Birleşmiş Milletler Viyana Enerji Forumu, 28-30 Mayıs 2013 tarihleri arasında Hofburg İmparatorluk Sarayı’nda gerçekleşti.Yaklaşık 125 ülkeden Bakanlar, uluslararası şirket yöneticileri, uluslararası örgütler ve sivil toplum kuruluşları yetkilileri ile birlikte, binin üzerinde katılımcının katıldığı forumda, biz de Uluslararası Politika Akademisi (UPA) Viyana Temsilciliği olarak yerimizi almıştık.
Refah seviyesindeki yükselme ve artan tüketimle beraber, küresel siyasetin ilgilendiği temel odaklardan bir tanesi haline gelen ve modern dış politikanın en önemli enstrümanlarından biri olan enerjinin arzı ve enerji politikalarıyla ilgili sunumların ve konuşmaların yapıldığı toplantılara, ‘’Enerji verimliliği’’ konusu damgasını vurdu.
Toplantıya telekonferans yoluyla katılan, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Ban Ki-moon konuşmasında, 2030’lu yıllara kadar dünyaya yön verenlerin, ortak bir akılla “Herkes için sürdürülebilir Enerji” düsturuyla, yeni enerji politikaları oluşturmaları gerektiğini ve bu zaman zarfında mevcut kullanılmakta olan enerji sistemlerinin yerine, yeni alternatifler geliştirilmesi gerektiğini bildirdi. Ancak, bunun hiç kolay olmadığını ve bunun için herkesin çok fazla çaba sarf etmesi gerektiğini söyledi. Foruma katılan konuşmacılar, Ban Ki-moon’nun dileklerini yineleyerek, Ban Ki-moon’nun da belirttiği gibi, sürdürülebilir alternatif enerji sistemlerinin piyasaya hâkimiyet kurmasının hiç de kolay olmadığını anlattılar. 2030’lu yıllara kadar birçok yeni enerji kaynaklarının ve yöntemlerinin kullanılmaya başlanacağının altını çizen konuşmacılar, sadece 20 yıl içerisinde enerji arzına olan ihtiyacın yüzde 51 artacağına ve bunun karşılanmasının zorluğuna dikkat çektiler. Eğer mevcut politikaların devam etmesi senaryosu gerçekleşirse, 2035 yılında da şuan ki gibi en çok talep edilen enerji ürünlerinin sıralamasının değişmeyeceğinin ön görüldüğü ve en iyi senaryolara göre bile petrol, doğalgaz ve kısmen kömür gibi yakıtların egemenliklerinin devam edeceği anlatıldı. Nükleer enerji üretiminin güvenliğindeki yeni gelişmelerle bundan daha fazla yararlanılacağı, fakat gerek çevre ve küresel iklimin sağlığı, gerekse de maliyetler göze alındığında Hidro enerji, Çöp gazı, Biyo kütle ve yenilenebilir enerji kaynaklarının çok daha stratejik hedefler olduğu vurgulandı. Her şeye rağmen, gelecekte klasik kaynakların ve yöntemlerin kullanımının ve yaygınlığının çok fazla farklılaşmayacağının unutulmaması gerektiğinin altını çizen konuşmacılar, yeni gelişmelerle birlikte enerjide ürün çeşitliliği ve enerji arzının artacağını, ama bundan daha önemli olanın enerji verimliliği olduğu vurguladılar. Enerji tasarrufuna harcanan her bir doların, üretimine ve arzına harcanan iki dolardan çok daha değerli olduğunun herkes tarafından iyi bilinmesi gerektiği sohbetler sırasında öne çıktı. Küresel iklim değişikliğinin de önemli bir tehdit olduğu söylenirken, bununla mücadelenin de tüm ülkelerin,örgütlerin ve kuruluşların yegane önceliği olduğu aktarıldı.
Konuşmalardan ve raporlardan çıkarılan bazı öneriler:
- Uluslararası Bankacılık sisteminin, enerji piyasasındaki alternatif enerji sistemlerine verdiği kredilerin hacminin ve kolaylığının aşamalı olarak artırılması.
- BM ve tüm kuruluşların, devletlerle beraber ortak enerji politikaları geliştirilmesi noktasında uyumlu davranmaları gerektiği.
- Tüm dünyada yeni yapılan binaların ruhsat alabilmesini için gerekli tüm prosedürlerin oluşturulması maksadıyla, uluslararası kurallar bütününe uygun kuralların oluşturulması ve etkin denetleme mekanizmalarının kurulması. (Örneğin; Binaların izolasyon zorunluluğu ve izolasyon kalitesi.)
- Enerji tasarrufu ve kaçak enerji gibi meselelerde halklara ve özellikle de iş yeri sahibi ve yöneticilere, bilinçlendirici ve çözüm önerici faaliyetlerin sunulması.
- Yenilenebilir ve sürdürülebilir enerjinin yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi için gereken siyasi adımların atılması
- Araştırma ve geliştirme masraflarının devletlerce ve uluslararası fonlarca sübvanse edilebilmesi. Ayrıca Enerji şirketlerine kendi AR-GE yatırımlarını arttırmaya yönelik teşviklerde bulunulması.
- Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere ucuz enerjinin sağlanmasının ve yaygınlaştırılmasının teşvik edilmesi
- Enerji yollarının ve kaynaklarının güvenliği
- Enerji arz eden ülkelerin, talep eden ülkelere karşı bunu siyasi bir koz olarak kullanmasından vazgeçilmesi.
- Özellikle fosil yakıt tedarikçilerinin,arz ettikleri ürünlerin kalitesinin geliştirilmesi için üzerilerine düşen sorumlulukları tam manasıyla yerine getirmeleri.
Burak DAĞKUŞ/UPA Viyana Üniversite Temsilcisi