“Vizyonu, kararlılığı ve cesaretiyle Türkiye Cumhuriyeti’ni demokrasiye yönelten ve mirası tüm dünyaya kuşaklar boyunca ilham vermeye devam eden Mustafa Kemal Atatürk’e saygılarımı sunmak benim için onurdur. ABD’nin 44. Başkanı olarak Türkiye-Amerika ilişkilerini güçlendirmeyi, Atatürk’ün halkına umut veren modern ve müreffeh bir demokrasi olarak Türkiye vizyonunu desteklemeyi ve ‘Yurtta barış, cihanda barış’ ilkesini gerçekleştirmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.”. Bu sözleri Barack Hüseyin Obama, 2009 yılında Türkiye’ye gerçekleştirdiği resmi ziyarette Anıtkabir hatıra defterine yazmıştı. Şimdi ise “değişim” sloganıyla ilk dönemini tamamlayan Obama, Cumhuriyetçilerin adayı Mitt Romney’e karşı ikinci dönemde de başkanlık koltuğa oturabilmek için mücadele vermektedir.
Obama’nın Türkiye Ziyareti ve Kahire Konuşması Çok Önemliydi..
Obama’nın siyahi ve ailesi Müslüman biri olarak göreve gelmesi kuşkusuz ABD’nin global düzeyde büyük darbe gören prestijini yeniden inşa etmek ve İslam dünyası ile arasındaki buz dağının erimesi için önemli bir çıkış yolu olarak görülüyordu. Nitekim Obama’nın ilk okyanus ötesi ziyaretini göreve gelmesinden sadece beş ay sonra Türkiye gerçekleştirmesi ve daha sonra ünlü “Kahire konuşması”nı yapması, ABD ile İslam dünyası arasında artık ötekileştirmeden, ortak zemin bulmaya uzanan yolun taşların döşenmeye başladığı izlenimi oluşturmuştu.
Obama’nın Türkiye’ye gerçekleştirdiği ilk resmi ziyaret gerçekten manidardı. TBMM’de yaptığı konuşmada, ABD’nin İslam dünyası ile bir probleminin olmadığını, kendisinin de bir Müslüman aileden geldiğini söyleyen ABD devlet Başkanı, Türkiye’nin gücünü Doğu ile Batıyı sentezleyen topraklarından aldığını belirtmişti.
Başkan Obama Kuran Ayetlerine Atıfta Bulunmuştu..
Başkan Obama 2009 yılının Haziran ayında Kahire Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, İslam dünyası ile Amerika arasında yeni bir başlangıca gerekliliği üzerinde dururken, iki tarafın da birbirini dinlemesi ve saygı göstermesi hususunda itinalı davranması zorunluluğunda olduğunu söylemişti. Bunların yanı sıra konuşmasında Kuran’dan ayetlere de atıflarda bulunun Obama, “Rabbini bil ve her zaman doğruyu söyle” ayetini de sözlerini ekleyerek tarafların birbirini önyargıdan uzak değerlendirmeleri gerektiğini belirtmişti. Başkan Obama Kahire konuşmasında İsrail-Filistin meselesine de değinirken, Amerika ile İsrail’in bağlarının kopmasının mümkün olmadığını fakat iki devletli çözüm için İsrail’in yeni yerleşim yerleri inşasına anlaşmalar gereği izin verilemeyeceğini vurgulamıştı. Şimdi ise Obama ikinci kez Başkanlık koltuğuna oturabilmek için Mitt Romney ile mücadele etmektedir.
Haaretz’e göre İsrail İçin En Uygun Aday Barack Hüseyin Obama’dır..
İsrail’in prestijli ve liberal görüşlü Haaretz gazetesine göre, ABD başkanlık yarışında İsrail için en uygun başkan adayı Barack Obama’dır. Seçimin ABD halkı için kritik olduğunu fakat dünyanın geri kalan kısmına da önemli ölçüde etkide bulunacağını belirten yazıda, İsrail başbakanı Netenyahu’nun Cumhuriyetçilerin başkan adayı Romney’i desteklediğini, diğer taraftan da Obama’nın Filistin ve İran meselelerinde yetersizliğinden ötürü İsrail ile ilişkileri yoğunlaştıramadığından bahsetmektedir. Haarezt’in analistlerine göre İsrail’e daha önce resmi ziyarette bulunmayan Obama ikinci kez seçildiği takdirde ABD-İsrail ilişkileri çok yakın olmasa da, Orta Doğu’da barış ve güvenliğin tesisi için önemli olacaktır.
Mitt Romney’in Öyküsü..
Ringin diğer köşesinde ki 1968 yılı başkanlık seçiminde Nixon’a karşı yarışı kaybeden George Romney’in oğlu Mitt Romney ise ABD’de ünlü bir iş adamı ve 2000-2007 yılları arasında Massachusetts eyaletinde valilik yapmış bir isimdir. Valilik yaptığı dönemde Massachusetts’te önemli sağlık reformlarına imza atan Romney, 2008 ABD başkanlık seçimlerinde John Mc Cain’e karşı başkanlık adaylığını kaybetmişti. Mal varlığı yaklaşık 200 milyar dolar olarak tahmin edilen Romney ailesi, yardım dernekleri ve kilise bağışlarına büyük önem vermektedir. Bazı kaynaklara göre Romney’in son yirmi yılda yapmış olduğu bağışlar gelirinin yüzde 14’üne denk gelmektedir.
Romney’nin “şahin” politikaları..
Romney başkan seçilmesi halinde ülke ekonomisindeki bütçe açığı sorununu çözme garantisi ile sosyal güvenlik ve sağlık alanlarında da reform sözü vermektedir. Ayrıca ABD’nin askeri silahlanma kapasitesi ve personelinin de birbirine paralel olarak arttırılması gerektiğini savunmaktadır. Bunlara ilaveten Amerika’nın 2020 yılına kadar enerjide dışa bağımlılığını sona erdirecek imkanlara sahip olduğunu belirten Romney’e göre nükleer güç tesislerine önem verilmeli ve ülke Çevre Koruma Ajansı’nın baskısından kurtulmalıdır.
Romney’nin dış politika hedeflerini değerlendirecek olursak, başkan adayı Rusya’yı Amerika’nın en büyük jeopolitik rakibi olarak görmektedir. Ayrıca İran’ın nükleer güce sahip olmasının engellenmesi ABD’nin en büyük ulusal güvenlik stratejilerinden biridir. Neticede Romney perspektifinde en büyük destek İsrail’e verilmelidir.
Obama Bir Dönem Daha Görevine Devam Etmelidir..
Görüldüğü üzere Cumhuriyetçi Romney şahin kanadın politikalarını izleyerek, daha sert ve güce dayanan dış politika benimseyecektir. Obama’ya karşı İsrail kartına sık sık başvuran Romney, başkanın İsrail ilişkileri üzerinden Yahudi lobisinin tam desteğini alma hesapları peşindedir. Fakat anketler de gösteriyor ki, Obama’nın seçilme şansı Romney’den daha fazla ve dünya genelinde Obama’nın göreve devam etmesini isteyenler azımsanmayacak ölçüdedir. Türkiye açısından ise Obama’nın tekrar koltuğuna oturması bölge ülkelerinin menfaati dahilindedir. ABD, Orta Doğu Arap uyanışı ve Filistin-İsrail meselesinde her ne kadar gerektiği kadar inisiyatif alamasa da, en azından İsrail-Türkiye ilişkilerini ayrı yerlere koyarak sorunların kronikleşmesini önlemektedir.
Bu dönemde uluslararası ilişkiler “şahinleştirilmeyecek” kadar kritik bir süreçten geçiyor. Dolayısıyla askeri silahlanmadan ve güç peşinde koşan bir kanadın temsilcisinin başkan seçilmesi nispeten düzelmeye başlayan ABD prestijini yeniden yerle bir edecektir.
Haftanın Sözü: “Diplomasinin değeri, kılıç kınındaki pastan anlaşılır.” – Victor Hugo
Furkan KAYA