ORTADOĞU’NUN İLK KOLEKTİF ÖRGÜTÜ SADABAT PAKTI’NIN OLUŞUMU

upa-admin 15 Şubat 2020 5.193 Okunma 0
ORTADOĞU’NUN İLK KOLEKTİF ÖRGÜTÜ SADABAT PAKTI’NIN OLUŞUMU

Giriş

Belli bir ittifak yapısını inceleyen çalışmalar, bu yapıları incelerken, paradigmaların argümanlarıyla açıklamaya çalışırlar. Bir kuramın çerçevesinden ve tek pencereden olay-durum analiz edilmeye çalışılır. Biz, bunu, Türkiye’nin kuruculuğu ve teşvikiyle Ortadoğu coğrafyasında kurulmuş ilk kolektif örgüt olan Sadabat Paktı’nda görüyoruz. Sadabat Paktı’nı inceleyen çalışmalar, Realist kuramın argümanlarıyla, bu oluşumu, dış politikada güvenlik anlayışı çerçevesinde oluşan bir örgüt/yapı olarak değerlendirilir. Lakin inceleme yapılırken eksiklikler olduğu fark edilmiştir. Bu yapı incelenirken, dönemin göze çarpmayan diğer koşullarını da bakılması gerekmektedir.

Bu çalışmada; Sadabat Paktı incelenirken güvenlik temelli oluşumunun dışında bölgedeki siyasi yapısı ile ülkelerin iç siyasi yapısının örgütün kurulmasındaki etkilerine değinilecektir. Realist kuramın aksine, liberal ve sosyal inşacı teorilerin argümanları ile de bu yapı incelenecektir. Bu makale 4 bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Sadabat Paktı içeriği hakkında kısa bir bilgi verilecektir. İkinci bölümde bu ittifaka ülkelerin neden taraf olduğu üzerine inceleme yapılacaktır. Üçüncü bölümde Türkiye’nin rolüne yönelik bir değerlendirme yapılacaktır. Sonuç bölümünde ise örgütün kalıcılığı ile ilgili görüş ortaya konulacaktır.

Sadabat Paktı’nın Tarihçesi

Sadabat Paktı; Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında, 8 Temmuz 1937’de Tahran’da  Sadabat Sarayı’nda imzalanan dörtlü saldırmazlık paktıdır. Bu dönemde, Irak, İngiltere’ye olan bağlılığını dengelemek için İran ve Türkiye’ye bir saldırmazlık paktı önermiştir. Türkiye ise, ayrı ayrı paktlar yerine bölgesel bir pakt kurulmasını önermiştir. SSCB’nin önerdiği Afganistan’ın pakta yer alması fikri de kabul edilince, şekillenen pakt, Tahran’da imzalanmıştır.(1) Bu pakt, Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelerin güvenliklerini sağlamak ve sınır anlaşmazlıklarını ortadan kaldırmak için belli taahhütler üzerene oluşturulmuştur. Güvenlik şemsiyesi altında oluşturulan kolektif örgüttür.

Sadabat Paktı’nın Oluşumuna Neden Olan Etkenler

Bu gibi antlaşmaların neden oluştuğunu anlamak ve üye ülkelerin neden böyle bir güvenlik ittifakına girme ihtiyacı duydukları üzerine gerekli incelemeyi yapmak esastır. Özellikle bu konu üzerine yeterince inceleme olmaması konunun ayrıca ele alınmasına etken oluşturmuştur. Realist kuram, devletlerin belli bir tehdide karşı ittifaka gireceğini belirtir. Lakin Ortadoğu coğrafyasındaki ülkeler, genelde iç politikadaki dengeleri sağlamak ve mevcut iktidarlarını koruma güdüsüyle hareket etmişlerdir.(2) Böyle bir kolektif yapı kurmaya çalışan ülkelerin ilk ve görünen nedenleri güvenlik kaygılarıdır. Özellikle o dönemde faşist İtalya ve Nazi Almanya’sının revizyonist yaklaşımları, bu güvenlik kaygısının temelini oluşturmuştur.(3) İkinci neden ise, katılımcı ülkelerdeki siyasi otoritelerin, mevcut iktidarlar yapısını devam ettirmek ve iç politikadaki dengeleri sağlamak istemeleridir. Nitekim Sadabat Paktı’na taraf ülkelerdeki yönetimler -Türkiye haricinde- darbe ile iktidarı ele geçirdikleri için, meşruiyetlerini sağlamak ve uluslararası toplumda yer edinmek amacındaydılar.(4)

Bu sonucu elde etmek isteyen ülkeler ise, daha çok liberal kuramın enstrümanlarıyla hareket etmişlerdir. Bu durum, belli bir güvenlik kaygısı ile oluşan bu yapının sadece bu nedenden oluşmadığını bize göstermektedir.(5) Uluslararası toplumda yer edinmek ve dünyaya ve Batı’ya angaje olmak bize liberalizmi hatırlatmaktadır. Bu ülkelerin darbe sonrasında meydana gelen siyasi yapıların, ülke çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre hareket ettiklerini görmekteyiz. Bu bağlamda, Türkiye gibi önemli bir ülke ile siyasi bir ittifak kurulması ile elde edilecek olan kazanımlar fazladır. Ticari ve ekonomik bağlantılar elde etmek de bir ülkenin kalkınmasına yardımcı olacak etkenlerdir. Bu ise, Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelerin en önemli elde etmek istedikleri kazanımlardandır. Paktın kurulduğu dönemde Ortadoğu ülkeleri Batı’ya daha çok angaje olmak istemekteydiler. Ekonomik ve siyasi anlamda ilişkilerini geliştirmek ve Batı normlarını benimseyerek hareket etmek gerektiği kanaatindeydiler. Dünyada mevcut toplumsal yapıda söz sahibi olmak ve deyim yerindeyse yaşamak için, o dönemlerde bu koşul şart gözükmekteydi. İşte bu sebeple, Batı normlarını daha önceden kendi ülkesinde uygulamaya başlayan ve Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde ekonomik ve siyasi bir istikrar yakalamayı başaran Türkiye ile ilişkileri geliştirmek ve Batı normları ile oluşturulan bir örgüte dahil olmak, üye devletlerin elde edecekleri kazanımlar için büyük bir aşama idi.(6) Bu örgüt şunu da ispatlamaktaydı; Sadabat Paktı, Batı normlarına, siyasi-ekonomik yapısına ve mevcut statükonun bozulmasına neden olan revizyonist devletlere karşı oluşturulan bir ittifaktır.

Türkiye’nin Rolü

Türkiye bu ittifaklarda yer alırken ve öncü rol üstlenirken, Ortadoğu devletlerinin aksine bir düşünce ile hareket etmiştir. Türkiye, Ortadoğu coğrafyasındaki devlet statükosunun devamını istemiş ve revizyonist devletlere karşı güvenlik duvarı örmeye çalışmıştır. Bunun yanında, bölgenin güvenliğinin ve işbirliğinin önemli bir unsur olacağını düşünmüştür. Türkiye’nin bu güvenlik ittifakını oluşturma nedenleri arasında en başta gelen sebep; herhangi bir saldırı meydana geldiğinde taraf ülkelerin ivedi bir şekilde müdahale etme kabiliyetinin hasıl olacağını düşünmesidir. Çünkü bu örgütler bölgesel bir yapıdan meydana geldiği için, doğal olarak komşu ülkelerin yardımı daha hızlı olacaktır.(7) Türkiye, Ortadoğu coğrafyasına yakın ve komşudur. Dolayısıyla, bu işbirliğinin devamının bölge için önemli kazanımları beraberinde getireceği düşünülmüştür. Bunu değerlendirecek olursak; bu ülkelerin bu yapıyı oluştururken güvenlik temelli olması bazı unsurların önüne geçecek düzeyde değildir. Bu yapı, siyasi ve ekonomik bir yapıya dönüşme potansiyeli görülen bir yapıdır. Ortak geçmiş ve kültür anlayışı olan devletlerden meydana gelen bir paktır. Ulus-devlet anlayışı hakim sistem olmasına karşın, bu devletlerin ortak çıkar etrafında işbirliği kurmaları bu yapının ilerleyen süreçlerde derinleşmesinde bir işaret olarak görülebilirdi.

Sonuç

Lakin bu örgüt kalıcılığını oluşturamamıştır. Bu yapıya gerekli önemin verilmediğini düşünülebilir; veyahut ülkelerin ulusal güvenlik ve strateji anlayışlarında değişimler meydana gelmiş olabilir. Bu yapılar oluşturulduğunda, temel amaç, kolektif güvenlik anlayışı kurmaktı. Taraf ülkeler bu yapıları oluştururken belli stratejik davranışları sergilediler veya amaçladılar. Bu amaçlarına belli bir müddet de ulaştılar. Ancak ilerleyen yıllarda uluslararası dengeler ve küresel düzen değiştiği ve dünya kesin çizgilerle iki kutba ayrıldığı için, -özellikle Soğuk Savaş ile birlikte- üye ülkeler bu amaçlarından uzaklaşıp, yeni dengeler üzerine stratejiler belirleyip uyguladılar. Koşullar ve siyasi yapının değişmesi, örgütün yaşam koşullarını da sınırlandırmış ve derinleşmesinin önüne geçmiştir. Son olarak, bu örgütün herhangi bir Batı aktörünün güdümü dışında ve bölge ülkelerinin kendi çabalarıyla oluşturulduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, Sadabat Paktı çok önemli bir girişim olarak Uluslararası İlişkiler tarihine girmiştir.

Murat ÇİÇEK

 

KAYNAKÇA

1) “Sadabat Paktı”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 10.10.2014, http://tr.wikipedia.org/wiki/Sadabat_Pakt%C4%B1.

2) Mustafa Serdar Palabıyık (2010), “Sadabad Paktı (8 Temmuz 1937): İttifak Kuramları Açısından Bir İnceleme”, Ortadoğu Etütleri, Cilt 2, Sayı: 3, ss. 155-156.

3) Ahmet Eyicil, “Atatürk Devrinde Türkiye’nin Balkan Politikası”, T.C. Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi, Erişim Tarihi: 12.10.2014, http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-59/ataturk-devrinde-turkiyenin-balkan-politikasi.

4) Mustafa Serdar Palabıyık (2010), “Sadabad Paktı (8 Temmuz 1937): İttifak Kuramları Açısından Bir İnceleme”, Ortadoğu Etütleri, Cilt 2, Sayı: 3, s. 158 ; Michael Eppel (1988), “The Hikmat Sulayman-Bakir Sidqi Government in Iraq, 1936-37, and the Palestine Question”, Middle Eastern Studies, Cilt 24, Sayı: 1, ss. 26-27.

5) İbrahim Erdal (2012), “Atatürk Dönemi (1923-1938) Türk-İran İlişkileri ve Sadabat Paktı”, Karadeniz Araştırmaları, Sayı: 34.

6) Ara Sanjian (1997), “The Formulation of the Baghdad Pact”, Middle Eastern Studies, Cilt 33, Sayı: 2, ss. 226-227.

7) Tufan Turan & Esin Tüylü Turan (2011), “Cumhuriyet ve Ulus Gazetelerinde Saadabad Paktı’nın İmzalanamasının Yansımaları”, Turkish Studies – International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Cilt 6/3, ss. 1749-1767.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.