ERMENİSTAN-AB İLİŞKİLERİ: ÇELİŞKİLİ HUSUSLARIN KESİŞİMİNDE – BÖLÜM 2

upa-admin 16 Şubat 2014 1.964 Okunma 0
ERMENİSTAN-AB İLİŞKİLERİ: ÇELİŞKİLİ HUSUSLARIN KESİŞİMİNDE – BÖLÜM 2

Son dönemlerde Erivan ile Brüksel arasındaki ilişkilerin gerginleşmesi gündemdedir. Bununla birlikte, başka eğilimin de gözlendiği görülüyor. Somut olarak, Avrupa Ermenistan ile belli alanlarda iş birliğini geliştiriyor. Rusya’nın bölgede daha aktif jeopolitik konum tuttuğu bir zamanda meselenin bu tarafı hayli düşündürücü görünüyor.

Kısır Politikanın Bazı Yönleri

Öte yandan, 2014 yılında Washington Afganistan’dan askeri kuvvetlerini çıkaracak, bununla “El Kaide” gibi gruplaşmaların dikkati Çin’e ve Rusya’ya çevrilebilir. Şimdiden hissedilir ki, Müslüman faktörünü Kremlin daha ciddiye almaya başladı. Doğal olarak, güvenliğin temini yönünde yeni adımlar atmaya başladı. Ermeni uzmanlar da bu bağlamda Ermenistan’ın Rusya ile İran arasında “sıkıştığını” vurguluyorlar.

Burada onlar Dağlık Karabağ meselesini ayrıca belirtiyorlar. Çünkü Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan’la ilişkilerinde bu sorun birinci dereceli bir rol oynar. Tesadüfî değil ki, Dağlık Karabağ’ın Gümrük Birliği’ne üye olacağı ile ilgili Ermeni medyası düzenli olarak bilgiler yayıyor. Sanıyorlar ki, Erivan bu konuda, Gümrük Birliği’ne ve Avrasya bütünleşme sürecine katılabilir. Argüman olarak ise, Avrupa Birliği’nin Dağlık Karabağ meselesine olan tutumunu göstermeye çalışıyorlar.

Son dönemlerde bu konuya odaklanan bir makalede böyle bir ifade kullanılmıştır. Arsenik Levonyan “Panarmenian” sitesinde yazıyor ki, “Avrupa Arsah’ı (Dağlık Karabağ’ı Ermeniler böyle adlandırıyorlar – Newtimes.az) Ermenistan’dan ayıracak” (Bk. Левонян Арсен. Цена Ассоциации Армении с ЕС – “категорическое отделение от Карабаха”? / “Panarmenian.net”, 20 Ağustos 2013). Yazar, Avrupa’yı Ermenistan karşıtı gibi göstermeye çalışıyor. Brüksel hiçbir zaman, Türkiye ve Azerbaycan nedeniyle, Dağlık Karabağ’ı bağımsız bir devlet olarak kabul etmeyeceğini belirtiyor. Bunun için İngiliz S. Manukyan ve Çek uzman E. Lerner’in görüşlerini de dile getiriyor. E. Lerner; “Avrupa Birliği… Dağlık Karabağ’ı tanımıyor ve tanımayacak… Avrupalılar hiçbir zaman Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’ın hamiliğini üstlenmeyecek…” diyor (Bk. önceki kaynağa).

Bu durumda, Ermeni uzmanların bir kısmı Rusya’yı Dağlık Karabağ konusunda daima Ermeni yanlısı gibi gösteriyorlar. Burada mantık açıktır – bazı çevreler Dağlık Karabağ sorununu Ermenistan-AB ve Ermenistan-Rusya ilişkilerini karıştırmak için kullanırlar. Mesele şu ki, onlar Rusya’nın Azerbaycan’a silah satması olgusunu da aynı hatalı mantıkla tamamen farklı bağlamda anlatmaya çalışırlar. Onlar bu konuda Moskova’yı vefasızlıkla, Türklerle birleşip Ermenileri kötü duruma koymakla itham ediyorlar.

Bu insanlar o kadar anlamsızca düşünüyorlar ki, bir yandan, Ermenistan’ı devlet olarak Rusya’nın yarattığını söylüyorlar, diğer yandan ise, Erivan’ın bağımsız siyaset yürüttüğü iddiasını ileri sürüyorlar. Hatta Dağlık Karabağ’ı ne Rusya’nın ne de Batı’nın Ermenistan’ın elinden alamayacağı gibi saçma fikirlere de kapılıyorlar.

Bütün bunlara rağmen, yukarıda söylenenler Ermeni dış politikasının gerçekleri. Ermenistan’ın Avrupa Birliği ile çelişkilerle dolu ilişkilerinin yakın gelecekte nasıl bir içerik arz edeceği hakkında net fikir söylemek zordur. Ancak şimdiden belli ki, Erivan hiçbir zaman bağımsız siyaset yürütemeyecektir ve daima güçlüler arasında kalacaktır. Bu durum, başka nedenlerle birlikte, Güney Kafkasya’nın güvenliğine belirsizlik getirecek. Jeopolitik terminolojide bu, bölgede Ermenistan’ın uzun süre risk kaynağı olmayı sürdürmesi anlamına gelir.

Sorunun bu tarafı bölgesel ve küresel ölçekte düşündürücü hususları ortaya koyuyor. Öyle ki, büyük devletlerin nüfuz uğruna şiddetli mücadele ettiği bir dönemde Ermenistan daima bozgunculuk yapmak durumundadır. Marjinallik bu ülkenin iliklerine işlemiştir. Buradan Ermeni devletinin iflası açısından önemli sonuçlar çıkarmak mümkündür.

Birincisi, böyle görünüyor ki, bundan sonra Azerbaycan ve Gürcistan bağımsız milli devletçiliğin gelişmesi yönünde gidecekse, Ermenistan tamamen ters yönde gidecektir. Bu da bölgenin siyasi, jeopolitik, kültürel ve ekonomik bütünlüğüne büyük tehlikedir. Erivan’ın bu konumunun bölgenin güçlü devletlerini daima karşı karşıya bırakması tamamen mantıklıdır. Demek ki, Güney Kafkasya’ya dış etkiler yakın vadede sürecek.

İkincisi, bölgenin enerji güvenliği konusunda Ermenistan’ın olumsuz rol oynamasının devam edeceğini tahmin edebiliriz. Büyük devletler çıkarlarına göre Erivan’ı etki altına alacaktır. Bunun sonucu ise enerji faktörünün jeopolitik baskı unsuru olarak kullanımından ibaret olabilir.

Üçüncüsü, Ermenistan’ın Avrupa Birliği ile samimi iş birliği imkânlarının çok az olduğunu görüyoruz. Erivan şimdiye kadar Brüksel’i kandırmıştır. Onun Tahran ve Moskova arasında sıkıştırılması, bu eğilimi daha da güçlendirebilir.

Dördüncüsü, Erivan Dağlık Karabağ meselesini, kendini pahalıya satmak için kullanacak. Ermenistan’ın bu konuda samimi olacağına inanmak zordur. Bu durum arabulucuların etkin faaliyet gösterme ihtimalinin az olduğunu doğruluyor. Demek ki, ya arabulucular değişmeli ya da Ermenistan yönetimine çok ciddi baskılar olmalıdır.

Bunlar nihai olarak onu gösteriyor ki, Ermenistan’ın Avrupa politikası eksik ve samimiyetsizdir. Ermeni politikacıların bir kısmı kopuntu, diğer kısmı ise radikal milliyetçilik çerçevesinden öteye gidemedi. Dünya ise bu sınırlı kapsamdan çoktan uzaklaşmıştır.

Kamal ADIGOZALOV

Kaynak: Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.