Ortadoğu’da ABD ve Rusya arasındaki rekabetin sonuçları yavaş-yavaş Güney Kafkasya’da da hissediliyor. Birçok güvenilir kaynaklar Rusya’nın Suriye’yi ABD ve müttefikleri karşısında tek başına bırakmayacağını bildirse de, son günlerde yaşanan olaylar Rusya’nın Akdeniz’den çekilerek, biraz daha “kınına” doğru sıkıştırıldığını gösteriyor.
The Telegraph gazetesi 27 Ağustos 2013 tarihli sayısında, Suudi Arabistan’ın Güvenlik Bakanı Bender bin Sultan’ın Washington’dan direk Moskova’ya geldiğini ve Putin’le gizli şekilde görüştüğünü yazıyor. The Telegraph gazetesi Suudi Arabistan’ın Rusya’nın Suriye’ye verdiği desteği durdurması için bu ülkeyle enerji alanında işbirliği ve yeni petrol stratejisi konularında uzlaşmaya gelebileceğini söylediğini iddia ediyor. Kaynak aynı zamanda Bender Bin Sultan’ın Rusya’yı bu teklifle razılaşmayacağı takdirde, Kuzey Kafkasya’da kontrolündeki silahlı Çeçen gruplarıyla tehdit ettiğini de yazıyor.[i] Bazı gözlemciler Rusya’nın Bender Bin Sultan’ın işbirliği ve tehdit önerisini dikkate alarak, Suriye’yi ABD ve müttefikleri karşısında tek başına bırakmaya öncelik verdiğini düşünüyor.
Son bir haftadır ABD ve Batılı basın Esad rejiminin sivil halka karşı kimyasal silah olan sarin gazı kullandığını iddia ederek, dünya kamuoyunun görüşlerini dumanlandırıyor. Ancak Suriye’de yaşanan son gelişmeler değerlendirildiği zaman Esad rejiminin sivil halka karşı kimyasal silah kullanmasına hiçbir gerek olmadığı anlaşılıyor. Esad rejimi muhaliflerin ciddi saldırılarına maruz kalmamış ve son kaleye sığınmamıştır. Bu da Esad rejiminin son günlerini yaşamadığı ve henüz muhalefete, ABD ve müttefiklerine karşı direnebileceği anlamına geliyor. Eğer Esad rejimi kimyasal silah kullanmışsa, neden bunu silahlı muhaliflerin bulunduğu bölgede değil, sivil nüfusun yaşadığı bölgede yapsın?
Elbette tüm bunlar tıpkı Irak’ın ve Afganistan’ın işgal edilmesinden önce ABD ve müttefiklerinin tebliğinden asla seçilmiyor. Bu anlamda Afganistan’ın işgalinden önce ABD Savunma Bakanlığı bünyesinde dezenformasyon yayan özel bir kurumun oluşturulduğunu hatırlatmaya ihtiyaç vardır. Senaryo aynıdır, eserin kahramanları da aynıdır ama “olumsuz imge” artık Irak ve Afganistan değil, Suriye’dir. Esad rejimi devrilerek, kimyasal silahlar “imha edildikten” sonra büyük bir ihtimalle “olumsuz imge” İran olacaktır.
Fransız Le Figaro gazetesi, Esad rejiminin kimyasal silah kullanmasından tam “emin” olan, ama ortaya hiçbir kanıt koyamayan ABD’nin BM müfettişlerinden tahkikatı durdurmasını rica ettiğini yazıyor.[ii] Peki, gerçekler ve kanıtlar nasıl oldu? Benzer olay 1998 yılında ABD ve müttefiklerinin Irak’a saldırısı öncesinde de gerçekleşmiştir.
Rusya Akdeniz’den çıkarken, eski Sovyet ülkeleri coğrafyasında konumunu korumaya çalışıyor. Şöyle ki, bazı kaynaklar ABD’nin Türkiye’de yerleştirdiği hava savunma sistemi ve “Patriot” füze sistemine karşı Rusya’nın Ermenistan’da “İskender” füze sistemi yerleştireceğini iddia ediyorlar.[iii] Bu Orta Doğu’dan geri çekilen Rusya’nın güvenlik sorunlarını beraberinde Güney Kafkasya’ya doğru getirdiği anlamına geliyor. Rusya’nın “İskender” füze sisteminin Ermenistan’a yerleştirildiği haberi teyit edilmese de, yetkililer tarafından henüz tekzip de edilmedi. Birkaç yıl önce ABD “Patriot” füzeleri Polonya’ya yerleştirmek isterken, Rusya buna karşılık olarak, “İskender” füze sistemini Kaliningrad’a yerleştireceğini bildirmişti. ABD Polonya’nın ilk hedefe dönüşmesinden çekinerek, bu planını uygulamadı. Görünen şu ki, ABD Türkiye’yi ilk hedef olmaya ikna etmeyi başardı.
ABD Polonya’ya yerleştiremediği hava savunma ve “Patriot” füze sistemlerini Suriye krizi sonucu Türkiye’ye yerleştirmiş ve bu ülkenin Suriye tarafından vurulabilme ihtimalini ön plana çıkarmış. Elbette, Rusya bölgedeki jeosiyasi ve güvenlik etkenini dikkate alarak, buna ciddi itiraz etmese de, cevapsız bırakmayacaktır. Ermenistan’a “İskender” füze sisteminin yerleştirileceği haberi de bunu gösteriyor.
Rusya’nın Ermenistan’da 102’nci askeri üssünün olduğu ve Ermenistan’ın coğrafi olarak hava savunma sisteminin ve “Patriot” füzelerinin yerleştirildiği Türkiye topraklarına yakın olması dikkate alınırsa, Rusya’nın bu niyetini gerçekleştirmeye her türlü imkanı vardır. Ermenistan’ın Rusya’nın bu talebine karşı çıkmaya siyasi ve ekonomik gücü yoktur. Ancak bu zaman Ermenistan’ın ABD ve Avrupa ülkeleriyle ilişkilerinin gerileceği şüphesizdir. Son zamanlarda Ermenistan’ın Rusya’nın etki alanından uzaklaşarak, ABD ve Avrupa’ya doğru eğilmesi, Ermenistan’ın oldukça zor durumda kalabileceğini gösteriyor. Rusya yanlısı Ermeni basını iç kamuoyunu susturmak için “İskender” füze sisteminin ülkeye yerleştirilmesinin aslında bir bakıma Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’da askeri operasyonlara başlamaması için caydırıcı bir etken olduğunu ön plana çıkarıyor.
Rusya’nın Ermenistan’a “İskender” füze sistemini yerleştirdiğine ilişkin haberler şimdilik teyit edilmese de, artık bölgede yeni jeosiyasi oyunların başlamasının habercisidir. Suriye ve İran’ı ABD ve müttefiklerine kurban verdikten sonra Rusya’nın geri çekilmeye yeri yoktur. Güney Kafkasya, özellikle Ermenistan Rusya için “kırmızı çizgi” olabilir. Ama Rusya’nın zaman-zaman isteyerek ya da istemeyerek daltonizm (renk körlüğü) hastalığına tutulduğu bilinmektedir. ABD ve müttefikleri İran sorununu çözdükten sonra Rusya’nın Ermenistan’daki konumunu zayıflatmak için mümkün tüm baskı araçlarını kullanabilir. Bu zaman Gürcistan’ın NATO’ya üye kabul edilmesi meselesinin de göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Dr. Hatem CABBARLI
Kaynak: Newtimes.az
[i] TheTelegraph: Саудовская Аравия шантажировала Россию подконтрольными ей “чеченскими группировками”, www.regnum.ru/news/fd-abroad/armenia/1700115.html, 28.08.2013
[ii] Почему американцы попросили ООН не продолжать следствие в Сирии?, http://www.armtoday.info/default.asp?Lang=_Ru&NewsID=95311, 29.08.2013
[iii] “Искандер” vs “Patriot”: Россия берет под прицел объекты ПРО США в Турции – эксперт, www.regnum.ru/news/fd-abroad/armenia/1668124.html, 06.06.2013