PUTİN RUSYA’SI

upa-admin 28 Mart 2012 3.862 Okunma 0
PUTİN RUSYA’SI

Vladimir Putin’in 2000 yılında ilk olarak Devlet Başkanı olarak görev aldığı Rusya, o dönemde bölgeyi yakında tanıyanların da bileceği üzere inanılmaz derecede karmaşık günler yaşıyordu. Yirmi yıl geriye doğru baktığımızda, 1991 döneminde yaşananlar ve dağılan Sovyetler Birliği sonrası Rusya, 2000’li yılların başlarına gelindiğinde hala ayağa kalkmakta güçlük çekiyordu. Sırasıyla Doğu Avrupa, Baltıklar, Orta Asya ve Kafkaslardaki eski Sovyet Cumhuriyetleri birer birer kontrolden çıkmış, bunun yanı sıra Rusya’nın iç bünyesinde var olan ayrılıkçı hareketler gündemdeydi. Rusya içerisinde yaşanan isyanları bastırma ve de etki alanını yitirdiği bölgelerde, özellikle Kafkaslar ve Orta Asya  Türk Cumhuriyetlerini kaybetmemek adına yakın coğrafyasında, yaşananlara müdahil olabilme durumunda değildi. Çeçenistan’da yaşanan gelişmeler, iç piyasadaki mafyalaşma, Rusya’nın ekonomik ve siyasi anlamda bel bağladığı enerji gelirlerinin 1997 Asya krizi sebebiyle çöküşe girmesi ülke adına yaşanan olumsuzluklardı.

Bunca yaşanan sıkıntılar sonrası ülkenin liderliğini ele aldığı yıldan bugüne kadar bölgesinde ve dünyada olup bitenlere kayıtsız kalmayan etkin bir Rusya’yı yeniden dirilten Putin’i Rus halkının yeniden seçmesi bu nedenle kesinlikle sürpriz sayılmamalıdır. Putin sonrası Rusya’nın yeniden ayağa kalkmasının ve Rus halkının Putin’e bu denli kredi açmasının nedenlerini sıralamak istersek;

* Çeçenistan sorununun çözümü konusunda sosyal ve askeri anlamda atılan adımlar ve bölgedeki istikrarın yeniden sağlanması,

* Ukrayna ve Gürcistan’da yaşananlar ve bu iki ülkeye Rusya’nın gerek askeri, gerekse ekonomik yaptırımları ve müdahalesi,

* Enerji boyutuna bakarsak, bölgede fiyatları belirleme pozisyonunun sağlanması ve imzalanan enerji anlaşmaları ışığında dominant bir güç haline gelinmesi,

* ABD ve AB ilişkilerinde enerji kartını kullanarak bu coğrafyada siyasi anlamda Rusya’nın elinin sürekli olarak güçlenmesi,

* En önemlisi de son 20 yılda ülke refahı adına devletçi ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçerken Rus ekonomisinin kendini toparlamasını sayabiliriz.

Özellikle 2000’li yılların ortasında kabuk değiştiren Rusya, artık kendini toparlamanın da etkisi ile geleneksel dış siyasetini uygulamaya başlamıştır. Aslında Sovyetler döneminden izler taşıyan ve herkesin gayet iyi bildiği bu siyasi, askeri ve ekonomik politika; yakın çevrede siyasal nüfuz sağlama, aktif dış siyaset ve ABD dış politikasına Rus etki alanına yanaştıkça uyguladığı tampon uygulamaları esaslarına dayalıdır. Batılı ülkelerin, Doğu Avrupa ülkelerine kültürel ve ekonomik etkisi, son dönemde özellikle Ortadoğu’da meydana gelen siyasi ve askeri hareketlilik, İran ve Suriye’deki sıcak gelişmeler Rusya’yı yarış halinde olduğu ABD ve AB ile dolaylı da olsa karşı karşıya getiriyor.

Bu sürece dikkatle baktığımızda Türkiye olarak bölgedeki dış politikamızı dinamik tutmamız ve değişen olaylara bağlı olarak sürekli güncellememiz gerektiği kanaatindeyim. Rusya ile hâlihazırda var olan ve gün geçtikçe gelişen ilişkilerimiz Kafkaslarda, Ortadoğu’da çok büyük önem arz ediyor. İki ülke arasındaki büyüyen ticaret hacmi, vizelerin kaldırılması ve turizm boyutu, enerji anlamında yaklaşık % 60’a yakın Rus doğalgazına bağımlılığımız bunlardan en önemlileri. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine “rol model” ülke olan Türkiye’nin Karabağ sorunundaki rolü, bölge ülkeleri ile sıcak ilişkileri, özellikle Batı ülkelerine aktarılan enerji geçiş yollarındaki jeopolitik önemi unutulmaması gereken önemli faktörlerdir. Kendini bölgesel güç adlandıran ve dış politikada Batı ve Doğu arasında dönem dönem dengeleyici ve aktif rol oynayan Türkiye’nin İran’ın dış politikası ve Suriye’deki yaşanan muhalif olaylar doğrultusunda, bölgedeki Rus faktörünü de aklından çıkarmaması gerekiyor.

Üçüncü dönemine giren -Rus muhaliflerin tabiriyle- Putin Rusya’sı, kısa vadede yakın çevre politikasında agresifleşecek mi, yoksa istikrarlı bir biçimde ekonomik ve sosyal büyümeye mi odaklanacak soruları belki de en merak edilecek sorular. Bunu biraz da zaman ve yaşanan olaylar belirleyecektir.

 

Emrah ALTINKAYA / Caspian Weekly Koordinatörü

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.