TÜRKİYE’NİN YENİ SINAVI: TERÖR, JEOSİYASET VE İSLAMOFOBİ

upa-admin 21 Aralık 2016 1.470 Okunma 0
TÜRKİYE’NİN YENİ SINAVI: TERÖR, JEOSİYASET VE İSLAMOFOBİ

İstanbul’da bir kez daha kan döküldü. Masum insanlar hayatını kaybetti. Terör amansız şekilde sivil insanlara üzüntü getirdi. Kardeş ülke, bir bütün olarak katliamlara karşı yeniden birleştiğini gösterdi. Ülke yönetimi, gelişim paradigmasını hayata geçirmekte kararlı olduğunu ve bunun için gereken her fedakarlığı göstermeye hazırlığını bir daha beyan etti. Dost devletler de Türk halkına başsağlığı dilediler. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, olay nedeniyle derin üzüntü duygusunu ifade etti. Uzmanlar, yaşanan olayı jeopolitik bağlamda değerlendirmeye eğilimlidirler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan söyledi ki, birtakım çevrelerin Türkiye’ye karşı yürüttükleri kirli bir oyun söz konusudur. Eylemi doğrudan yapanlar, aslında onların emir kullarıdır. Ankara, meseleyi kökünden çözmekte kararlıdır. Onu kendi yolundan kimse döndüremez. Bütün bunların fonunda, son terör olayının hangi jeopolitik gelişmelere yol açabileceği meselesi güncel görünüyor. Bununla ilgili analizler yapmak zarureti mevcuttur.

Patlamalar: Kirli Jeopolitik Çıkarların Ateşinde Yanan Masumlar

10 Aralık tarihinde Türkiye’de yeniden kanlı terör eylemi gerçekleştirildi. Futbol maçından sonra akşam saatlerinde Beşiktaş semtinde peşpeşe iki bomba patladı. 30’u polis olmak üzere 39 insan hayatını kaybetti, 155 kişi yaralandı. Olaya dünya ülkelerinde tepkiler çeşitli olup, BM Genel Sekreteri İstanbul’da terör yapıldığını ve Türk halkı ile Hükümetine sabır dilediğini açıkladı. O, suçluların cezalandırılacağına inancını belirtti. NATO’nun Genel Sekreteri de terörü lanetledi ve Türkiye’nin yanında olduklarını bildirdi. Avrupa Birliği’nin birkaç resmi yetkilisi genel olarak üzüntüsünü belirtti, fakat olayı terör olarak nitelendirmedi. ABD, olayı terör olarak isimlendirerek Türkiye’ye başsağlığı verdi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektubunda terörü lanetlediğini, onun bütün türlerine karşı birlikte ve kararlılıkla mücadele etmenin gerekliliğini vurguladı, kardeş Türk halkına başsağlığı verdi.

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, olaydan kısa süre sonra yazılı açıklama yaparak terör eyleminin arkasında duran hususları gösterdi. Anlaşılıyor ki, Ankara, bu olayı sadece terör gruplarının çıkarları ile izah etmiyor, daha geniş çapta jeopolitik savaşın bir parçası olarak gözden geçiriyor. İşin ilginç ve güncel tarafı da işte bundan ibarettir. Genel olarak, Türkiye, son 2 yılda terör eylemlerinin hedefine dönüşmüştür. PKK, IŞİD, “el-Kaide”, FETÖ ve diğer kurumlar sürekli insanları katlediyorlar. Son olayda, esas olarak polisler hedef alındılar, fakat zarar görenler arasında sivil insanlar da var. Demek ki, bu olayı yapanların amaçlarından biri de Türkiye toplumunda gergin psikolojik durum, korku yaratmak oldu. Bu konuda Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu açık konuştular. Demek ki, meselenin kökü Türkiye’ye karşı düşmanlık eden çevrelerin bir sonraki adımı ile ilgilidir. R. T. Erdoğan, yazılı açıklamasında şöyle bir cümle kullandı: “Türkiye ne zaman ileriye doğru adım atıyorsa, hemen önüne terör, kan, kaos çıkarıyorlar” (bkz.: Cumhurbaşkanı Erdoğan: Maalesef şehitlerimiz ve yaralılarımız var / “Habertürk”, 11 Aralık 2016). Peki son zamanlarda bazı çevreleri rahatsız edecek hangi adım atıldı?

Uzmanlar düşünüyorlar ki, burada daha çok Türkiye’nin terörle mücadelede gösterdiği kararlılık, Ortadoğu’da daha aktif konuma geçmesi ve Rusya-Çin-İran hattında pozitife doğru değişiklikler rol oynamıştır. Bazı durumlarda, Batı’nın siyasi çevreleri çekinmeden Türkiye-Rusya işbirliğinin güçlenmesinden rahatsız olduklarını beyan ederler. Ve her bir böylesine beyanattan sonra Türkiye’de bir trajedi yaşanıyor. Kısa süre önce Kiev futbol maçında radikal grupların Türk taraftarlara karşı zor kullanması meselesi de tesadüfe benzemiyor. Hatta bir sonraki terör eyleminin İstanbul’da futbol maçında yapılması üzerinde düşünmeye değer.

Ankara’nın bağımsız siyaset yürütmekte kararlılığını gösteren olgulardan biri, mali krizi dikkate alarak, çeşitli devletlerle ulusal döviz aracılığıyla ticaret yapmak azminin gösterisi oldu. Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan, Rusya, Çin ve İran ile bu konuda anlaştıklarını açıkladı. Üstelik, Pekin Türk lirasını ticaret yapılacak dövizler arasına salmaya karar verdi. Tüm bunların dünya çapında yeterince ciddi sonuçları olabilir. Çünkü Türkiye, hızla gelişen ve modernleşen ekonomik sisteme sahiptir. Onun diğer gelişmekte olan büyük devletlerle birlikte hareket etmesi, Batı ülkeleri için jeopolitik ve ekonomik sorunlara neden olabilir. Fakat bunun suçlusu Ankara değil, Batı’nın İslamofobi hastalığına yakalanmasıdır.

Sadece İleri: Ankara Yolundan Dönmez!

Bu konuda birçok siyasi liderler açık konuşuyorlar. Dünyanın gelişmiş ülkeleri Müslüman devletlerinden herhangi birinin bağımsız davranmasına, ekonomik başarılar elde etmesine çok kıskançlıkla yaklaşırlar. Onlara öyle geliyor ki, dünyanın merkezidirler ve ne isterlerse yapabilirler. Somut olarak, Azerbaycan’a karşı da aynı yaklaşımı görüyoruz. Bakü, her türlü başarılı adım atsa, güzel uluslararası etkinlik düzenlese, hemen Batı taraftan “karalama” kampanyası devam eder. Çeşitli bahanelerle Azerbaycan’ın başarısına gölge düşürmeye çalışırlar. Şimdi aynı süreç Türkiye ile ilgili, üstelik de daha geniş ve amansız düzlemde gerçekleşiyor.

Yukarıda vurgulanan hususlar bağlamında Türkiye’ye karşı terör saldırılarının şiddetlenmesi, Ankara’nın Suriye ve Irak’taki faaliyetleri ile bağlantılı olabilir. Çünkü aslında Türkiye, bu mekanlarda daha ciddi etki gösteriyor. Suriye’de Türk askeri artık el-Bab’dadır. Bununla, Ankara, bir takım çevrelerin bölücü Kürt bölgesi oluşturma planlarını alt üst etmiş oldu. Buna paralel olarak, Ankara, Rusya ile Halep konusunda anlaştı. Bu iki ülke ortak kanaate gelmişler ve bu yönde somut bir gelişme vardır. Üstelik bu amaca ABD ve Batı’nın diğer ülkelerin müdahalesi olmadan ulaşıldı. Jeopolitik açıdan oldukça önemli bir durumdur. Son birkaç yüzyılda ilk defa, Batı’nın katılımı olmadan iki büyük devlet -Türkiye ve Rusya- Ortadoğu’da büyük jeopolitik sorunu birlikte çözmeye başladılar. Buna karşı kimlerin tepki verebileceği tam açıktır.

Irak’ta da Türkiye’nin etki alanı artmaktadır. Son olarak, Türkiye ve Irak’ın Başbakanları telefonla konuşarak her yönde ortak eylemlerle ilgili anlaşmaya vardılar. Örneğin, Musul, Kerkük ve Kuzey Irak’ta terörle mücadelede ortak faaliyete karar vermişler. Onlar, ekonomik-ticari ilişkileri yeni bir seviyeye kaldırmakta kararlı olduklarını dile getirdi. Son olarak, Türkiye, Batı’nın tüm uyarılarına rağmen, yurtiçinde de teröre karşı keskin mücadelesini sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun fonunda bildiriyor ki, “Batı’da kimin ne düşünmesi ve ne konuşmasının onun için önemi yoktur”. Görünür, Ankara’nın tam bağımsız davranması, hiç kimseye boyun eğmemesi, sadece ulusal çıkarlara hizmet eden adımlar atması belli çevrelerin gazabına sebep olmaktadır. Kendisini demokrat adlandıranlar, son 100 yılda hiç değişmemişler – hala emperyalist niyetlerinin esiridirler.

Tüm bunların jeopolitik anlamı neden ibaret olabilir? Öyle bir izlenim oluşuyor ki, Türkiye, dünya çapında söz sahibi olan bir devlete dönüşmektedir. O, bölgesel lider statüsünden daha yüksek seviyeye kalkmaktadır. Üstelik Türkiye, birilerinin emirlerine boyun eğen lider değil, bağımsız sözü ve kendi çıkarı olan süper güç olma hedefine doğru ilerlemektedir. Bunun arkasında, Ankara’nın ekonomik, teknolojik ve askeri başarıları duruyor. Onu ne silahla, ne parayla, ne de ekonomik yaptırımlarla durdurabilirler. Şüphe yok ki, ne kadar acı olsa da, büyük kayıplar verilse de, Türk halkını terör durdurmayacak. Bunu yavaş yavaş anlamaktadırlar.

Bunlar onu demeye esas veriyor ki, Türkiye, karşı saldırılarını yapacaktır. Onun Batı’yla ilişkileri daha da keskinleşebilir. Recep Tayyip Erdoğan, terör olayı ile ilgili açıklamasında somut söyledi: “Bu alçak eylemi yapan terör örgütünün adının ve onun yöneticilerinin önemi yok… Milletimiz ve halkımız emin olsun ki, biz bu belaya – terörizme karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. Teröristler bunun bedelini çok ağır ödeyecekler” (bkz.: önceki kaynağa). Yani Ankara, artık eylemi doğrudan gerçekleştiren ve bu anlamda tetikçilik eden çevrelerle değil, onlara talimat vererek, gönderenlerle hesabını kapatıyor. Bu, ciddi bir değişikliktir ve yakın yıllarda çok konulara açıklık getirilecektir. Genel olarak, sorunun çözülmesi geniş jeopolitik mekanda istikrarı ve barışı sağlayacak. Bunda Türkiye’nin önemli rol oynaması ayrıca gurur verici husustur! Onunla omuz omuza duran ise Azerbaycan’dır!

Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.