Ne kadar çok söz versem de kendime, sonunda yine Hollanda siyasetini eleştirirken buluyorum kendimi. Eleştirdikten sonra her zaman aynı cevap gelir meslektaşlarımdan; “Amma eleştirdin Hollanda’yı, git başka ülkede yaşa o zaman”.
Ne tuhaftır, ben kendimi her zaman sadık bir Hollanda vatandaşı olarak görmüşümdür. Ben o lokantada fiş vermeyen garsonlara sinirlenen, sokağa biri çöp atınca onu uyaran biriyimdir aslında. Neden mi? Hollanda’yı sevdiğim için, Hollanda’yı sevdiğim için vergi konusunda kazık atmak istemem ülkeme. Aynı şekilde Hollanda’yı sevdiğim için sokaklarını temiz görmek isterim. Peki bu eleştirilerim mi ne? Şöyle düşünün, ben Hollanda’yı hatasız olduğu için sevmiyorum; tüm hatalarına rağmen seviyorum. Sonuçta doğduğum ve büyüdüğüm ülkedir Hollanda, hangi ülkeye gidersem gideyim; Hollanda’ya dönünce kendimi “Eve dönmüş” hissediyorum.
Eskiden öyle değildim, eskiden her zaman Türkiye’ye dönme hayallerim vardı. İlk okulda, orta okulda, lisede ve hatta üniversitede hep Türk düşmanları ile uğraşmaktan bıkmıştım. Tam tersi, annem de Türkiye’den bıkmıştı. Küçüklüğünde yaşadığı yetmiş bir yılı muhtırası, daha sonra öğrenciyken yaşadığı seksen darbesi. Annem asla ve asla Türkiye’ye dönmek istememekteydi. Sonra ben üniversiteyi bitirdim ve yüksek lisansıma başladım. Aynı Türk düşmanlığı yine devam etti mi? Evet, etti. Ama ben Türkiye’ye gitmenin aslında bir kaçış olduğunu ve bana Hollanda’da kalıp mücadele etmenin daha çok yakışacağına karar verdim. Bir taraftan da aslında Hollanda’ya ne kadar çok alıştığımı ve bu ülkeyi terk etmek istemediğimi fark ettim. Sonuçta ben yaz tatilleri hariç hiç Türkiye’de yaşamadım, Türkiye’yi gözümde büyüttüğümü sanıyordum.
Bu son yıllarda da enteresan gelişmeler tabii ki gözüme çarptı. Türkiye’nin ekonomisi roket gibi havalara uçarken, Hollanda ekonomisi batmaya başladı. Telekom kanunlarını Avrupa standartlarına göre değiştirmediği için Avrupa Birliği’nden ceza yiyecek olan Hollanda, son anda kanunlarını değiştirerek cezadan kurtuldu.[1] Nedeni ise Hollanda’nın vergi gelirinden biraz da kâr çıkarmak istemesidir. Aynı gün Hollanda’da faiz oranlarının rekor düşüşte olması haber oldu. Hollanda devletine borç senedi veren her kimse on senede sadece % 1,66 faiz alabilecektir.[2] Bir sonuç bağlanabilir bu olaya; Hollanda ekonomik krizden etkilenerek gerçekten para sıkıntısı yaşıyor ve vatandaşlarından yardım bekliyor.
Ama Hollanda’nın sorunları bununla kalmadı. 2010 yılında Hollanda ekonomisi eksi % 3,9 ile büyüdü, yani aslında hiç büyümedi ama tam tersi geriledi. Aynı dönemde Türkiye ekonomisi % 11,7 ile büyüme oranı yakalamayı başardı.[3] Bu eksi oranlar Hollanda’da yine yabancı düşmanlığı gibi uç siyasi fikirler alevlendirdi, örneğin daha geçen hafta Arif Sağ Hollanda’ya giremedi. Arif Sağ’ın kendisi olayı “ırkçılık ve Türk düşmanlığı”na bağlasa da, gerçek neden bir muamma. Fakat Hollanda Uyum Sağlama Bakanı Leers’in hemen ortaya çıkıp da “Arif Sağ’a sözde kötü davranan gümrük memuru sonuna kadar haklı” demesi de bir tuhaf oldu. Sonuçta o gümrük memuru Arif Sağ’ın yeşil pasaportunu, diplomat pasaportunu Arif Sağ’ın yüzüne fırlatıp yere atmakta nasıl haklı olabilir?[4] İlginç bir durum sözkonusu.
Bu yazı çok uzun olduğu için, ikiye bölüyorum sevgili okurlar. Devamı haftaya…
Armand SAĞ
[1] De Beurs.nl, Nederland ontloopt nipt Europese boete, Hollanda Borsalarla İlgili Haber Portalı, 31 Mayıs 2012. Bkz: http://www.debeurs.nl/beursnieuws/10176843/Nederland-ontloopt-nipt-Europese-boete.html.
[2] De Beurs.nl, Nederlandse rente naar nieuw dieptepunt, Hollanda Borsalarla İlgili Haber Portalı, 31 Mayıs 2012. Bkz: http://www.debeurs.nl/beursnieuws/10176546/Nederlandse-rente-naar-nieuw-dieptepunt.html.
[3] Armand Sağ, Weer groei Turkse economie, Alles In Perspectief Haber Portalı, 14 Nisan 2012. Bkz: http://www.allesinperspectief.nl/Turkije/weer-groei-turkse-economie.html.
[4] İris Kip, Nederland beledigt Arif Sag weer, In Perspectief Haber Portalı, 19 Mayıs 2012. Bkz: http://www.allesinperspectief.nl/Nederland/nederland-beledigt-arif-sag-weer.html.