PANDEMİ SÜRECİNDE BİRLEŞİK KRALLIK-ÇİN İLİŞKİLERİ: DİPLOMATİK VE POLİTİK KRİZLER

upa-admin 25 Temmuz 2020 5.299 Okunma 0
PANDEMİ SÜRECİNDE BİRLEŞİK KRALLIK-ÇİN İLİŞKİLERİ: DİPLOMATİK VE POLİTİK KRİZLER

Bilindiği üzere, 2019 yılının Aralık ayında Çin’de Wuhan şehrinde ortaya çıkarak bütün dünyaya yayılan koronavirüsü (Covid-19), hâlihazırda siyasal, ekonomik ve ticari açılardan Çin Halk Cumhuriyeti (Çin) ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasındaki küresel rekabetin de seyrini değiştirmiş, bu kapsamda, ABD, Çin’i dünya kamuoyu karşısında zor durumda bırakacak stratejiler ve söylemler üretmeye başlamıştır. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ise, öteden beri devam eden bu küresel rekabette pandeminin gölgesiyle şekillenen tepkiler vermişlerdir. Bunlardan en ilginci ve incelenmeye değer olanlardan bir tanesi de, Birleşik Krallık hükümetinin Atlantikçi” ve ABD yanlısı olarak değerlendirebileceğimiz tepkileri ve bunun Çin’le olan ilişkilerine yansımasıdır. Nitekim Birleşik Krallık-Çin ilişkileri uzun bir tarihsel geçmişe sahip olsa da, genel olarak ABD-İngiltere ilişkilerinin daha güçlü ve derinlikli, Birleşik Krallık-Çin ilişkilerinin ise gelişmekte olan ve nispeten yeni nitelikte olduğu söylenebilir.[i] Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin veto yetkisine sahip 5 daimi üyesinden ikisi olan Birleşik Krallık ve Çin arasındaki ilişkilerin  politik, ekonomik, tarihi ve kültürel veçheleri bulunsa da, burada bahsedilecek olan koronavirüs pandemisi çerçevesinde, biraz da küresel salgının/pandeminin etkisi ve gölgesi altında şekillenen, siyasi ve diplomatik ilişkiler olacaktır.

Öncelikle belirtmek gerekiyor ki; salgının merkezinin Avrupa ve Amerika kıtasına kaymasıyla vaka ve ölüm sayıları bakımından salgının en olumsuz etkilerine maruz kalan ülkelerin başında İngiltere gelmektedir.[ii] 2019’un Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinden yayılan ölümcül virüsle dünya üzerindeki diğer ülkeler gibi mücadele eden İngiltere’de, ülkenin yeni Dışişleri Bakanı Dominic Raab, 16 Nisan tarihindeki açıklamasında Çin’in Covid-19’un ortaya çıkıp yayılmasındaki rolünü ve tedbirsizliğini eleştirerek “Hiç şüphe yok ki bu krizden sonra işler eskisi gibi olmayacak” ifadesini kullanmıştır. İngiltere istihbarat servisi MI6’in eski Şefi John Sawers ise, Bakan’dan bir gün önce, 15 Nisan’da yaptığı bir açıklamada, Çin’in salgının başlangıcında durumu bilerek gizlediğini belirtmiş ve Çin’i işaret ederek Covid-19 salgını konusunda sorumlu tutulmasını istemiştir. Yine Birleşik Krallık’ta faaliyet gösteren düşünce kuruluşu Henry Jackson Society için yapılan bir ankette, İngiltere halkının % 74’ünün Çin’in Covid-19’un yayılmasına bilerek izin verdiğine inandığı sonucu çıkmıştır. Ayrıca yine aynı düşünce kuruluşu yaptığı açıklamada, İngiliz hükümetinin Çin’e dava açması halinde 350 milyar sterlin tutarında tazminat istenebileceğini belirtmiştir.[iii]

İngiltere’de ilk kez 22 Ocak’ta Heathrow Havalimanı’na Çin’in Wuhan kentinden gelen uçaklarda denetimin arttırılmasıyla, bu tarihten 14 gün önce ülkeye gelen 2.000 kişinin yerlerinin tespitiyle başlayan çalışmalar neticesinde 51 vaka tespit edilmiş ve Boris Johnson Başbakanlığındaki hükümet, Bilimsel Danışma Grubu ile koordineli olarak 5 aşamadan (Sınırlama, Geciktirme, Araştırma, Hafifletme) oluşan bir ulusal tedbir planı hazırlamıştır.[iv] Ancak ülkede vaka sayılarının giderek artması ve bizzat Başbakan Boris Johnson’un virüse yakalanarak hastanede tedavi altına alınması, ülkedeki gündemi bir anda değiştirmiş ve hükümeti daha ciddi önlemler sevk almaya itmiştir. Başbakan Boris Johnson, hastanede yoğun bakımda geçirdiği sürecin ardından iyileşme döneminde ABD Başkanı Donald Trump ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirerek, koronavirüs pandemisi nedeniyle alınması gerekli uluslararası tedbirler konusunda hemfikir olduklarını beyan etmiştir.[v]

ABD Başkanı Donald Trump ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun koronavirüs salgınının tüm dünyayı etkisi altına almasında Çin’in ihmalini, bilinçsizliğini ve tedbirsizliğini her fırsatta vurgulayarak ölümcül virüsü “Çin virüsü”, “Wuhan Virüsü” gibi adlandırmalarla nitelemesi, Çin’e karşı uygulanan yüksek gümrük duvarları uygulamalarına, ekonomik ve ticari yaptırımlara devam etmesi, ABD Kongresi!ne Çin’in koronavirüs konusunda soruşturulması için yasa tasarısı sunulması, dahası uluslararası toplum nezdinde Çin’i giderek itibarsızlaştırmaya yönelik eylemlerine devam etmesine benzer olarak Birleşik Krallık hükümetinden de ABD’yi destekler açıklamalar gelmeye başlamıştır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, Çin ile olan siyasi ve diplomatik ilişkileri kastederek, iki ülke arasındaki ilişkilerin eski kıvamında olmayacağı sinyallerini verirken, Henry Jackson Society Başkanı Alan Mendoza da, anketin İngiliz halkının Çin’in krizi ele alışı konusunda adalet istediğini gösterdiğini belirterek, bundan sonrasının “İşler eski gibi olmayacak” diyen hükümete kalmış olduğunu söylemiştir.[vi]

Pandemi sürecinde bir bütün olarak Batı dünyası ile gittikçe kötüleşen bir ilişkiler ağına sahip olan Çin’in, Batı ittifakı (ABD+AB) ile olan ilişkilerinde yakın dönemde bir yumuşama ihtimalinin şu an için söz konusu olmamasının yanında, ABD-Çin arasındaki pandemi kaynaklı gerginlik politikası ve küresel rekabet konusunda Avrupa ülkelerinin de ABD ile Çin arasında yatıştırıcı güç olma yaklaşımından giderek uzaklaşmalarını İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin uyguladıkları politikaya bağlayan Dr. Ümit Alperen ise, böyle bir ortamda çok yönlü bir karakter gösteren Türk dış politikasının önüne bir alan açılacağı görüşündedir.[vii] Bu durum, iki küresel aktörü birbirine yaklaştırmada katalizör görevi görecek Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası politik amaçlarına ne oranda katkı sağlar bilemeyiz; ama Batı ittifakı ile her geçen sorunlu ve soğuk ilişkilere doğru yürüyen Çin’in Birleşik Krallık ile olan diplomatik ve siyasal ilişkilerinin de krizler eşliğinde yürüdüğünü belirtmemiz gerekiyor.

Pandemi süreci yanında 1997 yılında İngiltere tarafından Çin’e devredilen ve “bir ilke iki sistem” prensibiyle yönetilen Hong Kong’ta olaylı gösterilerin ardından Çin’in yeni güvenlik yasasını onaylayarak uygulamaya koymasının ardından İngiltere hükümeti Hong Kong’la yapılan ve 30 yıldır yürürlükte bulunan “Suçluların İadesi Anlaşması”nın askıya alındığını belirtmiştir. Bu durumu Çin’in politikalarına karşı “makul ve orantılı bir cevap” olarak niteleyen Dışişleri Bakanı Raab, Hong Kong’da yürürlüğe giren Ulusal Güvenlik Yasası’nın 1984 Çin-İngiltere Ortak Deklarasyonu’na ve uluslararası yükümlülüklere aykırı olduğunu ifade etmiştir. Yine Başbakan Boris Johnson da, Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmada, Çin tarafından çıkarılan yeni Ulusal Güvenlik Yasası’nın Hong Kong’un özerkliğine ve özel statüsüne zarar vererek ihlal ettiğini belirtmiş, Çin’in yeni çıkardığı yasayı uygulamada direnmesi halinde ise milyonlarca Hong Kongluya çalışma izni ve pasaport vermeye hazır olduklarını da sözlerine eklemiştir.[viii]

Çin tarafından ise, Birleşik Krallık kaynaklı bu açıklamalara tepki gelmekte gecikmemiş; Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vang Vınbin, başkent Pekin’de düzenlediği olağan basın toplantısında, İngiltere’nin Hong Kong ile arasındaki suçluların iadesi anlaşmasını askıya alma kararına ilişkin Londra yönetiminin Hong Kong’a müdahale eden “yanlış” yorum ve eylemlerde bulunduğu, uluslararası ilişkilerin temel normlarını “ciddi şekilde ihlal ettiği” değerlendirmesinde bulunmuştur.[ix]

Birleşik Krallık-Çin hattında gelişen krizler ve sorunlu süreçler bununla da sınırlı kalmamış; İngiltere Dışişleri Bakanı Raab, Hong Kong’la ilgili olarak Çin’i eleştirdiği açıklamasında Çin’deki Uygur Türklerine de değinerek, Hong Kong’ta yaşananların yanında Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türklerine uygulanan baskı politikalarından derin endişe duyduklarını sözlerine eklemiş ve insan haklarına riayet konusunda Çin’i uyarma ihtiyacı hissetmiştir. İkili ilişkilerde üst düzey gerginlik doğuran son kriz ise, ABD’nin ısrarı ve girişimleri neticesinde Çinli telekomünikasyon devi Huawei’nin İngiltere’de 5G altyapısından çıkarılması kararı olmuştur. Bu karar sonrası, zaten gergin olan Londra-Pekin ilişkileri derin bir krizle daha karşı karşıya kalmıştır. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Chunying, “İngiltere bağımsız statüsünü devam ettirmek mi istiyor, yoksa ABD’nin bir derebeyliğine, bir aletine mi indirgenmek istiyor?” diyerek, Çin’in İngiltere’deki yatırımlarının büyük bir tehlike altında olduğunu ifade etmiştir.[x]

Brexit kararı çerçevesinde düşünüldüğünde, Huawei’nin güvenilirliği konusunda korkulara sahip olan Johnson hükümetinin küresel boyuttaki ABD-Çin rekabetinde ve kutuplaşmasında bir taraf olmaya zorlanarak böyle bir karar aldığı ve ülkedeki geleneksel eğilimle ve sosyo-politik faktörler ile siyasal kültürde var olan Anglo-Sakson birlikteliği düşüncesinin tetiklemesiyle ABD yanlısı olmayı/Atlantikçiliği tercih ettiği söylenebilir. Ancak daha realist ve ekonomik baktığımızda, karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır: İngiltere son 15 yılda Çin’e daha fazla bağımlı hale gelerek ekonomik bağımlılık yaratmıştır. 2018’de ülkedeki ithalatın 54 milyar dolarlık % 9’u Çin’den gelirken, İngiliz şirketlerin Çin’e olan yatırımı da son yıllarda artış göstermiştir. 2013 ve 2018 yılları arasında bu yatırımlar iki katından fazla bir noktaya gelmiştir. İngiltere’nin resmi verilerine göre, İngiliz şirketlerinin dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin’de 16 milyar poundluk yatırımı bulunmaktadır.[xi]

Netice olarak, tarihsel açıdan sömürgecilik geçmişi nedeniyle Çin’in siyasal tarihinde önemli bir yeri olan ve Hong Kong gibi bugün kriz doğuran birçok meseleye bu tarihsel sebepler nedeniyle taraf olan İngiltere’nin geçmişten günümüze önemli bir küresel aktör ve BM Güvenlik Konseyi üyesi olarak Çin ile genelde ekonomik ve ticari yönü ağır basan karşılıklı-bağımlılık çerçevesinde önemli ilişkilere sahip olduğu, ancak koronavirüs pandemisi nedeniyle gittikçe artan ABD-Çin gerginliğine taraf olmasıyla bu ilişkilerin günümüzde bozulmaya başladığı ve yukarıda bahsi geçen çeşitli krizlerin doğup büyümesiyle de diplomatik ve politik kördüğümlerin çoğaldığı ve Londra-Pekin hattında önemli sorunları var ettiği söylenebilir. Yakın vadede çözümü zor gibi görünen bu krizlerin netice alıp alamayacağını beklemekten önce, ABD-Çin küresel rekabetinin ve  koronavirüs temelli gerginlik politikasının ne zaman biteceğini beklemek gerekmektedir. Çünkü artık Birleşik Krallık-Çin ilişkileri, ABD-Çin küresel rekabetine ve diplomatik ilişkilerine endekslenmiş görünmektedir.

Mehmet BABACAN

 

DİPNOTLAR

[i] Ozan Örmeci (2020), “Birleşik Krallık-Çin İlişkileri”, Uluslararası Politika Akademisi (UPA), 07.01.2020, http://politikaakademisi.org/2020/01/07/birlesik-krallik-cin-iliskileri/, Erişim Tarihi: 24.07.2020.

[ii] Vaka ve ölüm sayıları açısından dünyada 10. sırada yer alan İngiltere’de, 25 Temmuz 2020 tarihi itibariyle koronavirüs kaynaklı vaka sayısı 297.914, ölüm sayısı ise 45.677 olarak gerçekleşmiştir. Bakınız; https://www.worldometers.info/coronavirus/, Erişim Tarihi: 25.07.2020.

[iii] “İngiltere Çin’den Corona virüs tazminatı istiyor!(2020), Milliyet, 20.04.2020, https://www.milliyet.com.tr/dunya/ingiltere-cinden-corona-virus-tazminati-istiyor-6193325, Erişim Tarihi: 25.07.2020.

[iv] “İngiltere’nin koronavirüsle mücadelesi: Bilim, hükümetin stratejisini nasıl değiştirdi?” (2020), BBC News Türkçe, 23.03.2020, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-51973784, Erişim Tarihi: 25.07.2020.

[v] “Boris Johnson, feeling better, agrees with Trump on need to reopen economies: statements” (2020), Reuters, 21.04.2020, https://www.reuters.com/article/us-health-coronavirus-britain-usa/boris-johnson-feeling-better-agrees-with-trump-on-need-to-reopen-economies-statements-idUSKCN2232EU  Erişim tarihi: 25.07.2020.

[vi] “İngilizler Kovid-19 nedeniyle uluslararası soruşturma ve Çin’den tazminat istiyor” (2020), Sputnik News, 20.04.2020, https://tr.sputniknews.com/avrupa/202004201041872267-ingilizler-kovid-19-nedeniyle-uluslararasi-sorusturma-ve-cinden-tazminat-istiyor/, Erişim Tarihi: 25.07.2020.

[vii] Ümit Alperen (2020), “Pandeminin Çin-Batı ilişkilerine etkisi ve Türkiye”, Anadolu Ajansı (AA), 28.05.2020, https://www.aa.com.tr/tr/analiz/pandeminin-cin-bati-iliskilerine-etkisi-ve-turkiye/1856358, Erişim Tarihi: 25.07.2020.

[viii] Mustafa Bağ (2020), “İngiltere-Çin İlişkileri son yüzyılda nasıl seyretti, gerginlik adım adım nasıl yükseldi?”, Euronews, 20.07.2020, https://tr.euronews.com/2020/07/20/ingiltere-cin-iliskileri-son-yuzy-lda-nas-l-seyretti-gerginlik-ad-m-ad-m-nas-l-yukseldi, Erişim tarihi: 25.07.2020.

[ix] “Çin, Huawei ve Hong Kong konusunda İngiltere’yi uyardı” (2020), Ortadoğu Haber, 20.07.2020, https://www.ortadoguhaber.com/haberler/cin-huawei-ve-hong-kong-konusunda-ingiltere-yi-uyardi, Erişim Tarihi: 25.07.2020.

[x] “Çin’den İngiltere’ye uyarı: Huawei’yi yasaklamak size pahalıya mal olacak” (2020), BirGün, 15.07.2020 https://www.birgun.net/haber/cin-den-ingiltere-ye-uyari-huawei-yi-yasaklamak-size-pahaliya-mal-olacak-308461, Erişim Tarihi: 25.07.2020.

[xi] “Çin’den İngiltere’ye uyarı: Huawei’yi yasaklamak size pahalıya mal olacak” (2020), BirGün, 15.07.2020 https://www.birgun.net/haber/cin-den-ingiltere-ye-uyari-huawei-yi-yasaklamak-size-pahaliya-mal-olacak-308461, Erişim Tarihi: 25.07.2020.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.