TALİBAN’IN DİPLOMASİ TURLARI: TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİN HEDEFİNDE NE VAR?

upa-admin 18 Ekim 2021 1.290 Okunma 0
TALİBAN’IN DİPLOMASİ TURLARI:  TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİN HEDEFİNDE NE VAR?

ABD’nin bölgedeki askeri gücünü geri çekmesiyle Afganistan’da kontrolü ele geçiren Taliban’ın kurduğu yönetimin Dışişleri Bakan Vekili Emirhan Muttaki, geçtiğimiz hafta içerisinde Ankara’yı ziyaret ederek, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri kurmayları ile ikili görüşmelerde bulundu. Muttaki, Türkiye ziyaretinden önce, ziyaretin sebebinin sinyallerini Salı günü Doha’da Batılı diplomatlarla yaptığı görüşmede verdi: “Afgan hükümetini zayıflatmanın hiç kimsenin yararına olmadığını, çünkü bu durumun olumsuz etkilerinin dünyada doğrudan güvenlik ve ekonomi ile göçü etkileyeceğini”[1] söyleyen Muttaki, bir nevi uluslararası kamuoyuna “bizi görmezden gelmeyin, bizimle işbirliği yapın” mesajını verdi. İşbirliği sürecini daha da öteye götürmek isteyen Taliban hükümetinin bu diyalog çabaları, zaman içerisinde “resmi tanınma” noktasına kadar gidebilir. Bu süreçte, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye ile Afganistan’ın dini açıdan benzerlikleri olduğunu vurgulaması ve Türkiye’nin Müslüman bir ülke olması, Taliban’ın ilk dış ziyaretlerini Müslüman ülkeler arasında Türkiye’ye yapmasına ve Türkiye’nin desteğini alarak uluslararası arenada meşruiyet kazanma mücadelesine de zemin hazırladı.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise, görüşme sonrasında basına verdiği demeçte, “Uluslararası topluma şu andaki Taliban yönetimiyle angajmana girmenin önemini anlatıyorduk. Tanımak farklı, angajman farklı bir şey. Angajman çerçevesinde özellikle acil ihtiyaç olan insani yardımların ulaştırılması gerekiyor. Afganistan ekonomisinin çökmemesi gerekiyor.[2] diyerek, Afganistan’ı resmi olarak tanımadıklarını ve sadece Afganistan’a insani yardım yaparak ekonomilerini ayakta tuttuklarını vurguladı. Bu noktada, Türkiye, bilhassa Batı’dan gelebilecek tepkilere karşı kendisine koruma kalkanı oluşturarak, Afganistan’daki Taliban hükümetine insan hakları, hukuk ve sosyal hizmetler gibi konularda kendisini ispat etmeden ilişkilerin tanınma boyutuna gelemeyeceğinin mesajını verdi. Bilhassa kadınların evde hapsedilmemesinin, iş hayatına girmesinin ve kız çocuklarının eğitime katılmasının öneminin altını çizen Türkiye Cumhuriyeti, Taliban’ın kendi halkına karşı tutumunu değiştirip modern çağa ayak uydurmasını ve tüm dünyaya 20 yıl öncesinin Taliban’ı olmadığını göstermesini beklemektedir. Zira çiçeği burnunda Taliban yönetiminin Şeri dini hükümlerden sıyrılarak, modern çağa kısmen de olsa entegre olabilmesi için epey yol kat etmesi gerekmektedir. Görüşmelerde Taliban resmen tanınmadığı için sadece Türk bayrağının yer alması da, diplomatik açıdan dikkat çeken bir diğer husustur.

Türkiye’nin görüşmelerde yaptığı vurgu yaptığı bir diğer konu ise, bölgede terörle mücadelenin sürdürülmesidir. Afganistan’da yaşanabilecek bir güç boşluğunun terör örgütlerinin saldırılarını tetikleyeceğini düşünen Türkiye, görüşmelerde IŞİD’in Afganistan’da güçlendiğini vurguladı. Hem Afganistan halkının güvenliği için, hem de ülkedeki sistemin çökmemesi için Türkiye tarafından Taliban’a bazı telkinlerde bulunuldu. Bu noktada kapsayıcı bir yönetim modeli ve istikrar konularına dikkat çekildi. Direkt olarak beyan edilmese de, Taliban güçlerine IŞİD ile mücadele konusunda Türkiye tarafından askeri mühimmat ve silah yardımı yapılması da ihtimaller arasında görülebilir. Zira Suriye iç savaşında Türkmenlere ve Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) silah yardımı yaptığı bilinen Türkiye’nin buna benzer bir askeri yardımı Taliban’a yapması bizce kesinlikle sürpriz olmayacaktır.

Taliban’ın terörle mücadele konusunda Türkiye’nin telkinleri ve ileride yapacağı muhtemel insani veya askeri yardımlar, aslında Türkiye’nin kendi güvenlik çıkarlarını koruması açısından da önem kazanmaktadır. Olası bir kriz durumunda da milyonlarca Afgan’ın göç edeceği ve yeni bir göçmen kriziyle karşı karşıya kalınacağı konusunda endişeleri olan Türkiye, ikinci bir Suriye krizi yaşamamak adına, bölgenin güvenliğini sağlamak isteyebilir. Bu süreçte, Afganistan hükümetinin ekonomik, askeri ve sosyal hizmetler açısından güçlü olması, Türkiye’nin de yeni bir göç riski ile karşı karşıya kalmasını engelleyecektir. Fakat bu süreçte Türkiye’nin yapması gereken; ülkeye yalnızca insani ve mühimmat yardımı göndermek ve Türk askerini sahaya sürmemektir. Eğer böyle bir güvenlik krizi oluşursa, bu durum Birleşmiş Milletler (BM) veya NATO şemsiyesi altında çözülmelidir, Türkiye, bizce bölgeye doğrudan müdahale etmekten kaçınmalıdır.

Afganistan ile müzakerelerin sürdürülmesinin Türkiye açısından bir diğer önemi de, ülkede tam olarak güvenlik sağlanmamış olsa da, Türkiye’nin Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nın işletmesini kalıcı olarak üstlenmeyi halen istemesidir. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinden sonra Kabil havalimanına geçici olarak Taliban’ın da yakın ilişkiler içinde olduğu Katar girmiş ve buraya geçici sistemler yerleştirmiştir. Afganistan’a yapılacak insani yardımların geçişi ve uluslararası camianın bölgeyle temasının sürmesi için Kabil havalimanının ulaşıma açılmasını isteyen Ankara, bu konuda hem Taliban yönetimiyle, hem de Avrupa ülkeleriyle dirsek temasını sürdürmektedir. ABD ile Türkiye arasında daha önceden yapılan ikili görüşmede Kabil Havaalanı’nın güvenliğinin sağlanması konusunda Türkiye gönüllü olsa da, sonraki süreçte Taliban’ın sert çıkışları ve kendi tesislerinin güvenliğini yine kendilerinin sağlayacağına yönelik kararlılığı, bir süre Türkiye’yi sessiz bir bekleyiş içine sokmuştur. Sonrasında Taliban’ın Ankara’ya yaptığı ziyaret neticesinde ise, Türkiye’nin Kabil Havaalanı’nın yönetimi konusundaki umutları ve beklentileri yine artmıştır. Ayrıca Afganistan’ın restore edilmesi noktasında ülkeye yeni yatırımların yapılması gerekmektedir. İşte Türkiye için, Afganistan, bu yatırımların yapılabilmesi için önemli bir pazardır. Taliban ile ilişkilerin iyi tutulması, Türk girişimci ve iş insanlarının ülkeye girişini kolaylaştıracak ve ekonomik açıdan da Türkiye’ye bazı avantajlar sağlayacaktır.

Afganistan’daki Taliban hükümeti, yalnızca Türkiye ile değil, birçok uluslararası kuruluş ve ülke yetkilileriyle görüşerek, ülkedeki siyasi durumun yanı sıra ikili ilişkileri ele almakta, ABD sonrası ülkeyi restore etmeye yönelik projeleri hayata geçirmenin yollarını aramaktadır. Görüşülen Batılı ülkelerden en önemlisi Taliban karşıtı söylemleri ile Taliban’ı desteklemiyor gibi görünen ama aslında gizliden gizliye Taliban’a destek veren ABD’dir. ABD heyeti, ülkenin Afganistan’dan tamamen çekilmesinden sonra ise Taliban ile ilk kez yüz yüze 9-10 Ekim’de Katar’da görüştü.[3] Taliban hükümeti, görüşmelerde ABD ile ekonomik ve diplomatik ilişkiler içinde olmak istediklerini ve Washington yönetiminin Afganistan’ın kalkınmasında etkin rol oynamasını istediklerini beyan etti. ABD, her ne kadar bölgeden askeri varlığını çekiyor gibi görünse de, bir ayağının halen Afganistan’da olması, aslında bir nevi Taliban ile ABD’nin danışıklı dövüş içerisinde olduğunu göstermektedir. Zira ABD’nin izni ve bilgisi olmasa, Taliban’ın ülke içinde bu kadar hızlı ilerlemesi ve Afgan ulusal ordusuna karşı bu kadar kolay bir mücadele vermesi bizce düşünülemezdi. Dolayısıyla, ABD’nin, Afganistan’ın restore edilmesi konusunda ciddi katkıları olacağı kuvvetle muhtemeldir. Hatta belki de, Kabil Havaalanı’nın yeniden kontrol edilmesi hususu da ilerleyen aşamalarda taraflar arasında gündeme gelebilir.

Öte yandan, Rusya, Çin, İngiltere (Birleşik Krallık) ve Pakistan’ın özel temsilcileri de Taliban ile görüşmelerini sürdürmektedirler. Görüşmelerde, genel olarak, Afganistan’a insani kriz ile mücadele edilmesinde hangi adımların atılması ve ülkenin terörizm için bir kuluçka merkezi haline gelmesinin önlemesinde neler yapılması gerektiği konularında öneri sunulduğu vurgulansa da, tüm bahsedilen ülkelerin Afganistan’a karşılıksız iyilik yapmayacakları, ülkedeki kaynaklardan aslan payını almak isteyecekleri kesindir.

Sonuç olarak, Afganistan’daki Taliban hükümeti, siyasal anlamda tecrübesiz, maddi açıdan yetersiz, insan hakları açısından ise çok sorunlu bir yapıya sahiptir. Taliban, siyasal ve ekonomik açıdan tüm bu eksiklikleri gidermenin yanı sıra, kötülenen imajını tazelemek ve resmi olarak tanınmak için diplomatik ziyaretlerine devam edecektir. Burada, Taliban, hem ülkesindeki restorasyon sürecini dış yardım alarak sürdürmek istemekte, hem de tanınarak uluslararası kamuoyunda kendisine meşruiyet sağlamayı amaçlamaktadır. Tüm bunların karşılığında, Batılı ülkeler ise, “Afganistan’ın güvenliği ve istikrarı” gibi söylemlerle aslında ülkede ekonomik çıkarlar elde etmek niyeti içindedirler. Türkiye’nin de bu konuda rasyonel bir dış politika izlemesinin sebebi, Kabil Havaalanı’nın güvenliğinin sağlanması, ülkede yeni yatırım alanlarının önünün açılması ve olası bir Afgan göçünün önlenmesidir. Türkiye’nin Taliban’la yaptığı diplomatik temasları bu nedenle rasyonel bir dış politika arayışı olarak değerlendirmek ve bu konuda zorlama ve suçlayıcı yorumlardan uzak durmak gerekir. Zira Taliban’ın güçlenmesinin ve radikal ideolojisine rağmen taban bulmasının sebebi de, işte Türkiye ve benzeri İslam dünyasının lider ülkelerinin bu konuda sorumluluk almak istememeleridir.

                                                                                                               Dr. Eren Alper YILMAZ

 

DİPNOTLAR

[1] TRT Haber (2021), “Taliban heyeti Türkiye’de”, Erişim Tarihi: 17.10.2021, Erişim Adresi: https://www.trthaber.com/haber/gundem/taliban-heyeti-turkiyede-616871.html.

[2] DW Türkçe (2021), “Ankara’dan Taliban’a: Kadınları eve hapsedemezsiniz”, Erişim Tarihi: 17.10.2021, Erişim Adresi: https://www.dw.com/tr/ankaradan-talibana-kad%C4%B1nlar%C4%B1-eve-hapsedemezsiniz/a-59509855 .

[3] AA (2021), “Taliban’ın uluslararası görüşme trafiği”, Erişim Tarihi: 17.10.2021, Erişim Adresi: https://www.aa.com.tr/tr/dunya/talibanin-uluslararasi-gorusme-trafigi/2394825.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.