PUTİN’İN BAŞININ “TATLI” BELASI: RAMAZAN KADİROV

upa-admin 07 Mart 2016 2.476 Okunma 0
PUTİN’İN BAŞININ “TATLI” BELASI: RAMAZAN KADİROV

Rusya’nın Kuzey Kafkas Yönetim Birimi içerisinde yer alan Çeçenistan Özerk Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanı Ramazan Kadirov, Nisan 2016 itibarıyla bitecek olan görev süresinin ardından “yeniden” Başkanlığa aday olmayı düşünmediğini geçtiğimiz günlerde açıkladı. Katıksız bir Putin yandaşı olarak bilinen ve Çeçenistan’daki ayrılıkçı hareketlerin ciddi anlamda etkisizleştirilmesi anlamında çok önemli bir rol oynamış olan Kadirov, 2007 yılından bu yana Devlet Başkanlığı koltuğunda oturmaktadır. Çeçen ayrılıkçılarına, Putin muhaliflerine ve Kuzey Kafkasya’da önemli bir etkinlik alanına sahip “Kafkasya Emirliği” ya da bölgedeki IŞİD mahfillerine karşı sert ve taviz vermeyen bir tutum sergileyen Kadirov, zaman zaman “çılgınlık” seviyesinde görülebilecek tutarsız ve ulusal/uluslararası bağlamdan kopuk açıklamalar da yapmaktadır. Özellikle Rusya içerisindeki muhalif gruplara yönelik tehditkar açıklamaları ve uygulamaları, Rus mafyası ile yakın ilişkiler içerisinde olduğuna yönelik söylentiler ve Çeçen ulusçuları tarafından davaya zarar veren bir “hain” olarak görülüyor olması, Ramazan Kadirov’u tanımlarken üzerinde durulması gereken hususlar arasındadır. Ne var ki, görevi bırakacağına yönelik son açıklamasının ardında başka bir gerçeklik bulunmaktadır.

Ramazan Kadirov’un babası Ahmed Kadirov, Birinci Çeçen Savaşı (1994-1996) esnasında Çeçen ulusal mücadelesine destek veren bir isim iken, İkinci Çeçen Savaşı esnasında ve sonrasında taraf değiştirmiş ve Vladimir Putin ile oldukça yakın ilişki tesis etmiştir. Bu ilişki, İkinci Çeçen Savaşı’nın Rusya lehine sonuçlanmasının ardından Ahmed Kadirov’un Putin tarafından Çeçenistan Devlet Başkanlığı makamına getirilmesiyle sonuçlanmıştır. Ahmed Kadirov, Çeçen ulusçuları tarafından, kendi kişisel rahatını ve bekasını ulusunun çıkarları ve beklentilerinin önüne yerleştiren bir oportünist, hatta bir hain olarak yaftalanmıştır. Ne var ki, Kadirov’un bu hamlesi, Putin’in kişiliğini çözmüş ve Rusya’nın yeniden yükselişi sonrasında Kuzey Kafkasya’da dengenin Rusya lehine değişeceğini görmüş bir siyasetçinin, gerek kendi halkının daha fazla yıpranmasını önlemek, gerekse de bölgeyi kendi kişisel hesapları ve beklentileri çerçevesinde yönetmek yönünde attığı bir adım olarak da değerlendirilebilir. Belki de Kadirov, Rusya’ya yakın durarak, bölgesine daha fazla devlet yatırımı çekmek ve “şüpheli” olarak görülmeyeceği için iç politika anlamında daha rahat adım atabilmek yönünde bir strateji benimsemiş de olabilir. Ancak Ahmed Kadirov’un düşüncesi ne olursa olsun, bu, onun Çeçen ulusçuları ve ayrılıkçı harekete yön veren isimler tarafından olumsuz bir bağlamda algılanmasının önüne geçememiştir. Nitekim Ahmed Kadirov’un ölümü de Çeçen milislerin düzenlediği bir saldırıyla gerçekleşmiştir.

Yaşının genç olmasından dolayı önce Başbakan Yardımcılığı yapan Ahmed Kadirov’un oğlu Ramazan Kadirov ise, gerek babasının mirasını ve düşüncesini devam ettirmek, gerek babasını öldürenlerden intikamını almak, gerekse de kendisini ispatlayarak Kuzey Kafkasya özeli ve Rusya genelinde sözü dinlenen bir isim olabilmek amacıyla her daim Putin’e yakın durmuştur. Hırslı, saldırgan ancak her daim stratejik düşünmeyi başaran bir isim olan Ramazan Kadirov, genellikle ilginç ya da sivri açıklamaları ile gündeme gelmiştir. Kadirov, Çeçenistan’daki siyasal sistemi kendi kişiliği üzerinden yeniden inşa ederken, toplumda önemli bir yeri olan İslami eğilimleri de göz önünde bulundurduğunu gösterebilmek amacıyla, “seküler” bir siyasal sisteme sahip Rusya’ya bağlı olmasına karşın, İslam Şeriatı’na referansla kanunlar çıkarılmasını ve kararlar alınmasını da sağlayabilmektedir. Rusya, Kuzey Kafkasya’yı Vladikavkaz’daki “Genel Vali” üzerinden yönetmeye çalışmasına karşın, Kadirov, Putin ile olan iyi ilişkilerinden faydalanarak ve Çeçenistan’da istikrarı sağlamış olmasının da bilincinde hareket ederek, kendisini Vladikavkaz’daki valinin nüfuz alanı dışına taşımaktadır. Hatta Kadirov’un Kuzey Kafkasya’nın tamamını yönetmeye hevesli bir isim olduğu da söylenebilir. Ramazan Kadirov, Rusya’nın federal polis teşkilatını Çeçenistan’a sokmayarak ve kendisine bağlı 30 bin kişilik bir ordu oluşturarak siyasal gücünü de konsolide etmiştir. Katıksız bir Putin taraftarı oluşu, Çeçen milislerini kendisine “düşman” olarak görüyor olması ve bölgede zaman zaman yaşanan silahlı saldırılara karşın, Çeçenistan’ı Rusya için daha güvenli bir yer haline getirmiş olması, Kadirov’un rahat ve daha özerk hareket ediyor olmasının önemli nedenlerindendir. Kuzey Kafkasya’nın, güvenlik açısından Rusya’nın “yumuşak karnı” olarak değerlendirildiği dikkate alındığında, Kadirov gibi isimlerin Putin için ne denli önemli olduğu daha rahat anlaşılabilir.

Ramazan Kadirov, Çeçenistan’da istikrarı ve güvenliği sağladığı için, federal polis gücünden bağımsız hareket edebilmekte ve kendisine ait bir ordu da bulundurabilmektedir. Bunun yanında, Çeçenistan, gerek Kadirov’un kişiliği, gerekse de yeni bir bölgesel çatışmanın merkezi olmasının engellenmesi çerçevesinde, Rusya Federal Bütçesi’nden en çok pay alan özerk cumhuriyetlerden biri konumundadır. Kadirov, bu durumu kendi siyasal meşruiyetini arttıracak en önemli hususlardan biri olarak kullanmaktadır. Ne var ki, Ramazan Kadirov, birçok açıdan da Putin ve Rusya açısından baş ağrıtan bir aktör konumuna da haizdir. Bunun en önemli nedeni, Kadirov’un, kendisini Putin’e ispatlayabilmek için, Putin muhalifi siyasetçi ve gazetecilerin “esrarengiz” bir şekilde ortadan kaybolmasında ya da katledilmesinde payı olduğuna dair şüpheler bulunmasıdır. Gerek 2006 yılında öldürülen muhalif gazeteci Anna Politkovskaya, gerekse de geçtiğimiz yıl öldürülen Rusya muhalefetinin önemli isimlerinden Boris Nemtsov suikastleri bağlamında, Kadirov’un daha önceden bu isimlere yönelik dillendirdiği tehditlere referans gösterilerek değerlendirmelerde bulunulması bu minvalde önemlidir. Yine Rusya’nın eski başbakanlarından ve muhalefetteki RPR-Parnas Partisi’nin lideri Mihail Kasyanov’u bir tüfeğin dürbününden hedef olarak gösteren fotoğrafı kişisel sosyal medya hesabından yayınlaması, mevcut konjonktürde Rusya yönetimini köşeye sıkıştıran bir başka husus olarak değerlendirilebilir. Kadirov’un Rusya açısından yarattığı bir başka sorun ise, onun sahip olduğu siyasal/yönetimsel özerkliğin, diğer federe cumhuriyetlerin başında bulunan ya da bu cumhuriyetlerin başına geçmek isteyen isimlerce de örnek alınabilmesi ihtimalidir. Merkezi bütçeden aldığı pay, Şer’i hükümleri göz önünde bulunduran bir hukuk sistemi geliştirmesi ve kendisine ait bir ordusu olması gibi hususlar bu özerkliği yansıtmaktadır. Federal bir yapıya sahip olan ve dağılma korkusunu her daim yakından hisseden Rusya’da, böyle bir eğilimin belirginleşmesi, Moskova açısından hiç de olumlu bir gelişme değildir. Ramazan Kadirov, Rusya içerisinde, Vladimir Putin’den sonra en güçlü lider konumundadır. Bu durum, bir yandan Çeçenistan’ın istikrarı açısından önemliyken, diğer yandan da onun olmaması durumunda, bütün bir sistemi Kadirov’un kişiliği özelinde kurgulanmış Çeçenistan’da nele yaşanabileceğine dair herhangi bir söylemde bulunulabilmesini zorlaştırmaktadır.

Ramazan Kadirov’un Nisan 2016 itibarıyla görev süresinin dolmasıyla birlikte yeniden aday olmayacağını belirten açıklaması, aslında bir taktik gereği ortaya konmuştur. Kadirov, kendisi olmadan Çeçenistan’ın ekonomik gelişiminin duracağını ve siyasal istikrarının ortadan kalkacağını belirten analizlerin ortaya konmasını sağlamak ve böylece kendisini halkı için “vazgeçilmez” bir isim olarak göstermek istemektedir. Hatta bunun için kısa bir süreliğine de olsa yönetimi kendi kontrolünde olacak ama bunu açıkça yansıtmayacak isimlere bırakmayı dahi göze alabilir. Nitekim Çeçenistan’da işlerin kötüye gitmesi halinde yeniden göreve davet edilebilecek ve bu kez çok daha otoriter ve üstelik “meşruiyet” bağlamında daha kuvvetli bir yönetim yapısı oluşturabilecektir. Kadirov, aynı zamanda, özellikle muhalif siyasetçilere, düşünürlere ve gazetecilere yapılan tehditlerin ve “esrarengiz suikastlerin”  arkasındaki isim olarak görüldüğü için, hem Putin’i rahatlatmak hem de Putin’in eleştirilere karşı elini kuvvetlendirebilmek adına, “geri adım” atabileceğini göstererek “sadakatini” ispatlamış olacaktır. Böylece geleceğe yönelik bir yatırım yapmış olacak ve ileride Rusya Federal Hükümeti’nde önemli bir görev alma noktasında önemli adaylardan biri haline gelmiş olacaktır. Yani, Ramazan Kadirov’un “görevi bırakacağına” dair açıklaması, kendisi adına bir “son” değil, yeni bir başlangıç olma niteliğine haiz olabilir. Tabi ki, son karar, kendisinin “manevi” bir baba olarak gördüğü Vladimir Putin’in olacaktır.

Yrd. Doç. Dr. Göktürk TÜYSÜZOĞLU

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.