Kıvanç Sağır: Aslı Hanım merhaba, sizi daha çok TRT Spor ekranlarında yaptığınız “10’ların Kıtası” programıyla ve Milliyet Gazetesi’ndeki “Latin Ateşi” adlı köşenizle tanıyoruz. Güney Amerika’nın Türkiye’de tanınmasında gerçekten farklı bir yere sahipsiniz. Bize Latin Amerika serüveninizin nasıl başladığından biraz bahseder misiniz?
Aslı Pelit: Merhaba. Latin Amerika serüveni üniversite yıllarımda başladı. New York Üniversitesi’nde gazetecilik okurken aldığım bir seçmeli ders sonrasında kariyerimi Latin Amerika üzerine uzmanlık yaparak sürdürmeye karar verdim. Tabii hikaye çok uzun ama kısaca böyle anlatabilirim.
Kıvanç Sağır: Latin Amerika’da pek çok ülkeyi ziyaret ettiniz. Gittiğiniz ülkeler arasında yaşamak için sizi en çok cezbeden ülke (veya şehir) hangisi oldu?
Aslı Pelit: Küba’da Havana’ya aşık oldum. İlk bakışta çok muhteşem bir yer yaşamak için. 3 sene orada yaşadım, o sırada master yapıyordum Havana Üniversitesi’nde. Son yıllarda ise Buenos Aires ve Rio arasında mekik dokuyorum, iki şehri de çok seviyorum.
Kıvanç Sağır: Küba’da akademik çalışma yapma fırsatına sahip oldunuz. Hatta sizin oradaki günlerinizden yola çıkarak yazdığınız “Siempre Havana” adlı keyifli bir kitabınız da var. Bu ülkeyi yakından tanıyan birisi olarak Küba’da son yıllarda yaşanan liberal gelişmeler bu ülkenin çehresini sizce nasıl değiştirebilir?
Aslı Pelit: Küba’daki değişim çok hızlı olamaz. Son 10 yıldır hatta 20 yıldır devam eden bir “özel dönem”den geçiyor ülke. Ambargonun kalkma ihtimali olursa, ki ABD’nin böyle bir karar vermesi çok zor görünüyor, Küba bu hızla yavaş yavaş değişecek ve giderek daha da açık bir ekonomik politikası ile yönetilecek.
Kıvanç Sağır: Brezilya favelaları gibi Latin Amerika’nın ilgi çekici gecekondu mahallelerini yakından görme şansına sahip oldunuz. Bu yerlerde sizi en çok etkileyen şey ne oldu?
Aslı Pelit: Bazı favelalar tahmin edersiniz ki çok tehlikeli. Fakat bazılarında insanların cana yakınlığı ve misafirperverliği benim çok hoşuma gidiyor. Hatta Rio’da bir süre bir favelada yaşamayı bile düşünüyorum ama inanın orada bile Dünya Kupası yüzünden fiyatlar uçtu gidiyor!
Kıvanç Sağır: Latin Amerika deyince akla gelen sosyoekonomik sorunları aşmada bugün bu ülkelerin ellerinde bulunan en büyük avantaj sizce nedir?
Aslı Pelit: Doğal kaynaklar ve insan gücü.
Kıvanç Sağır: Biraz da futbol konuşmak istiyorum. Güney Amerika’nın bugün kelimenin tam anlamıyla bir futbolcu fabrikası olduğunu söyleyebiliriz. Baktığımızda Brezilya ve Arjantin’in yanı sıra Kolombiya, Paraguay, Peru gibi ülkelerden dahi dünya yıldızları çıkabilmekte. Sizce bunu sadece bu ülkelerdeki futbol sevgisine bağlamamız yeterli olur mu?
Aslı Pelit: Sevgi ve tutku eminim etkin bir rol oynuyordur, ama aslında bence yetenek ve yıllardır süregelen bir alt yapının ürünü.
Kıvanç Sağır: Sizce Arjantin futbolunda son yıllarda hem kulüpler, hem de milli takım bazında yaşanan düşüşün en önemli sebepleri nelerdir?
Aslı Pelit: Ekonomik sebepler büyük bir rol oynuyor; genç yetenekler daha profesyonel ligde kendilerini göstermeden yurt dışına satılıyorlar. Bu yüzden ulusal ligde oynanan futbol seviyesi çok kötü.
Kıvanç Sağır: Son olarak bize biraz Latin Amerika’da futbol-siyaset ilişkisinden bahseder misiniz? Bu özellikle Arjantin’de son derece tartışmalı bir konu sanıyorum.
Aslı Pelit: Bu konu özellikle son bir haftadır kamuoyunu çok meşgul ediyor. “Superclassico”nun saatinin değiştirilmesi ve daha da ileri giderek River Plate ve Boca Juniors gibi iki büyük kulübün maçlarının özellikle pazar akşamları 21:30’a alınmak istemesi, bu saate rakip kanalda yayınlanan ve hükümeti eleştiren bir tv programının reytingini düşürmek olarak algılandı. Arjantin hükümeti Arjantin birinci ligini ulusal televizyondan bedava seyrettirdiğinden beri futbolu kullandıkları için eleştiriliyordu, bu son olay ise bir süre daha bizleri meşgul edecek gibi görünüyor.
Röportaj: Kıvanç SAĞIR
22.05.2013