DİNİ LİDER’İN İKTİDARI

upa-admin 07 Temmuz 2012 6.631 Okunma 0
DİNİ LİDER’İN İKTİDARI

Geçen yazımda İran’ın yönetim yapısı hakkında genel bir bilgi vermiştim. Bu yazımda ise İran’da iktidarın gerçek sahibi olan Dini Lider’den ve onun statüsünün özelliklerinden bahsedeceğim. Böylece Dini Lider olma süreci nasıl işler, olmak için gereken özellikler nelerdir, Dini Lider’in yetkisi ne kadar geniştir gibi sorulara yanıt verilmiş olacaktır. İran’daki dinin egemenliği nedeniyle Şiilik hiyerarşisinin siyasette, ekonomide ve hatta sivil toplum kuruluşlarında da hiyerarşi oluşturduğu belirtilecektir. Son olarak bir tablo vesilesiyle, yönetim ilişkisi görsel olarak yansıtılacaktır.

Din ile velayet-i fakihin önemine ve velayet-i fakihin anlamına bir önceki yazıda yer verilmişti. Velayet-i fakihin yürütücüsü Dini Lider’dir. Resmi olarak, dünyanın ve insanlığın egemenliği Tanrı’ya ait diye kabul edilse de, onun dünyadaki temsilcisi Dini Lider sanıldığından, son sözü Lider söyler. İran’ın mevcut Dini Lider’i Ali Hamaney’dir. 1989’da, ilk Lider Humeyni öldükten sonra göreve gelmiştir. Daha önce (1981-1989 arasında) ise Cumhurbaşkanı idi. Kendisi hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse; baba tarafından Azeridir ve özel hayatında Azerice konuşacak kadar bu bağını yaşatır. İslam’ın tevazu ilkesine karşın, görkemli bir hayat yaşadığı, pahalı zevkleri olduğu, önemli bir servetin üstüne oturduğu bilinir. Hamaney görevinin başlamasından bugüne değin, 3 Cumhurbaşkanı (Haşimi Rafsancani, Muhammed Hatemi ve Mahmud Ahmedinejad) ile çalışmıştır. Bir gecede Ayetullah unvanına layık görülerek Dini Lider seçilmesiyle ünlüdür.

Hamaney seçilmeden önce Dini Lider’in taklid mercii olma şartı vardı. Ancak Hamaney’in Lider olması için bu şart 1989’da anayasa değişikliği ile kaldırıldı. Dini Lider seçilmesi için de Ayetullah olarak ilan edildi. Taklid mercii en yüksek seviyedeki Şii din adamı demektir. Şiiler kendi taklid mercilerinin kim olacağına karar verebilirler ki seçenekler zaten çok kısıtlıdır. Humeyni gibi ölü bir taklid mercii de halen itaate mazhar sayılabilir. Söz konusu din adamı, dini ve toplumsal konularda Şiileri yönlendirme yetkisine sahiptir. Karşılığında inananların bağışları ile önemli paralar elde edip toplumda kayda değer bir saygınlık kazanırlar. Bu nedenledir ki böyle bir kişinin Dini Lider olması öngörülmüştü. Hamaney ise bu aşamaya gelemedi. Büyük resme bakıldığında onun seçilmesine karar verildi ve taklid mercii şartı kaldırılmış oldu.

Ayetullah Hamaney, Ruhullah Humeyni’nin halefidir. Anlaşılacağı üzere, Ruhullah makamı Ayetullah’tan daha üst bir seviyededir. Bu durum aynı zamanda bir hiyerarşinin de göstergesidir. Bu hiyerarşi, Şiilik mezhebindeki din adamlarının yetkisini belirleyen bir sistemin parçasıdır. Humeyni yaşarken de, öldükten sonra da daima İmam Humeyni olarak anıldı. Oysa, İranlılar Hamaney’e İmam Hamaney demezler. Onu bu unvana layık görmezler. Çünkü İmam kelimesi hem dini, hem de siyasi liderlik için kullanılır. Hamaney’in görevine başlamasının üzerinden 23 yıl geçmesine rağmen, İranlılar Hamaney’e verilen sıfatları halen tartışmalı görürler. Humeyni ve Hamaney aynı göreve gelmiş olsalar bile aralarında karakter ve özgeçmiş anlamında büyük farklar vardır. Belki de en önemli fark şudur ki Humeyni bir devrimin lideridir. Liderlik vasfı, karizması ve bir toplumu hipnotize ederek Şeriata yönlendirmesi Hamaney’de karşılaşmadığımız özelliklerdir.

Dini Lider, seçilen bir kişi olmasına rağmen kamuya karşı sorumlu değildir. Çünkü onu Uzmanlar Konseyi seçer. Her ne kadar Konsey’in bu unvanı geri alma yetkisi olsa da, bu kâğıt üzerinde bir yetkidir ve bir Dini Lider ölene kadar makamında kalır. Dini Lider’in birçok yetkisine karşılık sadece Tanrı’ya yönelik sorumluluk taşıması yetki-sorumluluk dengesizliğinin boyutunu gösterir. İran Anayasası, madde 110’da çok geniş bir biçimde Dini Lider’in yetkilerini listelemiştir. Kaynakça bölümünde söz konusu maddenin yer aldığı internet adresi verilecektir. Kısaca belirtmek gerekirse, Lider yasama, yürütme ve yargıdan üstündür.

İran’da Dini Lider’in ve hatta din adamlarının toplumsal anlamdaki etkinliği şu bakımdan da açıklanabilir: Sünni İslam’da din adamları bir çeşit yol göstericilerdir. Tanrı ve kul arasında kimse yoktur. Oysa Şii İslam’da Dini Lider zaten Tanrı’nın sözlerini aktarır diye kabul edildiği için sonsuz bir biat ve itaat geleneği vardır. Dini Lider’in emirleri ve yasakları sorgulanmadan kabul edilir ve uygulanır. Otoritesi bu kadar güçlüdür.

İran’da din adamları ülkenin en etkili topluluğunu oluşturur. Her ne kadar fakirin dostu, zenginin düşmanı gibi gösterilseler de, kendileri zaten nüfusun en zengin kesimidir ironik bir biçimde. Din adamları siyasette oldukça aktiftir, iktidarı belirleyen unsurlardan biridir. Trajikomik bir halde, siyasal ve ekonomik etkinlikleri dini etkinliklerini aşmıştır diyebiliriz. Diğer güçleri bir yana, din adamları yargıda çoğunluğu oluşturur, dolayısıyla davalar ekseriyetle dini açıdan sonuçlanır. Bu da Şeriatın egemenlik göstergelerinden biridir. Fakat İran’daki din adamlarını yekpare ve sabit bir grup olarak nitelemek yanlıştır. Zira bazıları daha reformist ve ılımlıyken, bazıları daha muhafazakâr ve hatta radikaldir. Ayrıca konjonktürel gelişmeler de din adamlarının pozisyonlarını değiştirebilir.

Bir propaganda aracı olarak Cuma hutbeleri Tahran Üniversitesi’nde de verilir. Bir üniversite ve Cuma hutbesi… Buradan da Dini Lider’in nasıl bir “düşünce özgürlüğü” anlayışına sahip olduğu fark edilebilir. Öğrencilere bir nevi dinin afyonu verilir, muhalif öğrenci ihtimali ortadan kaldırılmaya çalışılır, nihayetinde bir Cuma namazı ile bu ritüel tamamlanır. Hutbelerde, dinleyicilerin dini sloganları arasına karışan çoğu siyasi, birçok mesaj verilir. Dolayısıyla, din veya ahlak gibi konular hutbenin asıl amacı değildir Tahran Üniversitesi’nde. Mitinglerdeki siyasetçilerin konuşmalarına benzer her hutbe. Böylece, din ve siyasetin ne kadar iç içe geçtiği ve bunun bizzat Dini Lider tarafından icra edildiği gözler önüne serilmiş olur her Cuma.

Dini Lider sadece iç politika ve dış politikanın İslam’a uygunluğuna karar veren nihai mercii değildir. Aynı zamanda bilimsel çalışmalardan günlük hayata, sanattan eğitime ve hatta insanların hobilerine kadar karar verir. Hamaney’in ilginç kararlarına örnek vermek gerekirse; insanların evlerinde köpek sahibi olmalarını yasaklamıştır, çünkü köpeği vb. hayvanları murdar olarak görür. Buna karşın, kök hücre çalışmalarında bilim adamlarına destek veren bir zattır. İran’daki muhalif yayınları Batı’nın böl ve yönet taktiğinin ve kültürel saldırısının bir uzantısı olarak kabul eder. Nükleer silaha karşı olduğunu ama nükleer enerjiyi desteklediğini söyler. Çünkü ekonomik ve siyasal bağımsızlık ile teknolojik yeterlilik için gerekli olduğunu savunur. Kendisini sadece Şiaların değil, bütün Müslümanların lideri ve koruyucusu olarak nitelendirir.

Bu yazımda, İran’daki Dini Liderlik makamını ve Dini Lider’i çeşitli yönleriyle anlatmaya çalıştım. Gelecek haftaki yazıda Cumhurbaşkanı konusunu işleyerek yazı dizime devam edeceğim.

                                                                                                  Yüksel KAMACI

 

 

 IRGC: Iranian Revolutionary Guard Corps

IRIB: Islamic Republic of Iran Broadcasting

SNSC: Supreme National Security Council

Kaynak: Boroujerdi and Rahimkhani, 2010

 

 

KAYNAKÇA

– Boroujerdi M. ve Rahimkhani K. (2010). “Iran Primer: Iran’s Power Structure”, Tehran Bureau.

http://www.pbs.org/wgbh/pages/frontline/tehranbureau/2010/11/iran-primer-irans-power-structure.html

– İran Anayasası, Iranonline

http://www.iranonline.com/iran/iran-info/government/constitution-8.html

 

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.