Son dönemlerde Erivan ile Brüksel arasındaki ilişkilerin gerginleşmesi gündemdedir. Bununla birlikte, başka eğilimin de gözlendiği görülüyor. Somut olarak, Avrupa Ermenistan ile belli alanlarda iş birliğini geliştiriyor. Rusya’nın bölgede daha aktif jeopolitik konum tuttuğu bir zamanda meselenin bu tarafı hayli düşündürücü görünüyor.
AB’den Gümrük Birliği’ne Ermenice Dönüş
Ermenistan’ın dış politikasının çelişkileri hem kendini hem de Güney Kafkasya’yı belirsizlikler karşısında bırakıyor. Bir süre, Avrupa’yla bütünleşme yanlısı ülke gibi görünen Ermenistan, 2013 yılının Eylül ayında aniden Gümrük Birliği’ni seçtiğini bildirdi. Bununla da bölgesel çapta jeopolitik açıdan çok sayıda soru oluştu. Uzmanlar Erivan’ın bu hareketinde mantıksal ve nesnel davranış motiflerini göremediler.
Bu adıma Avrupa Birliği ve Amerika’nın tepkisi de ilginç oldu. Brüksel önce Erivan’ı suçladı, sonra tehdit etti ve nihayet, sakinleşti. Washington resmi olarak itirazını bildirmekle yetindi. Moskova ise temkinli suskunluğu ile “bu oyunu yuttuğunu” belirtti. Ermeni toplumunda ise görüş ayrılığı oluştu. Avrupa Birliği’ne ortak üyeliğe taraftar olanlar sert şekilde iktidarı kınadı. Onlar Erivan ciddi eleştirdiler. Ana argüman şuydu ki, S. Sarkisyan devlet çıkarlarını sattı. Fakat iktidar tüm bunlara sessiz kalarak pozisyonundan dönmeyeceğini iletti.
24 Aralık 2013’te Moskova’da Avrasya Ali Ekonomik Konseyi toplantısında Ermenistan’ın Gümrük Birliği’ne üye olması ile ilgili “yol haritası”nın onaylanması, tartışmalara ve tereddütlere son verdi (Bk. В Москве утверждена дорожная карта по присоединению Армении к ТС / “İnterfax”, 24 Aralık 2013). Törenden sonra Rusya Devlet Başkanı açıkladı ki, “… biz bu meseleyi (Ermenistan’ın Gümrük Birliği’nde üyeliğini- Newtimes.az) uzun süre sandığa atmayacağız” (Bk. önceki kaynağa).
Ermeni tarafı ise sözleşmenin 2014 yılının Mayıs ayında imzalanabileceğini belirtiyor. Bu konuda Erivan’da düzenlediği basın toplantısında bilgi veren Başbakan T. Sarkisyan, bunun için çalışma gruplarının oluşturulduğunu ve sürecin hızla sürdüğünü vurguladı. Erivan bunları ülkenin Gümrük Birliği’ne katılmaktan elde edeceği kazanımları tebliğ etmesiyle gerçekleştirir.
Örneğin, Başkan S. Sarkisyan Ermenistan’la Rusya arasında uçuşların artarak haftada 139 defaya ulaştığını bildirdi. Hali hazırda Ermenistan’da 1300 Rus şirketi faaliyet gösteriyor. Ermenistan Cumhurbaşkanı’nın dediğine göre, iki ülke arasındaki ticaret hacmi 1 milyar 300 milyon ABD dolarını geçmiştir. Bu, Rusya’nın Ermenistan için önemli bir ticaret ortağı olması demektir (Bk. Армения рассчитывает на привилегии и в ТС, и в ЕС / “Росбалт”, 2 Aralık 2013).
Moskova ile Erivan arasında yaşanan bu tür yakınlaşmanın arka planında, Avrupa Birliği ile ilişkilerin düzenlenmesi ilginçtir. Zira Avrupalılar, genel olarak, bu gibi tereddütleri bağışlamaz. Fakat bu kez Brüksel de bizleri “özgün nesnelliği” ile şaşırtmaktadır. Mesele şu ki, AB Ermenistan ile ilişkilerin gelişmesi yönünde faaliyetini devam ettirmiştir! Brüksel’de, Rusya’nın Ermenilerin güvenliğini sağlaması gerektiği düşünülüyor. Askeri alanda Kremlin baskın olmalıdır.
Kremlin’in Sert Bakışları Altında
Ermeni kitle iletişim araçlarının yaydığı bilgilere göre, şu anda ülkede Rus askeri güçlerinin sayısı artırılır. Gümrü’ye ek kuvvetler yerleştirilir. Ermenistan aslında Kolektif Güvenlik Sözleşmesi Örgütü (CSTO)’nün askeri poligonuna dönüşmüştür. Uzmanlar, burada temel amacın, Rusya’nın Ortadoğu ve İran konularında daha esnek askeri siyaset yürütmek için, Ermenistan’ı üs olarak kullanmak olduğunu düşünüyor. Böyle anlaşılıyor ki, Brüksel Güney Kafkasya’da Rusya’nın askeri açıdan güçlenmesini kabulleniyor. Öte yandan, AB, Moskova’nın eski Sovyet ülkelerine mali yardım etmesine de ciddi direnç göstermiyor. Bunlar jeopolitik açıdan ne ifade ediyor?
Uzmanların kanaatine göre, Avrupalılar “Doğu Ortaklığı” programı çerçevesinde farklı siyaset yürütmeye başladı. Onlar Rusya’nın üzerine sert şekilde gitmekten imtina ediyor. Aynı zamanda, iyi komşuluk ilişkileri kurmak istedikleri ülkelerde sivil toplumun kurulma sürecine daha fazla destek veriyorlar. Fakat bu belirtiler daha ziyade Ermenistan’la ilişkilerde kendini gösterir.
Öyle ki, son zamanlarda Brüksel ile Erivan arasında birtakım alanlarda anlaşmalar imzalandı (Örn.,Европарламент открыл для Армении доступ к европейским программам / “Росбалт”, 12 Aralık 2013;Евросоюз увеличил финансовую помощь Армении / “Росбалт”, 20 Aralık 2013). Vize meselesinin basitleştirilmesi, readmisyon, sosyal, ekonomik ve siyasi reformlara destek gibi açılardan iş birliği hakkında anlaşmaya varıldı. İlginçtir ki, bu süreç aksayacağına, son zamanlarda daha da yoğunlaşıyor (Bk.Армения и ЕС продолжают переговоры / “Lragir.am”, 9 Aralık 2013). Bunun yanı sıra, AB Erivan’ı insan haklarına uymaya çağırdı.
Örgütün genişlemeden sorumlu komiseri Stefan Füle, Ermeni hükümetini sivil toplum temsilcilerini, hukuk savunucularını korkutmamaya, birtakım suçları nesnel olarak incelemeye çağırdı (Bk.Фюле пообещал гражданскому обществу Армении поддержку со стороны ЕС / “Росбалт”, 9 Aralık 2013).
Uzmanlar AB’nin Ermenistan’a karşı bu sadakatinin arkasında özel amaçların durduğu kanaatindedirler. Onlar hesap ediyorlar ki, mesele Batı’nın Güney Kafkasya’da daha dikkatli siyaset yürütmesine bağlıdır. Çünkü yaşanan olaylar gösterdi ki, Avrupa’yı diğer toplumlarda savunan kesimler çok da güçlü değil. Onlar Moskova’nın attığı adımlara karşı direnemiyorlar. Aynı zamanda, hangi ülkelerde bu vatandaşların Avrupa değerlerine büyük güveni varsa, orada başka jeopolitik güçlere karşı itirazlar da sürekli oluyor.
Ukrayna deneyimi bunu kanıtladı. Kiev’de insanlar en kötü hava şartlarında bile meydanda kaldılar. Bu süreç şimdi de devam ediyor. Fakat burada diğer faktörlere de dikkat etmek gerekir. Avrupa Birliği mali, askeri ve siyasi alanlarda girişimde bulunmayı Rusya’ya bırakıyor, ancak insanların bilincine etkisini güçlendiriyor. Erivan’a olan itirazlar, esasen, insan hakları, ifade özgürlüğü, suçların objektif araştırılması gibi konularla ilgilidir. Böyle anlaşılıyor ki, AB aslında Ermenistan ile ilerideki ilişkilere hazırlanıyor.
Bölge Devletlerinin Tepkisi
Onu demeliyiz ki, burada bitmiyor. Çünkü AB-Ermenistan ilişkilerine Erivan’dan, Tahran’dan, Ankara’dan, İstanbul’dan ve Moskova’dan farklı yaklaşımlar mevcuttur. Tüm bunları dikkate almadan ise bu konu hakkında tam bir fikir elde etmek mümkün değildir. Ermeniler geleneksel hırslarından vazgeçmemiştir. Onlar hesap ediyorlar ki, Ermenistan hem Avrupa Birliği hem de Gümrük Birliği ile ilişkilerde imtiyazlara sahip olmalıdır. Bunu da açıkça yazıyorlar: “Ermenistan hem AB hem de Gümrük Birliği’nde imtiyaz beklentisindedir” (Bk. Армения рассчитывает на привилегии и в ТС, и в ЕС / “Росбалт”, 2 Aralık 2013). Ermeni siyasetçilerin bu şımarıklığının psikolojik nedenleri açıktır. Onlar tarihsel olarak sadece dış güçlerin hesabına bir şeyler ummuştur. Ancak modern milli devletçilik açısından, Ermeni siyasi bilincinin bir sonraki felaketinin başladığını görebiliriz.
Meselenin özü şudur ki, küçük bir devletin sosyo-ekonomik, politik ve kültürel gelişimini bir devletin, güvenliğinin teminini ise başka bir devletin üstüne atması onun kısırlığını anlatıyor. Dünyada hiçbir devlet başkasının güvenliğine daima teminat veremez. Çünkü modern hayatta, her şey hızla değişiyor. Erivan Rusya’nın askeri gücüne, Avrupa’nın ise ekonomik gücüne dayanıp, Güney Kafkasya’da ayrıcalıklı jeopolitik konuma gelmeye çalışıyorsa, anlamsız ve akılsızca hareket ediyor demektir. Dünyanın büyük jeopolitik güçleri her şeyden önce kendi çıkarlarını düşünüyorlar. Tesadüfî değil ki, son zamanlarda çeşitli uzmanlar Batı ülkeleri ve Rusya’nın Ermenistan politikasını analiz ederken, farklı manzaralar göze çarpıyor.
A. Ayvazyan, “Ermenistan’ın Modern Dünyada Yeri” adlı analiz yazısında bu hususun birçok yönünü ifade eder (Bk. Агарон Айвазян. О положении Армении в современном мире / “Фонд Стратегической Культуры”, 13 Ekim 2011). Yazar düşünüyor ki, ABD, Fransa ve Polonya Erivan’a karşı hep tamamen objektif tutum sergilememiştir. Örneğin, Amerika’da Ermenilerin suç örgütü darmadağın edildi ve Washington, kopuntuyla tam olarak anlaşamamakta. Güya Ermeni kopuntusu hep bağımsız olduğundan, ABD yönetimi hiçbir zaman sona kadar Ermenistan’ı savunmayacak. Fransa ve Polonya ile ilişkilerde biraz farklı manzara oluşsa da, aslında benzer durum vardır.
Bütün bunların arka planında A. Ayvazyan böyle bir sonuç çıkarıyor ki, “Avrupa ve Amerika Ermeniler için belirsiz bir mekândır. Ancak Ermenistan’ın tarihi, siyasi-hukuki, coğrafi, ekonomik durumu onun yolunun Rusya’ya doğru olduğunu gösteriyor… Halk unutmuyor ki, Ermeni devletinin kurulması ve varlığı istisnai olarak Rusya’nın Güney Kafkasya’daki misyonu sayesindedir” (Bk. önceki kaynağa). Tabii ki, bir yazarın yazısı temelinde genel ve kesin sonuç çıkarmak inandırıcı görünmüyor. Fakat şu bir olgudur ki, bu gibi değerlendirmeler az değildir. Bunlar bütünüyle Ermenistan’ın modern jeopolitik ortamda çok çelişkili ve tereddütlü pozisyon tuttuğunu gösteriyor.
Şimdi hatta İran bile Rusya’nın Ermenistan’la ilgili yürüttüğü enerji politikasını kabul etmek istemiyor. Tahran Erivan’a yaptığı açıklamada, daha ucuz fiyata gaz satabileceğini bildirmiştir. Uzmanların görüşüne göre ise, Moskova Ermenistan’ı İran meselesine etki imkânları bakımından en kısa yol olarak görüyor. Sorunun bu tarafı ise hayli karmaşıktır.
Türk basınının Katar’ın “El Arab” gazetesine istinaden yaydığı bilgiye göre, İran’a ABD yatırımları akmaya başladı (Bk. Ali El Zafiri. Niçin Türkiye değil de İran? / “Zaman” gazetesi, 29 Aralık 2013). Bu değişikliğin bütün Ortadoğu’daki jeopolitik güç dengesini bozacağı kanaati vardır. Bunun anlamı, Amerika’nın Suudi Arabistan, Türkiye, Mısır, Suriye gibi ülkelere yaklaşımında yeniliklerin olmasının beklenmesidir. Bu bağlamda Rusya faktörü Batı jeopolitikası için farklı bir içerik arz edebilir. Örneğin, İran’ın stratejik ortak konumu değişir vb. Bu durumda Moskova nasıl hareket etmelidir? O, aslında çok bilinmeyenli bir matematiksel denklemi çözmekle karşı karşıya kaldı.
Kamal ADIGOZALOV
Kaynak: Newtimes.az