AVRUPA BİRLİĞİ’NDE GÖÇMEN SORUNU VE RADİKAL SAĞ PARTİLER İÇİN YENİ FIRSATLAR

upa-admin 03 Kasım 2016 2.974 Okunma 0
AVRUPA BİRLİĞİ’NDE GÖÇMEN SORUNU VE RADİKAL SAĞ PARTİLER İÇİN YENİ FIRSATLAR

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Bakanlar Kurulu’nun 2016 yılının dokuz ayının sosyo-ekonomik gelişmesinin sonuçlarına ilişkin düzenlediği oturumda yaptığı konuşması sırasında, günümüzde Avrupa’da yaşanan göçmen sorununa da değinmiştir.[i] Bu sorun, günümüzde dünyada var olan temel sorunlardandır. 2011 yılından itibaren, önceleri özellikle Afrika’dan gelen mülteciler, bu defa Suriye kaynaklı olarak Avrupa ülkelerine göç etmeye başladılar. Suriye çatışması sonucu kendi yaşadıkları toprakları terk eden insanların çoğu ise Türkiye’ye yerleşti. Dolayısıyla, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri için bu dönemde mülteciler sorunu önem arz etmiyordu. Ama 2014 yılından itibaren, Suriye’de askeri çatışmanın şiddetlenmesi ve özellikle IŞİD terör yapılanmasının sivil halka karşı işlediği katliamlar sonucunda, Avrupa’ya yönelik mülteci akını çoğalmaya başladı. Kendi kalıcı yerleşim yerlerini terk etmiş bu mültecilerin büyük çoğunluğunun temel amacı, son yerleşim birimi gibi Batı Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde yerleşmek idi. Böylece, dünyanın çeşitli ülkeleri arasında yaşanan anlaşmazlıkların ve onların doğurduğu mülteciler sorunlarının çözümü için daha önce bir tür aracı rolünde görev yapan Avrupa Birliği, artık mülteciler sorunu yaşanan tarafa dönüştü.

Belirtelim ki, “Arap Baharı” olaylarından önce de göçmenlerin Avrupa toplumuna entegre sürecinin düşük seviyede olması hakkında fikirler seslendirilirdi. Karşılaştırma için belirtelim ki, Avrupa’da göçmenlerin topluma entegrasyonu ABD’deki benzer süreçten daha zayıf gerçekleştiriliyor. Diğer taraftan ise Afrika ve Doğu’dan gelen mültecilerin farklı kültür mensupları olması ve bunun Avrupa’da yerel nüfus tarafından aynı şekilde karşılanmaması, göçmen karşıtı ortamın güçlenmesine neden oluyordu. Son yıllarda bu atmosferin pik noktasına ulaşması ise 2015 yılında yaşandı. Bu ise, Avrupa’ya gelen mültecilerin sayısının cari yılda defalarca çoğalması ile doğrudan ilgilidir. Öyle ki, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) verilerine göre, Avrupa’ya 2015 yılında deniz yoluyla 1.015.078 mülteci gelmiştir. 2016 yılının Ekim ayına kadar olan gösterge ise 315.928 kişidir.[ii]

2015 yılı başından mülteciler sorununun güncellenmesi, göçmen karşıtı konuşmaları tercih eden ve terör eylemleri tehlikesinin doğrudan “Doğu’dan gelen göçmenlerle” bağlı olduğunu beyan eden siyasi güçlerin, yani radikal sağ partilerin nüfuzunun artmasına neden olmuştur. Son yıllarda Avrupa toplumunda oluşan göçmen karşıtı atmosferi dikkate alan merkez sağ partilerde de, göçmenler konusunda daha radikal görüşlerin güçlendiği hissediliyor. Bunun temel nedeni ise, Avrupa toplumunda böyle bir siyasi görüşe ihtiyacın işe yaramasıdır.

Fransa’da Avrupa ülkeleri arasında en nüfuzlu aşırı sağ örgüt olarak bilinen Milli Cephe (FN) partisi, ülkenin göçmen karşıtı güçleri arasında en popüler güçtür. 1972 yılında oluşturulan örgüt, şu anda ülkenin üçüncü en güçlü partisine dönüşmüştür. Partinin lideri olan Marine Le Pen (Marin Lö Pen), 2017 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin olası galibi olarak kabul ediliyor. 2012 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde % 17,9 oy alan Le Pen, gelecek Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili yapılan son anketlere göre % 28 destek kazanıyor. Ülke Cumhurbaşkanı François Holande ise, “Le Parisien” gazetesi ile yaptığı röportajda, Milli Cephe’nin nüfuzunun artmasını “genel başarısızlık” olarak niteledi.[iii] 2015 yılı Mart ayında yapılan yerel seçimlerin sonuçları da FN’nin nüfuzunun arttığını göstermiştir.[iv] Öyle ki, Bölgesel Konseylere 2010 yılında yapılan seçimlerin ikinci turunda 9,2 % oy toplayan FN, 2015 yılında genel seslerin % 27,1’ini kazanmıştır. Parti, Avrupa Parlamentosu’na yapılan son seçimlerinde 24 yer edinmiştir. FN, avrokuşkucu (euroskeptic), göçmen karşıtı, güçlü merkezi devlet ve merkezi planlamanın yanlısı bir parti olarak biliniyor. Gerek Avrupa, gerekse Ortadoğu politikasında Rusya’nın katılımını önemli sayıyor.[v] FN, Avrupa’da tek siyasi güçtür ki, Rusya’ya ait banka temsilcisinden açık bütçe-borç almış ve bu parti yönetimi tarafından da onaylanmıştır.[vi]

Not edelim ki, göçmenler sorunu ve Paris’teki terör olayları ana muhalefet partisi sayılan Halk Hareketi için Birlik (UMP) partisi (bu parti sonradan Cumhuriyetçiler adını almıştır) içinde de radikallerin konumunun güçlenmesine neden olmuştur. Terör saldırılarının ardından güvenlik konularında sert tutumu ile tanınan eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin, 2017 seçimlerinde adaylıkla ilgili parti kapsamında esas rakibi sayılan ve daha ılımlı tutumu ile tanınan Alain Juppé’ye oranla şansı bu bağlamda artıyor.[vii] Sarkozy’nin son zamanlarda bilinçli olarak daha radikal bir tutum tercih ettiği görülüyor. Sarkozy’nin radikalleşmesi, güvenliğin güçlendirilmesinin seçmenler arasında güncel bir mesele olması ve ayrıca 2017 yılı seçimlerinde hem parti içinde ve hem de Le Pen’in şahsında esas rakibi olabilecek adayları üstelemek amacı gözetmesi ile alakalı. Son anketlere göre, göçmenlere yaklaşımında Cumhurbaşkanı Hollande ve sosyalistler partisinden daha sert tavırı ile tanınan UMP’nin şimdiki adayı Alain Juppé, % 28 destekle Le Pen’le birlikte lider konumdadır. Ancak parti içi son anketlere göre, UMP’de göçmenlere karşı daha sert tutumu ile seçilen Sarkozy ve Juppé arasında fark azalmakta devam ediyor.[viii]

Almanya’da yapılan anketlere göre, vatandaşların yarısı göçmenlerin ülkeye hayırdan çok zarar verebileceğini düşünüyor. 2015 yılı sonuna kadar mülteci yerleşim noktalarına 429 saldırı kaydedildi.[ix] İktidarda olan Hıristiyan Demokratlar Partisi (CDU) ve hükümet koalisyonunda yer alan Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) son zamanlarda düşen nüfuzuna karşın, henüz 2013 yılında oluşturulan radikal sağ ve muhafazakar Almanya için Alternatif Partisi’nin (Alternative für Deutschland – AFD) nüfuzu her geçen gün yükselmektedir. İslam ve göçmen karşıtı görüşü ile seçilen parti, 2013 yılında federal seçimlerde % 5’lik bariyeri aşamasa da, 2014 yılında Avrupa Parlamentosu seçimlerinde % 7,1 (7 yer) oy, 2016 yılının Eylül ayında ise yapılan eyalet parlamento seçimlerinde 16 federal çevreden 10’unda yerler kazanmıştır. Angela Merkel’in vatanı olan Mekenburg-Batı Pomerania’da bile, AFD, Merkel’in partisinden fazla, % 20,8 oy kazanmıştır.[x] AFD’nin 2017 yılında Bundestag için yapılacak seçimlerde de belli bir başarı kazanacağını söylemek mümkündür. 10 Ekim 2016 tarihinde yapılan son anketlere göre, AFD, % 15 oyla iktidarda olan Hıristiyan Demokratlar Partisi (% 29,5) ve hükümet koalisyonunda yer alan Sosyal Demokrat Partisi’nden (% 22) sonra üçüncü sırada yer alıyor.[xi] AFD’den başka İslam karşıtı ve radikal milliyetçi partiler olan PEGİDA ve Almanya Milletçi Demokrat Partileri (NPD) de, göçmen karşıtı konuşmaları geniş kullanıyorlar.

İngiltere’de ise, Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UK Independence Party – UKIP) milliyetçi-muhafazakar çizgide bir partidir. UKIP, göçmen karşıtı ve İslamcılık düşmanı bakışları ile tanınıyor. Parti, son yıllarda nüfuzlu bir partiye dönüşmüş, ülkede Avrupa Parlamentosu seçimlerinde birinci sırayı bile kazanmıştır. Nigel Farage, hem de Avrupa Parlamentosu’nun 47 üyesi olan “Avrupa için Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi” (Europe of Freedom and Direct Democracy – EFDD) milletvekili grubunun eş başkanıdır. Son seçimlerde, UKIP, Avrupa Parlamentosu’nda 24 sandalye kazandı. Ama 2015 yılında İngiltere’de yapılan parlamento seçimlerinden önce yapılan anketlerde çok yüksek performans gösteren UKIP, seçimde başarısızlıkla karşılaştı. Hatta parti başkanı Nigel Farage parlamentoda yer alamadı. Bunun en olası sebebi ise, Muhafazakar Parti’nin başarılı seçim kampanyasında seçmenler arasında popüler olan beyanatların seslendirilmesi oldu. Bunlar ise; avro-kuşkucu yaklaşım, İngiltere’nin AB üyeliğinin kaderi ile ilgili referandum (Brexit) ve göçmenlere ilişkin yasaların sertleştirilmesi konusunda vaatlerdi. Bununla da, muhafazakârlar, İngiliz seçmenleri arasında çoğunluk tarafından beğeniyle karşılanan avrokuşkuculuk ve göçe karşı sert tutumu UKIP’in tekelinden çıkarmış oldu. Ama bir yıl sonra, parti lideri ve Başbakan David Cameron, kendi vaatlerinin rehinine dönüşerek İngiltere’nin AB üyeliği ile ilgili referandum yapılmasına mecbur oldu ve sonuçta Cameron Başbakanlık görevini, AB ise esas üyelerinden birini kaybetti. Not edelim ki, bu referandumla ilgili olarak, UKIP, ülkenin AB üyeliğinden çıkması için yürütülen kampanyada aktif yer almıştır.

Avusturya’daki Avusturya Özgürlük Partisi (Freiheitliche Partei Österreichs-FPÖ) ise, 1956 yılında oluşturulan köklü bir partidir ve tipik aşırı sağcı değildir. Partinin ideolojik temelini liberalizm ideolojisi teşkil etmesine rağmen, son yıllarda pan-Germanizm ve göçmenlere karşı siyaset de FPÖ faaliyetlerinin esas hattını oluşturmaktadır. Şu anda ülkenin 3. partisi olan kurum, Avrupa Parlamentosu’nda da 4 yere sahip oldu. 2015 yılının Ekim ayında yapılan Viyana Belediye Başkanı seçimlerinde yüksek oy kazanan (% 31) parti lideri Heinz-Christian Strache, propaganda kampanyasını kitlesel mülteci akımının tehlikeli olması üzerinde kurmuştur. Genel seçimlerinde hakim koalisyonun üyesi olan Sosyal Demokrat Parti (% 39)[xii] adayına yenilmesine rağmen, FPÖ’nün konumu son zamanlarda güçleniyor. Karşılaştırma için belirtelim ki, 2010 yılında Viyana’da gerçekleştirilen benzeri seçimlerde FPÖ % 16 oy kazanmıştır. “Ev, İslam yok!” ( “Daham statt Islam”) gibi sloganlar kullanan partinin esas tabanı ise Avusturyalı gençlerdir.

Macaristan’da da göçmen karşıtı güçler arasında iki parti liderlik ediyor: iktidardaki Fidesz ve muhalefet olduğunu ilan eden Jobbik. Ülkenin iktidar partisi olan Fidesz – Macaristan Sivil Alyansı partisi, aslında merkez sağcıdır. Parti, göçmen karşıtı politikası ile tanınıyor. Fidesz lideri olan Victor Orban’ın liderliğindeki hükümet tarafından, göçmenlerin ülkede yerleşimine karşı tutarlı ve sert bir siyaset yürütülüyor. Macaristan hükümeti, mülteci krizi başladığından beri Brüksel’in konumuna aykırı olan eylemler gerçekleştiriyor. Öyle ki, göçmenlerin ülkede yerleşmesinin engellenmesi için onlara sert davranılıyor; devlet çapında göçmenleri ülkeye gelmekten vazgeçirmek için propaganda kampanyaları yapılıyor ve Macaristan sınırında bariyerler inşa ediliyor. Böyle bir yaklaşımı kötüleyen Almanya Başbakanı Angela Merkel, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ı “manevi emperyalizm”le ve kendi konumunu diğer AB devletlerine dikte etmekte itham etmiştir. Başbakan, ülkesinin Almanya’dan farklı karar almaya hakkının olduğunu ve Macaristan’ın “nüfus göçü” sorununun küresel çözümü için tüm dünyanın bu işe celb olunmasını teklif ettiğini bildirmiştir. Orban, Almanya’nın mültecileri kabul etmek hakkının olduğunu, ama bunun diğer ülkeler için zorlama olmadığını beyan etmiştir. Parti ve onun kurduğu hükümet, AB’nin mültecilerin ülkelere bölünmesi kota siyasetine karşıdır ve mülteci sorunu ile ilgili ülkede yapılan son referandumun girişimcisi olarak biliniyor. Fidesz, ülkenin iktidar partisi ve Avrupa Parlamentosu’nda 12 yere sahiptir. Son anketlere göre, parti seçmenler arasında liderliğini koruyor. Avrupa’nın en güçlü aşırı sağ partilerinden olan Jobbik – Daha İyi Macaristan Uğrunda Hareket ise 2003 yılında kuruldu. Şu anda ülkenin en nüfuzlu siyasi güçlerinden sayılıyor. Jobbik, aşırı sağ bir parti olarak kabul ediliyor. Örgüt, çingene karşıtı ve anti-semitik görüşleri ile tanınıyor. Jobbik, üyelerinin sayısına göre ülkenin ikinci partisidir ve Avrupa Parlamentosu’nda 3 yere sahiptir. Belirtelim ki, son yıllarda Fidesz partisinin nüfuzunun nispeten azalması fonunda Jobbik’in derecesi artmaktadır. Şu anda aynı seçmene ve göçmen karşıtı politikaya sahip olan bu iki partinin, 2018 yılında yapılacak seçimlerde rakip olarak hareket edeceklerini tahmin etmek mümkündür.

Yunanistan’daki Altın Şafak (Λαϊκός Σύνδεσμος – Χρυσή Αυγή, HA) da aşırı sağ bir partidir. Örgüt, avrokuşkucu bir siyaset yürütmektedir. 1985 yılında oluşturulan parti, ülkede şiddeti destekleyen bir güç olarak kabul ediliyor ve partinin bazı üyeleri bir takım cinayetlerde şüpheli olarak kabul ediliyor. HA, Avrupa Parlamentosu’nda 3 temsilci ile temsil ediliyor. Partinin tabanı küçük değişikliklere rağmen sabit kalıyor. 2015 yılının Eylül ayında yapılan son parlamento seçimlerinde % 6,99 oyla 18 yer kazanmış (parlamentoda milletvekili sayısına göre üçüncü parti) olan parti, son anketlere göre belirli bir artışla (% 9,5) üçüncü yere çıkmıştır. Sonuncu seçimler sırasında parlamentoda temsilcilerinin sayısını bir kişi de arttıran partinin, Yunanistan’da ağır ekonomik durumun devam etmesi ve mülteci sorunu ile ilgili, yakın gelecekte de konumlarının korunması ve hatta güçlenmesine ortam yaratabilir.

İtalya’da göçmenlere karşı sert politika taraftarları arasında önde olan parti ise göçmen karşıtı sağcı Kuzey Ligi’dir. Kuzey Ligi (Lega Nord – NL), 1991 yılında kuruldu. Parti, güçlü bir merkezi Avrupa yönetimine karşıdır. Parti, mültecilerin ülkeye bırakılmaması ve burada barındırılmaması talebi ile çeşitli gösteriler gerçekleştirdi. Halkçı konuşmaları ile ünlü olan parti lideri Matteo Salvini, 2015 yılında İstanbul’da Türkiye ve Yunanistan’ın milli futbol takımları arasında yapılan görüşmede Paris’te yaşanan son terör olaylarının kurbanlarının hatırasının bir dakikalık saygı duruşuyla anılması sırasında futbol taraftarlarının gürültü koparması ile ilgili bildirmiştir ki, “eğer siz “Allahu Ekber” bağırmak istiyorsanız, evinizde kalmalı ve Avrupa’da yer almamalısınız”.[xiii] Salvini, bir takım göçmen karşıtı eylem ve beyanatların yazarı olarak görev yapmıştır (Örneğin, mültecilerin geçici yerleştikleri hotellerin karşısında gösteriler düzenlemiş). Salvini, İtalya’da yaşayan Müslümanların hatta 3. ve 4. nesillerde de topluma entegre olamadıklarını söyledi. Buna esas sebebi olarak ise, İslam dininin demokrasiyle birlikte bulunmasının imkansız olmasını gösterdi. 2013 yılında İtalya Milletvekilleri Meclisi (% 4,1) ve Senato’ya (% 4,3) yapılan seçimlerde, parti, 2008 seçimlerine (Milletvekilleri Meclisi’ne – 8,3, Senato’ya – 7,9) nispeten az oy alsa da, 2014 yılından sonra ülkede mülteciler sorununun güncellenmesi ve örgütün 2013 yılından lideri seçilmiş Salvini’nin popülist konuşmaları, Kuzey Ligi’nin gelecek seçimlerde şanslarını arttırabilir. Mevcut hükümetin halk tarafından göçmenlerle bağlı yumuşak politikasına göre eleştirilere maruz kalması fonunda, Kuzey Ligi’nin diğer avro-kuşkucu partiler olan “Forza Italia” ve “Fratelli d’Italia” ile son zamanlarda güncellenen işbirliği görüşmeleri neticesinde mümkün koalisyonun oluşturulması 2018 yılında yapılacak parlamento seçimlerinde iktidardaki merkez solcu İtalya Demokrat Partisi’ne belli ölçülerde rekabet yaratabilir.[xiv] Belirtelim ki, 2014 yılında yapılan son seçimlerde, NL, Avrupa Parlamentosu’nda 5 yere sahip oldu. Geçirilen son anketlere göre, Kuzey Ligi, % 12-13 arası oyla İtalya’da seçmenlerin desteklediği 3. büyük partidir.[xv]

Hollanda’daşırı sağ, anti-İslami çizgide ve göçmen karşıtı Özgürlük Partisi (PVV) de göçmenlere karşı olan siyasi grupların önünde gidiyor. Örgütün lideri Geert Wilders, Paris terör olaylarından sonra hükümeti sınırları hemen kapatmaya çağırmıştır. O, aynı zamanda yönetimi göçmenler ve terörizm arasında mevcut ilişkileri itiraf etmemekte itham etmiştir. 2005 yılında kurulan PVV, 2006 yılında Temsilciler Meclisi’ne seçimlerinde 9 koltuk, 2010 yılında 24 yer kazanarak ülke parlamentosunda üçüncü parti olmuştur. 2012 yılında yapılan seçimlerde partinin parlamentoda daha az yer (15) kazanmasına rağmen, Avrupa Parlamentosu’na 2014 yılında yapılan seçimlerde ülke genelinde 26 yerden 4’ünü kazanarak Hollanda’nın seçici seslerine göre en başarılı üçüncü parti olmuştur. Mülteci krizi başladıktan sonra, Özgürlük Partisi’nin reytingi hayli yükselmiştir. 2016 yılının Ekim ayında yapılan son anketlere göre, PVV, 28 yer (Hollanda’da 2017 yılında yapılacak seçimlerle ilgili anketleri sonuçları yüzdelerle değil, kazanılabilecek milletvekili yerleriyle belirtiliyor) kazanma şansı ile birinci yere çıkmıştır.

Belçika’da Flamancı milliyetçi (Vlaams Belang-VB) parti, 2004 yılında kuruldu. Örgüt, Belçika mahkemesi tarafından ırkçılıkla itham edilerek kapatılmış Vlaams Blok partisinin temelinde kurulmuştur.[xvi] VB, bireysel özgürlükleri, Avrupa değerlerini, erkek ve kadın eşitliğini ve kilisenin devletten bağımsız olmasını desteklediğini duyurdu. Parti, Flamanya’nın bağımsızlığı için mücadele veriyor; ayrıca AB ve göçe karşıdır. Örgüt, Avrupa Parlamentosu’nda 1 yere sahiptir. İlginç bir durumdur ki, VB, göçmen akını fonunda kendi nüfuzunu kaybediyor. Öyle ki, Federal Parlamento’ya 2007 yılında yapılan seçimlerde % 12 oy kazanan parti, 2014 yılında % 3,67 oy kazanmıştır.

Yukarıda belirtilen ülkelerdeki siyasi kurumlardan başka, Avrupa Birliği’nin diğer üye devletlerinde de farklı ideolojilere ait bir takım siyasi kurumlar veya onların liderleri tarafından göçmenlere karşı farklı ölçülerde sert tutumlar da gözlenmektedir. Bu kurumlar ve siyasi liderler, hem iktidarda, hem de muhalefette temsil ediliyor: Slovakya (hakim Yön-Sosyal Demokrasi partisi (smer-SD) ve örgütün lideri, ülkenin Başbakanı Robert Fico), Çek Cumhuriyeti (Devlet Başkanı, sosyal demokrat Milos Zeman), Polonya (iktidarda olan muhafazakar Hukuk ve Adalet Partisi lideri Yaroslav Kaçinski) bunlardan bazılarıdır. Bu siyasi liderlerin göçmenlere karşı sert tavır tutmalarına bazen yöneticileri oldukları siyasi kurumların ideolojileri, çoğu durumda ise mensup oldukları ülkelerde yerel halk arasında göçmen karşıtı atmosferin popüler olmasından ileri geliyor.

Sonuç

Avrupa’da radikal sağ partilerin son zamanlar aktifleşmesine ve seçmenler arasında nüfuzlarının artmasına rağmen, onların AB üyesi olan ülkelerde iktidara gelmeleri şu anda zor görünüyor. Bununla ilgili olarak, Londra’nın eski belediye başkanı ve ülkenin şimdiki Dışişleri Bakanı, Britanya muhafazakarlarının liderlerinden Boris Johnson’ın İngiltere Bağımsızlık Partisi’nin (UK Independence Party – UKIP), 2014 yılı AB parlamento seçimlerinde kazandığı başarılı sonuçtan sonra yayınladığı yazısında radikal sağcılar, solcular ve avro-kuşkucuların Avrupa’da kazandıkları başarılar hakkında seslendirdiği fikir ilginçtir. Öyle ki, Johnson, radikallerin başarısını Ortaçağ köylü isyanları ile karşılaştırmış ve bu isyanların sonunda yenilgiyle bittiğinin belli olduğunu bildirmiştir.[xvii] Fakat, bu “köylü isyanlarının” yenilgiye uğradıkları takdirde bile Avrupa Birliği siyasi sahnesine ve toplumuna etkiler yapacağını söylemek mümkündür. Gelecek seçimlerde radikal sağcıların AB devletlerinin parlamentosunda daha fazla yer kazanacağını, bazı durumlarda ise kazandıkları yerlere göre ikinci partilere dönüşeceklerini tahmin etmek mümkündür. Bu durumda, son dönemde güçlenen radikal sağcıların yakın yıllarda da Avrupa’nın siyasi sahnesinde önemli bir güç olarak hareket edeceklerini söyleyebiliriz. Radikal sağcıların Avrupa toplumunda güçlü nüfuza sahip olmalarınınküreselleşme süreçlerini destekleyen ve felsefesinin temelini devletler ve milletlerarası bütünleşme oluşturan AB’nin iç ve dış politikalarının uygulanmasında da belirli sorunlar yaratabileceğini tahmin etmek mümkündür. Örneğin, mülteciler sorunu, güvenlik ve ekonomik zorluklar nedeniyle radikal siyasi güçlerin Avrupa tabanı arasında nüfuzunun artması, Brüksel’in bürokratik kurallarını üye devletlere daha fazla bağımsızlık verilmesi ve en nihayet İttifak Antlaşması’nın değiştirilmesi meselelerini güncelleştirmesi mümkündür. Toplumda özellikle terör tehlikesi ve kültürel farklılıktan doğan göçmen karşıtı atmosferi siyasi amaçlarla kullanılmak üzere daha da alevlendiren radikal sağ örgütlerin çabaları sonucu, yakın yıllarda AB ülkelerinde ılımlı muhafazakar ve merkez sağ güçlerin seçmenler arasında başarılı olmak şansları artacaktır. Bu güçlerin ise, toplumda bulunan ihtiyaca uygun, popülist adımlar atma eğiliminde olacaklarını tahmin etmek mümkündür.

Nurlan ALİYEV

Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi çalışanı

[i] İlham Əliyevin sədrliyi ilə Nazirlər Kabinetinin 2016-cı ilin doqquz ayının sosial-iqtisadi inkişafının yekunlarına və qarşıda duran vəzifələrə həsr olunmuş iclasda Azərbaycan Prezidenti İlham Əliyevin giriş nitqi, 07 oktyabr 2016, http://www.president.az/articles/21318.

[ii] Refugees/Migrants Emergency Response – Mediterranean,UNCR, http://data.unhcr.org/mediterranean/regional.php.

[iii] Marine Le Pen lays out radical vision to govern France, Anne-Sylvaine Chassany and Roula Khalaf , March 5, 2015, http://www.ft.com/intl/cms/s/0/21c43558-c32e-11e4-ac3d-00144feab7de.html#axzz3V0O5XWH8.

[iv] Sarkozy wins French local elections; far right makes limited gains, INGRID MELANDER, Mar 29, 2015, http://www.reuters.com/article/2015/03/29/us-france-election-idUSKBN0MP04T20150329.

[v] France to ditch NATO, embrace Russia if National Front comes to power, 13.04.2011,http://sputniknews.com/world/20110413/163514574.html.

[vi] Russia’s European supporters In the Kremlin’s pocket-Who backs Putin, and why, Feb 14th 2015, http://www.economist.com//news/briefing/21643222-who-backs-putin-and-why-kremlins-pocket?fsrc=scn%2Ffb%2Fte%2Fpe%2Fed%2Finthekrlemlinspocket.

[vii] What to Expect After the Nov. 13 Paris Attacks, NOVEMBER 13, 2015, https://www.stratfor.com/analysis/what-expect-after-nov-13-paris-attacks.

[viii] Sarkozy rattrape Juppé, Macron bouscule le paysage politique avant la présidentielle,26.09.2016, http://www.lemonde.fr/election-presidentielle-2017/article/2016/09/26/sarkozy-rattrape-juppe-macron-bouscule-le-paysage-politique_5003430_4854003.html.

[ix] Why Germany needs the far right, By MATTHEW KARNITSCHNIG,  11/9/15, http://www.politico.eu/article/germanys-afd-fills-a-far-right-void-refugee-crisis-anti-immigrant-voters.

[x] Merkel’s election woes are a warning to Berlin,By Constanze Stelzenmüller, September 7, https://www.washingtonpost.com/news/global-opinions/wp/2016/09/07/merkels-election-woes-are-a-warning-to-berlin/.

[xi] Wenn am nächsten Sonntag Bundestagswahl wäre …, INSA / YouGov,http://www.wahlrecht.de/umfragen/insa.htm.

[xii] Social Democrats hold off far-right in Vienna elections, 12 October 2015, http://www.bbc.com/news/world-europe-34502293.

[xiii] Salvini calls for Turkey exclusion, 18 November 2015, http://www.ansa.it/english/news/politics/2015/11/18/salvini-calls-for-turkey-exclusion_090830b4-cf9c-4623-bc98-6a4753b69e51.html.

[xiv] Time will tell centre-right leader, 12.11.15, http://www.ansa.it/english/news/politics/2015/11/12/time-will-tell-centre-right-leader_82330856-7ad8-4152-9a93-79ba70e87ef0.html.

[xv] Sondaggio EMG 10 ottobre 2016 – PD 30,7% (+0,5%), M5S 30,2%, CDX 27,8%, EMG, 11 ottobre 2016, http://scenaripolitici.com/2016/10/sondaggio-emg-10-ottobre-2016.html.

[xvi] Court rules Vlaams Blok is racist,9November,2004,  http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/3994867.stm.

[xvii] European elections 2014: This is one peasants’ revolt that Brussels can’t just brush aside, By Boris Johnson,  26 May 2014, http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/europe/10855860/European-elections-2014-This-is-one-peasants-revolt-that-Brussels-cant-just-brush-aside.html.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.