ÖCALAN’IN SES KAYITLARI VE TÜRKİYE’NİN TERÖRLE MÜCADELE POLİTİKASININ MUĞLAKLIĞI

upa-admin 26 Mart 2014 2.882 Okunma 0
ÖCALAN’IN SES KAYITLARI VE TÜRKİYE’NİN TERÖRLE MÜCADELE POLİTİKASININ MUĞLAKLIĞI

Türkiye son dönemlerde -özellikle 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’ndan sonra- ses kayıtları ve görüntülerin kısacası tapelerin havada uçuştuğu, buna karşı sansür ve engellemelerle tedbirlerin alınmaya çalışıldığı ve siyasi ahlaksızlığın kol gezdiği bir ülke halini almıştır. Yayınlanan tapeler ilk dönemlerde Türkiye gündemine bomba gibi düşerken, artık insanlarımız da bir önceki kayıttan daha önemli bir bilgi yayımlanmadığı takdirde yeni tapeye önem vermemeye başlamıştır. En son Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Burak Erdoğan’ın İsviçreli sevgilisiyle yaptığı iddia edilen telefon konuşmaları yayınlanmış ve bu konuşmalar milletimiz tarafından “ti”ye alınmıştır.

Cemaat ile AKP arasında yaşanan çatışmanın sadece bu boyutta kalacağı düşünülürken, AKP’lilerin bir söylemi sürekli gözden kaçırılmış ya da umursanmamıştır. Başbakan 26 Aralık 2013 tarihinde yaptığı bir konuşmada, cemaatin barış sürecini hedef aldığını dile getirmiştir. Kısa süre gündemde kalan bu söylemler daha sonra her nedense sümenaltı edilmiştir. Acaba bu barış sürecinin sonu nereye varacak? Ya da barış sürecinde PKK tarafında yer alanlar “yatak odalarında” neler konuşmaktadır? Yatak odası insanın en rahat olduğu için burada konuşulanlar her zaman daha önemlidir.

Tapelerin genel olarak Youtube’a yüklenmesi ve ondan sonra sosyal medya (Facebook, Twitter vs.) aracılığı ile birçok insana ulaşması internet üzerindeki baskıyı arttırmıştır. Hatta Twitter şu anda Türkiye’de yasaklı siteler arasındadır. Bu yüklemeler Youtube’da oluşturulan bireysel hesaplar üzerinden yapılmaktadır. 14 Mart 2014 tarihinde Youtube’de açılan “İhanet Süreci” (https://www.youtube.com/user/ihanetsureci) isimli bir hesap, bugüne kadar AKP-PKK ilişkileriyle ilgili 14 adet video yayımlanmıştır. Videolarda BDP’li milletvekillerden Öcalan’a kadar birçok kişinin ses kayıtları bulunmaktadır. Bu kayıtlarda bir kısmını inceleyecek olursak;

  1. Türkiye’de bilindiği gibi uzun süredir yeni anayasa tartışmaları yapılmaktadır. İlk kayıt, yeni anayasa ile ilgili PKK lideri Abdullah Öcalan’ın konuşmasını içermektedir. Öcalan konuşmasındaki şu kısım çok büyük önem arz etmektedir:  “Benim mektuplarımda yeni anayasa var. Peki, bu büyük bir suç değil mi? Apo’ya ‘MİT anayasa yaptırıyor’ diyeceklerdir. Sadece benim mektuplarımda bununla ilgili 40 tane madde var. Düşünün her birisi de yasadışıdır, peki bunlar ne olacak? Bu devletin bizzat eliyle yapılıyor bu iş. Yani ben ağır mahkum birisiyim. Ben yasa dışı konumunda birisiyim. Yasaları, anayasayı altüst eden işler yapıyorum burada.” Aynı kayıtta Öcalan, “… beni öldürseler de kurtulamazlar, burada cinayet olsa İmralı da parti, marti, devlet diye bir şey kalmaz. Her şeyime sahip çıkıyorlar.” demekte ve artık siyasi ağırlığının kabul edileceğini dile getirmektedir. (Video için bkz: https://www.youtube.com/watch?v=gN-1Vm784kM)
  2. İkinci kayıtta ise Abdullah Öcalan “Bağımsızlıktan vazgeçmedik, en uygulanabilir noktaya getirdik.”  demektedir. (Video için bkz: https://www.youtube.com/watch?v=t4ebPqy0Cn0)
  3. Üçüncü kayıtta ise Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çözüm sürecindeki rolünün analizini yapan Öcalan, şunları dile getirmektedir: “Büyük bir ihtimalle bu bir propagandadır. Ona (Erdoğan’a) verilen görev halkı popülizm ile idare etmektir. Başka meziyetleri olduğuna fazla emin değilim. Ben küçümsemek istemiyorum ama halkı popülist bir yöntemle idare etme görevi verilmiş, dolayısıyla gerçek bir derin devlet ile karşı karşıyayız.” (Video için bkz: https://www.youtube.com/watch?v=xHgd776p8J0)
  4. Dördüncü kayıtta ise Aysel Tuğluk’un konuşmaları var. Bülent Arınç’la görüştüğünü dile getiren Tuğluk, sözlerine şöyle devam ediyor: “Geçen Bülent Arınç’la bir görüşmemiz oldu. Yani eninde sonunda diyormuş özerklik, anadilde eğitim tabii ki bir haktır diyor adam. Şu aşamada seçmeli başlayıp, ileriki aşamada… Hep tartıştığımız konulardır. Yani bunları devlet tartışıyor kendi içerisinde…” (Video için bkz: https://www.youtube.com/watch?v=9cYu00JBJSk)
  5. Beşinci kayıtta ise AKP’nin Akil Adamlar heyetinde yer alan Zübeyde Teker’in konuşması bulunmaktadır. Teker, yaptığı konuşmada 4. Yargı Paketi ile içeride bulunan 5000 kişiden en az 3000 ila 4000 kişinin serbest kalacağını dile getirmektedir. Aynı kayıtta başka biri Öcalan’ın Başbakan ve Cumhurbaşkanı nezdinde Kürtlerin halk önderi olduğunun kabul görüldüğü söylemektedir.  Aynı kayıttaki son konuşmacı Doğu ve Güneydoğu’daki durumun analizini yaparak, PKK’nın bu bölgelerde fiili olarak demokratik özerkliği kurduğunu dile getirmektedir. (Video için bkz:  https://www.youtube.com/watch?v=2wBC9n_HEmI)
  6. Son olarak yayımlanan bir kayıtta Öcalan, Türkiye’de bir hukuk krizi yaşandığını belirterek, Recep Tayyip Erdoğan’ın kanunsuzluk yaptığını ve adım adım Yüce Divan’a gittiğini söylemektedir. (Video için bkz:  https://www.youtube.com/watch?v=HUeLAW0dljo)

Bütün bu yayımlanan konuşmalar çerçevesinde benim ilk ilgilendiğim konu, bu kayıtlarda geçen konuşmaların gerçek olup olmadığıdır. Eğer ki gerçek değilse, neden Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık veya Genelkurmay bu tapeler karşısında hiçbir açıklama yapmayarak sessiz kalmaktadırlar? Cumhurbaşkanı ve Başbakan, yukarıda gerçekleşen konuşmaları “barış süreci”ne zarar getirmemek için hazmediyor olabilir. Ancak bu duruma yıllarca PKK ile mücadele eden Türk Ordusu neden sessiz kalmaktadır? Ya da muhalefet partilerinden CHP ile MHP neden bu tapeler karşısında doğru düzgün bir açıklama yapmamaktadırlar? Bu sessizlik kafaları daha çok bulandırmaktadır. Türkiye’de Kürt sorunu ve terörizme karşı duruşla ilgili devletin net bir politikasının olmaması ülkesini seven insanları büyük bir ikilemde bırakmakta ve gelecek umutlarını azaltmaktadır. Türkiye’de terör örgütleriyle bir müzakere/pazarlık süreci yapılacaksa bile, bu ancak toplum desteği alınarak yapılabilir. Aksi takdirde toplum, bu hızlı dönüşüm karşısında boşluğa düşecektir. Devletlerin reflekslerini bir anda sıfırlaması, o devletlerin çöküş sürecinde oldukları algısını yurtiçi ve dışında yaratmaktadır. Bugün iktidar ve muhalefetin hep birlikte teröre karşı devletin ortak politikası konusunda uzlaşmaları kaçınılmaz bir zaruret haline gelmiştir.

Emrah KAYA

Süleyman Demirel Üniversitesi

Uluslararası İlişkiler – Yüksek Lisans

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.