askeri hava donanımı aldı. “İran’ın bulunduğu bölgedeki gergin durumu dikkate alırsak, modern hava savunma sistemleri onun için çok önemlidir”, diyen Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un sözleri de İran’ın askeri açıdan hassas taraflarından birine dikkat çekiyor (Bkz: Will Russia s S-300 Missile Defense Systems Really Empower İran? / “The Moscow Times”, 14 Nisan 2015).

Sergey Lavrov’un “S-300” ile ilgili kararla ilgili değindiği bir nokta ise; Bakan’ın bunu Yemen’deki olaylarla ilişkilendirmesi oldu. Lavrov, İran’a komşu bölgelerde, dolayısıyla da son haftalarda Yemen’deki askeri süreci gerekçe göstererek, hava savunma sistemlerinin gerekliliğini dile getirdi. Bu nedenle tahmin etmek olur ki, Suudi Arabistan’ın Yemen’de yürüttüğü askeri operasyonlara müdahale etme imkanı kısıtlı olan Rusya, bu yolla en azından Suudi Arabistan’ın bölgedeki esas rakibi olan İran’ın askeri gücünü artırabileceği mesajını vermeye çalışıyor.

Bütün bunlar şunu demeye esas verir ki, İran Rusya’nın “S-300” uçaksavar-füze sistemlerine büyük ihtiyaç duyuyor. Bu sistemin herhangi bir gerçek savaş koşullarında kullanımı hakkında bilgi mevcut değildir. Fakat 1970’li yılların sonunda SSCB’de üretilen, daha sonra Rusya tarafından geliştirilen “S-300” şu anda dünyada en güçlü füze sistemlerinden biri olarak kabul edilir. Üstelik bu sistemlerin İran’a taşınması için 6 yıla yakın zaman gerektiği dikkate alındığında, şimdiki durumda Rusya’nın adı geçen kararının, İran’ın savunma koşullarında gerçek bir değişiklik olmaktan ziyade, siyasi manevra niteliği taşıdığı söylenebilir.

Kaynak: Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.