İSTANBUL EKONOMİ ARAŞTIRMA GENEL MÜDÜRÜ SAYIN CAN SELÇUKİ’NİN “TÜRKİYE’DE SEÇMEN BEKLENTİLERİ” SÖYLEŞİSİNDEN NOTLAR

upa-admin 05 Aralık 2019 1.466 Okunma 0
İSTANBUL EKONOMİ ARAŞTIRMA GENEL MÜDÜRÜ SAYIN CAN SELÇUKİ’NİN “TÜRKİYE’DE SEÇMEN BEKLENTİLERİ” SÖYLEŞİSİNDEN NOTLAR

İstanbul Ekonomi Araştırma adlı araştırma şirketinin Genel Müdürü ve Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Derneği (EDAM) Yönetim Kurulu Üyesi olan ekonomist Can Selçuki, 4 Aralık 2019 tarihinde İstanbul Gedik Üniversitesi’nde “Türkiye’de Seçmen Beklentileri” başlıklı bir söyleşiye katıldı. Selçuki, yaklaşık bir ay kadar önce ABD’de Columbia Üniversitesi’nde yapmış olduğu sunumun Türkçe bir özetini İstanbul Gedik Üniversitesi öğrencileri için yaptı. Ben de bu önemli konuşmayı seçkin bir dinleyici kitlesiyle birlikte dinleme şansına eriştim. Bu yazıda, bu konuşmanın bir özeti aktarılacaktır.

Söyleşinin afişi

İstanbul Gedik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı ve Uluslararası Politika Akademisi (UPA) Koordinatörü Doç. Dr. Ozan Örmeci’nin giriş ve takdim sözlerinin ardından sözü alan Can Selçuki, konuşmasının ilk bölümünde, Genel Müdürü olduğu İstanbul Ekonomi Araştırma şirketi hakkında genel bilgiler verdi. Bunun devamında, Selçuki, konferansın genel çerçevesini belirleyecek nitelikte olan “Türkiye’deki seçmen beklentileri nedir?”, “Çalışmış olduğum kurum bu beklentiler hakkında yaptığı çalışmalarda ne gibi sonuçlara ulaşıyor?”, “Türkiye’deki beklentiler küresel çapta diğer ülkelerde halkın mevcut beklentileriyle bir paralellik gösteriyor mu?” gibi soruları açıkladı ve daha sonra da bu sorulara cevap vermeye çalıştı. 1970’li yıllarda başlayan ve 1980’lere gelindiğinde hızlanan küreselleşmenin ve neo-liberal ekonomik politikaların uygulanmasının tüm dünya ve Türkiye’de bazı kesimler üzerinde olumsuz sonuçlar doğurduğunu dile getiren Selçuki, Türkiye’nin küreselleşme sürecinde sınıfta kaldığını belirtti. Sonrasında dünyada gelir adaletsizliğinden ötürü büyük bir eşitsizliğin olduğunu ve bu durumun Türkiye’de ve dünyada iki tip insanın yaratılmasında rol oynadığını söyleyen genç ekonomist, bu insanları “Memnuniyetsiz Yetişkinler” ve “Ümitsiz Gençler” olarak sınıflandırdı. Bu noktada, “Memnuniyetsiz Yetişkinler”i ne kadar çalışsalar dahi alım gücünü aynı paralellikte arttıramayıp aksine negatif yönlü bir ivme oluşturan bireyler, “Ümitsiz Gençler”i ise emek piyasasını, beyaz yakalıları ve 25-34 yaş aralığını kapsayan ve geleceğe yatırım yapmayı gereksiz görerek sahiplenme duygusundan yoksun hedefsiz bireyler olarak tanımladı. Gelir adaletsizliği yaşatan küreselleşme olgusunun “kimlik bunalımı” problemini doğurduğunu da söyleyen Selçuki, dünya siyasetinde Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın Çin’e yönelik yaptırım mesajlarını ve Donald Trump’a seçimlerde verilen oyların bir bölümünün de aslında Donald Trump’ı desteklemeyen ancak yaşanılan kimlik bunalımı sebebiyle işçi kesiminden geldiğini belirterek, sözlerini somut olaylar ile örneklendirdi. Sonrasında ise, Atlantik Okyanusu’nun diğer tarafından yer alan İngiltere’nin Brexit sürecinde, gelir kaynakları Avrupa ülkeleri ile kurulan ticari ilişkiler sayesinde gelişen İngiliz halkının ilginç bir şekilde ayrılmaya yönelik oy vermesinin ABD’de yaşanan durumla paralellik gösterdiğini belirtti. Bunun temelinde yatan sebebin, küreselleşme dalgası ile beraber gelir adaletsizliğinin baş gösterdiği yerlerde bireylerin ve toplumların topraklarına gelen mültecilerden ötürü kimlik bunalımına girmesi olarak açıklayan Selçuki, bu ülkelerdeki liderlerin “ülkeyi kurtaracağız” gibi milliyetçi söylemler ile vatandaşlarına kimlik ve umut aşılayabildiğini söyledi.

Türkiye’nin de benzer bir durumun içerisinde olduğunu belirten genç ekonomist, son 40 yıldır küreselleşme olgusu ile beraber yaşanan yeni iki önemli konudan birincisinin “çevre” konularının toplumun sağ-sol görüşlü veya laik-dindar yaşam tarzını benimseyen bireyler arasında ayrıma gidilmeksizin kitlesel bir talep haline gelmesi olduğunu söyledi ve bu konunun siyasetçilerle yeterince fark edilemediğine dikkat çekti. İkinci önemli konunun ise “kadın hakları ve gençlere verilen önem” olarak belirten konuşmacı, ABD’deki genç Demokrat siyasetçi Alexandria Ocasio-Cortez’in başarısına dikkat çekti. Türkiye’nin kadın hakları konusunda kötü durumda olduğuna, ancak toplumun genel bakış açısının da bu bağlamda ciddi bir sorun olduğuna dikkat çeken Selçuki, Türkiye’deki siyasetçilerin içi boş “gençleri destekliyoruz” söyleminin ötesinde bir gençlik politikalarının olmadığının da altını çizdi.

Daha sonra Türkiye’deki siyasal ortamı değerlendiren Can Selçuki; Türkiye’de her ne kadar hareketli gözükse de, siyasetin aslında durma noktasına geldiğini ve toplumda yavaş yavaş yeni bir siyaset talebinin oluşmaya başladığını söyledi. Bu konunun ardından, konuşmacı, çalışmakta olduğu İstanbul Ekonomi Araştırma şirketinin yapmış olduğu ve 1.500 kişinin telefonla katılımıyla gerçekleştirilen “Barış Pınarı Harekâtı öncesi ve sonrası partilerin oy oranları” çalışmasının sonucunda -yüzde 2,5’luk hata payı dışında- partilerin ve liderlerin sahip olduğu oy ve destek oranlarında büyük bir oynamanın yaşanmadığını söyledi. Bu bağlamda, günlük gazetelerde çıkan anketlerin doğru olmadığını iddia eden konuşmacı, toplumun önceliklerinin farklı olduğunu; buna karşın harekâta da toplumun yüzde 78 oranında destek verdiğini açıkladı. Barış Pınarı Harekâtı’nın Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki -Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında- en büyük askeri harekâtlardan biri olması ve hükümet ile muhalefetin sert tutumlarına rağmen bu durumun oy oranlarına yansımamasının sebebini toplumun siyasetten uzaklaşmasına bağlayan Can Selçuki, vatandaşların oy hakkını kullanırken kişilere yönelik olarak isteğine göre hareket ettiğini; çünkü toplumun iktidar ve muhalefetten memnun olmadığını ve bu kanatların toplumun sorunlarına çözüm arayışı içerisinde olmadığını ifade etti. Ancak bu durumun geçmişten bugüne dek böyle olmadığını ve 2000’lerden bu yana ekonomik bir dönüşüm yaşandığını konuşmasına ekleyen Selçuki, bu dönüşüme örnek olarak 2001 yılında Türkiye’deki evlerin yalnızca % 35’inde çamaşır makinesinin bulunduğunu, oysa 2012 yılına gelindiğinde bu yüzdenin % 85’e ulaştığını belirtti. Konuşmacı, bu durumu ciddi bir ekonomik dönüşümden geçildiğinin göstergesi olarak belirtti ve toplumun yaşam kalitesinde son birkaç yıldır yaşanan düşüşü kabullenmediği için siyasete küstüğünü vurguladı. Bu sürecin pozitif yönde ivme kazanması için ne yazık ki bir adımın atılmadığını söyleyen genç ekonomist, birilerinin çıkarak yeni bir şey söylemesi gerektiğini, ya da mevcut siyasi partilerin (AK Parti veya CHP) yenileşme adımına gitmesi veya yeni aktörlerin ortaya çıkması gerektiğini savunuyor.

Diğer önemli bir meselenin toplumun ciddi bir kutuplaşma içerisinde olması olarak işaret eden Can Selçuki, Türkiye’de kimsenin birbirinin siyasetini ve hissiyatını anlamadığından yakınarak, buna örnek olarak, laik kesimden kadınlara devleti yönetenlerin kadın haklarına dair bir çalışma yapıp/yapmadığı sorulduğunda “hiçbir şey yapmadı” demelerini, oysa muhafazakâr/İslami kesimden kadınların da bu konuda “harika işler yapıldı” demesini söyledi. Yeni siyasetin çözmesi gereken en temel konunun bu kitlelerin nasıl bir araya getirileceği olacağını vurgulayan Selçuki, gençlerin artık ailelerinden bağımsız, kendi sorunlarına değinen ve bu durumlara çözüm getirecek kişilere oy vermesi yöneldiklerini iddia etti. Siyasilerin “gençler bizim geleceğimiz” söylemine rağmen gençlere dokunamadıklarını ve muhafazakâr ailelerin de artık çocuklarını İmam Hatiplerden ziyade işgücü piyasasında yükselebilmeleri için Fen Liseleri, Anadolu Liseleri veya Özel Kolejlere göndermeyi tercih ettikleri vurgulayan konuşmacı, bir önceki nesil muhafazakâr anne-babalara göre şimdiki ebeveynlerin daha pragmatik şekilde hareket ettiğini söyleyerek sözlerini noktaladı.

Can Selçuki, ilginin oldukça yüksek olduğu söyleşide, hazırlamış olduğu anket çalışmasını katılımcılarla birlikte gerçekleştirdikten sonra, soru-cevap bölümüyle konuşmasını sonlandırdı.  Aşağıda söyleşiden bazı kareleri bulabilirsiniz;

Konferanstan bir enstantane

Doç. Dr. Ozan Örmeci Can Selçuki’ye TEMA kartını takdim ederken

 

Oğuzhan MANİOĞLU

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.