Birçok insan için tarihin, romantizmin, sanatın ve uygarlığın başkentlerinden olan, aynı zamanda da entrikaların, karanlık odaların ve gizemli sırların başkentlerinden olan Roma’dan geçen hafta sonunda dünyayı şaşkına çeviren bir açıklama yapıldı. İşin içinden olanlara şaşırtıcı gelmemiş olabilir, lakin dışarı kamuoyu haber karşısında yeniden kültürel kazanım yapacak derecede şaşırdı ve meraklandı.
Esas itibariyle, açıklama doğrudan Roma’dan gelmedi. Diğer bir deyişle, Roma kent merkezinde Vittorio Emanuele Caddesi’ni boylu boyunca geçtikten sonra nehrin sağ yanında kalan Hıristiyanlık dinin beş kutsal damarından biri sayılan Katolik mezhebinin en büyük sembollerinden biri olan St. Pietro Basilikası’ndan ve aynı zamanda da bu mezhebin nevi sahsına münhasır devletinden, Vatikan’dan yaklaşık 600 yıl sonra beklenmedik bir açıklama yapıldı.
Bu haber, Katolik dünyasının ruhani lideri ve Vatikan devlet başkanı Papa 16. Benediktus şahsi ve bedensel gerekçeleri nedeniyle 28 Şubat tarihi itibariyle görevinden ayrılacağıydı. Bu haberin dünya basınında duyulması sonrasında ise hem tarihsek hem de güncel bilgiler bir bir ortaya konulmaya, görsel ve yazılı basına malzeme olmaya başladı.
Birçok uzman ve yorumcuya göre Papa’nın istifa kararının arkasında yatan iki ana neden bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, mevcut Papa’nın kalp rahatsızlığı başta olmak üzere yaşından ileri gelen diğer sağlık sorunlarıdır. İkinci neden ise kanımca daha siyasi olmakla beraber iddialar hem din hanesini hem de uluslararası ilişkiler hanesini ilgilendirmektedir. Sonuç olarak Vatikan ve onun resmi temsilcisi olan Papa hem dini hem de uluslararası politika için modernleşme karşıtı bir aktör konumundadır. İkinci neden; Vatikan’dan geçtiğimiz yıl doğrudan Papa’nın kişisel hizmetkârı Paolo Gabriele tarafından sızdırılan belgeler ile alakalıdır. Buna belgeler Katolik Kilisesi içerisindeki iktidar savaşını gözler önüne sermiş, yolsuzluk ve sayısı epeyce fazla olan cinsel taciz suçları ilk defa bu denli açık bir şekilde kamuoyunda tartışılır olmuştu. Papa’nın istifası son kertede bu ikinci neden ile ilişkilendirilmektedir.
Bu noktada kanımca Papa’nın neden istifa ettiğinden çok kendisinden sonra 117 Kardinal tarafından seçilme ihtimali görece yüksek olan adaylara bakmak, bu adayların ortak özelliklerini dünyanın mevcut toplu durumu ekseninde tartışmakta fayda olduğu kanısındayım.
Öncelikle Türkiye kamuoyunda da hatırı sayılır şekilde yer eden Kardinal Peter Turkson Gana’lı bir siyahî, Kardinal Marc Quellet Fransız-Kanaldalı, oldukça problematik bir farklılaşma ve ötekileşme süreci içerisinde yer alan Quebec doğumlu, Kardinal Francis Arinze ise Nijeryalı yerel bir kabileye mensup, fakir halkın yanında olması kendisi adına kullanılan bir propaganda aracı. Bu üç adayın dışında eşyanın tabiatı ile uyumlu bir şekilde son aday İtalyan Kardinal Angelo.
Sonuç yerine şunları söylemek yerinde olacaktır diye düşünmekteyim. Adaylardan sonuncusu dışında diğerlerinin seçilip seçilmeme durumuna bakmaksızın dünyanın siyasal ve sosyal algısında bir değişim olduğunu söylemek mümkün gibi gözükmektedir. Bu noktada seçimi yapılacak makam rasyonel modernleşme çağı ile bir noktada etkinsi yitirmiş gibi görünse de, dinin toplumsal dayanışmacı yapısını, örgütlenme olgusuna kattığı etkiyi göz önüne alırsak oldukça önemli durumdadır. Dünyanın üçündü halkasına doğru yönelen bu politika kanımca Obama ile başlayan, Almanya’da göçmen parlamenterlerin sayısındaki artışla devam eden sürecin diğer bir ayağı olacaktır.
Bu noktada, özelikler 1900’lerin ikinci yarısı sonrasında akademik alandaki hakimiyeti kabul edilen parçalı dünya kuramları da ülkelerin numaralar ile sınıflandırma alışkanlıkları da değişime uğrayacaktır. Buna karşın değişimlerin kostümsel kalmaması ve özsel bir yanının olması da hayati bir önem taşımaktadır.
Ahmet Erdi ÖZTÜRK