Başkent Erivan’ın beceriksiz dış politika yürütmesine ilişkin çok yazılmıştır. Fakat bu gerçeği Ermeni analist ve uzmanlar itiraf etmiyorlardı. Şimdi durumun değiştiği gözleniyor. Ermenistan devlet olarak gerçek biçimde izole halindedir. Onun bölgesel ölçekteki sorunlarına küresel düzeyde yenileri eklenmiştir. Oluşan bu durumdan çıkış yolları ise şimdilik belli değil.
Dış Politikanın Mantıksızlığı
Son zamanlar Ermenistan’ın dış politikası ile ilgili tartışmalar çoğalmıştır. Bu ülkenin siyasetçileri, analistleri ve uzmanları bu alanda oluşmuş durumu endişeyle tahlil ediyorlar. Sebep şu ki, Ermenistan jeopolitik açıdan kendisini karmaşık bir duruma sokmuştur. Bundan çıkış yollarını ise bulamıyorlar. Açık itiraf edilmektedir ki, Ermenistan izole durumundadır.
Erivan için sorunlar bununla bitmiyor. Şimdi devletin aslında hem Batı, hem de Rusya tarafından güçlü baskılar altında olduğu vurgulanıyor. Hatırlatalım ki, birkaç ay öncesine kadar Ermeni uzmanlar ülkenin bağımsızlığından, elde ettiği jeopolitik gelişmelerden ve bunun fonunda Türkiye ile Azerbaycan’ın düştüğü ”çok zor durumdan” durmadan yazıyorlardı.
Ermeni yazarlar sevinçle belirtiyorlardı ki, Erivan kendisi için oluşmuş elverişli durumdan verimli biçimde yararlanıyor. Bu yıl 3 Eylül tarihinde Serj Sarkisyan’ın Moskova’da Gümrük Birliği’ne dahil olmak hakkında verdiği açıklamadan sonra ise adeta ”kurbağa gölüne taş attılar”. İlginçtir ki, şimdi de aynı çılgınlıkla Ermenistan’ın bağımsız bir devlet olarak şekillenemediğini vurguluyorlar. Görünüyor ki, genelde Ermeni siyasi bilinci kriz geçiriyor ve hiçbir evrim süreci gerçekleşmiyor.
Tüm bunların ışığında Ermenistan’ın ülke olarak düştüğü bugünkü duruma analist ve uzmanların yaklaşımı üzerinde durmaya değer. İgor Muradyan ”Lragir” yayınının internet sitesinde yayınlanan makalesinde soruyor: ”…eyalet kurum olan Ermeniler kimi temsil ediyorlar?” (Bkz.: Игорь Мурадян. Армения в изоляции – этофакт / ”Lragir.am”, 19 Ekim 2013). Yazar burada ”eyalet kurum” deyimi altında Ermenistan devletini kastediyor. O, somut olgularla kanıtlıyor ki, Erivan Moskova’nın dedikleriyle oturup kalkıyor. Bunu Batı görüyor ve Ermenileri hesaba almıyor. Başkasından tam bağımlı olan bir halka kim saygı duyar ki?
Aynı yönde düşüncelerini geliştiren İ. Muradyan şu sonuca geliyor: ”Bu durumda Rusya’nın görevi senaryoyu (Ermenistan’ı etki altında tutmayı – yazar) dönüşü olmayan noktaya ulaştırmaktan ibarettir. Dolayısıyla, Moskova bu hattı Ermenistan’ın dünyanın siyasi haritasından silinme durumuna- uluslararası alemin bununla razılaşması ve alışmasına ulaşmaya kadar geliştirmelidir. O zaman Ermenilerle (henüz Ermenistan’ı kastetmiyoruz) nasıl isterlerse öyle de muamele yapabilirler” (Bkz.: önceki kaynak).
Ermeni analist açık bildiriyor ki, Ermenistan’ın dış politika hattı devletin uluslararası alanda nüfuzunu tamamen kaybetmesine doğru götürüyor. Yakın vadede herhangi jeopolitik konuyla ilgili bu ülkenin fikrini soran olmayacak. Bunun için Kremlin’in konumunu bilmek yeterli olacak. Bu da hem bir millet olarak Ermenilerin ciddiye alınmamasına, hem de devlet olarak bağımsız olmadığı sonucunun çıkarılmasına neden olacak. İ. Muradyan’la razılaşmamak olmaz.
Jeopolitik İflasın Üç Belirtisi
Aslında, Ermenistan’ın siyasi çevrelerinin berbat etkinliği birkaç açıdan ülkeyi çelişkili duruma sokmuştur. Birincisi, o, devlet olarak jeopolitik konumunu belirleyemiyor. Şimdiye kadar bu yöndeki faaliyetlerine suni faktörlere dayanan yön seçtiğinden, geçici etkisi olur ve ”zayıf jeopolitik rüzgar” bile onu tamamen dağıtır.
Bu açıdan mevcut durum kısaca şöyle ifade edilebilir: ”Ermenistan Avrupa yapılarında kendine olan güveni kaybetti, Rusya’da ise onu ciddiye almamakta devam ediyor” (Bkz.: Армения потеряла доверие к себе в европейских структурах, а в России продолжают ею пренебрегать / ”1in.am”, 19 Ekim 2013). Bu konuda Ermenistan’ın AKPM’deki Heyeti eski başkanı Ovannes İgityan ”1in.am” portalına verdiği röportajda söyledi.
İkincisi, Ermenistan yönetimi aynı mesele hakkında mantıksız ve birbirine zıt fikirler söylüyor. Bu da uluslararası siyasi çevrelerde kahkaha doğuruyor. Örnek olarak S. Sarkisyan’ın Moskova’da konuşmasıyla parlamento başkanı O. Abramyan’ın Avrupa’da söylediklerini gösterebiliriz.
Ermenistan Cumhurbaşkanı Kremlin’de ülkesinin neden Avrupa’dan ve orayla bütünleşmeden konuşmasına hak kazandırmaya çalıştığı bir zamanda, O. Abramyan Avrupalılara neden yönü değişerek Gümrük Birliği’ne dahil olduklarını anlatmaya gayret ediyordu.
Avrupalı memurlar ise buna tebessümle yaklaşıyorlardı. Çünkü tüm bunları kendini bağımsız sanan devlet için alçaltıcı kabul ediyorlar ve ”genel olarak Avrupa O. Abramyan’ı şahıs olarak kabul etmiyor” (Bkz.: önceki kaynak). Ermeni analistler düşünüyorlar ki, böyle bir durumun oluşmasını kökünde parlamento başkanı O. Abramyan’ın ülkenin politikasından habersiz olması duruyor.
Peki bunun sebebi nedir? Uzmanlar bu durumu şöyle açıklıyor: Ermenistan’da tüm resmi makamlar S. Sarkisyan’ın ağzına bakıyorlar. Onların işi Cumhurbaşkanının söylediklerine hak kazandırmaktır. Bu zaman hiçbir yüksek görevli kendi fikrini söyleyemez.
Örneğin, S. Sarkisyan’ın AKPM’deki konuşması sırasında Ermeni heyet üyesi Z. Postancıyan ona soru sordu. Soru Ermeni Cumhurbaşkanı’nın hoşuna gitmedi. Şimdi bu milletvekilini ölümle tehdit ediyorlar. Bunlar Ermenistan’da demokrasinin hiçbir belirtisinin olmadığını gösteriyor. O. İgityan bu açıdan Avrupa ile Ermenistan’ı karşılaştırıyor ve J.-M. Barroso’nun AB politikasında sadece fikir söyleyenlerden biri olduğunu vurgulamaktadır. Ermenistan’da ise aksine, siyasetin kendisi zaten S. Sarkisyan’dır.
Maalesef, Batı’nın resmi çevreleri ve uluslararası örgütler Ermenilerin kendilerinin itiraf ettikleri bu gerçekliği dikkate almıyor ve Ermenistan’ı koruyorlar. Onlar çifte standartlarla tüm Güney Kafkasya’da gerilimin oluşmasına olanak yaratıyorlar.
Şunu söylemek gerekiyor ki, bu tür jeopolitik tereddütleri ile Erivan İran’la ilişkileri de tehlike altına aldı. Uzmanlar düşünüyorlar ki, Ermenistan’ın izlediği dış politika onun İran’la ilişkilerine darbe vurabilir (Bkz.: Акоп Бадалян. Иран обеспокоен тенденциями в Армении / ”Lragir.am”, 17 Ekim 2013).
Argüman olarak onlar bugünlerde ünlü yazar Z. Balayan’ın Rusya’yı Dağlık Karabağ’a davet etmesini gösteriyorlar. Eğer Rus askerleri Azerbaycan’ın işgal edilmiş bu bölgesinde yerleştirilse, bölgesel çapta jeopolitik sorunlar oluşabilir. Aynı şekilde, Tahran kendi sınırları boyunca güçlü Rusya ordusunun olmasını istemiyor. Bu, onun için belli zorluklar yaratıyor. Aynı zamanda, Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan’la ilişkileri daha da gerilmiş olur.
Tüm bunlar Ermeni politikasının iflasının üçüncü yönünü oluşturmaktadır. Şu anda Ermenistan için bölgedeki risk grubunun arttığını doğruluyor. Analistler bu eğilimin nedenini Ermenilerin gıda, enerji, ulaşım, ekonomik yapı gibi alanlarda bağımlılığına Ermenistan’a siyasi açıdan baskıların artmasının ilave edilmesinde görüyorlar (Bkz.: Группы рисков Армении возрастают / ”Lragir.am”, 19 Ekim 2013). Esas ise odur ki, Erivan’ın böylesine tehlikenin mümkün sonuçlarını önceden hesaplama imkanı yoktur. Çünkü o, bağımsız siyaset yürütmüyor.
Böyle anlaşılıyor ki, Ermenistan aciz bir duruma düştü. Onun dış politikası gerçekte ”saçmalıklar silsilesidir”. Görünüyor ki, Erivan’ın bu anlamda son saçmalığı ona çok pahalıya mal olacak. Ne yapılabilir, suçlu kendileridir.
Kaynak: Newtimes.az