Son dönemde çeşitli düzeylerde, yeni bir uluslararası ilişkiler sisteminin kurulması ihtiyacı konuşuluyor. Bunun içeriği, BM’de yeniliklerin yapılması konusundaki tartışmalardır. Çeşitli teklifler ileri sürülüyor. Uzmanlar küresel çapta karmaşık bir durumun oluştuğunu vurguluyorlar. Onlar dünyanın çeşitli bölgelerinde gözlemlenen sorunların kendisinin, küresel jeosiyasetin iç çalkantılarını yansıttığını söylüyorlar. Bu temelde BM gibi kurumlarda gerçek reformların yapılmasının sorunlu olduğunu belirtiyorlar.
Küresel Jeosiyasetin Zorlukları
Uluslararası ilişkiler sisteminin yenilenmesi gerekliliğini uzmanlar hayli zamandır yazıyorlar. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler’de reform yapılması konusunda fikirler sık sık söyleniyor. Bunların tamamen esası vardır. Bir yandan, dünyanın önde gelen devletleri kendi çıkarları için adaletsizliklere başvuruyor, “çifte standart” uyguluyor; öte yandan, BM bir örgüt olarak, çeşitli nedenlerle, üzerine düşenlerin üstesinden gelemiyor.
Burada bir hususu da vurgulamak gerekir: Son yıllarda yaşanan birtakım olaylar, BM’ye üye her devletin samimi davranmadığını da gösterdi. Örneğin, Azerbaycan Güvenlik Konseyi’ne üye seçildiği zaman, birtakım çevrelerin önyargılı yaklaşımıyla karşılaştı. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in bu konudaki görüşleri, durumu net olarak ifade ediyor. Milli Kahraman Çingiz Mustafayev Fonu ve ANS Şirketler Grubu’nun, “2013’ün Yılın İnsanı” ödülünün ödül töreninde İlham Aliyev şöyle demişti: “Ancak şunu da ifade etmeliyim ki, Güvenlik Konseyi’ne seçilmemiz de o kadar kolay olmamıştır. Siz de iyi biliyorsunuz ki, Azerbaycan 16 turdan sonra üye seçilebilmiştir. Bunun da nedenleri vardır… Diyebilirim ki, bize karşı ciddi muhalefet faaliyeti vardı. Yurtiçindeki muhalefetten farklı olarak, gerçekten de ciddi bir muhalefet vardı. Ancak buna rağmen, biz ilkeli tutum gösterdik, geri çekilmedik. Hatta Azerbaycan’ın adaylığını geri alması bile teklif edilmişti ve artık bir zaman aşımı durumu oluşmuştu. BM’de, sürecin 16 tur ve 3 gün devam ettiği bir süreç daha olduğuna inanmıyorum… Cuma günü bu süreç durdu; cumartesi, pazar günlerinde bazı ülkelerde Azerbaycan’ın adaylığını desteklememeleri yönünde çalışmalar yapıldı. Ondan sonra durum belirli şekilde zorlaştı…” (Bkz.: Azərbaycan Prezidenti İlham Əliyevə Milli Qəhrəman Çingiz Mustafayev Fondu və ANS Şirkətlər Qrupunun “2013-cü ilin adamı” mükafatının təqdim olunması mərasimi keçirilmişdir / AzərTac, 17 Ocak 2014).
Şüphesiz, Azerbaycan’ın kararlı mücadelesi sonuç verdi. BM’ye dahil olan birçok devlet de objektif tutum gösterdi. Fakat Sayın İlham Aliyev’in vurguladığı gibi, bu örgütte Azerbaycan aleyhine çalışan ve süreci uzatan güçler de mevcuttu. Şunu söylemek gerekir ki, buna benzer olaylar BM’de sık sık olur. Princeton Üniversitesi’nden Prof. Edward Lak: “BM’yi Amerika’nın idealizmi yarattı ve onu yine Amerika’nın kötümserliği mi yok edecek?” diyor (Bkz.: Edward C. Luck. Reforming the United Nations: Lessons from a History in Progress. International Relations Studies and the United Nations Occasional Papers. 2003, №1, 73 s.). Bir zamanlar BM Genel Sekreteri’nin yardımcısı olan Prof. Rameş Takur, ABD’nin bu örgütün gündeminin belirlenmesini ve etkinliğini ciddi şekilde denetlediğini itiraf ediyor (Bkz.: Рамеш Такур.Объединенные нации и Соединенные Штаты / “Россия в глобальной политике”, 15 Aralık 2011). İşte bu yüzden, dünyanın çeşitli ülkelerine karşı haksız adımlar atıldı. Örneğin, Irak ve Somali’de BM aciz duruma düştü. Bill Clinton yönetimi ise Somali’deki felaket sebebiyle BM’yi “günah keçisi” ilan etti (Bkz.: aynı kaynak).
Yeni Mekanizmalara İhtiyaç: Umutlar ve Gerçekler
Genel olarak bakıldığında BM’nin, “insani müdahaleler” ve “yaptırımların uygulanması mekanizması” olarak adlandırılan olaylarda karşılaştığı sorunların ciddi nitelikli olduğunu görmek mümkündür. “Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi”nin analizine göre, insani müdahaleler aslında BM’yi “ikilem”e düşürüyor (Bkz.: Дилеммы гуманитарных интервенций / “Russiancouncil.ru”, 9 Kasım 2012). Örneğin, Kolombiya Üniversitesi’nden Michael Doyle, Libya ve Suriye olaylarında bunun görüldüğünden emindir (Bkz. aynı kaynak). Buna benzer durumları yaptırımların uygulanmasında da görmek mümkündür (Bkz.: Дмитрий Кику. Современные международные механизмы санкционного воздействия / “Russiancouncil.ru”, 6 Ağustos 2013).
Bu zeminde, BM Güvenlik Konseyi’nde kararların kabul mekanizmasının gelişmiş olmaması meselesi daha ciddi bir sorun olarak görünüyor. Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin) çıkarlarına uygun olmayan kararları veto edebiliyor. Suriye konusunda bu konu, daha keskin biçimde görüldü. Rusya ve Çin, Batılı ülkelerin sundukları projeyi reddetti. Ayrıca, çeşitli bölgelerde yaşanan olaylara genel olarak adaletle yaklaşma imkanı bu durumda oldukça zordur. Bunlar sebebiyle son birkaç yıldır, BM Güvenlik Konseyi’nin yapısının güncellenmesiyle ilgili öneriler dile geliyor.
BM Eski Genel Sekreteri Kofi Annan da meselenin bu tarafına dikkat çekiyor. O, aynı kurumda reformların gerekliliğini vurgular, insan hakları ile birlikte, karar verme mekanizmasının yenilenmesini de ihtiyaç olduğunu edilmelidir (Bkz.: Кофи Аннан: ООН нуждается в реформировании / “Russiancouncil.ru”, 17 Temmuz 2013). Ayrıca, birçok analitik ve siyasetçi, daimi üyelerin sayısının güncellenmesinisöylüyor. Bazıları Hindistan ve Brezilya’yı buraya dahil etmeyi, diğerleri ise Müslüman devletlerinden üye seçmeyi teklif ediyorlar.
BM’de reform için zeminin mevcut olduğu görülüyor. Bu konu, farklı düzeylerde özellikle vurgulanıyorsa, uluslararası ilişkilerin düzenlenmesinin pekiştirilmesine ihtiyaç olduğu söylenebilir. Ancak burada önemli bir hususu dikkate almak gerekir. Mesele şu ki, günümüz küresel jeosiyasetinde karşıtlıklar çoktur. Bunlar, dünyanın çeşitli bölgelerindedir. Hatta bazı yerlerde şiddetlidir. Böyle bir ortamda BM’de nasıl bir ortak mekanizma hazırlanabilir? Uzmanlar sorunun bu yönüne ayrıca dikkat çekiyor. Dünyada mevcut olan görüş ayrılıklarını, çatışmaları ortadan kaldırmadan BM gibi kurumların etkili işleyeceğine inanmıyorlar.
Bununla beraber, itiraf etmek gerekir ki, bu sorunların çözülmesi için uluslararası kuruluşlar çapında mekanizmalar gerekir. Bir bakıma bir kısır döngü oluşuyor ve bundan bir çıkış yolu bulunması gerekir. Düşündürücüdür ki, meselenin bu tarafı hakkında büyük devletler düşünmek istemiyor. Ayrıca, onlar yeni karşıtlıklar yaratan siyasetlerini sürdürüyor. Burada asıl husus olarak “çifte standart” politikasını gösterebiliriz.
Böyle anlaşılıyor ki, BM’de reformlardan bahseden büyük devletler önemli bir makamı “unutuyor”. Onlar adil olmalı ve konulara sadece kendi çıkarlarından yaklaşmamalıdırlar. Örneğin, Azerbaycan’ın işgal edilmiş topraklarından işgalcinin çekilmesi için hiçbir etkili adım atılmıyor. BM Güvenlik Konseyi’nin kabul ettiği 4 kararın yerine getirilmesi için hiçbir çalışma görülmüyor. Azerbaycan’ın Güvenlik Konseyi’ne üye seçilmesine önyargılı faaliyet gösteriliyor. Bu gibi hususlar sürdükçe hiçbir reform etkili olamaz. Uluslararası ilişkileri düzenlemek için bütüncül kuralları uygulamak çok zor olur.
Bütün bunlara rağmen, küresel jeosiyaset yeni uluslararası ilişkiler sisteminin biçimlendirilmesini gerektiriyor. Analistler dünyanın yeni jeopolitik düzeninin oluşmakta olduğunu vurguluyorlar. Fakat bu süreci düzene koyabilecek etkin bir uluslararası örgüt göze çarpmıyor. Küresel ölçekte ise sorunlar giderek artıyor. İnsanlığın bu “ağır yükün” altında ezilme ihtimali vardır. Demek ki, “eli taşın altına koymanın zamanı gelmiştir”!
Leyla MAMMADALİYEVA
Kaynak: Newtimes.az