KORONA VİRÜSÜ SONRASI SİYASET

upa-admin 01 Nisan 2020 3.479 Okunma 0
KORONA VİRÜSÜ SONRASI SİYASET

Aslında bugünlerde en çok duymak istediğimiz, korona virüsü sonrasına sağlıklı bir biçimde kavuşmak olarak belirginleşiyor. Aralık 2019’da Çin’de başlayan, yerküreyi -bu arada 11 Mart’tan itibaren ülkemizi de- kapsayan, resmi adıyla Covid19 salgını, kısa zaman önce yaşanan SARS ya da EBOLA salgınlarından oransal olarak daha az ölüm vakası ortaya koyduğu ifade edilse de, hem insan ölümlerinin kitleselleşmesi ve sayının hızla çoğalması, hem de yapılan test/vaka/ölüm sayılarıyla, her gece ve ardındaki gündüz, dehşet senaryolarını pekiştirdiği bir tabloyu betimlemektedir.

Bu süreci tek bir tanım, teşhis ya da yorumla analiz etmek mümkün gözükmemektedir.  Her konuda TV’ye çıkan “gediklilerin”, tıp hakkında ahkam kesmek durumunda kaldıkları ironik durum da hesaba katılırsa, günlük yaşamda da pek çok şeyin eskisi gibi olmayacağı bir bilinmezliğe mi sürükleniyoruz? Bu yüzeysel durumu bir tarafa bırakıp, “normal”in ne olduğu konusunda pek çok soru işaretiyle muhatap olacağımız gözüküyor. Öncelikle 1970’lerin başından itibaren, her geçen gün prim yapan neo-liberalizmin, hatta kapitalist sistemin bizzat kendisinin yeniden sorgulandığı bir eşiğe geliyoruz. Ülkemizde de 24 Ocak 1980 kararlarından beri, Özal’la başlayan “özelleştirmeci”, “piyasacı”, “kamu girişimciliğini küçümseyen” çizginin, çok kısa zaman içinde sorgulanmaya başlandığını görüyoruz. Kamucu, sosyal devlet yanlısı bakış tekrar anımsanırken, teknolojik/dijital devrimle, uzaktan erişimle, insanların eğitim, finans ve pek çok hizmet sektöründe evden çalıştıkları, ama bir yandan da fiziksel anlamda serbest dolaşımın sadece salgın döneminde değil, sonrasında da belirsizliğe sürüklendiği bir çelişkiler yumağını eşzamanlı olarak tespit edebiliyoruz. Yine 1970’lerden itibaren Batı’da, 1980’lerden beri ülkemizde, neo-liberal paradigmanın etkisiyle gözden ırak tutulmaya çalışılan ulus-devlet anlayışının ve gerçeğinin, makro ekonomilere, güvenliğe, savunmaya ve en önemlisi sağlığa etkisi, himayesi çok daha iyi algılanmaktadır. Piyasacı bakışın kamusal alanlardaki tahribatı, özellikle sağlık sistemlerindeki bol makyajlı, yoksul kitleleri dışlayıcı içerik, sigorta sistemlerindeki çarpık zihniyet, bu çerçevede daha çok ön plana çıkmıştır.

Devletin kamusal alanda, ister kamu, ister özel sektörde, eğitim, sağlık gibi temel alanlardaki yönlendirici, denetleyici, kamu yararını ön plana alan temel işlevi, korona virüsü sonrası günlerin gündemini oluşturacaktır. “Her şeyin başı sağlık” demekle olmuyor, gereğini yapmak, piyasacı zihniyetin aldatmacalarına kapalı bir vizyonu ete kemiğe büründürmek gerekiyor.

Son zamanlarda ülkemizin de içinde bulunduğu coğrafyalarda, özellikle Ortadoğu’da, Suriye’de, Doğu Akdeniz’deki konuları, defalarca kamuoyu olarak konuştuk, biz de bilimsel analiz ve günlük yazılarda, TV konuşmalarında söz konusu başlıklara değindik. Bu konular elbette bitmedi; ülkelerin çıkarları, devlet aklı, rasyonel hesaplamalar, çıkar çatışmaları düzeyinde ihtilafları gündeme getirecektir.

İnsanlık açısından ele alındığında, tek bir yerkürenin olduğu, ortak bir atmosferi paylaştığımız da yeniden akla gelmektedir. Çin’de başlayan salgın, rakiplerinin biyolojik saldırısı mıdır, Çin’in denemesi midir, gibi komplo teorilerini, astrolojik tahminleri, Çin’in yemek yeme alışkanlıklarını tartışma konusu yaptığı gibi, enformasyon kirliliği, “pseudo science” egzersizlerine hız kazandırmıştır.

Kitlesel işsizliğin, sadece salgında değil, hızla otomasyonun geliştiği, teknolojik ortamda, bir mahkumiyete dönüştüğü zeminde, prekaryanın kadrolu istihdamın yerini aldığı çerçevede, artık herkese “evrensel temel gelir”in sağlanmasının da daha net konuşulacağı bir siyasal ortam gerekiyor.

Öncelikle herkese sağlık , salgının ülkemizde ve dünyada sona ermesini diliyorum. Artık yeni şeyler konuşma zamanı gelmişken, salgının çözümünde olduğu gibi, Atatürk’ün sözünü laik, demokratik Cumhuriyet’te , özgür insanın var oluşunda, özgür dünyada  bugünkü Türkçesi ile yinelemek gerekiyor: “Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir…”

 

Dr. Deniz TANSİ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.