İRAN PERSPEKTİFİNDE SURİYE’NİN ÖNEMİ

upa-admin 19 Eylül 2012 2.773 Okunma 0
İRAN PERSPEKTİFİNDE SURİYE’NİN ÖNEMİ

Orta Doğu’da gerilen ipler kopma noktasına gelirken, kronikleşen Suriye krizinde esas kilit rolün İran’a ait olduğu ve Tahran yönetiminin rızası olmadan bölgede istikrarın sağlanmasının neredeyse imkansız olduğu bilinmesi gerekiyor. Orta Doğu’nun yeni çizilen siyasi haritasında İran için Suriye’nin önemi kendi ulusal güvenliği ile doğru orantılı olarak değerlendirilmektedir. Zira İran’ın en büyük endişesi, bölgede Sünni ağırlıklı yönetimlerin işbaşına gelmesidir.

Kuveyt’in Siyaset gazetesine Ahmedinejad yönetimine yakınlığı ile bilinen bir kaynağın aktardığı iddialara göre İran, Suriye’de Esad yönetiminin işbaşında kalmasına karşılık Tahran’ın nükleer programını uzunca bir süre durduracak. Bu yönde atılacak bir başka önemli adım ise İsrail ile İran arasındaki buzların eritilmesi ile Tahran ve Washington yönetimleri arasında terörle mücadelede işbirliğine gidilmesidir. Ortaya atılan bu iddiaların gerçekleşmesi güç olsa da İran, Suriye’nin başından Esad’ın gitmemesi için tüm imkanlarını seferber edecektir. Tüm bunları yaparken bir yandan da Esad sonrası Suriye’de söz sahibi olmak ve kontrolü kaybetmemek için gerekli altyapı çalışmalarına da devam etmektedir. Çünkü Esad’ın koltuğunu yitirmesi sonrası Suriye’nin Sünni bir idarenin altına geçmesi İran’ın en büyük endişelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bilindiği üzere İran’ın en büyük ve ciddi devlet politikası “bölgesel güç” olabilme üzerine kuruludur. Bu yolda ise en büyük rakibi Türkiye’dir. Her ne kadar siyasi ve ekonomik çalkantılar içinde olsa da Türkiye ile İran bölgesinde devlet geleneğine sahip iki önemli ülkedir. Dolayısıyla İran, Türkiye’nin bölgede inisiyatif alabileceği her türlü hamleye karşı kendi stratejisini planlayarak geniş bir etki alanı oluşturma peşinde olacaktır. İran’ın bu devlet politikası kapsamında en büyük rollerden biri Suriye’ye düşmektedir. Suriye, İran’ın Orta Doğu’da gücünü somutlaştırma ve İsrail’i çevreleme adına ciddi öneme sahiptir. Suriye vasıtasıyla Lübnan Hizbullah’ı ile dirsek teması sağlayabilen Tahran yönetimi, Esad rejiminin düşmesi halinde mezhepsel kimlik üzerinden yürüttüğü siyaseti büyük darbe yiyerek, Şii koridorunu kaybedecektir.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus, Suriye üzerinde planlanan uluslararası askeri müdahaleye karşı Rusya ve İran’ın Esad ile ortak menfaatler üzerinden hareket edeceğidir. Bu tip bir konjonktürde özellikle Suriye ve İran ortak karşı saldırı planını devreye sokacaktır. Kuşkusuz böylesine kritik bir süreçte Türkiye’nin Orta Doğu stratejileri terör nedeniyle kesintiye uğramaktadır. Suriye’de ateş büyüdükçe, İran ile ilişkiler makas gibi açıldıkça terör eylemleri artmaktadır.

Özetle, İran, Suriye meselesinde çözümün kendi lehine olabilmesi için her ihtimalin üzerinde duracaktır. Fakat Tahran yönetiminin ABD ile Esad’ın görevde kalmasına karşılık nükleer çalışmalarından vazgeçeceği yönündeki iddiaların gerçekleşmesi son derece güçtür. İran’ın devlet projesi haline gelen uranyum zenginleştirme faaliyetleri, Esad’ın görevde kalmasından çok daha önemlidir.

Haftanın Sözü: “Büyük tehlike, yarı aptallarla yarı akıllıların arasında yatar.” – Goethe

 

Furkan KAYA

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.