AB DÖNEM BAŞKANLIĞI ÜLKELERİNİN ZORLUKLARI: GÜVENLİK VE SAVUNMA POLİTİKASI

upa-admin 09 Ocak 2023 963 Okunma 0
AB DÖNEM BAŞKANLIĞI ÜLKELERİNİN ZORLUKLARI:  GÜVENLİK VE SAVUNMA POLİTİKASI

Avrupa Birliği (AB) Konseyi dönem başkanlığı Ocak ayı itibariyle İsveç’e geçmiş oldu; bu süreçte İsveç’ten sonra dönem başkanlığı bu yıl Temmuz ayında Fransa’ya, sonrasında (2024’te) ise Çek Cumhuriyeti’ne (Çekya) geçecektir. AB’nin bu üçlü dönem başkanlığında gerek dönem başkanlığını yürütecek ülkeleri/devletleri, gerekse AB’yi birçok konu başlığı ve gündem beklemektedir. Ne var ki, en önemli gündem ve konu başlığının Rusya-Ukrayna Savaşı olacağı malumdur. Zira AB, yanı başında bahçesinde alev almakta olan bir savaşın kıvılcımlarının diğer ülkelere sirayet edecek olmasından/sıçramasından -karşıdakinin Rusya olduğu da düşünüldüğünde- endişelenmekte haklıdır. Bundan dolayıdır ki, AB dönem başkanlığını Haziran ayına kadar yürütecek İsveç’in yapacakları kadar yapamayacakları ve Rusya ile olan ilişkileri, NATO’ya girme isteğinden dolayı Türkiye ilişkileri ve diğer birçok zorlu gündem maddesi onları bekliyor olacaktır. Sadece İsveç değil tabii ki, keza aynı şekilde NATO’nun önemli bir kanadını oluşturan Fransa da öyle. Zaten Fransa, AB’nin ana lokomotiflerinden biri olması nedeniyle, bu süreci yönetmede ona daha fazla yük düşecektir. Çek Cumhuriyeti’nin de eski bir “Doğu bloku” ülkesi olduğunu hatırlatalım; Sovyetler Birliği’ni şu andaki Rusya’yı ve kodlarını iyi tanıdığını göz önüne aldığımız takdirde, AB dönem başkanlıklarını sırasıyla alacak ülkeleri zorluklar ve tehditler kadar, fırsatlar da beklemektedir.

AB’nin kuruluşundan günümüze birçok alanda gerçekleştirdiği yenilikler muhakkak ki dünya ülkelerine örnek olmakla birlikte, birçok bölgesel ve uluslararası örgütlerin gelişimlerine de tezahür etmiştir. Ancak AB’nin güvenlik ve savunma politikasında büyük bir ilerleme kaydedilmediği gibi, gerçekleştirilen zirvelerde mutabık kalınan kararların üzerinde istişare edilerek bir “Stratejik Pusula” bir “Avrupa Ordusu” gibi kurulmak istenen oluşumların gecikmesinin birçok nedeni de vardır. Rusya-Ukrayna Savaşı gösterdi ki, Avrupa, daha doğrusu AB, vatandaşlarının ve Birliğin güvenliğini/savunmasını sağlayan kapasiteye sahip değildir; bununda altında yatan neden ise AB’nin ABD’ye ve NATO’ya bağımlı bir güvenlik ve savunma politikasına sahip olmasıdır. İsveç ile Finlandiya’nın NATO üyeliği için ısrar etmeleri birden bire gelişen bir durum değildir; Rusya’nın “agresif” savunma politikası bu kararlarında belirleyici olmuştur, ancak AB’nin günümüzün teknolojik ilerlemesiyle güçlü ve caydırıcı bir orduya sahip olması elzemdir. Fransa’nın daha çok “Avrupa Ordusu” ve “Stratejik Pusula“da ısrarcı olması, AB’nin güvenlik ve savunma politikasında şimdilik olumlu görülen bir ilerlemedir; bunun yanında, AB’nin artık nihayete erecek bir orduya ihtiyacı muhakkaktır. Tabii şunu da soralım: ABD buna izin verir mi acaba?!

Sonuç olarak, AB Konseyi dönem başkanlıklarını sırasıyla gerçekleştirecek ülkelerin Rusya-Ukrayna Savaşı haricinde, jeopolitik manada önlerinde bir Batı Balkanlar ülkelerinin geleceği ve durumu da var. Hakeza, Rusya’nın Ukrayna özelinde yaptıklarına bakıldığında, AB’nin istikrarsızlığına ve bölünmesine yönelik yapacağı hamlenin Balkanlar’dan olacağı kuşku götürmez, Sırpların özellikle geçmişten gelen Ruslarla işbirliği göz ardı edilmemelidir. İsveç’in NATO üyesi olabilmesi için Türkiye’nin isteklerini makul ve uygulanabilir karşılaması gerekir; şayet uzun yıllar terörizmden maddi ve manevi bedeller ödemiş bir ülkeye (Türkiye Cumhuriyeti’ne) empatinin de ötesinde bakılmalıdır. Keza aynı şekilde, Fransa’nın da NATO haricinde kurulacak bir “Avrupa Ordusu“nda Türkiye ile birlikte hareket etmesi yararına olacaktır, aslında birliğin de yararına… Rusya-Ukrayna Savaşı ile AB’nin Türkiye’nin stratejik önemine geç uyanması manidar olmakla birlikte, AB’nin güvenlik ve savunma politikasında Fransa ve Almanya kadar Türkiye’nin desteğini alması azımsanmayacak büyüklüğe ve iş birliğine ulaşacaktır. Nihayetinde, AB Konseyi dönem başkanlığını gerçekleştirecek ülkelerin önünde zorluklar bulunmaktadır; ancak bunları fırsatlara çevirmek de onların politikalarının neticesinde olacaktır.

Güney Ferhat BATI

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.