FİLİSTİN DEVLETİ

upa-admin 01 Aralık 2012 2.861 Okunma 0
FİLİSTİN DEVLETİ

Bu tabir bir özlemi ifade etmekle birlikte, teknik bir terimi de dile getiriyor. Zira 29 Kasım 1947’de BM Genel Kurulu’nda kabul edilen 181 sayılı karar göre, Britanya Filistin mandasını terk etmeden önce bu bölgede “iki devletli çözüm” olarak nitelenen bir “taksim planı” ortaya koymuş, ve terk edeceği bölgede bir Arap ve bir Yahudi devleti öngörmüştü. O zaman Araplar, şiddetle söz konusu karara muhalefet etmiş, “hayır” oyu kullanmış ve tek bir Filistin devletinden yana tavır almışlardı.

1948’de İsrail, 181 sayılı karara dayanarak, Britanya mandası sona erer ermez bağımsızlığını ilan ederken, Arap ülkeleri bir Filistin-Arap devleti kurdurmaktansa, İsrail’le savaşta kazandıkları toprakları, ilhak etmeyi tercih ettiler. Batı Şeria Ürdün’ün, Gazze Mısır’ın eline geçti. Ta ki 1967’ye kadar. 6 Gün Savaşı’ndan sonra, İsrail’in Ürdün’den aldığı Batı Şeria, Mısır’dan aldığı Gazze ve Suriye’den aldığı Golan Tepeleri, BM Güvenlik Konseyi’nin 242 sayılı kararına göre “işgal altında topraklar” olarak nitelendirildi. Golan’ın Suriye toprağı olduğu belliydi, Batı Şeria ve Gazze ise, 1967’den sonra yeni bir vasıf kazandı. Mısır ve Ürdün, kurulacak bir Filistin devleti karşılığında, bu topraklarda hak iddia etmeyeceklerini açıklarken, inisiyatif FKÖ’ye geçti. FKÖ İsrail’e göre 1960’lardan 1990’lara kadar “terörist”sayılırken, 1993 Oslo Süreci ile FKÖ-İsrail karşılıklı olarak birbirini tanıdı ve 1996’da Filistin Otoritesi “özerk” olarak kuruldu. 15 Kasım 1988’de Cezayir’de sürgünde toplanan Filistin Ulusal Konseyi, FKÖ’nün yasama olarak, Filistin Devleti’ni ilan etmiş, Türkiye dahil pek çok ülke tarafından da tanınmıştı. Tarihi olarak ta 181 sayılı kararı 41 yıl sonra kabul ettiyse de artık çok geçti ve hiç olmazsa 1967 sınırları elde edilmeye çalışılıyordu.

1996’da kurulan Filistin Otoritesi, 2000’de başlayan II. İntifada ve 2004’te Arafat’ın ölümüyle sarsıldı. 2005’te göreve seçilen Mahmud Abbas ise şu anda devlet başkanlığında “kaçıncı uzatmaları” oynuyor. 2006’da iktidara gelen Hamas, FKÖ’nün ve onun en büyük bileşeni El Fetih’in kurucu iradesinin dışına çıkan bir anlayışın sahibi, İslamcı bir örgüttü. Nitekim, II. Lübnan Savaşı sırasında Hizbullah’a destek için roketler atan Hamas’ın milletvekilleri tutuklanınca, İslamcı  örgüt Filistin parlamentosunda çoğunluğunu kaybetti ve ulusal birlik hükümetinden sonra 2007 Haziran’ında yaptığı darbeyle Gazze’de ayrı bir yönetim kurdu. 2007-2011 arasında Mısır da, karadan İsrail’in Gazze ablukasına katıldı, 2008 Aralık-2009 Ocak Dökme Kurşun Operasyonu’nda İsrail-Hamas çatıştı. “One minutes”, “Mavi Marmara” derken, AKP İsrail politikasında “şov”a girişti ama etkisiz eleman oldu.

İsrail ve Hamas arasında sıkışan Filistin Devleti’nin işi çok zor gözüküyor…

Geldik 29 Kasım 2012’ye. Bu karar Filistin’de “kapsamlı ve kalıcı” bir barış olmadıkça, bir değer kazanmaz. Hamas’ın Gazze’sine hakim olamayan bir Filistin yönetimi ciddiye alınmaz. İsrail’in hemen yanıt olarak Maaleh Adumim ile Doğu Kudüs arasında, Batı Şeria’nın fiilen kuzeyden-güneye bölünmesine yol açacak, 3000 yerleşimi içeren “E-1 Koridoru”na yeniden başlama kararı (2009’da durdurmuştu) işlerin hiç de kolay olmayacağını gösteriyor.

Yrd. Doç. Dr. Deniz TANSİ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.