TÜRK ASKERİ SURİYE’DE: TERÖRE AĞIR DARBEYE ULUSLARARASI DESTEK

upa-admin 26 Ağustos 2016 1.974 Okunma 0
TÜRK ASKERİ SURİYE’DE: TERÖRE AĞIR DARBEYE ULUSLARARASI DESTEK

Suriye krizinin sürprizleri devam ediyor. Dünyanın ve bölgenin büyük devletleri bu ülkedeki olaylara aktif müdahale etmektedirler. Açıkçası, şimdi Suriye bir bataklığı hatırlatıyor. Birkaç yıldır, ABD başta olmak üzere Batılı devletler, Rusya, İran ve Suudi Arabistan burada mücadele ediyor. Fakat halen somut sonuç yoktur; silahlı çatışmalar durmuyor ve terör diğer bölgeleri de tehdit etmektedir. Bu arada Türkiye özel kuvvetleri Suriye’nin kuzey bölümünde Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) güçlü destek vermeye başladı. Artık stratejik açıdan önemli Cerablus şehri terör örgütünden temizlendi. Ankara, sürecin bütün olarak bölgenin IŞİD ve PYD’den tam temizleneceği zamana kadar süreceği hakkında bilgiler yayıyor. İlginçtir ki, büyük devletler Türkiye’nin bu adımına o kadar da itiraz etmemişlerdir. Hatta Amerika, Fransa ve Almanya, kesin olarak Ankara’nın yanında olduklarını beyan etmişlerdir. Bunlarla birlikte, uzmanlar Suriye’ye asker göndermenin ciddi riskli taraflarının da olduğunu vurguluyorlar. Süreçler nasıl sonuçlanabilir?

“Fırat Kalkanı”: Ankara Özel Operasyonlara Başladı

Özgür Suriye Ordusu, artık Türkiye özel kuvvetlerinin yardımı ile ülke sınırından 20-30 kilometre mesafede olan Cerablus kentinde temizleme çalışmaları yapıyor, burada resmi kurumların faaliyetlerinin onarımı ile meşguldür. Askeri operasyona Türkiye “Fırat Kalkanı” diyor. Bunun hem askeri, hem de jeopolitik anlamı vardır. Zira operasyon ile Fırat’ın Batı kıyılarını savunmak ve burada Türkiye’nin çıkarlarını sağlamak söz konusudur.

Bu olay, dünya medyasında da önemli bir durum olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, sorunun jeopolitik yönü üzerinde geniş duruyorlar. Öyle anlaşılıyor ki, büyük devletlerce Türkiye’nin Suriye’ye askeri güç göndermesine olumlu yaklaşılmaktadır. Rusya basınının yaydığı bilgiye göre, Ankara, ABD, Rusya ve İran’ı bu operasyonla ilgili zamanında bilgilendirmiştir. Hatta askeri operasyonların zamanını da belirlemiştir: 15 gün (bkz.: örn., Антон Подковенко. Турция заранее оповестила Россию, США и Иран о вторжении в Сирию / “Vesti.ru”, 24 Ağustos 2016).

Rus yazarın görüşüne göre, “her durumda, Türkiye’nin bölgedeki politikasının değiştiği ortadadır. Ankara, Moskova ve Washington’la yeni temas noktaları arıyor. Belki Cerablus`daki operasyonun gelişimi sırasında Suriye krizinin düzenlenmesinde yeni güçler oranının nasıl olacağını söylemek mümkün olacaktır” (bkz.: önceki kaynağa).

Onu belirtelim ki, Batılı uzmanlar da yaklaşık aynı görüşteler. Demek ki, Türkiye, bu adımı atmadan önce operasyonun içeriğini ve amacını gerekli gördüğü çevrelere oldukça doğru anlatmıştır. ABD, Rusya, Fransa, Almanya, İran gibi ülkelerden verilen beyanatlar, belirtilen fikirler bunu doğruluyor. Böylece, Türkiye’nin modern dönemin önde gelen askeri ve iletişim yöntemlerini kullanarak davrandığı sonucuna varmak mümkündür. Bu husus oldukça büyük önem arz etmektedir.

Gözlemciler dikkati ona yöneltiyorlar ki, Cerablus’a operasyon ABD’nin Başkan Yardımcısı Joe Biden’in Türkiye’ye geliş günü oldu. Ülkenin Başbakanı Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmeden sonra Amerikan yetkilisi Ankara’ya geç geldiği için özür diledi. O, Washington’un Türkiye’ye en iyi dost olduğunu beyan etti.

Başbakan Binali Yıldırım, birkaç telekanala verdiği röportajda bu sözlerin arkasında somut olguların durduğunu kaydetti (bkz.: Başbakan Yıldırım Habertürk, Show Tv, Bloomberg HT ortak yayınında konuştu / “Habertürk”, 24 Ağustos 2016).

Ek olarak, Washington Kürt radikal gruplarının Fırat’ın doğusuna çekileceğine teminat verdi. Devlet Bakanı John Kerry, bundan bir gün sonra dedi ki, PYD-YPG güçleri söz verildiği konuma çekilmeye başladılar. Bunu, Kerry, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile telefon konuşmasında söyledi (bkz.: Kerry: PYD Fırat’ın doğusuna çekiliyor / “Habertürk”, 25 Ağustos 2016). John Kerry’nin söylediğinin gerçek olup olmadığı önümüzdeki günlerde belli olacak.

Büyük Savaşın Başlangıcı: Zafer Kazanma Şansı

Tüm durumlarda şöyle izlenim oluşuyor ki, Washington, Türkiye meselesine son derece hassasiyetle yaklaşmaya başladı. Bu ülkenin Batı’nın güvenliği için ciddi rol oynadığı herkes tarafından kabul edilmektedir. NATO’dan onun çıkarılması mümkün değildir. Aksine, o da hissediliyor ki, AB’nin büyük devletleri Ankara’ya desteği güçlendirmişler. Cerablus`a operasyonu, Paris “memnuniyetle karşılıyoruz” diye değerlendirmiş, Berlin ise “bu, Türkiye’nin doğal hakkıdır” demiştir. Rusya, operasyona güçlü destek vermese de, ciddi itiraz da etmemiştir. Kremlin, süreçlerin barışa götürmesini arzuladığını belirtmiştir. Beşar Esad meselesine göre ise, genel durumu endişe verici olarak değerlendirilmiştir.

Bunlara ek olarak, Şam’ın tepkisi merakla bekleniyordu. Beşar Esad yönetimi, Türkiye’nin bu hareketini eleştirdi ve Suriye topraklarının işgali olarak nitelendirdi. Ancak uzmanlar belirtiyorlar ki, Suriye’de şimdi birkaç ülkenin özel kuvvetleri vardır. O zaman böyle çıkıyor ki, bu ülkede “işgal”le egemenliğin sınırı kaybolmuştur. Sadece istikrar oluşumundan sonra kimin kim olduğu bilinir.

Meselenin diğer yönü, Suriye’nin kuzeyinin Kürt grupları tarafından aslında istila edilmesine bağlıdır. Bu yüzden, ABD ve hatta Irak Kürt Özerk Bölgesinin liderleri Ankara’nın hareketlerine itiraz edemiyorlar. Onlar, terörle mücadelede Türkiye’nin yanında olduklarını beyan etmişlerdir.

Tüm bunlar, Ortadoğu’da jeopolitik manzaranın yeniden değişmekte olduğunu gösteriyor. Somut olarak, Türkiye kendi iradesini ortaya koyarak kendisinin güvenliğini sağlamak yönünde cesur bir adım atmaya hazır olduğunu göstermektedir. Fakat sorunun başka yönlerini de unutmamak gerekir. Mesele şu ki, Suriye, gerçekten bir bataklıktır. Buraya dahil olan, buradan nasıl çıkacağını da iyi düşünmelidir. ABD, halen Suriye’yi terk edemiyor. Fransa, askerlerini buraya göndermenin ağır bedelini ödüyor. Genel olarak Avrupa ülkeleri, Suriye krizinin yarattığı göç sorununun çözümünde aciz kalmışlardır. İran, seçilmiş askerlerini bölgeye göndermiş, fakat ciddi kayıplar vermektedir. Hangi başarı kazandığı ise belli değildir.

Bunlardan başka, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan ve başka ülkeler de Suriye’den sağsalim kurtulamıyorlar. Bunların arka planında, Türkiye’nin adımının aslında hayli ciddi risk taşıdığı gözükmektedir. Ancak Türkiye’nin bu konuda durumu onların hepsinden farklıdır. Mesele şuradadır ki, Suriye’de faaliyet gösteren radikal gruplar, hem Türkiye’de terör eylemleri düzenliyor, hem de sınırdan geçerek çeşitli yerlerde katliamlar yapıyorlar. Böylece sadece Suriye’ye değil, Türkiye’ye karşı da tehdit olduklarını açıkça gösteriyorlar. Bu nedenle, Türkiye’nin tepki vermesi doğaldır.

Onların sırasında bulunan ve PKK’nın Suriye kolu denilen PYD ise, apaçık Ankara’yı tehdit etmektedir. Türkiye’nin Savunma Bakanı Fikri Işık’ın söylediği gibi, bu grup “şımarık mahalle çocuğu” gibi davranıyor (bkz.: Fikri Işık’tan Cerablus açıklaması: PYD ve DAEŞ akıllı olurlarsa çatışmadan çekilir giderler / “Habertürk”, 25 Ağustos 2016).

Bunlara rağmen, Türkiye’nin Suriye topraklarına asker göndermesinin olası sonuçları hakkında kesin tahminler vermek zordur. Çünkü burada faaliyet gösteren yabancı güçler, açıkça söylemeseler de, aslında Ankara’yı da ateşe atmaya çalışıyorlar. Bu amaçla çeşitli provokasyonlar yapılabilir. Türk askerinin buradan çıkmaması için belli çevreler planlar hazırlayabilir. Genel olarak, oluşmuş durumun karmaşıklığından yararlanarak Türkiye’yi gereksiz bir savaşa sürüklemeye çalışabilirler.

Tabii ki, bu senaryolar istisna edilemez. Ancak yine de, Türkiye, bu adımı atmaya mecburdu. Ankara için, mesele stratejik-jeopolitik önem arz etmektedir. Muhtemelen, Türkiye karşısına koyduğu sorunları çözdükten sonra bölgeyi terk edecektir. Ayrıca Türk askeri, bu operasyonla yeni bir kahramanlık destanı yazdı. 8 saat sürede Cerablus’un tahliye edilmesine nail oldu ve PYD’yi uyardı. Büyük devletlerin de bunu anlaması gösteriyor ki, Ankara’nın karşısına ciddi engel çıkmayabilir. Onun iki cephede -PKK ve IŞİD- savaşmaya hazır olduğuna, uzmanlar emindirler. Aslında, Cerablus operasyonu bir daha gösterdi ki, Türkiye güçlü bir askeri sisteme sahiptir.

Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.