Geçtiğimiz gün Hatay’ın Reyhanlı ilçesine bomba yüklü minibüslerle gerçekleştirilen saldırı tüm Türkiye’yi derin yasa boğdu. Yüzden fazla yaralı ve kırk kişinin hayatını kaybettiği saldırının hangi amaçla ve kimler tarafından gerçekleştirildiği soruları henüz net olarak cevaplanmış değil.
Suriye’de muhaliflerle Esad rejim güçleri arasındaki çatışmaların başladığı ilk günden bu yana Türkiye ile olan sınır güvenliği son derece kritik bir hal aldı. İç savaş ortamından kaçmak isteyen binlerce Suriyeli çareyi Türkiye’ye sığınmakta buldu. Bunun yanı sıra muhalif güçlerin silahlandırılması çoğunlukla Türkiye üzerinden yapılan sevkiyatla gerçekleştirildi. Yani Esad rejimi için Türkiye en az muhalifler kadar “düşman” hattında yer alan bir ülke oldu.
Suriye topraklarından Reyhanlı ilçesine yapılan saldırının kodlarının iyi analiz edilmesi gerekiyor. Hatırlanacağı üzere ABD Dış İşleri Bakanı John Kerry Rusya’da mevkidaşı Lavrov ile bir araya gelerek Suriye’nin geleceği hususunda tarafların katılacağı uluslararası bir konferansın düzenlenmesi konusunda ortak karara vardılar. Bunun sebebi ise iki ülkenin de Esad sonrası dönemde ülkenin radikal grupların eline geçmesi endişesi olarak değerlendirilebilir.
Sonrasında Türkiye’nin de olumlu yaklaştığı Hatay’da uçuşa yasak bölge uygulamasının kararlaştırılması ve Erdoğan’ın ABD ziyaretinin yaklaşması saldırının zamanlamasının sorgulanmasına neden oluyor. Çünkü bölgede istikrarın sağlanmasını istemeyen bazı gruplar iç çatışmanın daha da alevlenmesi ve komşu ülkelerin buna müdahil olması için provokatif eylemlerde bulunabiliyorlar. Dolayısıyla direk veya dolaylı yoldan saldırının sorumlusunu Esad güçleri olarak değerlendirmek çok sağlıklı olmayacaktır.
Türkiye bir şekilde Suriye bataklığına çekilmek isteniyor. Bu tip saldırılara Türkiye uluslararası hukuktan doğan hakkını kullanarak misliyle karşılık verebilir. Fakat kontrolünü kaybetmiş bir güce karşı eylemde bulunmak Türkiye’yi bir daha kolay kolay işin içinden çıkamayacağı senaryonun baş aktörü haline getirebilir.
Rusya, S-300 savunma sistemlerinin Suriye’ye satışı konusunda net bir izlenim vermese de, Türkiye Suriye’nin geçiş süreciyle alakalı Rusya ile aynı masaya oturup bu ülkeyi ikna etmelidir. Hiçbir ülke tek taraflı bu krize müdahil olup çare arayamazlar fakat ABD ile Rusya’nın başını çektiği bir oluşumda bölge ülkelerinin çözümün parçası olma gayretleri bile Suriye’de kaosun dinmesine yardımcı olacaktır.
Son olarak UPA ailesi adına bu menfur saldırıda ölenlere rahmet, acılı ailelerine baş sağlığı diliyorum.
Furkan KAYA