Giriş
70 seneden fazla bir süre boyunca Sovyetler Birliği’nin idaresi altında yaşayan Kazakistan, SSCB’nin 1990lı yılları başında yıkılmasıyla beraber bağımsızlığını ilan etmiştir. Nursultan Nazarbayev önderliğinde yeni bir sistem oturtma çabaları bağımsızlık ilanından bu yana devam etmektedir. Bu ülkenin sahip olduğu sahip olduğu petrol ve doğal gaz gibi kaynaklar Rusya Federasyonu’nun olduğu Batı ülkelerinin ve Asya ülkelerinin ilgisini çekmektedir. Bu kaynakların Batı pazarlarına aktarılması konusunda Rusya Federasyonu, Avrupa ülkeleri ve Asya ülkeleri arasında büyük çaplı bir rekabet yaşanmaktadır. Moskova, Sovyetler döneminden kalan taşımacılık sisteminin sağladığı avantajlardan dolayı burada bir adım öndedir. Dağılmanın ardında yaşadığı bocalamayı Putin döneminde aşmaya başlayan Kremlin aralarında Kazakistan’ın da bulunduğu Orta Asya ülkelerinin özellikle enerji kaynaklarının kendi üzerinden aktarılmasına yönelik bir politika sürdürmektedir.
Bu çalışmada Kazakistan’ın enerji politikasında Rusya Federasyonu’nun konumu incelenecektir. Çalışmanın ilk bölümünde Rusya Federasyonu ve Orta Asya ülkeleri arasındaki münasebetlerin temel unsurlarına değinilecektir. İkinci olarak Kazakistan ve Rusya Federasyonu arasında enerji alanında cereyan eden gelişmeler petrol ve doğal gaz boru hatları projeleri çerçevesinde ele alınacaktır.
1990 Sonrası Dönemde Rusya Federasyonu-Orta Asya İlişkilerinin Temel Unsurları
Sovyetler Birliği’nin 1991’de parçalanmasının hemen ertesinde Moskova ile Orta Asya’daki ülkelerin arasındaki münasebetlerin yeniden nasıl düzenleneceği hususunda ciddi bir belirsizlik bulunmaktaydı.[1] Bunun en kayda değer nedeni, gerek Kremlin gerekse Orta Asya cumhuriyetlerindeki seçkinlerin ve kamuoylarının birbirlerine yönelik nasıl bir davranışta bulunacakları konusunda yaşadıkları belirsizlikti. Moskova’nın yeni Avrupa inşasında dikkat çekici bir konuma sahip olacağını düşünen özellikle liberal seçkinler, Kremlin’in özellikle Avrupalı olmadığı bilinen Orta Asya’daki cumhuriyetlerle yakın münasebet kurmasını arzu etmekteydiler. Orta Asya’ya yönelik pozitif bir yaklaşım benimsemeyen Rus milliyetçileri ise Orta Asya’daki etnik Rusların bulundukları bölgelerin Moskova’ya bağlanmasını veya bu cumhuriyetlerdeki etnik Rusların kültürel ve politik konumlarının sağlamlaştırılmasını arzu etmekteydiler. Komünist gruplar ise Sovyetler Birliği’nin parçalanmasının geçici bir gelişme oldukları düşüncesinden hareketle, Orta Asya’daki cumhuriyetlerdeki komünistlerin diğer cumhuriyetlerdeki komünistlerle beraber olarak Sovyetler Birliği’ni yeniden kurmalarını istemekteydiler.
Bu bakış açılarındaki farklılıklardan ötürü Moskova ancak, Sovyetler Birliği’nin parçalanmasının üzerinden takriben bir seneden fazla süre geçmesinin ertesinde 1993 senesi içinde, Boris Yeltsin idaresindeki Kremlin’in politik muhalefeti ortadan kaldırmasından sonra Orta Asya ile hangi tür bir münasebet tesis etmek istediğinin temel unsurlarını ortaya koyabilmiştir. Bu kapsamda, Orta Asya’daki ülkelerin Moskova’nın hâkimiyet sahasında tutulması, Moskova’nın öncelikli hedefleri arasında görülmüştür.[2] Moskova’nın “yakın çevresini” teşkil ettiği addedilen Orta Asya cumhuriyetlerinin öteki Sovyet-sonrası cumhuriyetlere benzer bir şekilde biçimsel olarak bağımsız durumda olsalar da, güvenlik bakımından Kremlin’in etki alanında tutulmasının şart olduğu değerlendirmesini yapmışlardır. Bu amacı hayata geçirmeye yönelik olarak, Kremlin’in ilk önce kendisi haricindeki diğer güçlerin bölgeden uzak durması temin etmesi şarttı. Buna ilaveten, Afganistan kaynaklı terörist faaliyetler, örgütlü suç ve buna benzer yumuşak güvenlik tehditlerinin Orta Asya’daki etkisinin asgariye indirilmesi de Kremlin bakımından öncelikli güvenlik endişeleri arasında yer almaktaydı.
Kremlin’in Orta Asya ülkeleriyle münasebetlerini sağlamlaştırma kararında güvenlik endişeleri kadar iktisadi menfaatleri de çok dikkat çekici bir role sahip olmuştur. Moskova’nın Orta Asya ülkelerindeki gelişmelere sırtını dönememesindeki en dikkate değer iktisadi neden, Sovyet zamanında Moskova ile Orta Asya’daki cumhuriyetleri de kapsayacak biçimde bütün Sovyet cumhuriyetleri arasındaki işbirliğinden dolayı kuvvetli bir karşılıklı bağımlılığın tesis edilmiş olmasıdır. Sovyet ertesi dönemdeki cumhuriyetlerin iktisadi problemler karşısında birbirinden çok değişik yaklaşımları uygulamaya koymaları, bir koordinasyon bağlamında uygulanması gereken iktisadi reformların başarısını da negatif yönde etkilemiştir. Moskova’nın Sovyetler Birliği’nin parçalanmasından da önce Yegor Gaidar aracılığıyla uygulamaya koyduğu ve büyük spekülasyona dayanan para politikası bu ülkelerin Kremlin’in iktisat politikasından menfi bir biçimde etkilenmesine sebebiyet vermiştir. Buna ilaveten Kremlin ve Orta Asya ülkelerinin birbirlerine karşı Sovyet döneminden kalan borçlarının toplam tutarının miktarı ve bu borçların nasıl geri ödeneceği hususlarında ülkeler arasında kayda değer anlaşmazlıklar olmuştur. Bu sorunların halledilebilmesi için de Kremlin’in bölge ülkeleriyle yakın bir iktisadi işbirliğine gitmesi elzemdi.
Kremlin, enerji politikaları konusunda da Orta Asya ülkelerinin kendi yaklaşımı doğrultusunda hareket etmesini umut etmiştir. Moskova, hidrokarbon kaynakları bakımından çok zengin olan, fakat bu enerji kaynaklarını Kremlin haricindeki bir rota ile milletlerarası piyasalara taşıyamayacak konumda olan Kazakistan, Türkmenistan ve bir ölçüde de Özbekistan’ın bu pozisyonlarından kendi hâkimiyetini sağlamlaştırmak amacıyla etkin olarak faydalanmıştır.[3] Adı geçen ülkeler Moskova üzerinden geçen boru hatlarıyla enerji kaynaklarını satabileceklerinden, Kremlin bu ülkelerin enerji kaynaklarını çok cüzi bir fiyat karşılığında alıp, çok yüksek bir fiyat karşılığında yeniden satmak suretiyle çok muazzam haksız gelirler elde etmiştir.
Bu minvalde bir başka önemli konu da Hazar Denizi’ne kıyıdaş ülkelerin arasında bu denizin enerji kaynaklarının nasıl pay edileceği hususunda cereyan eden anlaşmazlık da Moskova’nın takip ettiği politikadan ötürü konunun kısır döngü halini almasıdır.[4] Bu anlaşmazlık kanalıyla, Kremlin, Astana ve Taşkent’i karşı karşıya getirmiştir. Astana, Bakü ile birlikte Hazar Denizi’nin bir “deniz” olduğu tezini benimseyerek, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinin prensiplerine göre kıyıdaş ülkelerin hâkimiyet alanlarının belirlenmesini arzu etmekteydiler. Aşkabat ve onunla ortak bir tutum izleyen Tahran ise Hazar Denizi’nin bir “göl” olduğu savından hareketle, bu kaynakların kıyıdaş ülkeler arasında eşit şekilde pay edilmesinin şart olduğunu öne sürmüşlerdir. Kremlin ise, bu anlaşmazlıktan kendi lehine yararlanmak suretiyle kıyıdaş ülkelerin enerji kaynaklarını geliştirmek için uluslararası yatırımların gelmesini ve yine Moskova haricindeki piyasalara ihracat yapmalarını zor bir hale getirmiştir. Böylelikle Moskova Orta Asya üzerindeki hâkimiyetini daha da sağlamlaştırmıştır.
Kazakistan-Rusya Federasyonu Enerji İlişkileri
Orta Asya bölgesinde yer alan enerji kaynakları, enerji sektörünün yardımıyla yükseliş kaydeden Kremlin’in hem bu konumunu muhafaza etmesini, hem de öteki büyük güçlerin bu kaynaklara erişimini sınırlandırması bakımından önemlidir. Bundan dolayı Kremlin, askeri alanda gerçekleştirdiği işbirliği gibi bölge ülkeleri ile geniş kapsamlı iktisadi işbirliğine gitmiştir. SSCB’nin parçalanmasıyla bölgede enerji kaynaklarını ellerinde bulunduran Orta Asya devletleri, enerji zengini Kremlin’e rakip konuma gelmiştir. Bu rekabet ortamının meydana gelmesi olasılığını yok etmeyi amaçlayan ve enerji rotalarının kendi topraklarının üzerinden geçmesinin idrakinde olan Moskova, bu uygun ortamdan faydalanmayı arzu etmiştir. Bu bağlamda bölge ülkeleriyle uzun dönemli anlaşmalar imzalayarak bu ülkeleri kendine bağlama doğrultusunda bir politika takip etmiştir. Aşkabat ile doğal gaz anlaşmasının imzalanması, Astana ile taşınan doğal gazın iki sene içinde üç kat arttırılması, Bakü’ye 2 milyar metreküp doğal gazın tahsis edilmesi konusunda bir mutabakata varılması Moskova’nın Hazar bölgesinde aktifleşme söylemleri ve buna yönelik politikalar takip edilmesi, eski Enerji Bakanı Kalyujnı’nın Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Hazar Bölgesi Temsilcisi şapkalarıyla dış politika konusunda karar verme mekanizmasında bulunması, Ankara ile Mavi Akım projesinde işbirliği gerçekleştirilmesi ve Avrupa ile münasebetlerde enerji unsurunun ehemmiyetinin artması bu kapsamda ele alınabilecek gelişmelerdir.[5]
Moskova’nın bölge ülkelerinin enerji sektörüne ilgi göstermesinin sebebi, diğer büyük güçlerin bu alana ilgi göstermesi ve bölge ülkelerinin Moskova’ya alternatif rota arayışı çabasında olmalarıdır. Bundan ötürü Kremlin, politikasında değişiklik yaparak enerji kaynakları bakımından rakip olarak değerlendirdiği bölge ülkelerini birer ticari ortak konuma getirmeyi arzu etmektedir. Bu doğrultuda kendi topraklarından geçen bölge ülkelerinin boru hatlarının bakım ve kapasitelerini arttırmak için yatırımlar gerçekleştirmektedir.
2007 senesi sonu itibariyle Moskova tarafından bölgede petrol ve gaz sektörüne yatırım tutarı 4 ila 5,2 milyar dolar arasında olmuştur. Bu yatırımların %80-85’i Kazakistan (3,4-4,1 milyar) ve Özbekistan’a (0,5-1 milyar) gerçekleştirilmiştir. Türkmenistan, Tacikistan ve Kırgızistan’a toplam Rus yatırımı yaklaşık 50 milyon dolar olmuştur.[6] Rusya ve önemli hidrokarbon kaynaklarına sahip Orta Asya ülkeleri olan Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan arasındaki boru hattı projelerini ele almadan önce bu üç ülkenin hidrokarbon rezervlerinden bahsetmek konunun daha iyi anlaşılması bakımından elzemdir.[7]
Kazakistan’ın gaz üretimi, kanıtlanan gaz rezervi 1,840 milyar metreküp olmasına rağmen 2008 yılında kendi iç tüketiminin altındaydı. KazMunaiGaz’ın başkanı Uzakbay Karabalin’e göre doğal gaz üretiminin 2007’deki seviye olan yılda 29,6 milyar metreküpten ülkenin batısındaki üretimin yanı sıra Hazar’ın Kazak ve Türkmen sektörlerindeki üretimlerin bir sonucu olarak 2020 yılında yılda 114 milyar metreküpe çıkacağının öngörüldüğünü ifade etmektedir. Tengiz, Karacaganak ve Kaşhagan’daki yeni keşifler Kazakistan’a kanıtlanmış rezervlerini 2,850 milyar metreküpe çıkarma olanağı sunabilir ve Karabalin’in ifade ettiği gibi bu durum üretimde bir artışa yol açabilir. Aynı esnada, Kazakistan’ın tüketimi 2007’deki seviyesi olan yılda 13,3 milyar metreküpten hükümet tarafından düzeltilmiş senaryoya göre beş yıl içinde 18,7 milyar metreküpe çıkması öngörülmektedir.[8] Bu veriler göstermektedir ki Astana’nın büyük bir olasılıkla gaz ihracatlarını arttıracaktır. Amerikan Enerji Bilgi İdaresi tarafından Eylül 2013’de yayımlanan bir raporda, Kazakistan, Hazar’ın açık deniz ve kara bölgelerinde kanıtlanmış ve olası toplam ham petrol miktarı 31,2 milyar varil olarak tahmin edilmektedir. Hazar’ın kıyıya yakın bölgesinde bu miktar 15,5 milyar varilken, kıyı açıklarında bu miktar, 15,7 milyar varildir. Doğal gaz rezervlerine bakıldığı zaman, toplam olarak 104 trilyon kübik fitlik bir rezerv söz konusudur. Bunun 36 trilyon kübik fitlik bölümü Hazar’ın kıyıya yakın bölgesinde, 68 trilyon kübik fitlik bölümü ise Hazar’ın açık deniz bölgesinde yer almaktadır.
Astana, doğrudan Avrupa pazarlarına gaz ihraç etme konusuyla daha az ilgilenmektedir. Bunun sebebi büyük oranda, Moskova ile tesis etmiş olduğu ilişkiler ve de çoğunlukla yapımı devam eden bir boru hattı sistemi aracılığıyla gazını Çin’e ihraç etme niyetidir. Bu çerçevede Rusya üzerinden geçen boru hatlarından söz etmek mümkündür.
Hazar Boru Hattı Konsorsiyumu Petrol Boru Hattı
2001 yılında faaliyete geçen bu boru hattı, Kazakistan’ın Tengiz petrol sahasından Rusya’nın Karadeniz’deki limanı Novorossisk’e kadar uzanmaktadır. Konsorsiyum, Kazakistan’dan günde 608,000 bbl/d ve Rusya’dan 76,000 bbl/d miktarları da dâhil olmak üzere 2011 yılında ortalama olarak 684,000 bbl/d ham petrol taşımasını gerçekleştirdi.[9] Buna ilaveten yaklaşık 53,000 bbl/d Tengiz ham petrolü Kazakistan-Atrau’da trenlere yüklenmek üzere boşaltılmıştır. Konsorsiyum ortakları boru hattının kapasitesini 1,4 milyon bbl/d seviyesine çıkarmaya başlamışlardır. Proje, kapasitenin 2016 yılına kadar arttırılması suretiyle üç aşamada tamamlanacaktır. Kapasiteyi genişletmenin Tengizchevroil sahasından üretimi arttırmaya yardımcı olmak bağlamında ek taşıma kapasitesi sağlaması öngörülmektedir.
Kaynak: http://www.eia.gov/todayinenergy/images/2013.09.18/map.png
Bakü-Novorossisk Petrol Boru Hattı
830 kilometre uzunluğunda olan bu hat, 100,000 bbl/d kapasiteye sahiptir. Boru hattı, Sangachal terminalinden Rusya’nın Karadeniz’deki limanı Novorossisk’e gitmektedir. SOCAR, Azerbaycan bölümünü, Transneft ise Rusya bölümünü işletmektedir.[10] Taşımacılık tarifeleri konusunda SOCAR ve Transneft arasında devam eden bir anlaşmazlık zaman zaman boru hattının işletilmesini karmaşık bir hale getirmektedir. Boru hattının kapasitesini 180,000 ile 300,000 bbl/d arasında arttırmaya yönelik öneriler de söz konusudur. Bu, Azeri-Çırak-Güneşli petrol sahası ve Kazakistan’daki üretimin gelecekte artmasıyla temel bir ek taşıma rotası halini alacaktır. 2010 yılında, bu hattan yaklaşık 45,500 bbl/d ham petrol taşınmıştır.
Orta Asya-Merkez Doğal Gaz Boru Hattı Projesi
Yapımına 1967 senesinde başlanan Orta Asya-Merkez Doğal Gaz Boru Hattı 1985 yılına kadar geliştirilmiştir.[11] Senelik 10,5 milyar metreküp kapasiteye sahip hattın ilk kısmı ( 3.000 km) bitirildiğinde, o zaman dünyanın en uzun boru hattı unvanını almıştır. Daha sonrasında bu kapasite 90 milyar metreküpe ulaşmıştır. Astana, Aşkabat ve Taşkent’i Moskova’ya bağlayan bu boru hattın inşası esnasında Amu-Derya, Ural, Volga ve Oka nehirleri başta gelmek üzere 300 doğal ve suni engel aşılmıştır. İnşaat neticesinde senelik 80 milyar metreküp kapasiteye sahip çok sayıda ince hatları içerisinde bulunduran ana gaz boru hattı sistemi meydana getirilmiştir. Günümüzde de bu gaz boru hattı, iktisadi ve jeopolitik ehemmiyetini muhafaza etmektedir. Çünkü bu boru hattı üzerinden Orta Asya gazı Moskova ve Kiev’e ulaştırılmaktadır. Moskova ile Aşkabat arasında gaz sektöründe işbirliği konusunda 25 senelik bir anlaşması 10 Nisan 2003 tarihinde imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre, Moskova Türkmen gazını ithal edecek ve Aşkabat’a transit garantisini sunacaktır. Bu kapsamda fiyat ve miktar konusunda değişiklik yapılarak 2028 yılına kadar senelik 30 milyar metreküp gaz alım-satımı gerçekleştirilecektir.
Kaynak: http://www.gazprom.com/about/production/projects/pipelines/central-asia/
Hazar Kıyısı (Prikaspiskiy) Boru Hattı Projesi
20 Aralık 2007 tarihinde zamanın Rusya, Türkmenistan ve Kazakistan devlet başkanları tarafından imza konulan anlaşma çerçevesinde Hazar Denizi, Türkmenistan ve Kazakistan’daki doğal gaz yataklarından çıkarılan gaz bu hat ile Rusya’ya ulaştırılacaktır.[12] Bu boru hattı aracılığıyla Türkmenistan’dan yıllık 30 milyar metreküp, Kazakistan’dan ise 10 milyar metreküp doğal gaz taşınacaktır. 1700 km. olan hattın 1200 kilometresi Kazakistan, 500 kilometresi ise Türkmenistan topraklarından geçecektir. Her ülke de topraklarından geçen boru hattının inşasını kendisi yapacaktır. Bunun için görev verilen Gazprom, KazMunayGaz ve Türkmengaz 2008 yılının Eylül ayında işbirliği ilkeleri üzerinde anlaşmaya varmış, Koordine Komitesi ve Proje Yönetimi Grubu’na ilişkin yönetmeliği kabul etmişlerdir. 2011 yılının Mart ayı itibariyle hukuki zemini ve teknik kararları müzakere etme çalışmalarını sürdürmektedirler.
Kaynak: http://www.japanfocus.org/data/Oil_and_Gas_pipelines.svg.png
Uzen-Atırau-Samara olarak da adlandırılan ve Kazakistan’daki Atırau şehrinden Rusya’nın Samara şehrine kadar uzanmakta olan 1232 km. uzunluğundaki Atırau-Samara (UAS) Boru Hattı Projesinin günlük kapasitesi 300.000 varildir. Fakat Moskova, bu kapasiteyi 500.000 varile kadar çıkartmayı amaçlamaktadır.
Güney Akım
Rusya kendisini bypass eden Brüksel destekli Nabucco Boru Hattı Projesi’ne karşın elini kuvvetlendirmek için Rus doğal gazını Karadeniz’in altından Bulgaristan’a ve oradan da Avrupa’ya ulaştıracak ve böylece Türkiye’yi bypass edecek Güney Akım Projesi’ni ortaya atmıştır.[13] Bu proje, Rusya’yı Karadeniz’in altından Avrupa Birliği’ne bağlayacak boru hattıdır. Güney Akım Projesi Rus doğal gazını Avrupa’ya taşıyacak olan toplam 3.200 km’lik bir boru hattı projesi olup boru hattının 900 km’lik kısmı Karadeniz’in altından geçecektir. Nakil hattının AB üyesi ülkelerden geçtikten sonra kuzey ve güney olmak üzere iki kola ayrılması öngörülmektedir. Kuzeye giden hattan Macaristan ve Avusturya’ya, güneyden giden hattan ise Yunanistan üzerinden İtalya’nın Otranto Limanı’na kadar gaz sevk edilecektir. 23 Nisan 2007’de İtalyan Eni firması ile Gazprom arasında Roma’da imzalanan anlaşmaya göre, Rusya’nın “Beregovaya” kompresör istasyonu hattın başlangıç noktası olacaktır.
Güney Akım projesinin maliyeti 10 milyar dolar olarak görülmektedir. Bu projeyle yılda 30 milyar metreküp doğal gaz sevk edilmesi planlanmaktadır. Güney Akım projesinin hammadde kaynağını Moskova’nın gaz nakil sistemleri oluşturmakla birlikte temel kaynağını Orta Asya’dan gelecek gaz teşkil etmektedir. Hatta Gazprom, İtalyan destekli bu proje üzerinde Bulgaristan ve Sırbistan ile anlaşmaya varmıştır. Üstelik İran gazı konusunda Washington’un problem çıkarması, Mısır rezervlerinin sınırlı olması ve Türkmen gazının büyük ölçüde Rusya’ya bağlanmış olması, Nabucco’nun uygulanabilirliği konusunda şüpheler uyandırmakta ve Fransa’dan da destek alan Güney Akım Projesi’nin şansını artırmaktadır.
Sonuç
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin 1991’de resmen dağılmasından sonra bağımsızlığını elde eden devletlerden birisi Kazakistan Cumhuriyetidir. Nursultan Nazarbayev liderliğindeki ülke sahip olduğu zengin hidrokarbon kaynaklarını dış pazarlara satmaya yönelik bir politika takip etmeye başlamıştır. Sovyet döneminde inşa edilen boru hatları sisteminden ötürü aralarında Kazakistan’ın da olduğu Orta Asya ülkeleri hidrokarbon kaynaklarını Moskova üzerinden dünya piyasalarına aktarmak zorunda kalmaktadırlar. Kremlin, bu ülkelerin petrol ve doğal gaz kaynaklarını çok ucuza alarak üzerine kar koymak dış pazarlara yüksek fiyatlarla satmaktadır. Bunun sonucunda büyük kazançlar elde etmektedir.
Kazakistan, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı gibi projelere katılmak suretiyle enerji kaynaklarının küresel piyasalara taşınmasına yönelik girişimlerde de bulunmaktadır. Fakat Hazar bölgesinin denizlere kapalı konumundan ve bu konuda tamamen Rusya’ya bağımlı olmasından ötürü bağımsız bir politika izleme konusunda sıkıntılar çekmektedir. Yukarıda ayrıntılarıyla anlatılan petrol ve doğal gaz boru hatları projeleri bağlamında bunu görmek mümkündür. Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Rusya ve İran arasında Hazar’ın hukuki statüsünün belirlenememesi de burada etkili olan faktörlerin arasında saymak mümkündür. Rusya Federasyonu, bu ülkelerin etki sahasından çıkmasını önlemeye yönelik yeni projeler geliştirmekte, eski yapıları yenilemekte ve bu ülkelere büyük yatırımlar yapmaktadır. Ayrıca Kremlin, bu ülkelerin yönetim sisteminden memnun olup Kazakistan gibi Orta Asya ülkelerine demokratikleşme konusunda herhangi bir baskı uygulamamaktadır. Moskova’nın bu ülkeler üzerinde aralarında kültür, savunma ve enerji konularının da bulunduğu çeşitli alanlardaki egemen konumunu devam ettirmek istemektedir. Rusya’nın önümüzde yıllarda Kazakistan’ı da kapsayan Orta Asya bölgesinde etkisini daha da arttıracağı beklenebilir.
Sina KISACIK
KAYNAKÇA
– BP Statistical Review of World Energy June 2012”, http://www.bp.com/liveassets/bp_internet/globalbp/globalbp_uk_english/reports_and_publications/statistical_energy_review_2011/STAGING/local_assets/pdf/statistical_review_of_world_energy_full_report_2012.pdf, (Erişim Tarihi: 22 Aralık 2012).
– Cafersoy, Nazim, “Enerji Diplomasisi: Rus Dış Politikasında Stratejik Araç Değişimi”, TÜRKSAM, 2 Ocak 2006, http://www.turksam.org/tr/a709.html, (Erişim Tarihi: 30 Eylül 2013).
– Cohen, Ariel, “Russia and Eurasia: Dimensions of Integration”, Engin Selçuk (ed.), China-India-Russia: Security and Strategic Cooperation in Asia, (İstanbul: Tasam Yayınları, 2012), ss. 179-184.
– Gizitdinov, Nariman, “Kazakhstan Gas Production to Increase 12 Percent This Year”, Bloomberg, 15 Mart 2011, http://www.bloomberg.com/news/2011-03-15/kazakhstan-gas-production-to-increase-12-this-year-correct-.html, (Erişim Tarihi: 29 Eylül 2013).
– Gleason, Gregory, “Russia and Central Asia’s Multivector Foreign Policies”, Stephen K. Wegren ve Dale R. Herspring (ed.), After Putin’s Russia: Past Imperfect, Future Uncertain, (Plymouth: Rowman & Littlefield Publishers Inc. , 2010), ss. 243-263.
– Mangott, Gerhard, Westphal, Kirsten, “The Relevance of the Wider Black Sea Region to EU and Russian Energy Issues”, Daniel Hamilton ve Gerhard Mangott (ed.), The Wider Black Sea Region in the 21st Century: Strategic, Economic and Energy Perspectives, (Washington: Center for Transatlantic Studies, 2008), ss. 147-176.
– Mennon, Rajan, “In the Shadow of the Bear: Security in the Post-Soviet Central Asia”, International Security, Cilt 20 (1), 1995, ss. 149-181.
– Muradova, Mina, “Russia and Azerbaijan Terminate Baku-Novorossiysk Agreement”, The Central Asia/Caucasus Analyst, 28 Haziran 2013, http://www.cacianalyst.org/publications/field-reports/item/12767-russia-and-azerbaijan-terminate-baku-novorossiysk-agreement.html, (Erişim Tarihi: 30 Eylül 2013).
– O’Lear, Shannon, “Resources and Conflict in the Caspian Sea”, Geopolitics, 2004, http://www.neiu.edu/~dgrammen/2004OLEAR.pdf, ss. 161-186, (Erişim Tarihi: 1 Ağustos 2013).
– “Pre-Caspian gas pipeline”, Gazprom, http://www.gazprom.com/production/projects/pipelines/pg/, (Erişim Tarihi: 16 Ocak 2012).
– Saygın, Hasan, Çelik, Ceyhan, Jeo-Enerjik Bakış AB Bağlamında Enerji Politikalarında Jeo-Enerji Alanları, (İstanbul: İstanbul Aydın Üniversitesi Yayınları, 2011).
– U.S. Energy Information Administration, Overview of Oil and Natural Gas in the Caspian Sea Region, 12 Eylül 2013, http://www.eia.gov/countries/analysisbriefs/Caspian_Sea/caspian_sea.pdf, (Erişim Tarihi: 27 Eylül 2013).
– Yapıcı, Merve İrem, Rus Dış Politikasını Oluşturan İç Etkenler: Yeltsin ve Putin Dönemleri, (Ankara: USAK Yayınları, 2010).
[1] Ariel Cohen, “Russia and Eurasia: Dimensions of Integration”, Engin Selçuk (ed.), China-India-Russia: Security and Strategic Cooperation in Asia, (İstanbul: Tasam Yayınları, 2012), ss. 179-181.
[2] Rajan Mennon, “In the Shadow of the Bear: Security in the Post-Soviet Central Asia”, International Security, Cilt 20 (1), 1995, ss. 149-181.
[3] Gregory Gleason, “Russia and Central Asia’s Multivector Foreign Policies”, Stephen K. Wegren ve Dale R. Herspring (ed.), After Putin’s Russia: Past Imperfect, Future Uncertain, (Plymouth: Rowman & Littlefield Publishers Inc. , 2010), ss. 254-255.
[4] Shannon O’Lear, “Resources and Conflict in the Caspian Sea,” Geopolitics, 2004, http://www.neiu.edu/~dgrammen/2004OLEAR.pdf, s. 166, (Erişim Tarihi: 1 Ağustos 2013).
[5] Nazim Cafersoy, “Enerji Diplomasisi: Rus Dış Politikasında Stratejik Araç Değişimi”, TÜRKSAM, 2 Ocak 2006, http://www.turksam.org/tr/a709.html, (Erişim Tarihi: 30 Eylül 2013).
[6] Merve İrem Yapıcı, Rus Dış Politikasını Oluşturan İç Etkenler: Yeltsin ve Putin Dönemleri, (Ankara: USAK Yayınları, 2010), ss. 406-410.
[7] Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan’ın kanıtlanmış petrol ve gaz rezervleri hakkında daha ayrıntılı bilgi için bakınız, “BP Statistical Review of World Energy June 2012”, http://www.bp.com/liveassets/bp_internet/globalbp/globalbp_uk_english/reports_and_publications/statistical_energy_review_2011/STAGING/local_assets/pdf/statistical_review_of_world_energy_full_report_2012.pdf, (Erişim Tarihi: 22 Aralık 2012).
[8] Nariman Gizitdinov, “Kazakhstan Gas Production to Increase 12 Percent This Year”, Bloomberg, 15 Mart 2011, http://www.bloomberg.com/news/2011-03-15/kazakhstan-gas-production-to-increase-12-this-year-correct-.html, (Erişim Tarihi: 29 Eylül 2013).
[9] U.S. Energy Information Administration, Overview of Oil and Natural Gas in the Caspian Sea Region, 12 Eylül 2013, http://www.eia.gov/countries/analysisbriefs/Caspian_Sea/caspian_sea.pdf, s. 21, (Erişim Tarihi: 27 Eylül 2013).
[10] Mina Muradova, “Russia and Azerbaijan Terminate Baku-Novorossiysk Agreement”, The Central Asia/Caucasus Analyst, 28 Haziran 2013, http://www.cacianalyst.org/publications/field-reports/item/12767-russia-and-azerbaijan-terminate-baku-novorossiysk-agreement.html, (Erişim Tarihi: 30 Eylül 2013).
[11] Hasan Saygın, Ceyhan Çelik, Jeo-Enerjik Bakış AB Bağlamında Enerji Politikalarında Jeo-Enerji Alanları, (İstanbul: İstanbul Aydın Üniversitesi Yayınları, 2011), ss. 94-95.
[12] “Pre-Caspian gas pipeline”, Gazprom, http://www.gazprom.com/production/projects/pipelines/pg/, (Erişim Tarihi: 16 Ocak 2012).
[13] Gerhard Mangott ve Kirsten Westphal, “The Relevance of the Wider Black Sea Region to EU and Russian Energy Issues”, Daniel Hamilton ve Gerhard Mangott (ed.), The Wider Black Sea Region in the 21st Century: Strategic, Economic and Energy Perspectives, (Washington: Center for Transatlantic Studies, 2008), ss. 160-161.