MUSTAFA KOÇ’UN ARDINDAN: NEDEN BU KADAR ÜZÜLDÜK?

upa-admin 27 Ocak 2016 2.133 Okunma 0
MUSTAFA KOÇ’UN ARDINDAN: NEDEN BU KADAR ÜZÜLDÜK?

İzmit’e ortağı olduğumuz alışveriş merkezinin açılına doğru yoldaydım haberlerde ‘Mustafa Koç kalp krizi geçirdi’ diye gördüğümde… Hemen hayatta en güvendiğim doktor olan annemi aradım; “40 dakika ilk müdahale yapmışlar, helikopter geliyormuş ne diyorsun” dedim. “Yapay kalp deneyeceklerdir, inşallah iyi olur” dedi; meğer tıbben çok çok düşük ihtimal olduğunu üzülmeyeyim diye söylememiş…

Ve İzmit soğuğunda oturmuş açılışı beklerken gördüm haberi. Benden bir kaç dakika sonra Esas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Kamışlı da açılış konuşmasına “Maalesef Mustafa Koç’u kaybettik” diye başlayacaktı ve bir feryad “ah”ı yükselecekti törene katılanlardan. Kocaeli Valisi de konuşmasına Mustafa Bey’in şehre ve ülkeye olan katkısından bahsederek başladı. Öğle yemeğinde yanımda oturan patronum anlattı; “Ay başında birlikteydik Bolu’da. Bana Ocak ayındaki yoğun tempolu programını anlatmıştı heyecanla” dedi. O da çok üzgündü…

Akşam, Koç ailesini benden daha iyi tanıyan yakın arkadaşlarımla yemekte onu konuştuk ve hastaneye gitme şansı bulan bir tanesinden hastanedeki durumu birkaç kelime ile dinledik. Çok üzgündük; aslında aynı renklere aşık olduğumuz için hepimiz muhtemelen ilk kez Beşiktaş formasındaki Beko ile tanışmıştık Koç Grubu ile… Belki de bazıları Sek Süt ile tanımıştı onları. Nihayetinde kimimiz lisesinde okumuş, kimimiz üniversitesinde, bir çoğumuz da kariyerine Koç Holding ile merhaba demişti. İş için Cumartesi geceyarısı Kuveyt’e geldiğim için gidemedim cenazeye, ama aklım da kalbim de Altunizade’deydi tüm Pazar günü.

İyi de, aslında hiç birimiz yakından tanımıyorduk Mustafa Koç’u, bir kaçımızın merhabalaşmışlığı ve biraz laflamışlığı vardı belki de… Peki öyleyse neden birkaç gündür üzerimizde yoğun bir zihin yorgunluğu ve bitmek bilmeyen bir üzüntü var? Evet, hayatımda ilk kez tanımadığım bir insan için niye bu kadar üzüldüm diye birkaç gündür kafa yoruyorum ve sanırım ilk kez hepimiz kadar tanıdığım birisi hakkında bu kadar uzun yazıyorum.

Kariyerime Vehbi Bey’in bayilik verdiği Koç Grubu’nun İstanbul ve dolayısıyla Türkiye’de ilk bayilerinin yönetimiyle başlamıştım. Orada gerçek bir İstanbul beyefendisi olan Emirgan bayisi Hamit Bey’den dinlemiştim Vehbi Bey’in Cuma namazlarına Emirgan Camii’ne geldiğini ve şirketin o günlerini. Yaşamak için İstanbul’a ilk gelişim idi 2006; Koç logolu ve “müdür” yazılı bir kartvizitin saygınlığını o günlerde gördüm. Koç’un müdürü olmak önemli bir şey idi bu şehirde. İstanbul iş dünyasını, ticaret hayatını Koç Grubu’nda geçirdiğim bir yılı biraz aşkın sürede öğrenmeye başlamıştım. Çin’e taşındığımda da, Koç Grubu’nun oradaki bir şirketinde çalışan arkadaşlarımdan birisini aramıştım ilk günlerde (Çin’de yaşayan tek tanıdığım Türk oydu zira).  Şöyle bir baktığımda; kariyerimin gidişatında etkili olan kişilerin, birçok yakın dostumun, kısaca benim hayatımda epey yeri vardı Koç’un, peki ama neydi diğer insanların bu kadar yüreğine dokunan?

Düşündüm epey… Tabii herkesin farklı yaşanmışlıkları, hatıraları ve algıları var, ancak aslında ben ve benim gibiler için Mustafa Koç deyince o kadar çok şey var ki hepimizin yüreğine, hayallerine, umutlarına dokunan…

  • Nihayetinde hepimiz TV’de canlı yayında izlemiştik Mustafa Koç’u Madame Tussaud’s Müzesi’ndeki o ucube Atatürk büstünü göğsümüzü kabartan yenisi ile nasıl değiştirttiğini anlatırken.
  • Çağdaş medeniyet seviyesi hedefiyle büyütülmüştük ya hep, işte aslında Mustafa Koç’un Koç Holding’iydi dünyanın en büyük 200 şirketi arasına giren ilk Türk şirketi olarak. Dünyanın en iyi futbol kulübü Barcelona’nın formasında Beko yazıyordu ya, işte çağdaş medeniyet seviyesine Mustafa Koç yönetiminde çıkmıştı Koç Holding dolayısıyla biz.
  • Davos’da Dünya Ekonomik Forumu’nda 10 Küresel Etki Şampiyonu’ndan birisi olarak konuşacaktı birkaç gün önce vefat etmeyip de o uçağa binebilseydi. “Ben gelişmekte olan bir ülkeyi temsil eden tek etki lideri olarak, benzer kültürlerden başka liderleri de bu konuya sahip çıkmaları yönünde cesaretlendirmek istiyorum. Unutmayalım ki, kadınların yeterince özgürleşmediği, güçlenmediği, eğitim ve istihdam olanaklarına erişemediği bir dünyada kalkınma da mümkün olmayacaktır.” diyecekti hepimiz ve gelişmekte olan ülkeler adına.
  • Minnesota Ekonomi Kulübü ve George Washington Üniversitesi Politika Bölüm Başkanı, eski Amerikalı politikacı Mark Kennedy’nin dünkü Hürriyet Daily News gazetesindeki yazısında dediği gibi, “ülkesini ne kadar sevdiğini yurtdışı seyahatini yarıda kesip gelerek göstermesi” idi Bay Kennedy gibi bizi de etkileyen… Veya Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu’nun Holding’deki veda konuşmasında bahsettiği gibi, onun cümleleriyle: “Eğer mutlu bir insansanız; Çevrenizde hayatın size sunduklarını kucaklayıp onları paylaşmayı bilirseniz; Daima enerjinizi yüksek tutarsanız; Bu enerjiyi etrafınızdakileri harekete geçirmek için kullanırsanız; Hayattan keyif almayı bilip etrafınızda iyimserlik dalgası yaratırsanız; Şirketinizin, arkadaşlarınızın, ailenizin güneşi olur,Yani Mustafa Bey’i olursunuz. İnsanları aydınlatır ve ısıtırsınız.”.  Yani hayatın bize sunduklarını kucaklamak ve paylaşmak idi Mustafa Koç.

Çok şey var daha sayılacak eğitim, sanat, engellilerin sosyal yaşama katılması ve şu an aklıma gelmeyenler… Yani diyorum ki, kısaca soyadı değildi karlı bir İstanbul sabahında 10.000 kişiyi Altunizade’de toplayan. Düşündüğünü çekinmeden söyledi, büyük bir vizyon koydu ve ona inanan ekibi ile bir bir bunları gerçekleştirdi. Çağdaş medeniyet seviyesi de oydu bizim için, yabancı yatırımın yavaşladığı dönemde Bay Ford’u getirip Türkiye’ye yatırım yapan, tek petrol rafinerimizi ve ilk Milli tankı yabancılara kaptırmayan babayiğit de o.  O yüzden Amerikalı Kennedy’nin sorduğu taksicilerden duyduğu gibi, her kesiminden saygı görüyordu ve biliniyordu ki ne yaparsa yapsın Türkiye için güzel şeyler yapar.

Bir bir gerçekleştirmişti ya hayallerini ve şimdi sıra geldi gerçek bir dünya markası olmaya diye hedef biçmişti son Üst Düzey Yöneticiler toplantısında. İşte o yüzden çok üzüldük be abi… Mustafa Koç benim gibi bu ülkeye gönül vermiş, daha güzel bir dünya ve daha mutlu bir Türkiye için çalışan herkes için bir kahramandı; çünkü hayallerimiz, umutlarımızdı ve bunu da her güzel şey gibi kaybedince anladık.

Giderken bile ders verdi hepimize.. Daha gidilecek çok yer, görülecek çok liman, tutulacak çok el, fethedilecek çok kalp var. Mustafa Koç’dan aldığımız heyecan ile artık emanet bizlerde. Ruhun şad olsun, Güle Güle Patron…

Köken GÜNEŞ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.