ABD’DEKİ KONGRE ARA SEÇİMLERİNİ NASIL OKUMALIYIZ?

upa-admin 14 Kasım 2022 565 Okunma 0
ABD’DEKİ KONGRE ARA SEÇİMLERİNİ NASIL OKUMALIYIZ?

Amerikan vatandaşları, 8 Kasım 2022 tarihinde ülke içindeki yüzde 8’i bulan bir enflasyon oranı, 30 trilyon doları aşan kamu borçları, gelir seviyesinde yaşanan düşüş, suç oranlarında ve nefret söylemlerinde artış, sınırdaki güvenlik sorunları gibi olumsuzluklar gölgesinde sandık başına gittiler. Ara seçimler öncesinde yapılan tahminler, önceki Başkan Donald Trump’ın destek verdiği Cumhuriyetçilerin zaferini yüksek bir ihtimal olarak görürken, özellikle Senato’daki sonuçlar tahminlerin aksine Demokratların ağırlığının halen güçlü olduğunu gösterdi.

Nevada eyaletinden gelen son sonuçlara göre, Demokrat Senatör adayı Catherine Cortez Masto, Cumhuriyetçi rakibi Adam Laxalt’ı geride bırakarak Senato seçimlerini kazandı. Böylece, Demokratlar, Kongre’nin üst kanadı Senato’da şimdiye kadar 50 koltuk elde etti. Bu durumda, ABD’nin Demokrat Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Senato Başkanı olarak da görev yapıyor ve eşitlik bozma oyu kullanabiliyor. Başkan Yardımcısı’nın oyu sayesinde Senato’da koltuk dağılımı 50-50 bile olsa Demokratların çoğunluğu sağlaması ve önemli kararlarda veto/onay yetkisini kullanarak söz sahibi olması mümkün olabiliyor. Yine de Demokrat Senatör Raphael Warnock, 6 Aralık Georgia ikinci tur seçimlerini Cumhuriyetçi rakibi Herschel Walker’a karşı kazanırsa, bu durum Demokratların senatodaki çoğunluğunu 51-49’a çıkaracak. Bu sayı, Demokratlara, çoğu yasama için gereken 60 oy yerine basit bir çoğunluk ile ilerleyebilecek birkaç yasa tasarısını Senato’dan geçirme konusunda ek bir avantaj sağlayacaktır.[1]

ABD yasama organının bir diğer kanadı olan Temsilciler Meclisi’nde ise şu ana kadar Cumhuriyetçiler 211, Demokratlar 203 sandalye kazanmış durumda. Meclis’te çoğunluğu elde etmek için 218 rakamına ulaşmak gerekiyor. Şu anki tahminler Cumhuriyetçilerin 220 civarında kalacağını, Demokratların da 215’e kadar yükseleceğini öngörüyor. Birbirine yakın bu oranlar, Biden yönetimi açısından çok fazla bir sorun oluşturmayacak gibi görünüyor. Ayrıca üst meclis olan Senato’nun alt kanat olan Temsilciler Meclisi üzerinde veto yetkisi olduğundan, Temsilciler Meclisi’ndeki bu dağılım, Cumhuriyetçiler için “büyük bir zafer” veya Demokratlar açısından “hezimet” diyebileceğimiz bir durum da yaratmıyor.

Bu seçimlerin sonuçları ile ilgili bazı çıkarımlar yapmak gerekir. Öncelikle ABD ara seçimleri Cumhuriyetçiler için bir uyarı olarak algılanabilir. Pennsylvania’da Cumhuriyetçi Parti’den senatör adayı olan Türk kökenli Dr. Mehmet Öz’ün, seçimlerden önce pek favori gösterilmeyen Demokrat rakibi John Fetterman karşısında kaybetmesi, Cumhuriyetçiler açısından hayal kırıklığı yarattı. ABD’de “saygı duyulan bir cerrah” olan ve çok sayıda ödüle layık görülen Dr. Öz, ön seçimler sırasında hem kürtaj, hem de kaya gazı konularında “katı” bir tavır takınmış; tecavüz ya da anne hayatını kurtarma durumları dışında kürtaja karşı olduğunu söylemişti. Özgürlükler ülkesi olarak bilinen ABD’de bu şekilde muhafazakâr söylemler geliştirmek yeterince alıcı bulmamış olabilir. Buna karşın, Fetterman’ın kürtaj konusunda daha yumuşak söylemlerde bulunması ve kararın kadınlar ile doktorlar arasında olması gerektiğine inandığını belirtmesi, kürtaj hakkını anayasal olarak garanti altına alan 1973 tarihli “Roe-Wade kararı”nı tekrar yasa haline getirmek için mücadele edeceğini söylemesi ABD’nin özgürlük anlayışına daha uygun gibi görünüyor.

Eski Başkan Donald Trump’ın da seçimlerden önce Dr. Öz için destek mitingleri düzenlemesi bir nevi ABD halkı nezdinde ters tepmiş olabilir. Bilhassa Trump’ın Başkanlığı döneminde her fırsatta göçmenlere ikinci sınıf vatandaş olarak bakması ve beyazların üstünlüğünü savunması, Pennsylvania’da banliyölerde yaşayan göçmenlerin Trump’a tepki olarak Cumhuriyetçi aday Öz’e de sırt çevirerek yüzlerini Demokratlara dönmesine sebep olmuş olabilir. Göçmen çocuğu olan Öz’ün Trumpvari bir şekilde sıkı göçmen politikalarını savunma ironisinin de seçmen nezdinde “güvenilmez bir aday profili” yaratma ihtimali yüksek. Oprah Winfrey gibi siyahi Amerikalılar üzerinde çok büyük bir etki yaratan talk show sunucusunun da Demokrat aday Fetterman’ı savunması, Öz’ün bilhassa siyahi ve göçmen seçmenler gözündeki duruşunu olumsuz biçimde etkilemiş olabilir. Düzensiz göçmenlerin otobüslere doldurularak ucuz siyasi numaralara alet edilmemesi gerektiğini ve göçmenlik sorununa daha kapsamlı partiler üstü bir çözüm ihtiyacı olduğuna vurgu yapan Demokrat Fetterman’ın görüşlerinin, ABD’nin liberal değerleri ile daha çok örtüştüğü söylenebilir.

Kongre seçimlerinden çıkarılacak bir diğer sonuç ise, ABD’nin dış politikasını ilgilendiriyor. Seçimlerden önce Cumhuriyetçiler içerisinde Putin’e ve Rusya’ya sempatiyle bakan, ayrıca Washington’un Ukrayna’ya verdiği milyarlarca dolar tutarındaki askeri ve ekonomik yardımdan rahatsız olan adayların dış politikada her fırsatta Rusya’nın enerji kartı ile karşı karşıya kalınmasının risklerine vurgu yapmaları, Trump dönemindeki gibi ABD’nin uluslararası krizlere müdahil olmaktan ziyade içerideki sorunlarla ilgilenmesini istemeleri, Biden’ın dış politika hamlelerinin toplum nezdinde nasıl bir karşılık göreceği noktasında soru işaretlerini beraberinde getirmişti. Fakat Biden’ın Rusya’ya karşı izlediği caydırıcı hamle kararlarının, Cumhuriyetçilere fazla bir artı puan kazandırmadığı ortaya çıktı. Dolayısıyla, Cumhuriyetçilerin içindeki Rusya dostlarının da seslerinin cılız kaldığını gördük. Bu süreçten sonra, ABD’deki bir sonraki seçimlere kadar -şayet savaş devam ederse- ABD öncülüğündeki Batı’nın Rusya’ya karşı ortak cephe oluşturarak Ukrayna’ya tam ekonomik ve askeri destek verme yönündeki politikasında keskin bir değişiklik olmayacağı tahmin edilebilir. Putin rejiminin bir nevi yenilgiyi kabullenip Ukrayna’nın Rus işgali altındaki kritik Herson şehrinden geri çekileceğini açıkladığı tarihin de, ABD Kongre seçimlerinin sonuçlarıyla aynı güne denk gelmesi pek tesadüf sayılmaz.[2]

Cumhuriyetçilerin Başkan adayları Donald Trump ve Florida Valisi Ron DeSantis

Şunu da belirtmek gerekir ki, bu seçim sonuçlarıyla birlikte Joe Biden’ın partisi içindeki duruşu da güçlenmiş oldu. Demokratlar içindeki siyasiler, Biden’in ikinci dönemde de Başkan olabileceğine dair sinyalleri veriyor. Liberal Massachusetts Senatörü Elizabeth Warren gibi eski rakiplerinin Biden’i öven “Bu zafer Joe Biden’a ait, Cumhurbaşkanının liderliği bizi Demokratların ne için savaştığını konuşacak bir konuma getirdi[3] şeklindeki açıklamasında, Biden’a olan güvenin tazelendiğini görüyoruz. Trump cephesinde ise belirsizlik hüküm sürüyor. Trump’ın uzun süredir danışmanlığını yapan Jason Miller, Trump’ın 2024 yılında Başkanlık için bir kez daha şansını deneyeceğini duyuracağını söylese de, ulusal basına yansıyan haberlere göre ara seçimde Cumhuriyetçilerin beklenen etkiyi yakalayamaması üzerine partiden ve ekibinden Trump’a adaylık duyurusunu ertelemesi için baskı yapıldığı belirtiliyor.

Sonuç olarak bu seçimler, Amerikan halkının ülkenin siyasi ve ekonomik durumundan memnuniyetsizliklerine, Demokratlar ve Biden’in yetersiz politikalarına duydukları güvensizliğe rağmen, Cumhuriyetçi Parti’yi ve Trump’ı yeterli bir alternatif olarak görmediklerinin bir göstergesi. Bu seçimlerde gerek Senato, gerekse Temsilciler Meclisi’nde iki tarafın da ezici bir çoğunluğa ulaşamaması, Biden ve Trump gibi aynı yüzlerle yarışa devam edildiği sürece Amerikan seçmenlerin de “kötünün iyisi” zihniyetiyle gönülsüz ve zorunluluktan kaynaklı olarak sandıklara gideceklerini, umutların ve beklentilerin pek fazla yükselmeyeceğini gösteriyor.

                                                                                                              Dr. Eren Alper YILMAZ

 

[1] https://www.reuters.com/world/us/democrats-await-nevada-election-result-that-could-seal-their-us-senate-majority-2022-11-12/

[2] https://kronos36.news/tr/abd-ara-secimlerinde-kaybedenler-trump-putin-ve-erdogan/.

[3] https://www.bbc.com/news/world-us-canada-63613264.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.