GÜNEY GAZ KORİDORU: YENİ ENERJİ DÜZENİNDE AVRUPA ENERJİ GÜVENLİĞİ, RUSYA, TÜRKİYE VE GÜNEY KAFKASYA ÜZERİNE OYUN TEORİK UYGULAMA

upa-admin 15 Kasım 2013 9.600 Okunma 0
GÜNEY GAZ KORİDORU: YENİ ENERJİ DÜZENİNDE AVRUPA ENERJİ GÜVENLİĞİ, RUSYA, TÜRKİYE VE GÜNEY KAFKASYA ÜZERİNE OYUN TEORİK UYGULAMA

Özet: Güney Gaz Koridoru, Avrupa Birliği’nin enerji politikalarında önemli bir yere sahiptir. Alhaiji’ye (2007) göre, 1970’lerdeki petrol krizlerinin literatüre en büyük katkısı “Enerji Arzı Güvenliğidir”. Aynı çalışmada Enerji Güvenliği, batılı devletlerin kullandığı bir kavram olarak ifade edilmektedir. Avrupa Birliği’nin özellikle Rusya-Ukrayna krizinden sonra konuya bakış açısı değişmiştir. Ortadoğu’daki siyasi istikrarsızlık ortamı ve Rusya-Gazprom’un politikaları, Avrupa Birliği’ni güvenli enerji arzı arayışına itmiştir. Zira Avrupa Birliği Gazprom’un politikalarından son derece rahatsızdır. Ayrıca Avrupa’nın kullandığı gazın, Rusya’dan ithal edilen kısmının %30’u geçmesi Enerji Güvenliği açısından önemli bir tehdit unsurudur. Bu bağlamda Güney Gaz Koridoru, yeni ve güvenli arz kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye ise “Yeni Enerji Düzeni’nde” transit ülke olarak artık masada yer almaktadır. Çalışma, Güney Gaz Koridoru’nun Yeni Enerji Düzeni’nde önemini “oyun teorik” çerçevede tartışmayı amaçlamaktadır. Ayrıca Gazprom-Ukrayna krizi ve Güney Gaz Koridoruna karşı strateji olarak karşımıza çıkan Güney Akım’ın da varlığı farklı modeller çerçevesinde irdelenecektir.

Anahtar Kelimeler: Enerji, Doğalgaz, Arz Güvenliği, Rusya, Güney Kafkasya, Türkiye.

GİRİŞ 

Güney Gaz Koridoru, Avrupa Birliği’nin enerji politikalarında önemli bir yere sahiptir. Alhajji’ye (2007) göre, 1970’lerdeki petrol krizlerinin literatüre en büyük katkısı “Enerji Arzı Güvenliği”dir. Aynı çalışmada Enerji Güvenliği, batılı devletlerin kullandığı bir kavram olarak ifade edilmektedir. Avrupa Birliği’nin özellikle Rusya-Ukrayna krizinden sonra konuya bakış açısı değişmiştir. Ortadoğu’daki siyasi istikrarsızlık ortamı ve Rusya-Gazprom’un politikaları, Avrupa Birliği’ni güvenli enerji arzı arayışına itmiştir. Zira Avrupa Birliği Gazprom’un politikalarından son derece rahatsızdır. Ayrıca Avrupa’nın kullandığı gazın, Rusya’dan ithal edilen kısmının %30’u geçmesi Enerji Güvenliği açısından önemli bir tehdit unsurudur. ABD ise dolaylı olarak Güney Gaz Koridoruna destek vermektedir. ABD için Avrupa’nın enerji temini büyük önem arz etmektedir. Avrupa açısından enerji arzı güvenliği fiyat bakımından ucuzluk ve süreklilik kavramına gönderme yapar.  Bu bağlamda Güney Gaz Koridoru, yeni ve güvenli arz kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye ise “Yeni Enerji Düzeni”nde (New Energy Order)  transit ülke olarak artık masada yer almaktadır.

Çalışma Yeni Enerji Düzeninde ve Güney Kafkasya’nın da artık oyuncu olarak dahil olduğu Yeni Büyük Oyun çerçevesinde Güney Gaz Koridoru’nun önemini açıklamayı amaçlamaktadır. 2. Bölümde, Enerji Arzı Güvenliği ve bu çerçevede Güney Gaz Koridoru, tarihsel süreci ve önemi tartışılacaktır. 3. bölümde modellenen oyunların teorik alt yapısı oluşturulacaktır ve oyuncu ülkelerin enerji stratejileri irdelenecektir. Zira ülkelerin hangi stratejiyi neden oynadığına dair alt yapının varlığı oyunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Bu bölüm içerisinde Avrupa’nın en büyük enerji tedarikçisi Rusya’nın, Avrupa Birliği’nin ve Güney Gaz Koridorunun iki önemli anahtarı Azerbaycan ve Türkiye’nin enerji stratejileri anlaşılmaya çalışılacaktır. 4. Bölümde ülkelerin enerji stratejileri oyun teorik çerçevede incelenecektir. Karşılıklı oyun stratejilerin analizi bakımından Oyun Teorik Modeller daha açıklayıcı olabilmektedir. 5. ve sonuç bölümünde ise Güney Gaz Koridorunun Avrupa Türkiye ve Azerbaycan açısından önemi tartışılacaktır.

ab enerji ithalatının tüketime oranı

ENERJİ ARZI GÜVENLİĞİ VE GÜNEY GAZ KORİDORU

2. Bölümde Enerji Arzı Güvenliği ve bu çerçevede Avrupa’nın yeni güvenli enerji arzını sağlayacak anahtar olan Güney Gaz Koridoru (Southern Gas Corridor) anlaşılmaya çalışılacaktır. Oyuncuların stratejilerini daha iyi kavrayabilmek adına bir takım kavramların açıklanması gerekli olabilir.

 ab petrol üretim ve tüketim degerleri

Enerji Arzı Güvenliği

1970’lerde yaşanan iki petrol krizinin “enerji” literatürüne kazandırdığı en önemli kavram şüphesiz “enerji arzı güvenliğidir”. Alhajji’ye (2007:1) göre Enerji Arzı Güvenliği “Sanayileşmiş Batılı Devletlerin” kullandığı bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Avrupa Komisyonunun (EC: 2007) açıklamalarında sanayileşen ve enerji tüketimi artan Avrupa’nın enerji arz güvenliği konusunda yeni politikalara ihtiyacı olduğunun altı çizilmiştir. Aynı çalışmada farklı politika alanlarında da enerji politikalarının yer alması gerektiği üzerinde durulmuştur.[1] Enerji Arz Güvenliğinin ilk çıkış noktası da yine Avrupa Birliği olmuştur. AB Komisyonunca hazırlanan “Enerji Arz Güvenliği İçin Bir Avrupa Stratejisine Doğru” başlıklı Yeşil Kitap’ta enerji arz güvenliği; “Toplumun tümünün iyiliği ve iyi işleyen bir ekonomi için sürdürülebilir gelişme hedefi çerçevesinde bütün tüketiciler için her fiyatta enerji ürünleri pazarına kesintisiz fiziki erişim sağlamak olarak” tanımlanmaktadır (European Commission, 2001: 28-29). Enerji Arz Güvenliği ile ilgili farklı yaklaşımlar olmakla birlikte, stratejiler, petrol ve doğalgaz üzerine yoğunlaşmıştır.

ab enerji ithalatının tüketime oranı

Avrupa Birliği’nin iç üretiminin talebi karşılayamayacağı açıktır. Dünya Bankası verilerine göre 2003 yılında %45’lerde olan enerji ithalatı 2010 yılında %50’nin üzerine ulaşmıştır (Grafik 1). Ayrıca Avrupa Birliği’nin üretimi de azalma trendine girmiştir (Grafik 2) Zira iç tüketimin üretim ile karşılanma oranı 2012’de sadece %11’dir.

Bakıldığında Avrupa Birliği’nin temeli, enerji alanındaki ilk işbirliği niteliğinde sayılabilecek 1951 yılındaki Paris Antlaşması çerçevesinde oluşturulan Avrupa Kömür ve Çelik Birliği ile hazırlanmıştır. Bu bağlamda Avrupa’nın “Arz Güvenliği”ne verdiği önem anlaşılabilmektedir.

ab petrol üretim ve tüketim degerleri

21. yüzyıl, Arz güvenliği ile ilgili dengelerin AB aleyhine değişim yaşadığı dönem olacaktır. Zira Asya’da gelişen ve büyüyen pazarlar talep rekabeti oluşturmaya müsaittir. Arz güvenliğinin günümüzde farklı bir boyuta taşınmasında da şüphesiz Ortadoğu’daki siyasi konjonktürün etkisi büyüktür. Ayrıca Yılmaz’a (2012:148) göre Büyük Oyun’un yeni versiyonunda 19. yüzyıldakinin aksine Rusya, Çin ve Türkiye gibi yeni oyuncuların varlığı söz konusudur. Rusya’nın Büyük Oyun’da yeniden etkili oyunculardan biri haline gelmesi de pazardaki Gazprom tekelinin kırılmasını zorlaştırabilir.

Güney Gaz Koridoru

2006 yılında yayınlanan “A European Strategy for Sustainable, Competitive and Secure Energy” alt başlıklı yeşil kitapta Avrupa Enerji Arz Güvenliğinin yeniden tesisi için yeni arz kaynakları ile birlikte doğal gaz ve petrolün taşınabilmesi için yeni boru hatlarının gerekliliğine vurgu yapılmıştır (European Commission, 2006:15). Devamında ise özellikle Hazar Bölgesi, Kuzey Afrika ve Ortadoğu petrollerinin önemi belirtilmiştir. Ayrıca içerisinde Türkiye’nin de bulunduğu transit ülkelere de yer verildiğini görmekteyiz. Ortadoğu’daki siyasi istikrarsızlık ve Kuzey Afrika’da günümüzde hala devam eden kargaşa ortamında Hazar Bölgesi kaynakları Avrupa için nihai çözüme giden tek yoldur. Türkiye ise Yeni Enerji Düzeninde güvenli ve nispeten az maliyetli stratejik ve jeopolitik öneme sahiptir.

Güney Gaz Koridoru’nun temeli Avrupa’nın Enerji Arz güvenliğine dayansa da bu anlamda önemli tarihlerden biri 13 Ocak 2011 olarak belirtilebilir. AB ile Azerbaycan arasında imzalanan Güney Gaz Koridoru Beyanat’ında Avrupa’nın enerji arzında çeşitliliğin sağlanması için Hazar Bölgesi’nin önemine vurgu yapılmıştır. Ayrıca Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Bakü-Tiflis-Erzurum boru hattına da değinilmekle birlikte Hazar Bölgesi’ndeki diğer ülkeler vurgusu da Türkmenistan ve Kazakistan için yapılacak çalışmaların sinyalini vermiştir diyebiliriz. 5 maddelik bildiride Avrupa’ya akacak enerjinin nihai sağlayıcının Hazar Bölgesi olduğu üzerinde durulmuştur. Bu bağlamda Şah Deniz I ve Şah Deniz II’den Avrupa’ya ulaşacak enerjinin iletimi Güney Gaz Koridoru ile yapılacaktır.

Güney Gaz Koridoru Avrupa’nın Enerji Arz Güvenliğini sağlamak adına yegane projedir. Rzayeva’ya (2013:29) göre; “…AB’nin Güney Gaz Koridoru’nu desteklemesi, özellikle Batı ülkeleri üzerindeki Rus enerji yükünün bertaraf edilmesini ve başta Kazakistan ile Türkmenistan olmak üzere kapalı havza olan Hazar devletlerinin Avrupa gaz piyasalarına doğrudan erişimin sağlanmasını amaçlamaktadır…”

şekil 1 güney gaz koridoru

Şekil 1’de Güney Gaz Koridoru Türkiye üzerinden TANAP (Trans Anadolu Doğal Gaz  Boru Hattı) ve Avrupa Birliği sınırları içerisinde ise Nabucco West ve TAP (Trans Adriyatik Boru Hattı) görülmektedir. Nabucco ve TAP arasındaki rekabete bakıldığında ise; Nabucco projesi uzun yıllardır üzerinde çalışılan bir proje olmasına rağmen Şah Deniz Konsorsiyumu 28 Aralık’ta TAP’ı tercih ettiğini açıklamıştır.

Güney Gaz Koridoru’nun Türkiye sınırlarından TANAP, bölgede Türkiye ile Azerbaycan’ın işbirliği ile gerçekleşecek en büyük projedir diyebiliriz. TANAP Projesi sadece Avrupa’nın değil Türkiye’nin de enerji ihtiyacında önemli rol oynamaktadır. İki ülke arasındaki işbirliğinin BTC (Bakü-Tiflis-Ceyhan) ve BTE (Bakü-Tiflis-Erzurum) ile pekiştirilerek şu anki sürece gelindiği yorumu yanlış olmasa gerektir.

şekil 2 transanadolu

26 Aralık 2011’de imzalanan mutabakat zaptı ve 1,5 yıl sonra 26 Haziran 2012’de imzalanan Hükümetler arası anlaşmaya göre TANAP hem Avrupa’ya hem de Türkiye’ye enerji sağlayacaktır. Projenin giriş noktası olan Şah Deniz II sahası ve Gürcistan üzerinden Türkgöz Sınır Kapısından geçecek olan TANAP’ın çıkış noktası Trakya olarak belirlenmiştir (bkz: Şekil 2) Türkiye sınırları içerisindeki uzunluğu yaklaşık 1900 km’dir ve çapı ise 56 inç olarak planlanmıştır.

ab dogalgaz tüketim

TANAP üzerinden ilk aşamada taşınması planlanan 16 milyar m3 gazın 6 milyar m3’lük kısmı Türkiye’de kalacak, 10 Milyar m3’lük kısmı ise Avrupa’ya akacaktır. AB Komisyonu’nun enerjiden sorumlu üyesi Günther Oettinger’e göre yıllık 10 milyar m3’lük gaz “çerez” niteliğindedir (Roberts, 2013: 22). Avrupa Birliği’nin 2012 yılı doğal gaz tüketim miktarının 443 milyar m3 olduğu düşünüldüğünde(bkz Grafik 3) ve yine yıllık 10 milyar m3 gazın Avrupa’ya ulaşım maliyetinin $10 milyarı bulabileceği öngörüsü (Roberts, 2013: 22) Oettinger’in yorumunu destekleyebilecek niteliktedir. Fakat burada önemli iki husus vardır. Birincisi yıllık gaz akış miktarı 2023 yılında 23 milyar m3, 2026 yılında ise yıllık 31 m3 olacaktır. İkinci husus ise Kazakistan’dan, Türkmenistan’dan ve (siyasi istikrar sağlandığı takdirde) Irak’tan taşınacak gazın toplamda daha büyük miktarlara ulaşacağıdır. Roberts aynı çalışmasında siyasi şartların uygunluğu durumunda İran gazının da dahil edilebileceğini belirtmektedir. Avrupa pazarı ise yeterli talebi sunmaktadır. Grafik 2’de yer alan petrol tüketim değerleri 2008 krizi sonrasında azalma gösterse de Avrupa’da resesyon sonrasında tüketim tekrar ivme kazanacaktır. Krizin doğal gaz tüketimine etkilerini anlamak adına 2012 tüketim değeri olan 443 milyar m3’lük değerin 2000 yılındaki 440 milyar m3’lük değerin biraz üstünde olduğunu söylemek gerekli olabilir. Fakat büyümenin hızlanması ile birlikte doğal gaz tüketiminin kriz öncesi değerlere yükselmesi zor olmayacaktır. Güney Gaz Koridoru ise tam burada devreye girmektedir. Ayrıca ilerleyen bölümlerde Avrupa Birliği’nin en büyük gaz tedarikçi olan Rusya’nın –dolayısıyla Gazprom’un- stratejileri Avrupa’nın Rusya’yı enerji arzı güvenliğinde neden tehdit olarak gördüğünü açıklamamıza yardımcı olacaktır.

Üzerinde durulması gereken bir nokta da Hazar Bölgesi’nde henüz kanıtlanmamış rezervlerin varlığıdır. Kanıtlanmış rezervlere bakıldığında ise; BP’nin hazırladığı raporda Avrupa & Avrasya’daki kanıtlanmış rezervlerin %56’sına denk gelen 17,5 trilyon m3 doğal gaz bulunmaktadır. Bu yüksek bir oran olmasına karşın Rusya’nın 2012 üretimi 592,3 milyar m3tür. Ayrıca Avrupa Birliği’nin Rusya’yı “Güvenli” enerji tedarikçisi olarak görmeyişinin arkasında yatan nedenlerden biri Gazprom’un fiyatlama sistemidir, diğer neden ise Rusya’nın doğal gazı siyasi bir araç olarak kullanmasıdır. Rzayeva’ya (2013: 23) göre Avrupa’ya sağlanan gazın artışı hem teknik kapasiteye hem de buna ilişkin iradeye bağlı olduğundan sorgulanabilir bir husustur.

dogalgez rezervleri

Güney Gaz Koridoru Avrupa Birliği’nde iki boru hattının rekabetine sahne olmuştur. Şah Deniz Konsorsiyumu’nun Haziran ayında yaptığı tercih sonrasında TAP’ın kazanması Avrupa’da yıllardır üzerinde çalışılan Nabucco’nun aleyhine bir gelişmedir. TAP’ın nihai merkezi İtalya olarak belirlenmiştir ki burada “Punto di Scambio Virtuale (PSV) olarak bilinen sanal merkez üzerinden dağıtımı yapılacaktır. TAP’ın Şah Deniz tarafondan seçilmesinin en önemli nedeni şüphesiz maliyet avantajıdır. TAP’ın yıllık 10 milyar m3’lük kapasitesi ve 42 inç çapı olduğu düşünüldüğünde, Nabucco Batı’nın daha maliyetli olacağı gerçektir. 42 inç çapında bir boru hattı Şah Deniz Konsorsiyum için yeterli iken Nabucco’nun daha yüksek çaplı bir boru hattı projesi ek olarak $500 milyon ek maliyet getirecektir. TAP’ın tercih edilmesi ve Güney Gaz Koridoru’nun şekillenmesi, Güney Avrupa ve Kuzey Avrupa arasındaki rekabeti de yeni bir sahaya taşıyabilir. Ertem’e (2013:1) göre Güney Gaz Koridoru Avrupa’daki Rusya tekelini yıkmakla kalmayacak Almanya için de Güney’den gelecek gazın kontrolü sağlanamadığı için Güney Avrupa’nın Almanya’dan bağımsız bir şekilde büyümesi meydana gelecektir. Aynı yazıda Almanya’nın Gazprom üzerinden Rusya bağlantılı enerji projelerine ortak olduğu da belirtilmektedir.

YENİ ENERJİ DÜZENİNDE AVRUPA BİRLİĞİ, RUSYA, AZERBAYCAN VE TÜRKİYE’NİN ENERJİ STRATEJİLERİ

3. Bölümde, oyuncuların stratejilerini daha iyi analiz etmek üzere ülkelerin enerji politikaları incelenecektir. Güney Gaz Koridoru yaratacağı sonuçlar itibariyle bölgesel değil küresel etkilere sahiptir. Bu durum, ülkeleri “enerji” konusunda uluslararası bir oyunun içine itmektedir. Güney Gaz Koridoru sadece enerji talep eden ve enerji arz eden ülkelerin içerisinde olduğu bir oyun değildir. Enerji boru hatları, transit ülkeleri de içerisinde barındıran, bölgesel entegrasyonu sağlayan köprülerdir. Bu çerçevede verilebilecek en belirgin örnek Gürcistan olabilir. Enerji kaynaklarına sahip olmayan bir ülke olarak Gürcistan’ın Güney Gaz Koridoru üzerinde transit ülke olarak bulunması, ülkenin Jeopolitik konumunu doğrudan etkilemektedir. Enerji ticaretinde bölgesel barışın da son derece önem kazandığı Güney Gaz Koridoru üzerinde Ermenistan’ın bulunmaması son derece dikkat çekicidir. Ermenistan’ın, komşu ülkelerle ve özellikle Güney Gaz Koridorunun tedarikçisi konumunda olan Azerbaycan ile uzun yıllar devam eden siyasi sorunları, Ermenistan’ı Güney Gaz Koridorunun dışında bırakmaktadır. Türkiye ise “Yeni Enerji Düzeni”nde transit ülke olarak artık masada yer almaktadır. Türkiye’nin Güney Gaz Koridoru içerisindeki önemi sadece TANAP ile sınırlı değildir. Türkiye bugün hem siyasi hem de ticaret bağlamında Avrasya’da köprü konumundadır. Bu bağlamda Avrupa’ya ulaşacak enerjinin Türkiye üzerindeki bir merkezde toplanması bölgesel entegrasyonun sağlanması adına önemlidir. Türkiye ise tarihi milattan öncelere dayanan “İpek Yolu”nda yeniden önemli bir geçiş noktası olmayı hedeflemektedir.

Avrupa Birliği’nin Enerji Politikaları

Avrupa Birliği’nin enerji arzı güvenliği bugün için iki anlam ifade etmektedir. Biri, Yeşil Kitap’ta altı çizildiği üzere; “Toplumun tümünün iyiliği ve iyi işleyen bir ekonomi için sürdürülebilir gelişme hedefi çerçevesinde bütün tüketiciler için her fiyatta enerji ürünleri pazarına kesintisiz fiziki erişim sağlamak olarak” tanımlanmaktadır. (European Commission, 2001: 28-29) İkincisi ise özellikle Rusya’nın tehdit unsuru olarak görülmesidir. Rusya’nın Avrupa doğalgaz piyasasında tekelleşme stratejilerine ek olarak doğalgazı “siyasi bir araç” olarak kullanması Avrupa arz güvenliğini tehdit etmektedir. Bu bağlamda Avrupa, temeli 1991 yılına dayanan Enerji Şartı Sözleşmesi’ni (Energy Charter Treaty) Rusya’ya kabul ettirmeye çalışmıştır. 17 Aralık 1994 yılında imzalanan sözleşme 16 Nisan 1998’de yürürlüğe girmiştir. Enerji Şartı Sözleşmesi’nin tam metni 7 madde ile “rekabet” konusunu ayrıntılı biçimde işlemiştir.[1] Rusya açısından bu sözleşmenin imzalanması piyasada tekel gücünü kaybetmesine neden olacaktır. Rusya tekel gücünü kaybetmek istememesinden dolayı Enerji Şartı Sözleşmesini imzalamamıştır ve imzalamayacağını da dile getirmiştir. Demir’e göre Rusya, sözleşmede rekabeti düzenleyen maddelerle birlikte özellikle transit boyutunda yer alan; boru hatlarının ortak kullanıma açılmasını öngören maddeyi de kabul etmemektedir[2] Ayrıca Avrupa’nın en büyük tedarikçisi Gazprom’un tahkimde süren davaları Enerji Şartı Sözleşmesine dayanan hükümler çerçevesinde Rusya’nın aleyhine sonuçlanabilir. Çal’a (2009: 14) göre Rusya Federasyonu aleyhine kimi yatırımcılar tarafından Enerji Şartı Sözleşmesi bağlamında götürülmüş ve halihazırda hakem heyetince görülmekte bulunan bir tahkim davası bulunmaktadır.

Rusya’nın Enerji Politikaları

Soğuk Savaşın sona ermesi ile beraber Rusya’nın bölgedeki güç dengelerini değiştirecek bir büyüme çevrimine girdiğini söyleyebiliriz. Ayrıca, Kafkasya’da ve Hazar Bölgesi üzerindeki etkinliğini de korumaya çalışan Rusya’nın politikaları ABD tarafından da izlenmektedir. Büyük Oyunun yeni versiyonunda Rusya’nın bölgesel bir güç olması kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu bağlamda sadece ABD değil bölgedeki Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan gibi önemli petrol rezervlerine sahip bölge ülkeleri ile birlikte enerji arz güvenliğini ön plana çıkaran Avrupa Birliği’nin politikaları da Rusya’nın bölgedeki etkinliği ile yeniden şekillenmektedir. Rusya temelde Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası bağımsızlığını ilan eden ülkeler üzerindeki egemenliğini sürdürmeyi amaçlamaktadır ve Ermenistan üzerinde de bu egemenliğin sağlandığı söylenebilmektedir. Politik olarak Hazar Bölgesinde sürdürmek istediği egemenliği Ermenistan üzerinden şekillendiren Rusya, Ortadoğu’da da etkinliğini Suriye Krizi’nde göstermiştir. Fakat Rusya’yı ciddi manada endişelendiren husus bölgedeki enerji tekelini yitirme ihtimalidir.

Rusya’nın 3 önemli stratejisinden biri Hazar Bölgesi petrollerinin kendi güdümünde Avrupa’ya ihracı olmuştur. Bu çerçevede halen Kazakistan doğal gazı Rusya üzerinden Avrupa’ya ulaşmaktadır. İkincisi; Rusya, Avrupa’daki doğal gaz dağıtım boru hatlarını satın alarak “alternatif” projelerin hayata geçmesini engellemektir. Son olarak Avrupa’ya Güney’den inşa edilecek boru hattının Avrupa pazarındaki hakimiyetini pekiştireceği düşüncesiyle Rusya, Güney Akım Projesini gerçekleştirmeye karar vermiştir.

Enerji ticareti her ne kadar iktisadi bir olgu olsa da Rusya için bölgesel politikalarda bir araç olarak kullanılmıştır. Fakat yine de bu durumun iktisadi bir arka planı olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Avrupa pazarında ciddi payı bulunan Rusya, pazardaki hegemonyasını korumayı amaçlamaktadır. Güney Gaz Koridoru ise Avrupa’daki Gazprom tekelini yıkmak ve Avrupa’nın enerji çeşitliliğini sağlamak adına yegane oluşumdur. İlk etapta verilecek 10 milyar m3 gaz Oettinger’in belirttiği üzere “çerez” niteliğinde olsa da Rusya’yı nispeten daha maliyetli olan Güney Akım’ı faaliyete geçirmeye zorlayacak niteliktedir. Yıllık 10 milyar m3 gaz 2023’te 23 milyar m3, 2026 yılında ise yıllık 31 m3 olacaktır. Güney Gaz Koridoru için şu anda öngörülen Şah Deniz II gazı haricinde bölgede Kuzey Irak ve İran gibi ciddi arz kaynaklarına sahip ülkeler ile birlikte Akdeniz gazının da Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması söz konusu olduğunda Türkiye’nin iki bölge arasındaki ticaretteki rolü önem kazanacaktır. Rusya ise Güney Gaz Koridoruna karşılık Güney Akım Projesini ön plana çıkarmayı hedeflemektedir.

Güney Akım

Güney Gaz Koridoru, Ertem’in de altını çizdiği üzere Rusya’yı ciddi manada rahatsız etmektedir. TANAP üzerinden Avrupa’ya taşınacak gaz her ne kadar Rusya’nın ihracatı ile kıyaslanamayacak (henüz) boyutta olsa da -yıllık 10 milyar m3– Rusya, Güney Gaz Koridoruna karşı Güney Akım Boru Hattı’nı (South Stream Pipeline) öne sürmüştür. Güney Akım’ın resmi internet sitesinde yıllık 63 milyar m3’lük bir kapasitesi olan ve Karadeniz’in 2250 m altından geçecek bir proje olarak lanse edilmiştir.

güney akım güzergahları

Rusya, Güney Gaz Koridoruna karşı oluşturduğu bu stratejide; 18 Ocak 2008’de Bulgaristan, 25 Ocak 2008’de Sırbistan, 28 Ocak 2008’de Macaristan, 29 Nisan 2008’de Yunanistan, 14 Kasım 2009’da Slovenya, 2 Mart 2010’da Hırvatistan ve 24 Nisan 2010’da da Avusturya ile hükümetler arası sözleşmeler imzalamıştır. Projenin önemine vurgu yapılırken Avrupa Enerji Arzı Güvenliği kavramının da altı çizilmiştir. Doğalgaz tedarikinde çeşitlendirme olarak belirtilen boru hattı projesinin önemi vurgulanırken Avrupa’nın uzun dönemde doğal gaz talebinde yaşanacak artışın Güney Akım ile karşılanabileceği belirtilmiştir.

güney akım karadenizRzayeva, Güney Akım’ın hacim ikamesi mi yoksa pazar payı değişimi mi olduğunu tartışmıştır. Rzayeva’ya (2013: 36) göre “Gazprom, Avrupa’daki firmaların  Rus gazını tercihlerindeki azalışı ve Avrupa piyasaların gaz ihracının düşüşünü rekabete bağlamaktadır.”

 

Azerbaycan’ın Enerji Politikaları

Güney Gaz Koridorunun arz cephesindeki en önemli ülkesi olan Azerbaycan, sahip olduğu enerji kaynakları ile Avrupa’nın enerji arz çeşitliliğini sağlayabilecektir. Azerbaycan 90’ların ortalarından itibaren yaptığı ticaret sözleşmeleri ile günümüzde önemli bir arz kaynağı haline gelmiştir. Rusya’nın enerji politikalarını enerji arz güvenliğine tehdit olarak gören Avrupa Birliği için Azerbaycan, Yeni Enerji Düzeninde 21. Yüzyılın arz çeşitliliğini sağlayan önemli ülkelerden biri olacaktır. Bölgede enerji kaynaklarına sahip Kazakistan ve Türkmenistan’ın aksine Azerbaycan, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Rusya’dan bağımsız politikalar izlemesi diğer iki ülkeye göre daha erkendir. Taymaz, (2012: 327) Kafkasya ülkelerindeki ekonomik dönüşüm ve kalkınmayı işlediği makalesinde Kafkasya ülkelerinde 2000’li yılların ortalarında yatırım oranlarının arttığını belirtmektedir. Özellikle Azerbaycan’da 2002-2006 yılları arasında yatırımda ciddi artışlar görülmektedir. Yatırım oranları ile GSYİH arasındaki çift yönlü ilişki Grafik 5’de görülmektedir. Azerbaycan’ın enerji politikaları ile birlikte izlediği kalkınma stratejileri bölgedeki Türkmenistan ve Kazakistan’a göre ortalamada daha yüksek bir büyüme trendi yakalamasını sağlamıştır. Azerbaycan, petrol gelirlerinin daha etkin kullanılması için 29 Aralık 1999’da Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın kararnamesiyle Devlet Petrol Fonu’nu (SOFAZ) kurmuştur. Bu fon, enerji kaynaklarından elde edilen gelirin etkin kullanılması amacıyla işletilmektedir.

Azerbaycan’ın Yeni Enerji Düzeninde en önemli stratejisi Avrupa pazarında yer almaktır. Güney Gaz Koridoru Avrupa açısından enerji arz güvenliğini sağlamak ise Azerbaycan açısından ise talep güvenliği söz konusudur. Azerbaycan için –tüm bölge ülkeleri için de geçerli- Avrupa pazarına entegre olmanın sadece ticari faydaları olmayacaktır. Ertem’in de altını çizdiği üzere bölgesel barışın sağlanması adına Güney Gaz Koridoru 21. Yüzyılın projesi olacaktır. Bu bağlamda Azerbaycan için Güney Gaz Koridorunun faaliyete geçmesi stratejik bir öneme sahiptir.

hazar bölgesi ülkeleri büyüme ve gsyih

Türkiye’nin Enerji Politikaları

Yeni Enerji Düzeni’nde enerji arz eden ülkelerin önemi yadsınamayacak ölçüdedir. Türkiye ise yeni dünya düzeninde transit ülke olarak masada yer almaktadır. Bu bağlamda 2000 yıllık geçmişi olan İpek Yolu’nun yeniden hayata geçeceği ifadesi kullanılabilir. Azerbaycan, Güney Gaz Koridorunun arz kaynağı olsa da Irak, Akdeniz ve siyasi şartlar oluştuğu sürece İran gazının da Avrupa’ya yine Türkiye üzerinden gitmesi söz konusudur. Türkiye ise sadece transit ülke olmanın katma değerinin yetersiz olduğu analizinden hareketle bir fiyat merkezi olmayı amaçlamaktadır.

türkiye dogalgaz

Arz güvenliği, Türkiye için de ciddi bir sorundur. Doğalgazın gerek doğrudan kullanımı gerekse elektrik üretimi gibi dolaylı kullanım payı yıldan yıla artış göstermektedir. Grafik 6 Türkiye’nin doğalgaz tüketimini göstermektedir. Grafikte ayrıca GSYİH’daki büyüme ve enerji tüketimindeki büyüme de yer almaktadır. Bakıldığında Türkiye’nin enerji tüketimindeki büyüme GSYİH büyümesinden daha fazladır.

Türkiye’nin enerji stratejilerine bakıldığında enerji tüketiminde çeşitliliğe gidilmesi, yenilenebilir enerjinin ön plana çıkarılması, kullanılan enerjinin etkin kullanılması, enerji piyasasında rekabetin ve libaralizasyonun sağlanması, çevre maliyetinin azaltılması ve enerji arzında çeşitliliğin sağlanması ile birlikte bölgede enerji terminali olmaktır. Türkiye için Güney Gaz Koridoru son iki amacın gerçekleşmesi adına son derece önemlidir. Güney Gaz Koridorunda Avrupa Birliği ile Azerbaycan ve diğer arz kaynakları arasında köprü olan Türkiye aynı zamanda bir fiyat merkezi olmayı hedeflemektedir. Bu çerçevede atılmış olan en önemli adım Enerji Borsasıdır. EPİAŞ (Enerji Piyasası İşletmeleri A.Ş.) ile Türkiye, Hazar Bölgesi ve Ortadoğu’dan Avrupa’ya taşınacak enerjinin fiyatını belirleyecek bir terminal olabilir. 24 Temmuz 2013 tarihinde Ankara’da SETA Vakfında yapılan Türkiye’de Enerji Borsası” konulu panelde Enerji Bakanı Taner Yıldız EPİAŞ’ın ilerleyen zamanlarda doğalgaz piyasasında fiyat belirleyebileceğinin altını çizdi. Ertem’e göre EPİAŞ’ın kurulması ve Ceyhan’ın uluslararası bir fiyat merkezi olması İstanbul’un finans başkenti olması hedefi ile paraleldir. Yine Ertem, (2013: 85) Güney Gaz Koridoru denkleminin iki çözüm kümesinin bulunduğunu vurgular ki biri Azerbaycan diğeri ise Türkiye’dir.

UKRAYNA KRİZİ VE GÜNEY GAZ KORİDORUNUN AVRUPA ENERJİ ARZI GÜVENLİĞİ BAKIMINDAN OYUN TEORİK İNCELEMESİ

Rusya – Ukrayna Krizi

Bu oyunda 2008’de yaşanan Rusya-Ukrayna doğalgaz krizi eksik bilgili dinamik bir oyun ile analiz edilmeye çalışılacaktır. 2008 yılı sonlarında yaşanan krizde Rusya, Ukrayna ile 2003 yılında yaptığı sözleşme maddelerine dayanarak Ocak ayında Ukrayna’ya gaz akışını kesmiştir. Avrupa Birliği’ne göre bu durum sonuçları itibariyle iktisadi bir sorun olmasına karşın nedenleri itibariyle politiktir. Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne yakın politikalar izlemesi ve Rusya-Avrupa Birliği arasında köprü görevi olması –Rusya Avrupa Birliğine sattığı gazın %80’ini Ukrayna üzerinden taşıyor- Rusya için tehdit oluşturmaktadır ve Ocak ayında yaşanan kriz politik bir krizdir denilebilir. Rusya için çözüm Ukrayna’nın daha yüksek bir fiyattan gaz alımına devam etmesidir. Ukrayna ise Ocak ayında kesilen gaz için Rusya-Gazprom şirketine dava açmıştır. Avrupa Birliği ise bu oyunda Ukrayna’nın transit olmasından dolayı olumsuz etkilenecektir. Zira Ukrayna’ya akan gazın azalması Avrupa Birliği için de arzın azalması anlamına gelmektedir. Bu bağlamda Avrupa Birliği Ukrayna’yı destekleyerek Rusya’nın geri adım atmasını sağlamaya çalışmaktadır. Paul’a göre (2009:1) ayrıca Rusya’nın “politik” hamlesi Avrupa için Arz Güvenliğini tehdit etmektedir.

Azerbaycan – Türkiye – Rusya Üçgeninde Güney Gaz Koridoru ve Güney Akım

Bu oyunda Azerbaycan’ın Avrupa enerji piyasasına Güney Gaz Koridoru ile girişi ile birlikte Türkiye’nin Azerbaycan’a olan desteği ve Rusya’nın karşı stratejisi olan Güney Akım projesi analiz edilecektir. Azerbaycan, sahip olduğu enerji kaynakları ile Avrupa’nın arz çeşitliliğini sağlayabilecek potansiyele sahiptir. Avrupa için arz güvenliği olan husus Azerbaycan tarafında ise talep güvenliği olarak yer almaktadır. Azerbaycan, kalkınma ve büyüme hedefleri çerçevesinde kurduğu Devlet Petrol Fonu’nu da besleyecek şekilde pazarını çeşitlendirmeyi be büyütmeyi hedeflemektedir. Azerbaycan için Güney Gaz Koridorunun iktisadi olduğu kadar siyasi getirileri de vardır. Ertem’in altını çizdiği bölgesel entegrasyonun bulunduğu çerçeve bölgede barışı ve istikrarı da kapsamaktadır. Azerbaycan’ın komşusu Ermenistan ile yaşadığı siyasi krizin çözüm kümesinde Güney Gaz Koridorunun önemli olduğu söylenebilir.Türkiye ise Güney Gaz Koridorunda hem TANAP’ın ortağı hem de koridor üzerinde transit ülke olarak rol almaktadır. Enerji Arzı Güvenliği konusu Türkiye için de önemlidir. Bu bağlamda Türkiye için Güney Gaz Koridorunun iki önemli faydası bulunmaktadır. Birincisi başlangıçta yıllık 10 milyar m3 gaz Türkiye’de kalacaktır. Azerbaycan şu anda Türkiye için en ucuz gaz aldığı ülkedir ve Güney Gaz Koridoru ile maliyet daha da azalacaktır. İkincisi Güney Gaz Koridorunun Türkiye Ekonomisine sağlayacağı katma değerdir. TANAP’ta hissesi bulunan Türkiye Avrupa’ya akacak doğalgaz üzerinden gelir sağlayacaktır. Daha da önemlisi Güney Gaz Koridoru ilerleyen yıllarda Irak ve Akdeniz gazı ile birlikte siyasi şartlar sağlandığında İran gazını da yine Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştıracaktır. Türkiye ise bölgede hem transit ülke olmayı hedeflemekte hem de fiyat yapıcı olarak bölgede fiyat merkezi olmayı amaçlamaktadır. Türkiye bu sebeplerle Güney Gaz Koridorunu destekleyecektir.Rusya için Güney Gaz Koridoru Güney Avrupa Pazarındaki konumu için tehdit niteliğindedir. Zira şu an Güney Avrupa Kuzey’den gelen pahalı gazı satın almaktadır. Bu da Avrupa’nın Güneyi için nispeten yüksek maliyettir. Güney Avrupa’nın, güneyden daha az maliyetle elde edeceği projeyi desteklemesi Rusya’nın Güney Gaz Koridoruna karşılık Güney Akım’ı öne sürmesine neden olacaktır. Rusya için Güney Akım maliyeti daha yüksek bir proje olmasına karşın Güney Gaz Koridoru projesinin hayata geçirilmesi durumunda Rusya’nın en iyi stratejisidir. Bu bağlamda Güney Gaz Koridorunun faaliyete geçmemesi durumunda Rusya için Güney Akım ihtiyacı ortadan kalkacaktır.

SONUÇ

Ertem’e (2013:77) göre Güney Gaz Koridoru Projesi bugün siyasi entegrasyonu sağlayacak ve buna bağlı bir piyasa regülasyonu içeren çok kapsamlı bir projedir. Avrupa açısından bakıldığında projenin enerji arz güvenliği ile ilgili önemli bir oyuncu olduğu söylenebilir. Avrupa Komisyonu Enerjiden sorumlu üyesi Oettinger’in yıllık 10 milyar m3 gazı az olarak nitelemesine karşın hattın kapasitesinin artması ve Güney Gaz Koridorunun ilerleyen yıllarda sadece Azeri gazını değil Irak, Akdeniz ve Ortadoğu’daki siyasi ortam çerçevesinde İran gazını da Avrupa’ya ulaştırabilecek olması projeyi daha önemli kılabilmektedir.Günümüzde enerji iktisat literatüründe üretim fonksiyonlarına (Sorensen, 2010: 198) dahil edilmektedir. Sanayileşmiş Avrupa için ise enerji girdisi sürdürülebilir üretim açısından son derece önemlidir. Rusya’nın enerji politikaları Avrupa açısından enerji arz güvenliği çerçevesinde tehdit unsurudur. Bu bağlamda Avrupa’nın enerji politikalarında önceliği kaynak çeşitliliği sağlayarak Rusya’ya olan bağımlılığı azaltmaktır. Rusya’nın Enerji Şartı Sözleşmesini imzalamasına rağmen Duma Meclisinde kararın onaylanmaması da arz güvenliği sorununu farklı bir boyuta taşımıştır. Avrupa Birliği Ukrayna krizinden ve Enerji Şartı Sözleşmesinden deneyimlediği üzere Güney Gaz Koridoru gibi arz çeşitliliğini sağlayacak projelere destek vermektedir.Şah Deniz Konsorsiyumu tarafından Haziran ayında seçilen TAP projesi ise Avrupa’daki dengeleri Güney Avrupa lehine değiştirebilir. Güney Gaz Koridoru bu bağlamda Güney Avrupa’nın üretim maliyetlerini düşürmekle birlikte sanayide daha rekabet edebilir hale gelecektir. Azerbaycan açısından Avrupa Pazarı büyük önem taşımaktadır.Türkiye Güney Gaz Koridoru ile enerji politikalarında iki nihai hedefini gerçekleştirebilecektir. Birincisi daha ucuza gaz alımı yapabilecektir ikincisi ise Güney Gaz Koridorunda transit ülke olmakla birlikte Türkiye fiyat yapıcı bir unsur haline gelecektir. Bunda Azeri gazı ile birlikte Irak, İran ve Akdeniz rezervlerinin de Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması söz konusu olabilecektir. EPİAŞ, Türkiye’nin fiyat merkezi olabilme adına attığı önemli adımlardan biridir. Her ne kadar ilk olarak Türkiye’de elektrik piyasasında düzenleyici olarak yer alsa da EPİAŞ’ın nihai hedeflerinden biri de uluslararası doğalgaz fiyat belirleme gücüne sahip olmaktır. Bu aynı zamanda İstanbul’un finans başkenti olması ile doğru orantılıdır.ABD açısından bakıldığında Güney Gaz Koridoru yakından takip edilmektedir. Hazar Strateji Enstitüsü tarafından geçtiğimiz yıl İstanbul’da yapılan Hazar Forumu bu yıl 25 Eylül’de New York’ta gerçekleştirildi. ABD Başkanı Obama’nın da katıldığı Forumda, Türkiye’den Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Azerbaycan Dışı İşleri Bakanı Elmar Mammadyarov, Yunanistan Başbakan Yardımcısı ve Dış İşleri Bakanı Evangelos Venizelos, Gürcistan Dış İşleri Bakanı Maia Panjikidze, Arnavutluk Dış İşleri Bakanı Ditmir Bushati, Bosna-Hersek Dış İşleri Bakanı Zlatko Lagumdzija, Hırvatistan Başbakan Yardımcısı ve Dış İşleri Bakanı Vesna Pusic, Makedonya Dış İşleri Bakanı Nikola Poposki, SOCAR Başkan Yardımcısı Elşad Nasirov, Hazar Strateji Enstitüsü Genel Sekreteri Haldun Yavaş, ABD Dış İşleri Bakanlığı Uluslararası Enerji İşleri Koordinatörü ve Özel Temsilcisi Carlos ve 400’e yakın enerji uzmanı, akademisyen, gazeteci ve iş adamı Hazar Forumu’na katıldı.Güney Gaz Koridorunun sağladığı fayda, sadece Hazar Bölgesi, Türkiye ve Avrupa Birliği ile sınırlı değildir. Projenin aynı zamanda bölgesel entegrasyonu da sağlayacağı söylenebilir. Bu bağlamda Türkiye Güney Gaz Koridoru, Hazar, Irak, İran ve Akdeniz gazının da Avrupa’ya taşınmasını sağlayacak oyununda kilit role sahip oyuncudur.

Vahap TAŞTAN


[1] Ayrıntı için bkc: The Energy Charter Treaty and Related Documents, Energy Charter Secretariat.

[2] Demir, çalışmasında Rusya’nın Enerji Şartı Sözleşmesini Meclisinde onaylatmamasının nedenlerini açıklamıştır.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.